sonsuz aşk filmini seyretmiş ve ordan anlamını öğrenmekle kalmamış bi de ağlamıltım! ! sonra nasıl olduysa birdenbire bir yusufçuk kolyesi furyası başladıı, 2sene önce falandı sanırsamm
bir de melissa p kardeşimizin yeni ve konusu hiç de şahibeye yer bırakmayacak kitabıyla bağlantılı kelime. yusufçuk geceyarısı bilmem ne yapar tarzında bir ismi vardı kitabın.
dragon fly filmin adının sonsuz aşk diye çevirilmesi kevin amcamıza karizmal çizikler vermemek adına mı yapılmıştır. hoş ne olursa olsun o filmin adı benim için yusufçuk böceğidir. ;)
^^Sonsuz Aşk^^ Haftasonu yaptığım mersin yolculuğunda bastıran ani dolu nedeniyle otobüsü kaçırdıktan ve yüklü bir taxi faturası ödedikten sonra ankaradan çıkmadan yakaladığım otobüste kulaklıkları isteksizce takarak izlemek zorunda olmaktan hoşnutsuz olduğum filmin ana karakteriydi yusufçuk... Başroldekilerin doktor olmasıyla başlayan (Kevin Costner'ı atlamayalım) ilginç tesadüfleri zinciriyle alakalıydı... Pediatrik Onkolog olan hamile genç doktor....üçüncü dünya ülkelerinden birine çocuklara yardım amacıyla gittiğinde ani bir heyelan sırasında yanındakilerle birlikte otobüsle bir şelalenin sularına gömülür... Acil sorumlusu şef doktor olan eşi bütün aramalara rağmen genç kadının cesedini bulamaz... Eşiyle alakalı birşeylerle ilgilenme isteği onu onkoloji koğuşuna sürükler ve orada ölümden son anda dönmüş olan çocuklar eşinin ona bir mesaj iletmek istediğini söylerler... Gökkuşağının olduğu yere gitmesi gerekmektedir...ve bütün çocuklar bu durumdan sonra haç benzeri bir şekil çizmektedir... Genç kadın ölmeden önce yusufçukları çok sevmektedir ve omzunda doğuştan yusufçuk şeklinde bir hemanjiom taşımaktadır.Bebeği için de yusufçuklardan oluşan bir rüzgar gülü ısmarlamıştır... Papağan da garip davranmaya başlamıştır... Neyse genç adam pes ettiği bir anda kadının tüm kıyafetlerini toplar ve evini satılığa çıkarır...rafting yapmaya gidecek ve kafasını toplayacaktır...işte o gün kadının tüm kıyafetlerini dolaba dizilmiş bulur...tüm pencerelerde haç benzeri o işaret vardır... harita yere düşer... o işaretin rafting haritalarında şelale manasına geldiğini fark eder... ani bir kararla eşinin kaybolduğu ülkeye gider... o şelaleyi ve devrilen otobüsü bulur... eşi aslında ölmemiş ve yerliler tarafından kurtarılmıştır... yerliler...adamı bir çadıra götürürler..onun bedenini kurtaramadık ama ruhunu kurtardık derler...çadırda bir sepet durmaktadır... adam yaklaşır... içinde şirin mi şirin bir kız bebek yatmaktadır...bacağında yusufçuk şeklinde bir hemanjiom vardır...tıpkı annesi gibi...doktor bebeğini doğururken vefat etmiştir....ve yerliler bebeğe yusufçuk ismini vermişlerdir... gözyaşlarıyla bebeğini kucaklar ve evine geri döner...
gel de derin bir ah çekme...başarabiliyorsan eğer...
böceklerin Odonata takımında bulunan sevimli ve güzel canlılar. tatlı suyun bulunduğu yerlerde yaşarlar. görüntüleri helikoptere benzediği için helikopter böceği olarak da anılırlar. pembe, kırmızı, yeşil, turuncu, sarı, siyah, mavi renkte olanları tarafımdan gözlenip yakalanmıştır. elinizle tutabilirsiniz, zararsızdırlar. çok güzeller, çok!
2002 yapımı, başrollerde Kevin Costner ve Susanna Thompson oynayıp Tom Shadyac yönettiği mistizme dayalı film. İlginçtir konusu, yine aynı tarihte yapılmış olan Mothman Prophecies filmine çok benzer.
Alman-ABD yapımı filmi 'Im Zeichen der Libelle' olarak da bilinir. Daha önce kurtla hoplayıp zıpladığı için Kızılderilliler Kostner'a, Kurtlarla Dans Eden adam dediği için bizde bu filme Hayaletlerle Dans adını verelim.
Bu filmin esasında bir anımı çağrıştıryor hep. İstanbul'da sağanak yağmurdan Taksim sel götürdüğü için sinemaya girip bu filmi izlemiş ve konsolosluğa sabahın 5inde gittiğimizden öğleyin 15 dakika da uyumamız için iyibir sığanak olmuştu...
sonsuz aşk filmini seyretmiş ve ordan anlamını öğrenmekle kalmamış bi de ağlamıltım! ! sonra nasıl olduysa birdenbire bir yusufçuk kolyesi furyası başladıı, 2sene önce falandı sanırsamm
yusufçuk = ben, ben = yusufçuk... dünyadaki en güzel böcek. çok seviormmm yaaa çokkkkkk
yusufçuk benim en yakın arkadaşım.
o doğanın en hızlı böceği.
o doğanın en güzel böceği; masallardaki periler onlardan esinlenilmiştir.
aşk
sevgi
sonsuzluk
herbirşeyim
Drangonfly filminde kevin costner' ın oynadığı karakterin adı joseph yani yusuf. Ben de çok şaşırdım halen neden yusufçuk dendiğini merak ediyorum...
yusufçuk gece gelir kitabıyla melissa firça darbelerini 200 e çıkarmışmı yoksa yaşlılıktan dolayı gerılemışmi sorusunu çağrıştırıyor...
bir de melissa p kardeşimizin yeni ve konusu hiç de şahibeye yer bırakmayacak kitabıyla bağlantılı kelime.
yusufçuk geceyarısı bilmem ne yapar tarzında bir ismi vardı kitabın.
dragon fly
filmin adının sonsuz aşk diye çevirilmesi kevin amcamıza karizmal çizikler vermemek adına mı yapılmıştır.
hoş ne olursa olsun o filmin adı benim için yusufçuk böceğidir.
;)
ömercik,ayşecik olayının başka bi versiyonu oluyo kendileri...ileride yapılabilecek her türlü cik,cük lere şimdiden hazırız toplum olarak ;)
Pır pır pır.
^^Sonsuz Aşk^^
Haftasonu yaptığım mersin yolculuğunda bastıran ani dolu nedeniyle otobüsü kaçırdıktan ve yüklü bir taxi faturası ödedikten sonra ankaradan çıkmadan yakaladığım otobüste kulaklıkları isteksizce takarak izlemek zorunda olmaktan hoşnutsuz olduğum filmin ana karakteriydi yusufçuk...
Başroldekilerin doktor olmasıyla başlayan (Kevin Costner'ı atlamayalım) ilginç tesadüfleri zinciriyle alakalıydı...
Pediatrik Onkolog olan hamile genç doktor....üçüncü dünya ülkelerinden birine çocuklara yardım amacıyla gittiğinde ani bir heyelan sırasında yanındakilerle birlikte otobüsle bir şelalenin sularına gömülür...
Acil sorumlusu şef doktor olan eşi bütün aramalara rağmen genç kadının cesedini bulamaz...
Eşiyle alakalı birşeylerle ilgilenme isteği onu onkoloji koğuşuna sürükler ve orada ölümden son anda dönmüş olan çocuklar eşinin ona bir mesaj iletmek istediğini söylerler...
Gökkuşağının olduğu yere gitmesi gerekmektedir...ve bütün çocuklar bu durumdan sonra haç benzeri bir şekil çizmektedir...
Genç kadın ölmeden önce yusufçukları çok sevmektedir ve omzunda doğuştan yusufçuk şeklinde bir hemanjiom taşımaktadır.Bebeği için de yusufçuklardan oluşan bir rüzgar gülü ısmarlamıştır...
Papağan da garip davranmaya başlamıştır...
Neyse genç adam pes ettiği bir anda kadının tüm kıyafetlerini toplar ve evini satılığa çıkarır...rafting yapmaya gidecek ve kafasını toplayacaktır...işte o gün kadının tüm kıyafetlerini dolaba dizilmiş bulur...tüm pencerelerde haç benzeri o işaret vardır...
harita yere düşer...
o işaretin rafting haritalarında şelale manasına geldiğini fark eder...
ani bir kararla eşinin kaybolduğu ülkeye gider...
o şelaleyi ve devrilen otobüsü bulur...
eşi aslında ölmemiş ve yerliler tarafından kurtarılmıştır...
yerliler...adamı bir çadıra götürürler..onun bedenini kurtaramadık ama ruhunu kurtardık derler...çadırda bir sepet durmaktadır...
adam yaklaşır...
içinde şirin mi şirin bir kız bebek yatmaktadır...bacağında yusufçuk şeklinde bir hemanjiom vardır...tıpkı annesi gibi...doktor bebeğini doğururken vefat etmiştir....ve yerliler bebeğe yusufçuk ismini vermişlerdir...
gözyaşlarıyla bebeğini kucaklar ve evine geri döner...
gel de derin bir ah çekme...başarabiliyorsan eğer...
minyatür helikopter
böceklerin Odonata takımında bulunan sevimli ve güzel canlılar. tatlı suyun bulunduğu yerlerde yaşarlar. görüntüleri helikoptere benzediği için helikopter böceği olarak da anılırlar. pembe, kırmızı, yeşil, turuncu, sarı, siyah, mavi renkte olanları tarafımdan gözlenip yakalanmıştır. elinizle tutabilirsiniz, zararsızdırlar. çok güzeller, çok!
yusuf yusuf dedikleri olay mı acaba? çözemedim ama :)
İngilizcesi Dragonfly.
2002 yapımı, başrollerde Kevin Costner ve Susanna Thompson oynayıp Tom Shadyac yönettiği mistizme dayalı film. İlginçtir konusu, yine aynı tarihte yapılmış olan Mothman Prophecies filmine çok benzer.
Alman-ABD yapımı filmi 'Im Zeichen der Libelle' olarak da bilinir. Daha önce kurtla hoplayıp zıpladığı için Kızılderilliler Kostner'a, Kurtlarla Dans Eden adam dediği için bizde bu filme Hayaletlerle Dans adını verelim.
Bu filmin esasında bir anımı çağrıştıryor hep. İstanbul'da sağanak yağmurdan Taksim sel götürdüğü için sinemaya girip bu filmi izlemiş ve konsolosluğa sabahın 5inde gittiğimizden öğleyin 15 dakika da uyumamız için iyibir sığanak olmuştu...
korkarım ondan...