Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • hırsız24.07.2006 - 21:30

    İzmir'de bir belediye otobüsünde kadının biri yanında oturan adamın karnını tutarak iki büklüm oturduğunu farketmiş. Adamın tipinden tırsmış önce, ama dayanamamış ve adama 'Beyefendi iyi misiniz' diye sormuş. Adam daha bir önüne eğilmiş. Hiç ses çıkartmıyormuş. Kadın, bayıldığına kanaat getirip adama dokunmuş ve 'Kötüyseniz, şoföre söyleyelim, dursun' demiş. Ama adam aniden doğrulup 'Sen kendi işine bak' diye resmen hırlayınca, kadın iyice korkmuş.

    Ama kadın çok meraklı bir tipmiş. Adamı yan gözle izlemeye başlamış. Gözü birden adamın ayaklarının dibindeki karaltıya takılmış. Dikkatlice bakınca gördüğünün kan olduğunu anlamış ve çığlığı basmış. Diğer yolcular ne oluyor diye kadına yönelince, adam kaçmaya çalışmış ama yakalanmış. Şoför de olay çıktı diye, ne olduğuna hiç bakmadan kapıları kiliteyip, otobüsü karakola çekmiş.

    Olayın aslı karakolda anlaşılmış. Meğerse adamın kucağında, gazete kağıdına sarılı bileğinde altın bilezikler olan bir kadın kolu varmış. Kan koldan damlıyormuş. Adam kapkaçcıymış. Arkasından arabayla yaklaştığı kadının kolundaki bileziklere asılınca, kadıncağızın kolu bileğinden kopmuş. Adam da panik içinde arabasını terk edip, belediye otobüsüne atlamış.

  • uyuşturucu24.07.2006 - 21:26

    Almanya'da çalışan gurbetçinin biri Türkiye'ye tatile gelmiş. Arabasıyla İzmir'de gezerken buna arkadan bi araba çarpmış. Şoförler arabalardan inip hasara bakmışlar. Vuran adam gurbetçiye, 'Suç bende. Senin arabanın tamir parasını ben vericem' demiş ve bi tamircinin adresini vermiş. 'Sen arabayi tamir ettir. Sakın para filan da ödeme, ben hallederim' demiş. Gurbetçi arabasını verilen adrese götürüp tamir ettirmiş.

    İzin süresi bittiğinde bizimki Almanya'ya geri gelmiş. Tesadüfe bakın ki, 2 gün sonra yine bi araba buna arkadan dannn diye vurmuş. Üstelik vuran gene bi Türkmüş. Olay yine aynı şekilde gelişmiş. Vuran adam bi tamirhanenin adresini vermiş ve arabasını tamir ettirmesini söylemiş. Bizim gurbetçi çaresiz kabullenmiş. O arada Alman polisi bunları görmüş ve ne olduğunu anlamak için yanlarına gelmiş. Bizimki her şeyi olduğu gibi anlatmış ve aynı olayın Türkiye'de de başına geldiğini söylemiş. Polisler hemen 'HALT! ' (dur) deyip arabayı polis garajına çektirmişler. Gurbetçinin arabasını paramparça yapmışlar ve sonunda da tam 50 kilo eroin bulmuşlar.

    Meğer bu arabaya çarpanlar çeteymiş. Yurtdışına uyuşturucu çıkarabilmek için gurbetçilerin arabalarına arkadan vurup, kendi adamlarının tamirhanesinde uyuşturucu yerleştiriyolarmış. Alman polisi de zaten bu olayı bildiğinden adamların oyununu hemencecik ortaya çıkarmış.

  • PAPARAZZİ24.07.2006 - 21:23

    Paparazzi terimi sözlüklere Fellini'nin 'La dolce vita' filmindeki fotoğrafçı Paparazzo karakteriyle girdi...

  • hırsız24.07.2006 - 20:07

    Yaz tatiline çıkan zengin bir aile evlerine göz kulak olması, arada sırada havalandırması için evlerinin anahtarlarını her yıl olduğu gibi komşularına bırakmış. Güle oynaya tatile çıkmışlar. Aradan bir iki hafta geçmiş, zengin çiftin dönmesine az bir süre kala komşunun kapısı çalınmış. Kapıda ellerinde şık bir kanepe olan iki adam varmış. 'Efendim' demişler, 'biz falanca mobilya şirketinden geliyoruz. Komşunuzun bir çekyat siparişi vardı Ancak evde yoklar'. Komşu kadın da tatilde olduklarını söylemiş.

    Bunun üzerine adamlar 'Sizde ya da bir başka komşuda anahtar varsa bırakıp gidebilir miyiz? Yardımcı olursanız hem bizi getir götür zahmetinden kurtarmış, hem de komşunuzun eve geldiğinde çekyatlarını hazır bulmalarına yardım etmiş olursunuz' demişler. Kadın önce tereddüt etmiş, ama sonuçta adamlar hem kendi gözetiminde eve gireceklerinden, hem evden bir şey almayıp aksine bırakacaklarından kabul etmiş. Adamlar çekyatı bırakıp gitmişler.

    Ama adamlar 2-3 saat sonra geri gelmişler. Aynı komşunun zilini birkez daha çalmışlar. Bu sefer özürler dileyerek 'Efendim, çok büyük bir yanlışlık oldu, teslimati yanlış adrese yapmışız, çekyatı geri alabilir miyiz' demişler. Kadın bilmiş bilmiş 'Ben zaten bir yanlışlık olduğunu bildim di' diyerek komşusunun kapısını bir kez daha açmış. Adamlar binlerce kez özür dileyerek çekyatı alıp gitmişler.

    Bizim zengin çift tatilden dönüp evlerine girdiklerinde şok olmuşlar. Çünkü, evlerinde yükte hafif pahada ağır ne varsa çalınmış olduğunu görmüşler. Zengin çift dikkatsizliği yüzünden komşularını suçlamış ve kavga çıkmış. Olay polise intikal etmiş. Buna benzer vakalarla daha önce de karşılaşmış olan polis, durumu hemmen çakmış. Meğerse akıllı hırsızlar böyle aileleri yakından takip ederlermiş. Anahtarları kime verdiklerini çok iyi bilirlermiş. Çekyatın içinde hırsızların suç ortağı olurmuş. Tam truva taktigi yani.

  • uçak24.07.2006 - 20:01

    Hava taşımacılığının ilk yıllarında insanlar uçağa binmekten korktuğu için bi türlü istenen yolcu sayısına ulaşılamıyomuş. Bi şirketin promosyon sorumlusu uçaklarında seyahat eden iş adamlarına birer mektup göndererek, eğer o hafta rezervasyon yaptırırlarsa bundan sonraki ilk beş seyahatlerinde eşlerinden para alınmayacağını bildirmiş.
    Bunun üzerine epeyce başvuru olmuş doğal olarak. Şirket kampanya sona erdikten sonra bu kez işadamlarının eşlerine birer mektup göndererek, “seyahatlerinden memnun olup olmadıklarını” sormuş. Ancak mektup gönderilen kadınların yüzde doksanından şu yanıt gelmiş: “Ne seyahati? ”

  • evlilik24.07.2006 - 19:53

    Evin hanımı sabah çocukları okula, eşini işe yolladıktan sonra televizyonda dizi film seyretmeye başlamış. Bi ara kapı çalmış, açmış bakmış ki, yaşlı bi teyze. Kadın, “Buyur teyzecim, birini mi aradın? ” diye sorunca, teyzecik, “Kızım vakit geçmek üzere, namaz kılacak bi yer bulamadım. Müsaade edersen şuracıkta kılıp çıkayım” demiş. Evin hanımı bütün misafirperverliğiyle, “Aman teyzem, ne demek? Buyur, buyur içeri” demiş ve adet olduğu üzere (evin en temiz yeri sayıldığından) teyzeyi yatak odasına alıp yere de bi seccade sermiş. ihtiyarcık namazını kılarken kadın da bi'kaç parça hamur işiyle, çay hazırlamış. Teyzenin namazı bittiğinde beraberce yemişler, biraz hoş beşten sonra da ihtiyar kadın gitmiş.
    Akşam olmuş, çocuklar okuldan, koca işten gelmiş. Yemek faslı, TV filan derken iyice ileri bi saatte telefon çalmış. (Acı acı) Telefonu evin beyi açmış, karşı da bi erkek varmış ve kısık bi sesle, “Karın seni aldatıyorrr” demiş. Adam doğal olarak inanmamış ve “Kimsin lan bu saatte, sapık herif” filan demiş. Bu sefer karşıdaki ses, “Demek inanmıyosun haaa. O zaman yatağına git ve yastığın altına bak bakalım! ” deyip telefonu kapamış. Adam bi hışımla yatak odasına gitmiş. Yastığı kaldırınca ne görsün? Basbayağı bi erkek saati! Taabi olan olmuş. 15 senelik aile, kadını çekemeyen uzak akrabaların oyunuyla bi gecede yıkılıvermiş!

  • atari24.07.2006 - 09:35

    önce atari salonları,sonra ayda bir bozulup yenisi alınan meşhur kara kutular,sonra tetris,sonra mega drive,sonra play station,sonra bilgisayar,sonra tevbe...

  • musikişinas24.07.2006 - 09:32

    'Dil bir güzele
    Meyletti hele,
    Fâş etme ele,
    Sevdim ben seni.
    Dil sevdi seni,
    Rûyünde beni,
    Ol sim gerdeni,
    Yaktın bendeni.
    Samur gibi kaş,
    On altıdır yaş,
    Gel eyleme fâş,
    Dil sevdi seni.
    Rakiyble gezme,
    Bağrımı ezme,
    Gözlerin süzme,
    Sevdim ben seni.'
    Dede Efendi

  • Honore de Balzac24.07.2006 - 09:30

    'Saf hislerinizi çiçeklerin meftunane temaşa edilecekleri,sanatkarın şaheseri adeta aşıkane tahayyül edeceği ayak erişilemez yerlere koyunuz.'

  • saç boyası24.07.2006 - 09:26

    Saç boyalarının, lenfoma kanseri riskini artırabildiği, yeni bir araştırmada daha tesbit edildi.

    Barselona'daki Katalan Onkoloji Enstitüsü'nden Dr. Silvia de Sanjose ile meslektaşlarının araştırmasında, 'başta saç renklendiricilerini 1980'den önce kullanmaya başlayan kadınlar arasında olmak üzere, saç boyalarının lenfoma riskini artırdığı' belirtildi.




    De Sanjose, daha önceki araştırmaların saç boyasıyla kanser riski arasında bağlantı bulduğunu hatırlatarak, yeni araştırmada bu bağlantıyı, 6 Avrupa ülkesinden 4,719 lenfoma hastasıyla ilgili verileri incelerek desteklediklerini söyledi. Araştırmada, hasta kadınların dörtte üçü saçlarını boyarken, erkeklerin yüzde 7'sinin boyadığı belirlendi.

    Araştırmada, saçlarını boyayanlar arasında bu hastalığa yakalanma riskinin yüzde 19 daha fazla olduğu belirtilirken, saçlarını yılda 12 ya da daha fazla kez boyayanların hastalığa yakalanma riskinin yüzde 26 daha fazla olduğu kaydedildi.

    American Journal of Epidemiology dergisinde yayınlanan araştırmada, saçlarını 1980 öncesinden beri boyayanlarda lenfoma kanseri riskinin yüzde 37 daha fazla olduğu saptandı. De Sanjose ve ekibi, kadınlardaki lenfoma kanserinin kabaca yüzde 10'unun saç boyası yüzünden olabileceğini bildirdi.

    1978-1982 arasında, potansiyel kanser yapıcı maddeleri azaltmak için boyaların içeriğinin değiştirildiği ancak yeni boyaların risksiz olup olmadığının açıklık kazanmadığı belirtiliyor. Bu yüzden bu konuda daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğu kaydediliyor.Saç boyaları lenfoma kanseri riskini artırıyor

    Avrupa basınında yayınlanan bir diğer haberde ise: “AB yetkili kurumunun saç boyalarının üretiminde kullanılan 22 kimyasal katkı maddesinin mesane kanserine yol açtıkları gerekçesi ile yasakladığı ve

    1 Aralık 2006 tarihinden itibaren kullanılamayacığını açıkladığı” bildirilmektedir.

    Peki, bu tarihe kadar üretilmiş ve üretilmeye devam edecek saç boyalarının taşıdığı riskin sorumluluğu ne olacak? Onu da saçlarını boyatma sevdasında olan tüketici düşünsün.

    Biz yüklendiğimiz misyon sebebi ile, sorumlu ve bilimsel yayıncılık ilkelerimiz ışığında, sitemizi ziyaret eden kardeşlerimize, saç boyaları ve diğer kozmetik ürünlerdeki sağlık risklerini sitemizde, Kozmetiklere Dikkat, Kozmetik ve vücut bakım ürünlerinde toksik kimyasal katkı maddeleri Bazi kozmetik ürünlerde haram katki maddeleri, Saç Boyamanın hükmü nedir? sayfalarında duyurmaya çalıştık. Ama nafile, yine kuaförler dolup dolup boşalmaya devam ediyor, kozmetik mağazaları harıl harıl satış rekorları kırıyor.

    Görüyorsunuz bu açıklamaları biz yapmıyoruz, bize bu ürünleri dayatan ülkelerin insanları yapıyor ve haykırıyorlar “sakın bu kanser riski taşıyan ürünleri kullanmayınız! ”

    Biz bu açıklamaları gündeme getirdikçe bazı kardeşlerimiz “sağlıklı ve helal ürünlerin markalarını bildirin” tarzında taleplerde bulunuyorlar ve biz marka bildiremiyoruz. Yukarıdaki haberler de neden bildiremediğimizin cevabını veriyorlar. Sağlıklı ve helal ürünler üretilmiyor ki biz de sizlere bildirelim.

    Gıdaraporu olarak, siz hanımefendi ve beyefendileri, elinizden geldiğince bu ürünlerden uzak durmanız yönünde uyarıyoruz, tavsiyede bulunuyoruz. Güzellik, sağlıkla birleştiği zaman güzeldir.
    (www.gidaraporu.com)