Dini anlamına ek olarak aynı zamanda siyasi bir kavramdır. Ornegin, Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki halkin daha sınırlı haklara sahip ve dolayısıyla, henüz yeterince bilinçlenmemiş toplu kimliğini tanımlamak için kullanılır. Cumhuriyet'e geçişle birlikte ümmet kimliği geride bırakılıp, ulus-devlet kavramının ayrılmaz bir parçası olan millet kimliğine geçilmiştir (Buna paralel olarak da, kulluktan vatandaşlığa geçiş yapılmıştır) ... Ümmetde (siyasi anlamına göre) padişaha kulluk, milletde ise insan haklarına ve anasayal haklara dayanan vatandaşlık geçerlidir...
5 hakemli mac yonetimini heyecanla bekleyen spor dalidir...
Mevcut durumdaki bir orta hakem ile iki yan hakeme, iki tane de sadece ceza sahasindan sorumlu hakem eklenmesi dusunuluyor. Ve hatta bu konulmak istenen kural, dusuncede kalmayip, gecenlerde yapilan UEFA 19 Yas alti Avrupa Samiyonasinda uygulandi...
Kimde oldugu bilinmezdi eskiden... Eskiden dersem, cok eski degil. On - onbes sene oncesi yani... Simdilerde ise, iman sahipleri (!) kendilerindeki imani nasil gostereceklerini sasirir oldu...
Bazen Taha Kivanc takma adini da kullanan yazardir...
Bu adi kullanmamsinin hikayesini, kendi kaleminden okuyalim:
'Eli kalem tutan ve çok üreten biri olsun da, müstear adı bulunmasın, bu mümkün mü? Dünya ve Türk edebiyatı, medya tarihi, bu soruya, “mümkün değil” cevabını veriyor. (...) Kulis okurları, bu sütunun üzerinde 'Taha Kıvanç' adını görseler de öyle birinin gerçek hayatta var olmadığını biliyorlar. Taha Kıvanç imzasıyla yazanın aslında Fehmi Koru olduğunu da… Neredeyse 20 yıldır iki adın ağırlığını üzerimde taşıyorum… Bundan bugüne kadar yüksünmedim de…
Birden fazla ad neden kullanılır? (...) Bir gazetede hemen her gün aynı adla birden fazla yazı çıkması pek âdetten değildir. Bir yazarın birden fazla gazetede yazması da olağandışı bulunur bizde… Oysa, ben, çok uzun yıllar, bazen birden fazla gazetede yazdım, Coğu kez de aynı gazetede birden fazla yazı… (...) Sözün kısası şu: Türkiye'de ve dünyada yazarlar değişik sebeple de olsa müstear ad kullanırlar. Bu sütun da bir müstear adla yazılıyor. Bu ayıp da değil, suç da… (...) '
Katildigi bir televizyon programinda yapdigi; ''Obama gibi değişim sloganını kullanarak iktidara gelen AKP, Kürt sorunu, insan hakları ve demokrasi noktasında kendi çizgisinden saptı' yorumu nedeniyle, Basbakan Recep Tayyip Erdogan'dan 'Güya biz iktidara gelirken Obama gibi gelmişiz. Simdi ise Bush olmuşuz... Sevsinler seni... Yazıklar olsun! ' ayarini yiyen gazeteci-yazardir...
Safranbolu'nun adı antik dönemde tarihçi Homeros’un İlyada destanında Paplagonya olarak geçmektedir.
Safranbolu'da sırası ile Hititler, Frigler, dolaylı yoldan Lidyalılar, Persler, Helenler, Romalılar, Selçuklular, Çobanoğulları, Candaroğulları ve Osmanlılar egemenlik kurmuşlardır. Safranbolu 1196 tarihinde Selçuklu Sultanı II.Kılıç Arslan’ın oğlu Muhiddin Mesut Şah zamanında Türklerin eline geçmiştir.
Tarihi süreç içerisinde ise 1213-1280 tarihleri arasında Çobanoğullarının, 1326-1354 tarihleri arasında Candaroğlullarının, 1354-1402 ve 1423 yılından itibaren de Osmanlıların egemenliğine girmiştir. Safranbolu 14. yüzyılın ortalarında ilk defa Osmanlı kontrolüne geçmiştir ve bu tarihten 1416'da tamamen fethedilene kadar Osmanlı Devleti ile Candaroğulları arasında bir sınır bölgesi olmuştur.
Bölgeye Osmanlılar, Yörükan-i Taraklı olarak bilinen çok sayıda Türkmen göçebeyi yerleştirmeye çalışmıştır ve şehrin ismi bu dönemden sonra Taraklı Borglu veya kısaca Borglu ve Borlu olarak adlandırılmıştır. 18. yüzyılın ortalarında Zağfiran Borlu kullanılmaya başlanmıştır ve daha sonra 19. yüzyılın ortasında kısa bir süre için Zağfiran Benderli kullanılmıştır fakat 19. yüzyılın son çeyreğinde Zağfiran Bolu olarak değişmiştir. En son olarak ise Zafranbolu ve daha sonra Safranbolu şekline dönüşmüştür...
Daha çok geleneksel evleri ve tadina doyulmaz lokumu (Cifte kavrulmus findiklisi, superdir) ile tanınan Safranbolu, Karabük ilinin en büyük ve gelişmiş ilçesidir. Konumu yaklaşık olarak Ankara'nın iki yüz kilometre kuzeyinde ve Karadeniz'in yüz kilometre güneyindedir. Karabük ilçe merkezinin de 7 kilometre kuzeyinde bulunmaktadır.
Bir erkek ismi...
Dini anlamına ek olarak aynı zamanda siyasi bir kavramdır. Ornegin, Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki halkin daha sınırlı haklara sahip ve dolayısıyla, henüz yeterince bilinçlenmemiş toplu kimliğini tanımlamak için kullanılır. Cumhuriyet'e geçişle birlikte ümmet kimliği geride bırakılıp, ulus-devlet kavramının ayrılmaz bir parçası olan millet kimliğine geçilmiştir (Buna paralel olarak da, kulluktan vatandaşlığa geçiş yapılmıştır) ... Ümmetde (siyasi anlamına göre) padişaha kulluk, milletde ise insan haklarına ve anasayal haklara dayanan vatandaşlık geçerlidir...
Sevket Sureyya Aydemir'in, Balkan Savasi'ndan 2. Dunya Savasinin sonuna kadar yasanilan pek cok olaya isik tutan kitabinin adidir...
5 hakemli mac yonetimini heyecanla bekleyen spor dalidir...
Mevcut durumdaki bir orta hakem ile iki yan hakeme, iki tane de sadece ceza sahasindan sorumlu hakem eklenmesi dusunuluyor. Ve hatta bu konulmak istenen kural, dusuncede kalmayip, gecenlerde yapilan UEFA 19 Yas alti Avrupa Samiyonasinda uygulandi...
Bir bayan ismi...
Kimde oldugu bilinmezdi eskiden... Eskiden dersem, cok eski degil. On - onbes sene oncesi yani... Simdilerde ise, iman sahipleri (!) kendilerindeki imani nasil gostereceklerini sasirir oldu...
Bazen Taha Kivanc takma adini da kullanan yazardir...
Bu adi kullanmamsinin hikayesini, kendi kaleminden okuyalim:
'Eli kalem tutan ve çok üreten biri olsun da, müstear adı bulunmasın, bu mümkün mü? Dünya ve Türk edebiyatı, medya tarihi, bu soruya, “mümkün değil” cevabını veriyor.
(...)
Kulis okurları, bu sütunun üzerinde 'Taha Kıvanç' adını görseler de öyle birinin gerçek hayatta var olmadığını biliyorlar. Taha Kıvanç imzasıyla yazanın aslında Fehmi Koru olduğunu da… Neredeyse 20 yıldır iki adın ağırlığını üzerimde taşıyorum… Bundan bugüne kadar yüksünmedim de…
Birden fazla ad neden kullanılır? (...) Bir gazetede hemen her gün aynı adla birden fazla yazı çıkması pek âdetten değildir. Bir yazarın birden fazla gazetede yazması da olağandışı bulunur bizde… Oysa, ben, çok uzun yıllar, bazen birden fazla gazetede yazdım, Coğu kez de aynı gazetede birden fazla yazı…
(...)
Sözün kısası şu: Türkiye'de ve dünyada yazarlar değişik sebeple de olsa müstear ad kullanırlar. Bu sütun da bir müstear adla yazılıyor. Bu ayıp da değil, suç da…
(...) '
Not: Yazida gecen mustear sozcugu, odunc alinan sey anlamini tasir...
Katildigi bir televizyon programinda yapdigi; ''Obama gibi değişim sloganını kullanarak iktidara gelen AKP, Kürt sorunu, insan hakları ve demokrasi noktasında kendi çizgisinden saptı' yorumu nedeniyle, Basbakan Recep Tayyip Erdogan'dan 'Güya biz iktidara gelirken Obama gibi gelmişiz. Simdi ise Bush olmuşuz... Sevsinler seni... Yazıklar olsun! ' ayarini yiyen gazeteci-yazardir...
Safranbolu'nun adı antik dönemde tarihçi Homeros’un İlyada destanında Paplagonya olarak geçmektedir.
Safranbolu'da sırası ile Hititler, Frigler, dolaylı yoldan Lidyalılar, Persler, Helenler, Romalılar, Selçuklular, Çobanoğulları, Candaroğulları ve Osmanlılar egemenlik kurmuşlardır. Safranbolu 1196 tarihinde Selçuklu Sultanı II.Kılıç Arslan’ın oğlu Muhiddin Mesut Şah zamanında Türklerin eline geçmiştir.
Tarihi süreç içerisinde ise 1213-1280 tarihleri arasında Çobanoğullarının, 1326-1354 tarihleri arasında Candaroğlullarının, 1354-1402 ve 1423 yılından itibaren de Osmanlıların egemenliğine girmiştir. Safranbolu 14. yüzyılın ortalarında ilk defa Osmanlı kontrolüne geçmiştir ve bu tarihten 1416'da tamamen fethedilene kadar Osmanlı Devleti ile Candaroğulları arasında bir sınır bölgesi olmuştur.
Bölgeye Osmanlılar, Yörükan-i Taraklı olarak bilinen çok sayıda Türkmen göçebeyi yerleştirmeye çalışmıştır ve şehrin ismi bu dönemden sonra Taraklı Borglu veya kısaca Borglu ve Borlu olarak adlandırılmıştır. 18. yüzyılın ortalarında Zağfiran Borlu kullanılmaya başlanmıştır ve daha sonra 19. yüzyılın ortasında kısa bir süre için Zağfiran Benderli kullanılmıştır fakat 19. yüzyılın son çeyreğinde Zağfiran Bolu olarak değişmiştir. En son olarak ise Zafranbolu ve daha sonra Safranbolu şekline dönüşmüştür...
Daha çok geleneksel evleri ve tadina doyulmaz lokumu (Cifte kavrulmus findiklisi, superdir) ile tanınan Safranbolu, Karabük ilinin en büyük ve gelişmiş ilçesidir. Konumu yaklaşık olarak Ankara'nın iki yüz kilometre kuzeyinde ve Karadeniz'in yüz kilometre güneyindedir. Karabük ilçe merkezinin de 7 kilometre kuzeyinde bulunmaktadır.