Diz çök ey zorlu nefs, önümde diz çök Heybem hayat dolu, deste ve yumak Sen bütün dalların birleştiği kök Biricik meselem, Sonsuza varmak... oldugu gibi paylaşıyorum Necip Fazıl Kısakürek
İçe kapanıp içten içe kendine kendi haline üzülmek. Üzülürken duyulan aslında ne kadar büyük olduğum duygusu. Üzülmenin verdiği büyüklük hissi. Bunun bir alışkanlık olması. Bundan keyif almaya başlamak. Üzüntülü görünüp hem başkalarının hem de kendi kendinin ilgi odağı olmak. Bunları düşünüp yaşadıkça daha da sertleşmek güçlü olmaya başladığını düşünmek.
Büyük insanların büyük sorunlarını yaşadım duyumasaması.. Ben de büyük bir insanım artık..
Bir yere varmak için katedilecek mesafenin güçlüğü gibi yaşamda olgunlaşmak için yaşanması gerektiğine inanılan kötü hissetme durumu.
Güneşi gören kabak çiçeğinin açması ve peşinden gelen ilk yağmurda paramparça olması. Demekki kabak çiceği gibi her güneşi gördüğün sandığın yerde açmayacaksın. Yoksa ufacık su damlaları deler geçer o ne harikayım dediğin taç yapraklarını.. Ne olduğunu anlayamazsın.
sıkışıpta wc bulamamak...
ÇİLE dalgalı bir ruhu taşımak yüküdür...
Necip Fazıl'ın bende balyoz etkisi bırakan şiir kitabı ve ahh bende çekebilsem
Çile çekilmez doldurulur...
çeken bilir
çekmekle bitiren varsa önden buyursun ;)
Türkiyede yaşamak...
karmaşık ip yumağı
Gaiplerden bir ses geldi bu adam
gezdirsin boşluğu ense kökünde
Çok sevdiğim bir şarkı..
çile bülbülüm çile
Üstat Necip Fazıl'ın tüm şiirlerini topladığı ve onun dışındakileri reddettiği kitap.
rahmetli babannem ellerine takar ben de yumak yapardım :)))
şimdi çek çek bitmiyo
Bir yumak yün... :))
büyüdükçe karışan..
karıştıkça kesilip atılan
ve kalan parçalarıyla yetinilen.
Elçi isen Çile
Dava adamı çile adamı
Davalar çileyle biter
Ha çile ha çöle
hayat işte...
çile bana necip fazili çagristiriyor ALLAH rahmet eylesin
çile bülbülüm
Bir tür yaşam tarzı...
Acılara bağımlılık hissi...
Bir şeylerin bedelini ödüyor olma duygusu...
çek çek bitmiyor...
nereye kadar?
hayat neden yasanır.oyunmudur nedir.
çekene sor
2003 yılı ağustosta başlayıp 2004 eylülüne kadar geçen süre.... Çekilmez çileydi benim için.. Bu günlerde geçer derlerdi de inanmazdım.. Doğruymuş...
çile
Gaiblerden bir ses geldi: Bu adam
Gezdirsin boşluğu ense kökünde!
Ve uçtu tepemden birden bire dam.
Gök devrildi, künde üstüne künde...
Pencereye koştum: Kızıl kıyamet!
Dediklerin cıktı ihtiyar bacı!
Sonsuzluk elinde bir mavi tülbent,
Ok çekti yukardan, üstüme avcı.
Ateşten zehrini tattım bu okun.
Bir anda kül etti can elmasımı.
Sanki burnum değdi burnuna (yok) un.
Kustum, öz ağzımdan kafatasımı.
Bir bardak su gibi çalkandı dünya;
Söndü istikamet, yıkıldı bosluk,
Al sana hakikat, al sana rüya!
İşte akıllılık, işte sarhoşluk!
Ensemin örsünde bir demir balyoz
Kapandım yatağa son çare diye.
Bir kanlı şafakta, bana çil horoz
Yepyeni bir dünya etti hediye.
Bu nasıl bir dünya hikayesi zor;
Mekânı bir satıh, zamanı vehim.
Bütün bir kainat muşamba dekor,
Bütün bir insanlık yalana teslim.
Nesin sen, hakikat olsanda cekil!
Yetiş körlük, yetiş takma gözde cam!
Otursun yerine, bende her şekil;
Vatanım, sevgilim, dostum ve hocam!
*
*
*
*
Aylarca gezindim, yıkık ve şaşkın.
Benliğim kazan ve aklım kepçe,
Deliler köyünden bir menzil aşkın
Her fikir içimde bir çifte kelepçe.
Niçin küçülüyor eşya uzakta?
Gözsüz görüyorum rüyada, nasıl?
Zamanın raksı ne, bu yuvarlakta?
Sonu varmış, onu öğrensem asıl?
Bir fikir ki, sıcak yarada kezzap,
Bir fikir ki, beyin zarında sülük.
Selâm, selam sana haşmetli azap;
Yandıkça gelişen tılsımlı kütük.
Yalvardım: Gösterin bilmceme yol!
Ey yedinci kat gök, esrarını aç!
Annemin duası, düşte perde ol!
Bir asâ kes bana, ihtiyar ağaç.
Uyku katillerin bile çesmesi;
Yorgan, Allahsıza kadar sığınak
Teselli pınarı, sabır memesi;
Size şerbet, bana kum dolu çanak.
Bu mu rüyalar da içtiğim cinnet,
Sıırını ararken patlayan gülle?
Yeşil asmalarda depreniş, şehvet;
Karınca sarayı, kupkuru kelle....
Akrep, nokta nokta ruhumu sokmuş.
Mevsimden mevsime girdim böylece
Gördüm ki, ateşte cımbızda yokmuş.
Fikir çilesinden büyük işkence.
*
*
*
*
Evet her şey ben de bir gizli düğüm
Ne ölüm terleri döktüm, nelerden!
Dibi yok göklerden yeter ürktüğüm,
Yetişir çektiğim mesafelerden!
Ufuk bir tilkidir, kaçak ve kurnaz.
Yollar bir yumaktır, uzun dolaşık
Her gece rüyamı yazan sihirbaz,
Tütüyor önümde mavi bir ışık.
Büyücü büyücü ne bana hıncın?
Bu kükürtlü duman nedir inimde?
Camdan keskin, kıldan ince klıcın,
Bir zehirli kımık gibi beynimde.
Lügat, bir isim ver bana halimden;
Herkesin bildigi dilden bir isim!
Eski esvaplarım tutun elimden
Aynalar söyleyin bana ben kimim?
Söyleyin, söyleyin, benmiyim yoksa,
Arzı boynunuzda taşıyan öküz?
Bela mimarının seçtiği arsa;
Hayattan muhacir, eşyadan öksüz?
Ben ki toz kanatlı bir kelebeğim,
Minicik gövdeme yüklü Kafdağı,
Bir zerreciğim ki, Arş ' a gebeyim,
Dev sancılarımın budur kaynağı!
Ne yalanlarda var, ne hakikatta.
Gözümü yumdukça gördüğüm nakış
Boşuna gezmişim, yok tabiatta.
İçimdeki kadar iniş ve çıkış.
*
*
*
*
Gece hendeğe düşercesine,
Birden kucağına düştüm gerçeğin.
Sanki erdim çetin bilmecesine,
Hem geçmiş zamanın, hem geleceğin.
Açıl susam açıl! Açıldı kapı;
Atlas sedirinde mavera dede.
Yandı sırça saray, ilahi yapı
Binbir avizeyle uçsuz maddede.
Atomlarda cümbüş, donanma, şenlik
Ve çevre çevre nur, çevre çevre nur.
İçiçe mimari, içiçe benlik
Bildim seni ey Rab, bilinmez meşhur!
Nizam kopürüyor, med vakti deniz
Nizam köpürüyor,ta çenemde su.
Suda bir gizli yol, pırıltılı iz
Suda ezel fikri ebed duygusu.
Kaçır beni ahenk, al beni birlik
Artık barınamam gölge varlıkta
Ver cüceye, onun olsun şairlik
Şimdi gözüm büyük sanatkarlıkta
Öteler öteler, gayemin malı
Mesafe ekinim, zaman madenim
Gökte samanyolu benim olmalı;
Dipsizlik gölünde, inciler benim.
Diz çök ey zorlu nefs, önümde diz çök
Heybem hayat dolu, deste ve yumak
Sen bütün dalların birleştiği kök
Biricik meselem, Sonsuza varmak...
oldugu gibi paylaşıyorum
Necip Fazıl Kısakürek
Son 1 aydır çektigim sıkıntıların hepsi
K - sını ekleyin şunun
maaş gününden bi hafta öncesi...
Allahım! Çekiyorum çok...
parasizlik....
İçe kapanıp içten içe kendine kendi haline üzülmek. Üzülürken duyulan aslında ne kadar büyük olduğum duygusu. Üzülmenin verdiği büyüklük hissi. Bunun bir alışkanlık olması. Bundan keyif almaya başlamak. Üzüntülü görünüp hem başkalarının hem de kendi kendinin ilgi odağı olmak. Bunları düşünüp yaşadıkça daha da sertleşmek güçlü olmaya başladığını düşünmek.
Büyük insanların büyük sorunlarını yaşadım duyumasaması.. Ben de büyük bir insanım artık..
Bir yere varmak için katedilecek mesafenin güçlüğü gibi yaşamda olgunlaşmak için yaşanması gerektiğine inanılan kötü hissetme durumu.
Güneşi gören kabak çiçeğinin açması ve peşinden gelen ilk yağmurda paramparça olması.
Demekki kabak çiceği gibi her güneşi gördüğün sandığın yerde açmayacaksın. Yoksa ufacık su damlaları deler geçer o ne harikayım dediğin taç yapraklarını.. Ne olduğunu anlayamazsın.
Bakınız Kabak çiçeği gibi açılmak