Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • dost03.06.2009 - 17:19

    Mevlana'nın dediği gibi, DOST:

    Matematiksel olmalı;
    Sevinci çarpmalı...
    Üzüntüyü bölmeli,...
    Geçmişi çıkarmalı...
    Yarını toplamalı...
    Kalbinin derinliklerindeki ihtiyacı hesaplamalı...
    Ve her zaman, bütün parçalardan daha büyük olmalı...
    İşi bitince,
    seni bir tarafa atmamalı...

    Saygı ile...

  • kalp krizi20.05.2009 - 12:52

    ***
    * Bazı futbolcuların sarı, bazı futbolcuların kırmızı kart görmesi gibi bir şey...
    ***

  • ...ölüm....20.05.2009 - 12:47

    ***
    * Kendime ait toprağım olsun diye uğraş verenlerin muradına ermesi...
    ***

  • 3 yıl sonra20.05.2009 - 12:26

    Mutlu olanlar için çok kısa bir an, mutsuzlar için çok uzun bir zaman..

    BİR TANEM

    Sen varken Birtanem,
    Ne çabuk geçiyor zaman,
    Fırıl fırıl dönüyor,
    Saatteki akrep ve yelkovan
    Sen olmadığın an yanımda;
    Hayal içerisinde perişan yürüyorum,
    Günler geçmiyor,
    Saatler duruyor sanıyorum,
    Bakıyorum yelkovanla akrebine,
    Bazan kızıyor,
    Bazan üzülüyorum,
    Ağır ağır döndüklerine…

    Ömürlü Aksoy- Kayseri

  • 24 Soru20.05.2009 - 12:15

    Bir günde sorulan toplam soru sayısı...

  • %1 ihtimali20.05.2009 - 12:00

    İyilik ve güzellikler için küçük, kötülük ve çirkinlikler için büyük bir oran.

  • özlü sözler20.05.2009 - 11:43

    DOSTLARIMIZ

    Dost vardır, gıda gibidir; onu her gün ararsın.
    Dost vardır, ilaç gibidir; gerektiğinde ararsın.
    Dost vardır, hastalık gibidir; o seni arar bulur...

  • mezar taşı yazıları18.05.2009 - 00:03

    Hiç istemediği bir deplasmana gitti.
    [Futbolcunun mezar taşı]
    *
    Bu kırmızı kart sezonu kapattırdı.
    (Futbolcunun mezartaşı)

  • forum11.04.2009 - 23:10

    23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI (örnek konuşma)

    Saygıdeğer Meslektaşlarım ve Sevgili Öğrencilerim,
    Bugün, ulusal egemenliğimizin sembolü olan TBMM’nin kuruluşunun 89. yıldönümüdür.
    Bugün, toprakları yağmalanan yüce bir ulusun, düşmanlarını yurttan atmak için ant içtiği bir gündür.
    Bugün, yok edilmeye çalışılan bir ulusun tek bilek, tek yürek haline geldiği bir gündür.
    Bugün, Büyük Türk Ulusu'nun, kendini beğenmiş düşmanlara karşı, Büyük Önder Mustafa Kemal Paşa’nın çevresinde çelik bir halka, tunç bir kale olduğu gündür.
    Bugün, köhne bir binada yepyeni bir ruh ve imanla, yepyeni bir devletin temellerinin atıldığı gündür.
    Bugün, harcı atalarımızın asil kanları ile yoğrulan ulusal egemenliğimizin Türk çocuklarına bayram olarak armağan edildiği bir gündür.
    …Ve bugün, dünya çocuklarının her yıl kutladığı ilk ve tek bayram günüdür.
    Sevgili Çocuklar,
    Bu bayramın anlamına varabilmek, bu bayramı damarlarımızda hissedebilmek için 89 yıl öncesine; 23 Nisan 1920 yıllarına gidelim; Yurdu düşmanlar her yandan işgal ediyor, Türk Ulusu’nun özgürlüğü göz göre göre elden gidiyor, tehlike gittikçe büyüyor ve yakınlaşıyordu. Elde ne para, ne cephane, ne de asker vardı. Masa başında oturup düşmandan merhamet dilenmekle bu büyük ulus ve bu kutsal vatan kurtarılamazdı. ’Padişahım çok yaşa’ diyerek padişahın da ömrü uzatılamazdı.
    Yıllarca Osmanlı’dan yardım dileyen, Osmanlı’nın karşısında esas duruşta bekleyen, hatta Osmanlı’ya kurtarıcı gözüyle bakan düşmanlarımız bu durumu unutmuşlar ve Osmanlı’ya ‘hasta adam’ damgasını vurmuşlardı. İşte bu hasta adamı öldürmek ve topraklarını bir an önce paylaşmak için; kesin kararlarını yıllar önce vermişler, planlarını ona göre kurmuşlar ve hazırlıklarını ona göre yapmışlardı. O nedenle, masa başında paylaştıkları kutsal Anadolumuzun büyük bir bölümünü işgal etmişlerdi. Sonunda Türkleri öz vatanlarında yok edeceklerini sanıyorlardı.
    Bu durum karşısında; Türk Ulusu ve O’nun gerçek yöneticileri büyük bir iman ve inançla ‘var olma, yok olma’ mücadelesine atılmışlardır. Bu mücadelede bir meclis kurarak ne yapılacağını konuşmak, yeni bir hükümet kurmak, dağınık halde bulunan milli kuvvetleri toplayıp, bir yandan ayaklanmaları önlemek, diğer yandan da vatanı yer yer işgal etmiş olan düşmanı yurttan atmak gerekiyordu.
    İşte bu düşüncelerle 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan Mustafa Kemal Paşa, gerekli hazırlıkları ve çalışmaları yaptıktan sonra karargahını Ankara’da kurdu.Daha sonra Meclis-i Mebusan'ın düşmanlar tarafından basılıp, birçok milletvekilinin sürgüne gönderildiği bir sırada İstanbul’dan Ankara’ya kaçan vatansever milletvekillerini de yanına alarak 23 Nisan 1920’de TBMM’yi açtı.
    Görüldüğü gibi 23Nisan 1920 tarihi, ulusal iradenin en açık bir şekilde belirdiği, Türk Ulusu’nun kendini yönetme yetkisini eline aldığı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı bir gündür.
    Sevgili Çocuklar,
    Demokrasimizin mimarı olan Yüce önder Mustafa Kemal Atatürk, TBMM’nin açıldığı bu günü ‘Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’ olarak sizlere armağan etmiştir. Kutlu olsun.
    Ne mutlu demokrasiye gönül verenlere...
    Ne mutlu bu günümüzü bizlere armağan edenlere…
    Ne mutlu bu bayramı coşkuyla kutlayanlara…
    Ne mutlu Türk’üm Diyene’…
    Sevgi ve saygılarımla…
    Ömürlü Aksoy -Tarih Öğretmeni

  • 10 Kasım17.10.2007 - 23:07

    10 KASIM (örnek bir konuşma)

    Saygıdeğer Müdürüm, Değerli Meslektaşlarım, Sevgili Öğrenciler,,
    Bugün ulusumuzun kurtarıcısı ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, kahraman asker,örnek devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk! ü aramızdan ayıran acı kaderin yıl dönümü...O'nun maddi varlığını 69 yıl önce, bir on kasım sabahı,dokuzu beş geçe kaybettik.Fakat yine bugün, Ata için, Ata'nın yolunda olma andımızı tazelemek için ulusça, O'nun karşısıısında, dimdik ilkeleriyle duruyoruz. Gurur verici bu tablo sonsuza kadar devam edecektir.
    Sevgili Öğrenciler,
    Her ulusun bir kahramanı vardır.Alman birliğini kuran Bismark Almanya'nın, Çorçil İngiltere'nin, De Gol Fransa'nın, Gandi Hindistan'ın kahramanı olmuşlardır.20.Asırda Türk Ulusu'nun milli kahramanı da Atatürk olmuştur.Hala bunu anlamayanlar,içine sindiremeyenler olabilir. Bu nedenle uyanık olmalısınız.Unutmayınız ki Türk Ulusu'nun tutsaklıktan kurtulması,onurlu uluslar arasında yerini alması Atatürk'ün sayesinde olmuştur.
    Atatürk, içte ve dışta binlerce ihanete uğramış bir ulusu yerden kaldırıp göklere yükseltmiş karizmatik bir lider,eşsiz bir kahramandır.
    Sevgili Öğrenciler,
    İngiliz Başbakanı Lord Corc, İngiltere meclisinde savaşı neden kaybettiklerini değerlendirirken Atatürkle ilgili; 'Arkadaşlar,insanlık tarihi bir kaç yüz yılda bir dahi yetiştirebiliyor.Şu talihsizliğimize bakınız ki dünyanın beklediği son dahi,bir anda Türkiye'de ortaya çıktı.Hem de bize karşı...Bütün dünyaya karşı...Elden ne gelebilirdi? ' demiş ve konuşması bittikten sonra da Lord Corc başbakanlık görevinden istifa etmiştir.
    Sevgili Öğrenciler,
    Atatürk deyince aklıma,çalışmak gelir,zorlu savaşlara,çetin işlere,alışmak gelir.Kavgaların öfkelerin üstünde,barışmak gelir.Uygarca insanca yaşamak için kendi kendimizle yarışmak gelir…
    Kısaca şunu belirtmek isterim ki Atatürk sağlam bir inancın,eğilmez bir başın ve yenilmez bir iradenin ifadesidir.Atatürk her imrenilen faziletin timsali,her yüksekte tutulan idealin kahramanı,karanlığa düşmüş ümitlerin meşalesi,her alanda kurtuluşun,uygarca yaşamanın,adam olmanın,yücelmenin hızı ve kaynağıdır.O'nunla yaşamak var olmak demektir.O'ndan bir parça olmak işte hayat sigortamız budur.
    Ey büyük Atatürk,bütün ömrünü hizmetine adadığın asil Türk ulusunun evlatları olarak senin huzurunda sevgi ile,saygı ile eğiliyoruz.Çizdiğin yoldan asla ayrılmayacak ilkelerini ve eserlerini daima azim ve inançla yaşatacak ve koruyacağız.Her geçen gün senin düşüncelerini daha iyi anlıyoruz.Kurduğun laik ve demokratik cumhuriyet meşalesinin ışığında çağdaş uygarlık yolunda hızla koşuyoruz.Çağdaş uygarlık alanında bayrağımızı dünyanın zirvesine dikeceğiz.
    Emanetin emin ellerde, bize güven ve rahat uyu...
    Saygı ve sevgilerimle...

    Ömürlü AKSOY Kayseri TEKDEN Koleji Sosyal Bilgiler Eğitim Lideri