Annesi adını, “Arslan” anlamına gelen “Esed” veya “Haydar” koymak isterse de Hz.Muhammed’in isteğiyle “Ali” konur. Diğer adlarsa ona lakap olarak verilir. Daha sonraları bu lakaplara, “Allah rızasını kazanmış” anlamına gelen “Murtazâ” da eklenir. Künyeleri “Ebü’l-Hasan”la “toprak babası” anlamına gelen “Ebü’t-Turâb”tır. Bu son künyeyi kendisine Hz. Muhammed verdiğinden, Ali genellikle bu künyesini yeğlemiştir.
Hz. Muhammed, Hz.Ali beş yaşındayken yanına alarak bakımını üstlenir. Bu durum 18. yaşına dek sürer. Böylece Hz.Ali’yi Peygamber Muhammed eğitmiş, kişiliğini kazanmasına yardımcı olmuştur. Halk deyimiyle Hz.Ali, Peygamber’in “çarkından çıkmış”tır
Büyük Yalnız. Haşmet Babaoğlu'nun yıllar önce onunla ilgili yazdığı ve başlığı yukarda verilen yazıyı bulursanız okumanızı tavsiye ederim. Müthiş bir yazıydı.
Bir rivayete göre de o kalenin en güçlü kişisi Hz. Ali ile düğüşürken Hz. Ali'nin kalkanını bir vuruşta kırar, Hz. Ali savaşın verdiği heycanla kalkan olarak kalenin kapısını kullanmış. Svaştan sonra o kapıyı ne Hz. Ali kaldırmış ne de 40 kişi... Bunun gibi tarihte savaşın verdiği adrenalin ile yaşanan çok destansı olaylar vardır...
Allah Resulü Hayber önündeler. Buyurdular: - Yarın sancağı Allah'ı seven ve Allah'ın sevdiği birine vereceğim... Herkeste bir heyecan dalgası. Bir gün sonra Allah Resulü Ashabına bakıyor: - Ali nerde? - Gözünden rahatsız ey Allah'ın Resulü! Sancak Ali'de, Ali kale kapısı önünde günlerdir düşmek bilmeyen kapıyı yıkıyor. Öyle ki o kapıyı, daha sonra 40 kişi kaldıramıyor. Allah Ondan razı olsun!
'Allah'ın aslanı Hz. Ali bir savaş esnasında düşmanı olan bir yiğidi yere yıkıp öldürmek üzereyken, düşmanı Hz. Ali'nin yüzüne tükürdü.Bunun üzerine Hz. Ali düşmanını bırakarak ayağa kalktı. 'Yürü git seni öldürmekten vazgeçtim, serbestsin.' dedi...
Savaşçı bu duruma şaştı. 'Beni alt edip öldürmek üzereyken seni ne alıkoydu? ' diye sordu. Hz. Ali(ra) cevap verip şöyle dedi: Ben seninle Allah yolunda ve Allah'ın rızasını kazanmak için savaşıyordum ve onun için seni öldürecektim. Sen yüzüme tükürünce kinlendim, sana kızdım; eğer o an öldürseydim sana kızgınlığımdan bunu yapmış olacaktım. Yani seni Allah rızası için değil de kendi nefsim için öldürmüş olacaktım. Bu yüzden seni serbest bıraktım.' Bunu duyan adam, bu büyük asalet ve incelik karşısında iman ederek Müslümanların safına katıldı.'
Ali'nin anlamı yüce, ulu, yüksek demektir. İsmi gibi şanlı olan Ebu Talib'in oğlu Hz. Ali, Allah'ın Aslanı lakablı, peygamberimiz'in amcazadesi, kızı Hz. Fatma'nın eşi ve 4. Halife olarak bilinir
İlk müslümanların üçüncüsü ve İslamı kabul il çocuktur. 6 yaşında Peygamberimiz yanında yaşamaya başlamış, bir rivayete göre Peygamberimiz ilk vahiy geldiğini öğrenince bir kaç gün sonra Peygamberimize gelip 'Ben de Müslüman olmak istiyorum' demiş, Peygamberimiz önce Anne ve Babana sor dediyse de, Hz. Ali 'Onlar bana dünyaya gelmek istiyor musun diye sormadılar? Hem Annem, babam senden iyi bilmezler' diyerek, 9 yaşında müslüman olmuştur....
Peygamberimiz için canını feda edecek kadar bağlı olan Hz. Ali, peygamberimizin yatağına yatarak, hayatını tehlikeye atarak suikastçıları oyuna getirmiştir....
Savaştayken, düşmanını yere serer, tam kılıcı saplıyacakken, düşmanı yüzüne tükürür... Bir an için Hz. Ali duraksar ve düşmanını öldürmez ve canını bağışlar... Düşmanı hayret içersinde neden diye sorar. Hz. Ali, ' Ben Allah yolunda şavaşıyorum ama sen yüzüme tükürünce nefsime yenilip seni öldürecektim, bundan dolayı vazgeçtim' deyince, düşmanı tövbe edip, müslaman olur...
Hz. Ali, Halife iken, akşam vakti yanına birisi gelip danışmak ister. Halifemiz, şahsi bir konu mu yoksa devleti ilgilendiren bir konu mu diye sorar. Şahsi olduğunu öğrenince, mumu söndürüp başka mum yakar. Neden böyle yaptınız soruluncada, daha önce yanan mumun devlete ait olduğunu söylerek, ne kadar ince düşünen bir insan olduğunu gösteren küçük bir örnektir.
Ve bir sürü destanlaşmış hikayesi vardır. Hayatı Müslümanlar için çok önemli bir örnektir... Hayatteyken Cennetlik bahşedilen sayılı kişilerdendir. İyi bir öğrenci, güçlü bir savaşçı, yetenekli bir lider, çalışkan bir insan, dürüst ve saygın bir karakter ve daha nice nitelikleriyle dinin şanını artırmış bir müslüman...
Kabe’de doğmuş olan tek kişidir.
Annesi adını, “Arslan” anlamına gelen “Esed” veya “Haydar” koymak isterse de Hz.Muhammed’in isteğiyle “Ali” konur. Diğer adlarsa ona lakap olarak verilir. Daha sonraları bu lakaplara, “Allah rızasını kazanmış” anlamına gelen “Murtazâ” da eklenir. Künyeleri “Ebü’l-Hasan”la “toprak babası” anlamına gelen “Ebü’t-Turâb”tır. Bu son künyeyi kendisine Hz. Muhammed verdiğinden, Ali genellikle bu künyesini yeğlemiştir.
Hz. Muhammed, Hz.Ali beş yaşındayken yanına alarak bakımını üstlenir. Bu durum 18. yaşına dek sürer. Böylece Hz.Ali’yi Peygamber Muhammed eğitmiş, kişiliğini kazanmasına yardımcı olmuştur. Halk deyimiyle Hz.Ali, Peygamber’in “çarkından çıkmış”tır
Hz.Muhammed'in amcasının oğlu. Ebu Talip'in oğlu.
büyük insan.
efendimiz...allahın aslanı...
Büyük Yalnız.
Haşmet Babaoğlu'nun yıllar önce onunla ilgili yazdığı ve başlığı yukarda verilen yazıyı bulursanız okumanızı tavsiye ederim. Müthiş bir yazıydı.
Bir rivayete göre de o kalenin en güçlü kişisi Hz. Ali ile düğüşürken Hz. Ali'nin kalkanını bir vuruşta kırar, Hz. Ali savaşın verdiği heycanla kalkan olarak kalenin kapısını kullanmış. Svaştan sonra o kapıyı ne Hz. Ali kaldırmış ne de 40 kişi... Bunun gibi tarihte savaşın verdiği adrenalin ile yaşanan çok destansı olaylar vardır...
Kerrem Allahu veche ve radiyallahu anhu... Allah yüzünü keremlendirsin ve ondan razı olsun...
Allah Resulü Hayber önündeler. Buyurdular:
- Yarın sancağı Allah'ı seven ve Allah'ın sevdiği birine vereceğim...
Herkeste bir heyecan dalgası. Bir gün sonra Allah Resulü Ashabına bakıyor:
- Ali nerde?
- Gözünden rahatsız ey Allah'ın Resulü!
Sancak Ali'de, Ali kale kapısı önünde günlerdir düşmek bilmeyen kapıyı yıkıyor. Öyle ki o kapıyı, daha sonra 40 kişi kaldıramıyor.
Allah Ondan razı olsun!
zülfikarın sahibi...
sahabalerden....
bkz. Necip Fazıl'ın Hz.Ali
bkz. Hz.Ali
Hz.Ali, Velilerin babası....
'Allah'ın aslanı Hz. Ali bir savaş esnasında düşmanı olan bir yiğidi yere yıkıp öldürmek üzereyken, düşmanı Hz. Ali'nin yüzüne tükürdü.Bunun üzerine Hz. Ali düşmanını bırakarak ayağa kalktı.
'Yürü git seni öldürmekten vazgeçtim, serbestsin.' dedi...
Savaşçı bu duruma şaştı.
'Beni alt edip öldürmek üzereyken seni ne alıkoydu? ' diye sordu.
Hz. Ali(ra) cevap verip şöyle dedi:
Ben seninle Allah yolunda ve Allah'ın rızasını kazanmak için savaşıyordum ve onun için seni öldürecektim. Sen yüzüme tükürünce kinlendim, sana kızdım; eğer o an öldürseydim sana kızgınlığımdan bunu yapmış olacaktım. Yani seni Allah rızası için değil de kendi nefsim için öldürmüş olacaktım. Bu yüzden seni serbest bıraktım.'
Bunu duyan adam, bu büyük asalet ve incelik karşısında iman ederek Müslümanların safına katıldı.'
Yalnız 'Ehli Sünnet vel Cemaat'in hakkıyla sevdiği ve kıymet verdiği muazzez sahabi.
Ali'nin anlamı yüce, ulu, yüksek demektir. İsmi gibi şanlı olan Ebu Talib'in oğlu Hz. Ali, Allah'ın Aslanı lakablı, peygamberimiz'in amcazadesi, kızı Hz. Fatma'nın eşi ve 4. Halife olarak bilinir
İlk müslümanların üçüncüsü ve İslamı kabul il çocuktur. 6 yaşında Peygamberimiz yanında yaşamaya başlamış, bir rivayete göre Peygamberimiz ilk vahiy geldiğini öğrenince bir kaç gün sonra Peygamberimize gelip 'Ben de Müslüman olmak istiyorum' demiş, Peygamberimiz önce Anne ve Babana sor dediyse de, Hz. Ali 'Onlar bana dünyaya gelmek istiyor musun diye sormadılar? Hem Annem, babam senden iyi bilmezler' diyerek, 9 yaşında müslüman olmuştur....
Peygamberimiz için canını feda edecek kadar bağlı olan Hz. Ali, peygamberimizin yatağına yatarak, hayatını tehlikeye atarak suikastçıları oyuna getirmiştir....
Savaştayken, düşmanını yere serer, tam kılıcı saplıyacakken, düşmanı yüzüne tükürür... Bir an için Hz. Ali duraksar ve düşmanını öldürmez ve canını bağışlar... Düşmanı hayret içersinde neden diye sorar. Hz. Ali, ' Ben Allah yolunda şavaşıyorum ama sen yüzüme tükürünce nefsime yenilip seni öldürecektim, bundan dolayı vazgeçtim' deyince, düşmanı tövbe edip, müslaman olur...
Hz. Ali, Halife iken, akşam vakti yanına birisi gelip danışmak ister. Halifemiz, şahsi bir konu mu yoksa devleti ilgilendiren bir konu mu diye sorar. Şahsi olduğunu öğrenince, mumu söndürüp başka mum yakar. Neden böyle yaptınız soruluncada, daha önce yanan mumun devlete ait olduğunu söylerek, ne kadar ince düşünen bir insan olduğunu gösteren küçük bir örnektir.
Ve bir sürü destanlaşmış hikayesi vardır. Hayatı Müslümanlar için çok önemli bir örnektir... Hayatteyken Cennetlik bahşedilen sayılı kişilerdendir. İyi bir öğrenci, güçlü bir savaşçı, yetenekli bir lider, çalışkan bir insan, dürüst ve saygın bir karakter ve daha nice nitelikleriyle dinin şanını artırmış bir müslüman...