Ben biricik kedim Mercimek'den çok şey öğrendim. O kadar saf ve temizler ki onlar, ruhları o kadar aydınlık ki, bu aydınlıktan nasibini almamak imkansız aslını sorarsanız. Varlıklarını o kadar bir bütünlük ve anlık yaşıyorlar ki ve bu da onlara o kadar çok kendi olma fırsatını veriyor ki ve bu kendililik onlara o kadar büyük bir saflık veriyor ki, bu varoluşu hayatı boyunca bir saniye bile var edemeyen biz insanlar onların sadeliği karşısında şaşırıp kalıyoruz. Hatta kendimizce yorumluyoruz onların duygularını: nankör, kıskanç vs. Çünkü bizler hep bekliyoruz, hiçbir zaman olmuyoruz. Maskelerimiz o kadar fazla ki, bazen kendimizin ne olduğunu kendimiz bulmakta zorlanıyoruz. Onlar ise bize hep kendiniz olmayı hatırlatıyor. Sakin, anlarda yaşayan, dingin ve olgun bir hali öneriyorlar bize var oldukları doğal halleri ile hiç uğraşmadan.
Hayatıma bundan bir yıl önce bir oyunmuş gibi girdi Mercimek. O gün sabaha kadar bir kedim olması fikri aklımın ucundan bile geçmiyordu. Çünkü yaşamakta olduğum evde kedi ile yaşama fikrine yakınsamayan bireyler de bulunmaktaydı.
Bir akşam sokakta peşime takılan Mercimek evin bir kaç günlük boşluğundan faydalanarak odamı paylaştı benimle.Daha sonra onu iş yerime götürdüm. Aslında orada da istemeyenler vardı ama onu gizli saklı köşelerde büyüttük iş arkadaşımla birlikte. İş yerinin en anlamlı varlığı hatta oranın sahibi oldu çıktı bir süre sonra.
27 ekim 2003 doğumlu biricik Mercimek’im bu sabah meleklerin yanına gitti. Biricik hınzır kedim benim. Bugün sabah benim hayatımdan, onunla var ettiğimiz paylaşımdan ayrıldı. Yine bir oyunmuşçasına çıktı ve gitti hayatımdan. Bana bir sürü şey öğretti ve gitti.
Onu çok seviyorum ve çok özlüyorum. Biricik mencücüm (Mercimek'in lakabı) yolun açık olsun. Gittiğin yerde daha mutlu ve huzurlusundur umarım. Seni çok seviyorum, seni çok seviyorum, seni çok seviyorum, seni çok seviyorum, seni çok seviyorum...............................................................................:(
bayılırım..çok severim yaa.. benim aslan parçası abdi'm (walla kimse alınmasın, ben kedilerime hep türkçe insan ismi veririm) , ailemin yanında...onu çok özledim yaaa... ühühühühüüü...
Bir kedinin (ya da tabi ki diğer hayvanların, ancak kedi köpeklerden sonra bu kadar çok paylaşabildiğimiz tek hayvan) sizce hoşuna gitmeyen davranışlarına 'çünkü o bir kedi' cevabını verebilmeyi öğrendiğinizde, hayatınızdaki her insana vereceğiniz cevaplar da aynı tınıyı ihtiva etmeye başlayacak.
O Mustafa, O Arzu, O Ayla, O Ayfer diyebilecek, onları onların olduğu yerden görebileceksiniz.
Bu bence sevginizi yaşayabilmek adına atabildiğiniz en önemli adımdır. Böylece sizin oluşturduğunuz bir portreyi değil, karşınızdaki insanı gerçekten sevmeye başlarsınız.
“Okumakta olduğum “Zen’in Ruhu” adlı kitabı masaya bırakıp kedime bakıyorum. Pembe kırmızı diliyle postunu parlatırken tüylerinin arasından bana bakıp gülümsüyor. “Kedi bu kitabı sana ödünç vermek isterdim, ama sanırım sen bunu daha önce okudun.” Başını kaldırıp, mırıldanarak bana bakıyor. “Komik olma” diyor, “o kitabı ben yazdım.”
Charles Baudelaire
Bu alıntıyı son zamanlarda okuduğum Deniz Kavukçuoğlu’nun Kedi Gülüşü adlı kitabından aldım. Kitap oldukça güzel bir kedi antolojisini barındırıyor içerisinde, iyi bir kaynak kitap gibi. Ancak anı kısımlarını çok fazla beğendiğimi söyleyememem. Kedi(hayvan) sever biri olarak bu kitabın sayfalarında gözlerimin gezinmesinden hoşnut oldum.
Gerçeğini sorarsanız yukarıda aldığım alıntı kedilerle olan paylaşımımdan edindiğim algıların bir kısmını kapsamakta. Anlık paylaşımlar sırasında tabi ki bir kedinin her hali benim için çok çok güzel ve ilginç: uyurken onları seyretmek, kucağınızda mırıl mırılken onu sevmek, size kızdığında tırnaklarını çıkarmadan size pati atması, tanımadıklarına gösterdiği o uzak tepki.........
Tüm bunların tanı sıra benim bir kedi ile paylaşımımdan edindiğim en değerli şey: daha çok bir var oluş hali. Yaşamı yaşarken ki algılarımın genişlemesi. Sevgi sözcüğüne yüklenebilecek hallerin, var oluşumun daha derinlerine inmesi ve yüzeyde yaşarken ben, bu derinliğe rağmen çok daha net ve yalın olabilmem.
Kediler o kadar özgünler ki, kendilerine o kadar düşkünler ki ve o kadar yalın ve netler ki....
Kendi olmayı bu kadar fütursuzca seçebilen, tüm özgünlüklerini bünyelerinde ve yaşamda kaygısızca taşıyabildikleri için her an sürprizlerle dolu olabilen bir varlıkla tanışmak insanları anlamak konusunda yol almak isteyen herkese tavsiye edebileceğim yegane yöntem.....
Ben kediler-ve diğer hayvanlar-i çok seviyorum....
Soğuk kış günlerinde bir soba önüne teklifsizce yatarak mışıl mışıl uyuyan bir kedi, sakin mırıltılarıyla insan gönlüne rahatlık verir. Yalnızlığınızı, onun varlığı, çekingen miyavlaması, yalvaran sürünüşleriyle unutuverirsiniz.
Nankör ve vefasız olarak tanınsa da (ki değil!) o, dostlarınız arasında yine de bir dostunuz, hem de dilsiz olduğu için zararsız, düşünemediği için de tehlikesiz bir dostunuzdur!
Kedide, öbür evcil hayvanlarda görülmeyen bir güzellik ve gösterişsiz bir güç vardır.
sığınabilirsiniz ona....her kedi kimin soyundan geldiğini hissettirir size! her kedi başka bir dünyadır..kedi sevgisini yaşamadan ölen birine üzülürüm.....kısaca dünyanın eennnn tatlı yaratıkları :))
Yilandan bile korkmam kediden korktugum kadar.Yolda gorsem yolumu degistiririm.Yanima gelip miyavlasa cigligi basarim.Sacma belki ama korkumdan sevemiyorum onlari..
tekir mekir mikir fikir bekir sonraaa ankara van iran amerikan siyam misir sonraa karasi ugursuzmus da beyazi pamuk bi de cigercinin kedisiyle sokak kedisinin olmaz aski varr kii hic sormayin..... velhasil kedi iyi seydir.
Ben biricik kedim Mercimek'den çok şey öğrendim. O kadar saf ve temizler ki onlar, ruhları o kadar aydınlık ki, bu aydınlıktan nasibini almamak imkansız aslını sorarsanız. Varlıklarını o kadar bir bütünlük ve anlık yaşıyorlar ki ve bu da onlara o kadar çok kendi olma fırsatını veriyor ki ve bu kendililik onlara o kadar büyük bir saflık veriyor ki, bu varoluşu hayatı boyunca bir saniye bile var edemeyen biz insanlar onların sadeliği karşısında şaşırıp kalıyoruz. Hatta kendimizce yorumluyoruz onların duygularını: nankör, kıskanç vs. Çünkü bizler hep bekliyoruz, hiçbir zaman olmuyoruz. Maskelerimiz o kadar fazla ki, bazen kendimizin ne olduğunu kendimiz bulmakta zorlanıyoruz. Onlar ise bize hep kendiniz olmayı hatırlatıyor. Sakin, anlarda yaşayan, dingin ve olgun bir hali öneriyorlar bize var oldukları doğal halleri ile hiç uğraşmadan.
Hayatıma bundan bir yıl önce bir oyunmuş gibi girdi Mercimek. O gün sabaha kadar bir kedim olması fikri aklımın ucundan bile geçmiyordu. Çünkü yaşamakta olduğum evde kedi ile yaşama fikrine yakınsamayan bireyler de bulunmaktaydı.
Bir akşam sokakta peşime takılan Mercimek evin bir kaç günlük boşluğundan faydalanarak odamı paylaştı benimle.Daha sonra onu iş yerime götürdüm. Aslında orada da istemeyenler vardı ama onu gizli saklı köşelerde büyüttük iş arkadaşımla birlikte. İş yerinin en anlamlı varlığı hatta oranın sahibi oldu çıktı bir süre sonra.
27 ekim 2003 doğumlu biricik Mercimek’im bu sabah meleklerin yanına gitti. Biricik hınzır kedim benim. Bugün sabah benim hayatımdan, onunla var ettiğimiz paylaşımdan ayrıldı. Yine bir oyunmuşçasına çıktı ve gitti hayatımdan. Bana bir sürü şey öğretti ve gitti.
Onu çok seviyorum ve çok özlüyorum. Biricik mencücüm (Mercimek'in lakabı) yolun açık olsun. Gittiğin yerde daha mutlu ve huzurlusundur umarım. Seni çok seviyorum, seni çok seviyorum, seni çok seviyorum, seni çok seviyorum, seni çok seviyorum...............................................................................:(
bayılırım..çok severim yaa..
benim aslan parçası abdi'm (walla kimse alınmasın, ben kedilerime hep türkçe insan ismi veririm) , ailemin yanında...onu çok özledim yaaa...
ühühühühüüü...
Bir kedinin (ya da tabi ki diğer hayvanların, ancak kedi köpeklerden sonra bu kadar çok paylaşabildiğimiz tek hayvan) sizce hoşuna gitmeyen davranışlarına 'çünkü o bir kedi' cevabını verebilmeyi öğrendiğinizde, hayatınızdaki her insana vereceğiniz cevaplar da aynı tınıyı ihtiva etmeye başlayacak.
O Mustafa, O Arzu, O Ayla, O Ayfer diyebilecek, onları onların olduğu yerden görebileceksiniz.
Bu bence sevginizi yaşayabilmek adına atabildiğiniz en önemli adımdır. Böylece sizin oluşturduğunuz bir portreyi değil, karşınızdaki insanı gerçekten sevmeye başlarsınız.
Ben kediler-ve tüm hayvanlar-i çok seviyorum.
KEDİ
“Okumakta olduğum “Zen’in Ruhu” adlı kitabı masaya bırakıp kedime bakıyorum. Pembe kırmızı diliyle postunu parlatırken tüylerinin arasından bana bakıp gülümsüyor. “Kedi bu kitabı sana ödünç vermek isterdim, ama sanırım sen bunu daha önce okudun.” Başını kaldırıp, mırıldanarak bana bakıyor. “Komik olma” diyor, “o kitabı ben yazdım.”
Charles Baudelaire
Bu alıntıyı son zamanlarda okuduğum Deniz Kavukçuoğlu’nun Kedi Gülüşü adlı kitabından aldım. Kitap oldukça güzel bir kedi antolojisini barındırıyor içerisinde, iyi bir kaynak kitap gibi. Ancak anı kısımlarını çok fazla beğendiğimi söyleyememem. Kedi(hayvan) sever biri olarak bu kitabın sayfalarında gözlerimin gezinmesinden hoşnut oldum.
Gerçeğini sorarsanız yukarıda aldığım alıntı kedilerle olan paylaşımımdan edindiğim algıların bir kısmını kapsamakta. Anlık paylaşımlar sırasında tabi ki bir kedinin her hali benim için çok çok güzel ve ilginç: uyurken onları seyretmek, kucağınızda mırıl mırılken onu sevmek, size kızdığında tırnaklarını çıkarmadan size pati atması, tanımadıklarına gösterdiği o uzak tepki.........
Tüm bunların tanı sıra benim bir kedi ile paylaşımımdan edindiğim en değerli şey: daha çok bir var oluş hali. Yaşamı yaşarken ki algılarımın genişlemesi. Sevgi sözcüğüne yüklenebilecek hallerin, var oluşumun daha derinlerine inmesi ve yüzeyde yaşarken ben, bu derinliğe rağmen çok daha net ve yalın olabilmem.
Kediler o kadar özgünler ki, kendilerine o kadar düşkünler ki ve o kadar yalın ve netler ki....
Kendi olmayı bu kadar fütursuzca seçebilen, tüm özgünlüklerini bünyelerinde ve yaşamda kaygısızca taşıyabildikleri için her an sürprizlerle dolu olabilen bir varlıkla tanışmak insanları anlamak konusunda yol almak isteyen herkese tavsiye edebileceğim yegane yöntem.....
Ben kediler-ve diğer hayvanlar-i çok seviyorum....
nefret ederim iğrenç hayvan
Soğuk kış günlerinde bir soba önüne teklifsizce yatarak mışıl mışıl uyuyan bir kedi, sakin mırıltılarıyla insan gönlüne rahatlık verir. Yalnızlığınızı, onun varlığı, çekingen miyavlaması, yalvaran sürünüşleriyle unutuverirsiniz.
Nankör ve vefasız olarak tanınsa da (ki değil!) o, dostlarınız arasında yine de bir dostunuz, hem de dilsiz olduğu için zararsız, düşünemediği için de tehlikesiz bir dostunuzdur!
Kedide, öbür evcil hayvanlarda görülmeyen bir güzellik ve gösterişsiz
bir güç
vardır.
ürpertir..........
Schrödinger'in Kedisi / Alev Alatlı
Felis domesticus.
iran, van, siyam, çok güzeller...
sığınabilirsiniz ona....her kedi kimin soyundan geldiğini hissettirir size! her kedi başka bir dünyadır..kedi sevgisini yaşamadan ölen birine üzülürüm.....kısaca dünyanın eennnn tatlı yaratıkları :))
tembeLin, uyusugun tekidir.. okuLdan geLdiginizde 'sev beni..sev beni..' bakisLariyLariyLa ozumLenmis cigLikLar atarak sizi karsiLayan, kahvenizi icerken kafanizda doLasan yegane yaratiktir.. Kedi maymundur, maymun.. Sevin onu.. incitmeyin.. kedi naziktir.. duygusaLdir..
ve..
ve kendini tanri zanneder..
Yilandan bile korkmam kediden korktugum kadar.Yolda gorsem yolumu degistiririm.Yanima gelip miyavlasa cigligi basarim.Sacma belki ama korkumdan sevemiyorum onlari..
Nankör...
tekir mekir mikir fikir bekir
sonraaa ankara van iran amerikan siyam misir
sonraa karasi ugursuzmus da beyazi pamuk
bi de cigercinin kedisiyle sokak kedisinin olmaz aski varr kii hic sormayin.....
velhasil kedi iyi seydir.
Tüy döküyolar her yere.