Ben onun sayesinde beşiktaşı bırakıp 96 yılında galatasaraylı oldum. Onunla her zaman gurur duyuyorum, bunları inşallah okur, onu çok seviyorum, ne olur Tekrar galatasarayın başına geç, hagi'yle bu iş yürümez. Seni babası kadar çok seven oğlun.
1953 yılında fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir. Altı yaşından itibaren, bir ayağı aksak olduğu için 'Topal Talat' lakabıyla çağrılan babasıyla birlikte birçok ağır işte çalışır.
Bir yandan da mahalle arasında futbol topunu ayağına değdirmeden yapamamaya başlamıştır. Okul hayatı, futbol kadar cazip gelmez. Babasının isteği üzerine Motor Sanat Enstitüsüne girer fakat 2. sınıfta devamsızlıktan okulu bırakmak zorunda kalır. 1969'da henüz 16 yaşındayken formasını giymeğe başladığı Adanademirspor'la futbol hayatı başlar.
Adanademirspor genç takımında kimse para almazken bir tek Fatih Terim maaş almaktadır. Maaşı 150 liradır ve diğer futbolcular görmesin diye bu para Fatih'e gizlice verilmektedir. Üç yıl içerisinde Adanademirspor'da takım kaptanlığına kadar yükselir. İlk kez kaptanlık pazubentini koluna geçirdiği andaki heyecanını hiç bir zaman unutmayacaktır. Takım çıkış tüneline geldiğinde, arkadaşlarına 'bir kaptanın söylemesi gerektiğini söyleyerek' sahaya son sürat koşar. Bir an duraksar, çünkü arkasında kimse yoktur: ' Öyle hızlı koşmuşum ki kimse bana yetişememiş.' Fatih Terim 6 yıl daha Adanademirspor formasını giyer.
1972 yılında, Santrafor Fatih, yeşil sahalarda fırtına gibi eserken, futbol otoritesi Fatih Somer ve Genç Milli Takım Antrenörü Gündüz Tekin Onay'ın dikkatini çekmekte gecikmez. Milli takıma çağrılır. Futbolculuk döneminde hayatını değiştiren en önemli maç ise Adanademirspor'un Galatasaray'ı 1-0 yendiği maç olur.
Doksan dakika boyunca oynadığı futbolla göz doldurur. Milli takımla birlikte gittiği Romanya maçı sonrası yıldırım hızıyla nasıl Galatasaray'lı olduğunu şöyle anlatır. 'Romanya milli maçından sonra İstanbul'a dönmüştük. Galatasaray'lılar beni havaalanından alıp kulübe götürdüler. Bu arada Adanademirspor'lular araya girmek istediler ama ben kararımı vermiştim. Galatasaray'a gönülden 'evet' dedim.' Ve Galatasaray Kulübü'ne 1 milyon 650 bin liraya transfer olur. O artık Galatasaray'lı Fatih'tir.
FUTBOLCUYKEN DE ÇOK BAŞARILIYDI
Sahalarda çizdiği lider, hırçın futbolcu portresi, bir maçta hakeme tükürmesiyle daha da sert bir görünüm alır. Galatasaray taraftarı Fatih'ten memnundur. Formasının hakkını verir, başarıya kodlanmış hırsını sarı-kırmızı renkler için döktüğü terlerle akıtır. Fakat bu onbir sene boyunca Fatih Terim hiç şampiyonluk yaşayamaz.
Şampiyonluk yaşayamasa da milli takımda çizdiği grafik onu takın değişmez oyuncusu yapmıştır. 51 kez milli formayı giyer, A Milli Takımı'nda oynama rekorunu 1984 yılından 1995'e kadar elinde tutar. İlk milli maçına İsviçre ile deplasmanda 1-1 berabere kalınan 20 Nisan 1975 tarihinde çıkar. Son milli maçının skoru da yine beraberlik olacaktır. 4 Nisan 1984'te oynanan Türkiye-Macaristan maçı golsüz berabere bitecektir. Rekorunun kırılmasını görmesi için 11 yıllık müddetin geçmesi gerekecektir
6 Eylül 1995 tarihinde İstanbul'da Macaristan'a karşı oynadığımız Avrupa Futbol Şampiyonası grup maçında Oğuz Çetin bu rekoru ele geçirir. Fatih Terim ise 1995'te teknik direktör olarak ay-yıldızlı takımın başına çoktan geçmiş olacaktır. Yani, rekorunun takımda yer verdiği bir futbolcusu tarafından kırılışına tanıklık edecektir.
Fatih Terim jübilesi için sahaya helikopterle inerek, futbolculuk hayatına son noktasını renkli kalemle atmış oldu.
Fatih Terim isminin çevresinde dönmeye başladığımızda futbolla uzaktan yakından alakalı herkesin aklında kalan 'muhteşem jübile'nin unutulur gibi olmadığını fark etmeniz uzun sürmüyor. 18 yıllık futbol yaşamının 11 koca yılını verdiği Galatasaray'dan, yeşil sahalardan, tezahüratların çarpıştığı statlardan, tezahüratların çarpıştığı statlardan ayrılma zamanıdır. Havasından geçilmez bir futbol şovunun en şatafatlı vedası... Sarı-kırmızı konfetiler uçuşurken sahada Galatasaray-Trabzonspor maçı oynanır... Sadece sahayı değil kırmızı karanfilleri de birbirine katar helikopterin sesi ve nefesi... Santra noktasına inen helikopter de kaptan Fatih gözükür, alkış kıyamet... 'Formam gözüksün diye kapıyı da açacaktık. Çok korktum, yanımdakinin omzunu çürütmüşümdür herhalde. Bu arada maç devam ediyordu ama halk toplanmıştı, polis de. Biz tur atıyorduk, hiçbir şey görünmüyordu maçta. Tam helikopterle o kalabalığın üzerine geliyorduk, bir rüzgar! Herkesin şapkası uçtu tabii. Ve böylelikle boşaldı saha içindeki kalabalık.'
TEKNİKDREKTÖRLÜK HAYATI
Terim utbolu bıraktıktan sonra antrenörlük kurslarına gider. Ankaragücü'nü iki Göztepe'yi bir yıl çalıştırır.
1990-1993 tarihleri arasında Ümit Milli Takım hocalığını A Milli Takım Teknik Direktörlüğü izler. A Milli Takım Teknik Direktörü olarak ilk maçına Ekim 1993'te çıkar. Türk futboluna attığı başarı imzaları birbiri ardına sıralanmaya başlar. Dönüm noktası olarak ise İnönü Stadı'nda oynanan ve 2-1 Türkiye'nin galibiyetiyle sonuçlanan İsveç maçını gösterir. Türk milli takımını 1996 Haziran'ında İngiltere'de oynanan Avrupa Futbol Şampiyonası finallerine taşıyan hoca odur.
Daha sonra Galatasaray’ın başına geçen İmparator, takımı dört yıl üst üste şampiyon yapar. Takımın mali problemlerinden futbolcunun psikolojisine kadar ilgilenen bir teknik drektördür Fatih Terim. Karizmatik kişiliğiyle ödenmeyen paralar karşısında tavır takınan futbolcularını ikna eder ve takımda tek sorumlunun kendisi olduğuna inandırır. Bu istikrar en nihayetinde Türk Futbol tarihinde bir ilkin daha gerçekleşmesini sağlar. Galatasaray’ı UEFA kupasını kazandırır.
1999-2000 Sezonu'nda Galatasaray'a UEFA Kupası'nı kazandıran Fatih Terim, kariyerini İtalya Futbol 1.Lig takımlarından Fiorentina'nın Teknik Direktörü olarak sürdürdü. Bu takımdaki başarılarıyla İtalyan futbol kamuoyunun dikkatlerini üzerine topladı. 2001-2002 futbol sezonunda ise dünyaca ünlü Milan takımı ile anlaştı. Fakat ilk yarının ortasında görevinden ayrılmak zorunda kaldı.
Şehir kırosu. Uefa kupasında bence hiçbir katkısı olmayan hagi ve ümit milli takımın iskeletini oluşturan gençlerle ve M. Ağar sayesindebir yerlere gelmiş.Hatta hagisiz gittiği her takımdan kovulmuş.Başarısız bir teknik direktör. Milli takımın başında avrupa kupasına gitti.0 puan 0 gol bir sonraki avrupa kupasına hiçbir oyuncu değişmeden Mustafa Denizli ile gittik grupdan çıkıp evsahibini eledik.
Bir teknik direktörün takımın aldığı skorlara/futboluna katkısı %20 yi geçmez.Geri kalan futbolcuların işidir.Fatih Terim bir teknik direktörün yapabileceği maksimum katkıyı her zaman sağlamıştır.Hep %20lik katkısını vermiştir.Ancak takımdaki futbolcuların kalitesi düşük olursa yapacak bişey yoktur.
AdanaDemirSporlu benim gibi! .... Allah'ına kurban Adanalı... Bizim için beşiktaş, galatasaray, fenerbahçe ikinci sırada gelir... En büyük Mavi Şimşek Fatih Terim...
Fatih terim bana o kadar çok şey çağrıştırıyor ki aslında buraya yazmakla bitmez.takımı galip geldiğinde etrafına gülücükler dağıtıp, imalı imalı beyanatlar verip(malatya lig maçı sonrası) fakat takımı yenilgi aldığında(malatya kupa maçı son dakkaları ve sonrası) 20 bin gs taraftarının imparator diye bağırdığı ve birçok insanın kendisini örnek aldığı TERİM'in yapmış olduğu el kol hareketleri ve ettiği küfürleri bütün türkiye ve basın görmesine karşı bu konuyu hiç ele almaması da nasıl birşey anlamıyorum.
aslanım Adanalım ne kadar Fanatik Beşiktaşı da olsam Sinyor Terim en sevdiğim teknik adamdır.. Zaten bütün Adana lılar için bu böyledir.. Ailesi ile de görüşüyoruz çok ama çok efendi insanlar.. Seni seviyoruz sinyor Terim...
O hepimize örnek teşkil eden insanları en iyi şekilde motive eden biraz hırçın, yeri geldiğinde esprili şuan Galatasaray takımını çalıştırmakta olan geçmişi futbolculuğu dayanan bir Teknik Direktör
terminoli dünyasını feth ettiğinden dolayı adı fatih terim olarak algılanan terim
Bir imparatorluğun çöküşü
sİNYOr tERİm
Ben onun sayesinde beşiktaşı bırakıp 96 yılında galatasaraylı oldum. Onunla her zaman gurur duyuyorum, bunları inşallah okur, onu çok seviyorum, ne olur Tekrar galatasarayın başına geç, hagi'yle bu iş yürümez. Seni babası kadar çok seven oğlun.
1953 yılında fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir. Altı yaşından itibaren, bir ayağı aksak olduğu için 'Topal Talat' lakabıyla çağrılan babasıyla birlikte birçok ağır işte çalışır.
Bir yandan da mahalle arasında futbol topunu ayağına değdirmeden yapamamaya başlamıştır. Okul hayatı, futbol kadar cazip gelmez. Babasının isteği üzerine Motor Sanat Enstitüsüne girer fakat 2. sınıfta devamsızlıktan okulu bırakmak zorunda kalır. 1969'da henüz 16 yaşındayken formasını giymeğe başladığı Adanademirspor'la futbol hayatı başlar.
Adanademirspor genç takımında kimse para almazken bir tek Fatih Terim maaş almaktadır. Maaşı 150 liradır ve diğer futbolcular görmesin diye bu para Fatih'e gizlice verilmektedir. Üç yıl içerisinde Adanademirspor'da takım kaptanlığına kadar yükselir. İlk kez kaptanlık pazubentini koluna geçirdiği andaki heyecanını hiç bir zaman unutmayacaktır. Takım çıkış tüneline geldiğinde, arkadaşlarına 'bir kaptanın söylemesi gerektiğini söyleyerek' sahaya son sürat koşar. Bir an duraksar, çünkü arkasında kimse yoktur: ' Öyle hızlı koşmuşum ki kimse bana yetişememiş.' Fatih Terim 6 yıl daha Adanademirspor formasını giyer.
1972 yılında, Santrafor Fatih, yeşil sahalarda fırtına gibi eserken, futbol otoritesi Fatih Somer ve Genç Milli Takım Antrenörü Gündüz Tekin Onay'ın dikkatini çekmekte gecikmez. Milli takıma çağrılır. Futbolculuk döneminde hayatını değiştiren en önemli maç ise Adanademirspor'un Galatasaray'ı 1-0 yendiği maç olur.
Doksan dakika boyunca oynadığı futbolla göz doldurur. Milli takımla birlikte gittiği Romanya maçı sonrası yıldırım hızıyla nasıl Galatasaray'lı olduğunu şöyle anlatır. 'Romanya milli maçından sonra İstanbul'a dönmüştük. Galatasaray'lılar beni havaalanından alıp kulübe götürdüler. Bu arada Adanademirspor'lular araya girmek istediler ama ben kararımı vermiştim. Galatasaray'a gönülden 'evet' dedim.' Ve Galatasaray Kulübü'ne 1 milyon 650 bin liraya transfer olur. O artık Galatasaray'lı Fatih'tir.
FUTBOLCUYKEN DE ÇOK BAŞARILIYDI
Sahalarda çizdiği lider, hırçın futbolcu portresi, bir maçta hakeme tükürmesiyle daha da sert bir görünüm alır. Galatasaray taraftarı Fatih'ten memnundur. Formasının hakkını verir, başarıya kodlanmış hırsını sarı-kırmızı renkler için döktüğü terlerle akıtır. Fakat bu onbir sene boyunca Fatih Terim hiç şampiyonluk yaşayamaz.
Şampiyonluk yaşayamasa da milli takımda çizdiği grafik onu takın değişmez oyuncusu yapmıştır. 51 kez milli formayı giyer, A Milli Takımı'nda oynama rekorunu 1984 yılından 1995'e kadar elinde tutar. İlk milli maçına İsviçre ile deplasmanda 1-1 berabere kalınan 20 Nisan 1975 tarihinde çıkar. Son milli maçının skoru da yine beraberlik olacaktır. 4 Nisan 1984'te oynanan Türkiye-Macaristan maçı golsüz berabere bitecektir. Rekorunun kırılmasını görmesi için 11 yıllık müddetin geçmesi gerekecektir
6 Eylül 1995 tarihinde İstanbul'da Macaristan'a karşı oynadığımız Avrupa Futbol Şampiyonası grup maçında Oğuz Çetin bu rekoru ele geçirir. Fatih Terim ise 1995'te teknik direktör olarak ay-yıldızlı takımın başına çoktan geçmiş olacaktır. Yani, rekorunun takımda yer verdiği bir futbolcusu tarafından kırılışına tanıklık edecektir.
Fatih Terim jübilesi için sahaya helikopterle inerek, futbolculuk hayatına son noktasını renkli kalemle atmış oldu.
Fatih Terim isminin çevresinde dönmeye başladığımızda futbolla uzaktan yakından alakalı herkesin aklında kalan 'muhteşem jübile'nin unutulur gibi olmadığını fark etmeniz uzun sürmüyor. 18 yıllık futbol yaşamının 11 koca yılını verdiği Galatasaray'dan, yeşil sahalardan, tezahüratların çarpıştığı statlardan, tezahüratların çarpıştığı statlardan ayrılma zamanıdır. Havasından geçilmez bir futbol şovunun en şatafatlı vedası... Sarı-kırmızı konfetiler uçuşurken sahada Galatasaray-Trabzonspor maçı oynanır... Sadece sahayı değil kırmızı karanfilleri de birbirine katar helikopterin sesi ve nefesi... Santra noktasına inen helikopter de kaptan Fatih gözükür, alkış kıyamet... 'Formam gözüksün diye kapıyı da açacaktık. Çok korktum, yanımdakinin omzunu çürütmüşümdür herhalde. Bu arada maç devam ediyordu ama halk toplanmıştı, polis de. Biz tur atıyorduk, hiçbir şey görünmüyordu maçta. Tam helikopterle o kalabalığın üzerine geliyorduk, bir rüzgar! Herkesin şapkası uçtu tabii. Ve böylelikle boşaldı saha içindeki kalabalık.'
TEKNİKDREKTÖRLÜK HAYATI
Terim utbolu bıraktıktan sonra antrenörlük kurslarına gider. Ankaragücü'nü iki Göztepe'yi bir yıl çalıştırır.
1990-1993 tarihleri arasında Ümit Milli Takım hocalığını A Milli Takım Teknik Direktörlüğü izler. A Milli Takım Teknik Direktörü olarak ilk maçına Ekim 1993'te çıkar. Türk futboluna attığı başarı imzaları birbiri ardına sıralanmaya başlar. Dönüm noktası olarak ise İnönü Stadı'nda oynanan ve 2-1 Türkiye'nin galibiyetiyle sonuçlanan İsveç maçını gösterir. Türk milli takımını 1996 Haziran'ında İngiltere'de oynanan Avrupa Futbol Şampiyonası finallerine taşıyan hoca odur.
Daha sonra Galatasaray’ın başına geçen İmparator, takımı dört yıl üst üste şampiyon yapar. Takımın mali problemlerinden futbolcunun psikolojisine kadar ilgilenen bir teknik drektördür Fatih Terim. Karizmatik kişiliğiyle ödenmeyen paralar karşısında tavır takınan futbolcularını ikna eder ve takımda tek sorumlunun kendisi olduğuna inandırır. Bu istikrar en nihayetinde Türk Futbol tarihinde bir ilkin daha gerçekleşmesini sağlar. Galatasaray’ı UEFA kupasını kazandırır.
1999-2000 Sezonu'nda Galatasaray'a UEFA Kupası'nı kazandıran Fatih Terim, kariyerini İtalya Futbol 1.Lig takımlarından Fiorentina'nın Teknik Direktörü olarak sürdürdü. Bu takımdaki başarılarıyla İtalyan futbol kamuoyunun dikkatlerini üzerine topladı. 2001-2002 futbol sezonunda ise dünyaca ünlü Milan takımı ile anlaştı. Fakat ilk yarının ortasında görevinden ayrılmak zorunda kaldı.
ahh ahhh
şimdi nerde acaba.
Şehir kırosu.
Uefa kupasında bence hiçbir katkısı olmayan hagi ve ümit milli takımın iskeletini oluşturan gençlerle ve M. Ağar sayesindebir yerlere gelmiş.Hatta hagisiz gittiği her takımdan kovulmuş.Başarısız bir teknik direktör.
Milli takımın başında avrupa kupasına gitti.0 puan 0 gol
bir sonraki avrupa kupasına hiçbir oyuncu değişmeden Mustafa Denizli ile gittik grupdan çıkıp evsahibini eledik.
işsiz imparator.
Bir teknik direktörün takımın aldığı skorlara/futboluna katkısı %20 yi geçmez.Geri kalan futbolcuların işidir.Fatih Terim bir teknik direktörün yapabileceği maksimum katkıyı her zaman sağlamıştır.Hep %20lik katkısını vermiştir.Ancak takımdaki futbolcuların kalitesi düşük olursa yapacak bişey yoktur.
hata...
uefa kupasını aldı 4 sene önce, hala havasından geçilmiyor, sanki türkiye'ye fetihten kurtarmş, işi gücü artislik baska birseyi yok,
Şu Türkiye Cumhuriyeti'nde en çok sinir olduğum birkaç adamdan biri!
AdanaDemirSporlu benim gibi! .... Allah'ına kurban Adanalı... Bizim için beşiktaş, galatasaray, fenerbahçe ikinci sırada gelir...
En büyük Mavi Şimşek Fatih Terim...
Fatih terim bana o kadar çok şey çağrıştırıyor ki aslında buraya yazmakla bitmez.takımı galip geldiğinde etrafına gülücükler dağıtıp, imalı imalı beyanatlar verip(malatya lig maçı sonrası) fakat takımı yenilgi aldığında(malatya kupa maçı son dakkaları ve sonrası) 20 bin gs taraftarının imparator diye bağırdığı ve birçok insanın kendisini örnek aldığı TERİM'in yapmış olduğu el kol hareketleri ve ettiği küfürleri bütün türkiye ve basın görmesine karşı bu konuyu hiç ele almaması da nasıl birşey anlamıyorum.
Basarilari hafife alinamiycak bir spor adami. Organize suc orgutu patronu tavirlarindanda siyrilabilirse surekliligini koruyabilir
evet çok başarılı...bu yüzden italyadan kovuldu.gs dan başka yerde ötmez borusu.
aslanım Adanalım ne kadar Fanatik Beşiktaşı da olsam Sinyor Terim en sevdiğim teknik adamdır..
Zaten bütün Adana lılar için bu böyledir..
Ailesi ile de görüşüyoruz çok ama çok efendi insanlar..
Seni seviyoruz sinyor Terim...
Türk futbolunun bugünlere gelmesindeki baş aktör.
O hepimize örnek teşkil eden insanları en iyi şekilde motive eden biraz hırçın, yeri geldiğinde esprili şuan Galatasaray takımını çalıştırmakta olan geçmişi futbolculuğu dayanan bir Teknik Direktör
Ba$arılar...