insanı yartandan ötürü severiz elindeki malzemden ötürü değil evet fark var arada bizim gibi olama durmunuz yok maalesef... bide yarın aynı biçimde kullanacam amacınıza ulaşamayacaksınız demişsiniz bu gün azda olsa aynı biçimde kullanamadınız bu gün amacımıza ulaştık galiba :) eh yarınıda yarın düşünürüz... kim öle kim kala vessellam
kimsenin siteyi yönetme gibi bi derdi yok ama siteyi yönlendirenler yani istediği biçime sokanlar (hemde hiç sınır tanımadan) belli ben bu siteye sizin kime duman üflediğinizi görmek için girmiyorum kimse bunun için burda değil... güzel şeyler de paylaştığınız zamanlar oldu ama son zamanlarda hep msn muhabbetine döndürdünüz ve en garibi kimsede vay arkadaş bide kendime bakayım ben ne yapıyorum böyle demiyor..
yiğidi öldür hakkını yeme demişler endpoint haklı azıcık bir tepkiye bile katlanamayan çıkmasın kürsüye, adam orda az biraz rahatsızlığını dile getirdi diye ahlaksızlıkla gönül eğlendirmekle suçlayamaz kimse... kimseyle bi derdim de yok ama adam haklı beyler...
bence adı değişsin geyik kürsü olsun zira serbest lafını görüp geyik muhabbeti yapanda çok.. her ne kadar serbest olsa da kürsü olayı hitap amaçlıdır yani kürsüye bir topluluğa hitap etmek (belli ve ölçülü biçimde) çıkılır... yoksa har vurup harman savurmak ona buna haksız yere bel altı vurmak için değil...
burayı iyice msn e çevirdiniz arkadaşlar... muhabbet edecekseniz özelden yazın bir birinize... eskiden girdiğimde güzel yazılar paylaşan arkadaşlar güzel anektodlar vardı.. şu an iki üç kişinin muhabbeti aynı konular üzerinde gidip gelmeler araya kimsede giremiyor muhhabbete fıransızız diye biraz anlayış pls. özelden yapın bence özel görüşmelerinizi.. saygılar...
Bir hayat, tam ortasın da Büyük metropollerin, sığınak limanların, kuytu kalabalıkların, çoğul yanlızlıkların. Sabahın güneşi, akşamın kızıllığın da Doğu köylerinde, batı kasabalarında Biraz sana ait, biraz da bana Bunca yalanın tam ortasında (ki yalan bir örgüdür bir zaman sonra)
Bir hayat Öyle çocuksu, öyle hırçın Bir utangaç, bir çoşkun Öyle gökyüzüne çevrili yüzü Gözlerine yansıyan mavi Belki de Tanrı' nın izi Öyle savunmasız, öyle güçlü Hiç anlayamadan içindeki gizi.
Bir hayat, tam ortasın da Yaşanmışlık çizili, anlıyla Öyle kaçıp kurtulmak istercesine, bağlı hayata.... Sağın mertliğin de, solun cömertliğin de Bir ülkenin tam kalbin de İçindeki barış arzusu Dışındaki savaş çoşkusu Yanlızlığın verdiği, bütünlükte İçinde ki kendi bölünmüşlükte
Bir hayat, tam ortasın da Biz sadece seyrin de Oysa en büyük yetenek Bir şeyleri değiştirip iyileştirebilmek Değil mi ki,! Bunca ezberlenmişliğin arasında
Ruhunu aşmış duygular ve kifayetsiz kalmış kelimelerinle İkimizi de sarıp sarmalar boğarken, Yüreğinde ki şu kördüğümlerin... Kaderimizi suya yazdıktan sonra, Tüm geri dönüş özlemlerini, ve tek tek silip adım izlerini Yokluğun götürdüğü yere kadar, yarış edelim mi? ............ Saim ERGÜL
Sorgusuzca başına buyruk doğrularını savunuyorsun yanlış fikirlerden yanlış bir sen yaratıyorsun (sen) aferin! Sen abartıyorsun rahat yaşamla sapıtmayı İstanbul üstünden geçmiş bırak kendini korumayı İyiden iyiye bakıyorum da yoldan raydan çıkmışsın Tenine dokunan ellerden bir koleksiyon yapmışsın aferin! O yataktan bu yatağa yatıp takılıp sızmışsın, bu zihniyetle aşkı yorgan altlarında aramışsın aferin! Akrep ateş çemberinde harakiri yaptı sahiden pozitif olana dek negatifim kuzen Erkek alana dek istediğini sanarsın ki Romeo ne diller döker de teslim olur kapana Juliet Kadınlar hassas ve hisli, dilekleri içlerinde gizli hatırla işi bitince kaç Romeo gaddarca gitti? Kadın olmak zor bu kadar acımasızlık sürerken Hemcinslerim abazanlıktan oduncasına yanarken Taksim fuhuş yuvası, partiler karı kız kazanı derken. Koleksiyona yeni bir bebek ekle sabah güneşi doğarken! ...
El bebek, gül bebek bu yaşına kadar geldin Düşünsene bir it heriften sertçe tekme yedin Geceye aşkla vardın, sabaha yabancı uyandın Bil ki sonraki gün başka bir baya anlatılacaksın Kadını kandırmaksa amaç alayınız yalancı Kapında köpek olan işi bitince yabancı Tuzağa düşeni iplemez, yeni bir avı kovalar avcı Sen karar ver bu olayda kim hakim, kim savcı? Erkeklerin elinin kiri, kadının boğaza geçirin ipi Var mı böyle adalet kesin ikisinin de boynunu Tez helak edin iblisin hile dolu bu oyununu Uyandırın dünden kalma uyuyakalmış yorgunu
insanı yartandan ötürü severiz elindeki malzemden ötürü değil evet fark var arada bizim gibi olama durmunuz yok maalesef... bide yarın aynı biçimde kullanacam amacınıza ulaşamayacaksınız demişsiniz bu gün azda olsa aynı biçimde kullanamadınız bu gün amacımıza ulaştık galiba :) eh yarınıda yarın düşünürüz... kim öle kim kala vessellam
kimsenin siteyi yönetme gibi bi derdi yok ama siteyi yönlendirenler yani istediği biçime sokanlar (hemde hiç sınır tanımadan) belli ben bu siteye sizin kime duman üflediğinizi görmek için girmiyorum kimse bunun için burda değil... güzel şeyler de paylaştığınız zamanlar oldu ama son zamanlarda hep msn muhabbetine döndürdünüz ve en garibi kimsede vay arkadaş bide kendime bakayım ben ne yapıyorum böyle demiyor..
yiğidi öldür hakkını yeme demişler endpoint haklı azıcık bir tepkiye bile katlanamayan çıkmasın kürsüye, adam orda az biraz rahatsızlığını dile getirdi diye ahlaksızlıkla gönül eğlendirmekle suçlayamaz kimse... kimseyle bi derdim de yok ama adam haklı beyler...
bence adı değişsin geyik kürsü olsun zira serbest lafını görüp geyik muhabbeti yapanda çok.. her ne kadar serbest olsa da kürsü olayı hitap amaçlıdır yani kürsüye bir topluluğa hitap etmek (belli ve ölçülü biçimde) çıkılır... yoksa har vurup harman savurmak ona buna haksız yere bel altı vurmak için değil...
burayı iyice msn e çevirdiniz arkadaşlar... muhabbet edecekseniz özelden yazın bir birinize... eskiden girdiğimde güzel yazılar paylaşan arkadaşlar güzel anektodlar vardı.. şu an iki üç kişinin muhabbeti aynı konular üzerinde gidip gelmeler araya kimsede giremiyor muhhabbete fıransızız diye biraz anlayış pls. özelden yapın bence özel görüşmelerinizi.. saygılar...
Tam Ortasında
Bir hayat, tam ortasın da
Büyük metropollerin, sığınak limanların,
kuytu kalabalıkların, çoğul yanlızlıkların.
Sabahın güneşi, akşamın kızıllığın da
Doğu köylerinde, batı kasabalarında
Biraz sana ait, biraz da bana
Bunca yalanın tam ortasında
(ki yalan bir örgüdür bir zaman sonra)
Bir hayat
Öyle çocuksu, öyle hırçın
Bir utangaç, bir çoşkun
Öyle gökyüzüne çevrili yüzü
Gözlerine yansıyan mavi
Belki de Tanrı' nın izi
Öyle savunmasız, öyle güçlü
Hiç anlayamadan içindeki gizi.
Bir hayat, tam ortasın da
Yaşanmışlık çizili, anlıyla
Öyle kaçıp kurtulmak istercesine, bağlı hayata....
Sağın mertliğin de, solun cömertliğin de
Bir ülkenin tam kalbin de
İçindeki barış arzusu
Dışındaki savaş çoşkusu
Yanlızlığın verdiği, bütünlükte
İçinde ki kendi bölünmüşlükte
Bir hayat, tam ortasın da
Biz sadece seyrin de
Oysa en büyük yetenek
Bir şeyleri değiştirip iyileştirebilmek
Değil mi ki,!
Bunca ezberlenmişliğin arasında
01,01,2011
Saim Ergül
Ruhunu aşmış duygular ve kifayetsiz kalmış kelimelerinle
İkimizi de sarıp sarmalar boğarken,
Yüreğinde ki şu kördüğümlerin...
Kaderimizi suya yazdıktan sonra,
Tüm geri dönüş özlemlerini,
ve tek tek silip adım izlerini
Yokluğun götürdüğü yere kadar,
yarış edelim mi? ............ Saim ERGÜL
27. Yaş Notları
*öğrendim ki karanlıklar gözdeki değil, zihindeki gölge imiş
**öğrendim ki muhabbeti değerli kılan, içeriği değil içtenliği imiş
*öğrendim ki insanı hayvandan ayrıt eden en büyük etken, yaşam biçimi ve fikriymiş
*öğrendim ki çok okuyan değil, anlayabilen öğrenirmiş
*öğrendim ki cahile öğretilebilen tek şey ezbermiş
*öğrendim ki olgunluğumuz, kendimize duyduğumuz saygınlığa eşdeğermiş
*öğrendim ki hak ettiği değeri göremeyen her iş, bir sanatı öldürürmüş ruhunda
*öğrendim ki her insan içindeki yalnızlığı kadar yitirmiştir, dışındaki kalabalığı
*öğrendim ki öyle çok kişi değil, senden yeni bir sen üreten bir kaç dost yetermiş, kalabalık sayılmaya
*öğrendim ki tecrübe yenilgiden çıkarılan ders ve kalpte kalan izmiş
*öğrendim ki kişiyi kişi yapan işi ve davranışları değil, kalbinde ve ruhundaki olguymuş
*öğrendim ki her şeyi konuşan değil, doğruyu doğru kişiye yeteri kadar konuşan, asıl bilge imiş
*öğrendim ki büyüklük yaşla değil, hoşgörü ile ölçüt müş
*öğrendim ki yıllar değil, insanı yaşananlar çürütür müş
*öğrendim ki ayrılık bedene olan uzaklıkta değil, duygulara ulaşamamakta gizliymiş
*öğrendim ki hayattaki en kolay sınav, okuldaki sınavlar mış
*öğrendim ki biz öğrendiklerimizi değil, öğrendiğimiz şeyler bizi biriktirip bütünleştirir miş
*öğrendim ki savaşlar, bir tek hayata karşı yapıldığında güzelmiş
*öğrendim ki öğrenmenin yaşı sınırı yok, en değerli hazine olsa da bilgi paylaşılmadıkça hiçbir kıymeti yok
02/03/2011
Saim Ergül
aşk olsun deniz devir kötü olsada kalbi temiz insan hiç mi yok ha
Sorgusuzca başına buyruk doğrularını savunuyorsun
yanlış fikirlerden yanlış bir sen yaratıyorsun (sen) aferin!
Sen abartıyorsun rahat yaşamla sapıtmayı
İstanbul üstünden geçmiş bırak kendini korumayı
İyiden iyiye bakıyorum da yoldan raydan çıkmışsın
Tenine dokunan ellerden bir koleksiyon yapmışsın aferin!
O yataktan bu yatağa yatıp takılıp sızmışsın, bu zihniyetle aşkı yorgan altlarında aramışsın aferin!
Akrep ateş çemberinde harakiri yaptı sahiden
pozitif olana dek negatifim kuzen
Erkek alana dek istediğini sanarsın ki Romeo
ne diller döker de teslim olur kapana Juliet
Kadınlar hassas ve hisli, dilekleri içlerinde gizli hatırla işi bitince kaç Romeo gaddarca gitti?
Kadın olmak zor bu kadar acımasızlık sürerken
Hemcinslerim abazanlıktan oduncasına yanarken
Taksim fuhuş yuvası, partiler karı kız kazanı derken.
Koleksiyona yeni bir bebek ekle sabah güneşi doğarken! ...
El bebek, gül bebek bu yaşına kadar geldin
Düşünsene bir it heriften sertçe tekme yedin
Geceye aşkla vardın, sabaha yabancı uyandın
Bil ki sonraki gün başka bir baya anlatılacaksın
Kadını kandırmaksa amaç alayınız yalancı
Kapında köpek olan işi bitince yabancı
Tuzağa düşeni iplemez, yeni bir avı kovalar avcı
Sen karar ver bu olayda kim hakim, kim savcı?
Erkeklerin elinin kiri, kadının boğaza geçirin ipi
Var mı böyle adalet kesin ikisinin de boynunu
Tez helak edin iblisin hile dolu bu oyununu
Uyandırın dünden kalma uyuyakalmış yorgunu