Aşık adam hastadır der ya Yunusemre..aşık adam hastalığına hastadır iyileşmek değildir medeti,aşktır yine sebebi aşktır ileştiricisi.Ah min-el aşk! ne gelirse elinden gelsin..zehir olsa kadehte sarhoş eder yine gecelerce...Aşk tarifi olmayan çıkmaz bir sokaktır.Adresi ne kalptedir ne akılda..Aklını başından ayırırda yüreğinden asla! ...
Aşk mı siz söyleyin delip geçici günlük sewda mı yada uğrunda canını göz kırmadan werebileceğiniz bi can mı ewet ben aşığım hiç görmedim sesini duymadım ama aşkların en yücesini onunla yaşıyorum
Aşk insanın başına gelen kazaların en büyüğü. Örneğin bir trafik kazası geçirirsin en fazla ölürsün. Ama aşık olursan ölene kadar hayatın boyunca ne başkasına aşık olabilirsin ne de onu aklından çıkarabilirsin. Her şeyde onu ararsın her yerde onu düşünürsün, aklından çıkma hiç. Küllenmeyen ateş kor olup yakar içini. İskender Palanın dediği gibi 'Aşk... gökkubbenin altındaki en gizemli kelimelerden biri. Bilinemeyen.. Belki bilindikçe daha da bilinecek renkleri desenleri ortaya çıkan. Binlerce kez tanımı yapılmasına rağmen tanımlanamayan. Aşk... Belki de bin başlı ırmak her birinin yolculuğu ayrı ama ulaşmak istediği deniz bir..'
Ama şu an aşklar kirlendi çok basite indirgendi bence. Aşkla ilgili çok basit cümlecikler kurabiliyoruz. Allah kimseyi aşksız bırakmasın! !
Onun yanındayken bile hala onu özlemektir aşk...nasıl yaşarsan yaşa hiç önemli değil.ama sonunda kaçınılmaz olarak acı çekeceksindir...her canlı nasılsa birgün ölümü tadacaksa her aşık aynı şekilde acıyı tadacaktır...
Aşkı yaşamak,bu belkide yaşamak olgusunun süslenmiş hali. Aşk insanı sarmaz sanıldığı gibi,insan aşkı kucaklar,büyütür,güzelleştirir. Aşkı anlatmak zor şeydir. Aşk güzeldir,başlarken heyecanı sığmaz insanın içine. Sonra karşılıklı atılan adımlarla büyür. Kimi zaman dünyayı hiçe saydırır insana,kimi zaman sıcak bir gözyaşı olur süzülür gözlerden yüreğe doğru.
Sevilmek güzeldir,değerli olduğunu hissettirir insana.Sevmek daha da güzeldir çünkü bir insanı sevmek demek hayaller demektir. Yeni umutlar yeşertmek yürekte,herşeye başka gözle bakabilmek,her duyguyu bir arada tadabilmektir. Özlemi bile sevdirir insana aşk.Varlığındaki paylaşılamaz mutluluğun yanı sıra,yokluğundaki acıyı da seversin çünkü acı sevdiğin kaynaklıdır. Çünkü sevmek karşılıklı değildir. Onu o olduğu için seversin. Gülümserken de seversin sinirliyken de. Seni sevindirdiğinde de seversin kırdığında da. Yanındayken de seversin,çok uzaktayken de. Öyle ki; sabah yataktan kalktığı an ki hali bile çok hoştur,sevilesidir. Ellerini tuttuğunda avuç içlerindeki teri seversin. Sarıldığında duyduğun huzuru seversin. Ona baktığın anda gözgöze gelmeyi seversin. Sonu sarılmalarla biten kavgaları seversin. Papatya fallarını seversin 'sevmiyor' çıksa bile sonunda. Beklemeyi seversin,kimseyi beklemediğin kadar onu beklerken. Kurduğun onlu hayalleri seversin. Giysilerinde kalan ten kokusunu seversin. Hatta onu herşeyden çok sevip te bunu kelimelere dökememeyi seversin. Onu sevmeyi seversin. Herşeyde ondan bir parça bulmayı, gittiğin her yere onu da yüreğinde götürmeyi seversin. Oturup ona iki satır şiir yazmak istediğin zaman,kelime dağarcığının anlatmaya yetmediğine söylenmeyi seversin. Onu kıskanmayı seversin içtiği bir bardak sudan bile. Kaderi seversin onu karşına çıkardığı için. Talih oyunlarında kaybetmeyi seversin,oyunda kaybeden aşkta kazanır sözünü düşünüp.
Karanlığı seversin zira karanlıkta hayal kurmak daha güzeldir. Sen küçülür kaybolursun karanlıkta,o güneş olur hayallerine doğar sevinirsin.
Aşkı anlatmak zordur. Ne kelimeler yeter anlatmaya aşkın ne olduğunu. Nede içindeki hisleri bir bir saymaya gücün yeter. Aşkı anlatmak zordur. Anlamak ta öyle......
Aşk,,, Aşk bu dünyanın ölçüleriyle açıklanamaz sevgili. O ilkel bir acıdır, yaban bir ağrıdır. Gelir ve içimizdeki o çok eski bir şeye dokunur. Sonra bir perde açılır ve yolculuk başlar. Bu yolculukta artık para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş, anneler ve korkular yoktur. Aşkın kendi gerçekliği vardır sevgili. İnsan bir başka ışığa teslim olur...Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında. Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya... İnsan bazen nedensiz yere umutsuzluğa kapılır. Kimselere veremez sevgisini, kimselere kendini anlatamaz, evlere kapanır...Bazen denizler, kıyılar çeker insanı. İnsan bu kapılmayı anlayamaz, oysa çok eski bir yerde yaşanmasından korkulup vazgeçilmez aşkların sızısıdır bu. Bu sızı, bu yenilgi mevsimlerle yıllarla devredilir başka insanlara... Bir insanın yaptığı bir hatanın tüm insanlara yayılması gibi...İşte şimdi biz de sevgili, ya olmadık zamanlarda umutsuzluğa kapılıp, soluğu evlerde alacağız, ya da denizler, kıyılar çekecek bizi. Nasıl biz başkalarının korkaklığını taşıyorsak, başkaları da bizim korkaklığımızı taşıyacak, yenilgimizi, umutsuzluğumuzu...Birazdan sabah olacak...Para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş, anneler ve korkular başlayacak... Bunlar varsa ve bizim için geçerliyse aşk yoktur ve hiç olmamıştır sevgili. Birbirimizi kandırmayalım...Hadi güne hazırlan. Yaşadıklarımızı unutmaya çalış. Aşk bize güvenip verdiği büyüsünü, sırlarını, cesaretini, bilgeliğini ve o ilkel, o yaban ağrısını geri alacak. Bunlar olurken içimiz bir an çok üşüyecek, sonra geçecek... Hadi, oyalanma birazdan yarın olacak... Aşkta yarın yoktur sevgili... ---- Cezmi Ersöz
Bir kişinin ne kadar sevgi dolu olduğu şu özelliklerden bellidir. * Merhamet ve şefkat * Doğruluk * Sadakat * Sabır * Cömertlik
Sevgi dolu Mevlana'da bu özellikler olduğu için: ' Gel, gel her kim olursan ol, gel, Allah'a şirk koşanlardan, mecusilerden, Puta tapanlardan da olsan gel. Bizim dergahımız ümitsizlik dergahı değildir. Tövbeni yüz defa bozmuş olsan bile gel...' diyebilmiştir.
Sevgi dolu Yunus Emre'de bu özellikler olduğu için: ' Ete kemiğe büründüm Yunus diye göründüm '
' Bir kez gönül yıkdun ise, Bu kıldığın namaz değil, Yemişiki millet dahi, Elin yüzün yumaz değil ' diyebilmiştir.
Aşk, sevgi, İnsanı insan yapan insani değerdir, Sevgi, Allah tarafından ruhlara yüklenen bir manevi enerjidir., Eğer, Alalh ruhlara sevgi denen bu değeri yüklemeseydi, ne hiç bir anne çocuğunu doğurmaya, emzirmeye meşakket çekmeye katlanamazdı.
AŞK! ! ! Kimileri için yaşanmadan bomboş ama yaşandığı zaman vazgeçilemeyen bir tutkudur! ! ! Benim şu an ki aşkı tarif edebileceğim tek kelime: koşulsuz bekleme, sabır, güven...
Aşk,hissettiğinle yaptığın şey arasındaki uçurumu kaldırandır cesur olmak adına, Seni seviyorum derken bile korkmamaktır,aşk dolu gözlerin karşısında..
Aşık adam hastadır der ya Yunusemre..aşık adam hastalığına hastadır iyileşmek değildir medeti,aşktır yine sebebi aşktır ileştiricisi.Ah min-el aşk! ne gelirse elinden gelsin..zehir olsa kadehte sarhoş eder yine gecelerce...Aşk tarifi olmayan çıkmaz bir sokaktır.Adresi ne kalptedir ne akılda..Aklını başından ayırırda yüreğinden asla! ...
Aşk mı siz söyleyin delip geçici günlük sewda mı
yada uğrunda canını göz kırmadan werebileceğiniz bi can mı
ewet ben aşığım hiç görmedim sesini duymadım ama aşkların en yücesini onunla yaşıyorum
aşk deliliktir deli olmayan aşık olamaz aşk insanı deli eder sevdiğin yari için köle eder aşk acısı ise ondan bin beter
Aşk insanın başına gelen kazaların en büyüğü. Örneğin bir trafik kazası geçirirsin en fazla ölürsün. Ama aşık olursan ölene kadar hayatın boyunca ne başkasına aşık olabilirsin ne de onu aklından çıkarabilirsin. Her şeyde onu ararsın her yerde onu düşünürsün, aklından çıkma hiç. Küllenmeyen ateş kor olup yakar içini.
İskender Palanın dediği gibi 'Aşk... gökkubbenin altındaki en gizemli kelimelerden biri. Bilinemeyen.. Belki bilindikçe daha da bilinecek renkleri desenleri ortaya çıkan. Binlerce kez tanımı yapılmasına rağmen tanımlanamayan. Aşk... Belki de bin başlı ırmak her birinin yolculuğu ayrı ama ulaşmak istediği deniz bir..'
Ama şu an aşklar kirlendi çok basite indirgendi bence. Aşkla ilgili çok basit cümlecikler kurabiliyoruz. Allah kimseyi aşksız bırakmasın! !
Elif şafak bile anlatamamış :) Tanımlamak çok güç...
Hakikaten ya, şu dünyada bir de adına aşk denilen duygu vardı. Onu da mı kirlettik ne....
Onun yanındayken bile hala onu özlemektir aşk...nasıl yaşarsan yaşa hiç önemli değil.ama sonunda kaçınılmaz olarak acı çekeceksindir...her canlı nasılsa birgün ölümü tadacaksa her aşık aynı şekilde acıyı tadacaktır...
zehirli bir şarmaşık bence....
duygular arasında en güzelidir.. ancak o da diğer tüm duygular gibi özgür yaşandığında güzeldir
Zamandan, mekandan ve kültür farklılıklarından münezzeh bir duygudur...
Allah'ın insanlara bahşettiği en güzel duygu. Ama herşey gibi oda kirletilmiş artık..
HER İNSANIN,EN AZ BİR KEZ YAŞAMASI GEREKLİ BENCE..
NE ONUNLA,NE ONSUZ OLMUYOR..) !
hayatın anlamı
aklın en soylu zaafı... :)
Erdeme gafletler sığdırmak
Aşkı yaşamak,bu belkide yaşamak olgusunun süslenmiş hali. Aşk insanı sarmaz sanıldığı gibi,insan aşkı kucaklar,büyütür,güzelleştirir. Aşkı anlatmak zor şeydir. Aşk güzeldir,başlarken heyecanı sığmaz insanın içine. Sonra karşılıklı atılan adımlarla büyür. Kimi zaman dünyayı hiçe saydırır insana,kimi zaman sıcak bir gözyaşı olur süzülür gözlerden yüreğe doğru.
Sevilmek güzeldir,değerli olduğunu hissettirir insana.Sevmek daha da güzeldir çünkü bir insanı sevmek demek hayaller demektir. Yeni umutlar yeşertmek yürekte,herşeye başka gözle bakabilmek,her duyguyu bir arada tadabilmektir. Özlemi bile sevdirir insana aşk.Varlığındaki paylaşılamaz mutluluğun yanı sıra,yokluğundaki acıyı da seversin çünkü acı sevdiğin kaynaklıdır. Çünkü sevmek karşılıklı değildir. Onu o olduğu için seversin. Gülümserken de seversin sinirliyken de. Seni sevindirdiğinde de seversin kırdığında da.
Yanındayken de seversin,çok uzaktayken de.
Öyle ki;
sabah yataktan kalktığı an ki hali bile çok hoştur,sevilesidir. Ellerini tuttuğunda avuç içlerindeki teri seversin. Sarıldığında duyduğun huzuru seversin. Ona baktığın anda gözgöze gelmeyi seversin. Sonu sarılmalarla biten kavgaları seversin. Papatya fallarını seversin 'sevmiyor' çıksa bile sonunda. Beklemeyi seversin,kimseyi beklemediğin kadar onu beklerken. Kurduğun onlu hayalleri seversin. Giysilerinde kalan ten kokusunu seversin. Hatta onu herşeyden çok sevip te bunu kelimelere dökememeyi seversin. Onu sevmeyi seversin. Herşeyde ondan bir parça bulmayı, gittiğin her yere
onu da yüreğinde götürmeyi seversin. Oturup ona iki satır şiir yazmak istediğin zaman,kelime dağarcığının anlatmaya yetmediğine söylenmeyi seversin. Onu kıskanmayı seversin içtiği bir bardak sudan bile.
Kaderi seversin onu karşına çıkardığı için. Talih oyunlarında kaybetmeyi seversin,oyunda kaybeden aşkta kazanır sözünü düşünüp.
Karanlığı seversin zira karanlıkta hayal kurmak daha güzeldir. Sen küçülür kaybolursun karanlıkta,o güneş olur hayallerine doğar sevinirsin.
Aşkı anlatmak zordur. Ne kelimeler yeter anlatmaya aşkın ne olduğunu. Nede içindeki hisleri bir bir saymaya gücün yeter. Aşkı anlatmak zordur. Anlamak ta öyle......
'SENİ BAHARMIŞSIN GİBİ DÜŞÜNÜYORUM.SENİ DİYARBEKİR GİBİ.NELERE NELERE BASKIN GELMEZ Kİ SENİ DÜŞÜNMENİN TADI...'
AHMET ARİF
hayal...
çiçek açtıran yanımız...
Aşıka Bağdat sorulmaz,engelleri aşar gider.
Sapı elimizde kalan elma şekeri(dir)
Sabret gönül bir gün olur bu acılar biter
Çekilen acılar yavrum gün olur geçer.(mi?)
Yarim Senden Ayrılalı
Hayli Zaman Oldu Gel Gel
Bak Gözümden Akan Yaşa
Ab-ı Revan Oldu Gel Gel
Böyle Mi Olur Küsüp Gitmek
Seni Seveni Terk Etmek
Haram Oldu Yemek İçmek
İşim Figân Oldu Gel Gel
Kurulu Yaydır Asılmaz
Gönül Yarinden Kesilmez
Ölmeyince Dert Eksilmez
Halim Yaman Oldu Gel Gel
Kul Aşık Ever Varmaya
Halinden Haber Sormaya
Yetiş Namazım Kılmaya
Seni Seven Öldü Gel Gel
Aşk,,,
Aşk bu dünyanın ölçüleriyle açıklanamaz sevgili. O ilkel bir acıdır, yaban bir ağrıdır. Gelir ve içimizdeki o çok eski bir şeye dokunur. Sonra bir perde açılır ve yolculuk başlar. Bu yolculukta artık para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş, anneler ve korkular yoktur. Aşkın kendi gerçekliği vardır sevgili. İnsan bir başka ışığa teslim olur...Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında. Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya... İnsan bazen nedensiz yere umutsuzluğa kapılır. Kimselere veremez sevgisini, kimselere kendini anlatamaz, evlere kapanır...Bazen denizler, kıyılar çeker insanı. İnsan bu kapılmayı anlayamaz, oysa çok eski bir yerde yaşanmasından korkulup vazgeçilmez aşkların sızısıdır bu. Bu sızı, bu yenilgi mevsimlerle yıllarla devredilir başka insanlara... Bir insanın yaptığı bir hatanın tüm insanlara yayılması gibi...İşte şimdi biz de sevgili, ya olmadık zamanlarda umutsuzluğa kapılıp, soluğu evlerde alacağız, ya da denizler, kıyılar çekecek bizi. Nasıl biz başkalarının korkaklığını taşıyorsak, başkaları da bizim korkaklığımızı taşıyacak, yenilgimizi, umutsuzluğumuzu...Birazdan sabah olacak...Para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş, anneler ve korkular başlayacak... Bunlar varsa ve bizim için geçerliyse aşk yoktur ve hiç olmamıştır sevgili. Birbirimizi kandırmayalım...Hadi güne hazırlan. Yaşadıklarımızı unutmaya çalış. Aşk bize güvenip verdiği büyüsünü, sırlarını, cesaretini, bilgeliğini ve o ilkel, o yaban ağrısını geri alacak. Bunlar olurken içimiz bir an çok üşüyecek, sonra geçecek... Hadi, oyalanma birazdan yarın olacak... Aşkta yarın yoktur sevgili... ---- Cezmi Ersöz
Bir kişinin ne kadar sevgi dolu olduğu şu özelliklerden bellidir.
* Merhamet ve şefkat
* Doğruluk
* Sadakat
* Sabır
* Cömertlik
Sevgi dolu Mevlana'da bu özellikler olduğu için:
' Gel, gel her kim olursan ol, gel,
Allah'a şirk koşanlardan, mecusilerden,
Puta tapanlardan da olsan gel.
Bizim dergahımız ümitsizlik dergahı değildir.
Tövbeni yüz defa bozmuş olsan bile gel...'
diyebilmiştir.
Sevgi dolu Yunus Emre'de bu özellikler olduğu için:
' Ete kemiğe büründüm
Yunus diye göründüm '
' Bir kez gönül yıkdun ise,
Bu kıldığın namaz değil,
Yemişiki millet dahi,
Elin yüzün yumaz değil '
diyebilmiştir.
Aşk, sevgi,
İnsanı insan yapan insani değerdir,
Sevgi, Allah tarafından ruhlara yüklenen bir manevi enerjidir.,
Eğer, Alalh ruhlara sevgi denen bu değeri yüklemeseydi, ne hiç bir anne çocuğunu doğurmaya, emzirmeye meşakket çekmeye katlanamazdı.
AŞK! ! ! Kimileri için yaşanmadan bomboş ama yaşandığı zaman vazgeçilemeyen bir tutkudur! ! ! Benim şu an ki aşkı tarif edebileceğim tek kelime: koşulsuz bekleme, sabır, güven...
Aşk,hissettiğinle yaptığın şey arasındaki uçurumu kaldırandır cesur olmak adına, Seni seviyorum derken bile korkmamaktır,aşk dolu gözlerin karşısında..
İnsanın gönlünde sevdikleri vardır. Arifin gönlünde ise yalnızca sevdiği.
Gerçekle Yüzleşmek
Nihai hedefe sözler ile gidilir
Sonrası hiçlik ve sessizliktir
Varsındır ama yok gibisindir
Konuşursun ama hep sessizsindir.
Gerçekle Yüzleşmek