Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • ERZURUM ILICA SIRLI KÖYÜ19.01.2010 - 08:41

    Vay anasını sayın seyirciler: '2 doktor 8 hemşire 13 sağlık memuru ve 2 ambulans mevcuttur Köye ayrıca ulaşımı sağlayan yol asfalt olup iki şeritli duble yola sahiptir'

    Bu bilgiyi kim veriyor. 2 doktor 8 hemşire 13 Sağlık memuru, 2 ambulans.... Eee bunlara benim ilave edeceklerim de var.

    1 tıp fakültesi, 1 ziraat fakültesi, üç meslek yüksek okulu, 22 profesör, 36 doçent, 42 okutman...

    100 nüfüslu bir köye az ama idare etsinler..

  • MÜMTAZ’ER TÜRKÖNE21.10.2009 - 10:35

    Tatlısu milliyetçisi...

  • eşo(erzurumlu eşref)22.11.2008 - 11:41

    Bir vatandaşın etrafında yaşanan çirkinliklerden, insanların dindarlık riyakarlıklarından fena halde sıdkı sıyrılmıştır. Bir öğle namazı öncesinde Bursa Ulucamiinde içinden der ki 'Yarabbi öyle kötü bir zamandayız ki acaba okuduğumuz, efsanesini dinlediğimiz büyük kullarından, büyük velilerinden şimdi yaşanlar varmı, içimizde onlardan varmı acep? ...'
    Bunlar yalnızca sessiz bir düşüncedir. Neredeyse müezzin kamet getirecektir. Tam o esnada yanındaki meçhul adam kulağına eğilir ve der ki: 'Efendi senin dediğin adamlardan bu safta üç tane var! '
    Kamet başladığı için cevap veremez, namazdan sonra bu meçhul adamla konuşmayı kararlaştırır. Göz ucuyla şekl-i şemailini inceler. Dayanamayıp yüzüne dikkatle bakınca bunun memleketindeki Erzurumlu Eşo olduğunu anlayınca gayrı ihtiyarı terler...
    Namazda hiç yanından ayrılmadığı halde selam verildiğinde yanındaki bir başkasıdır, Eşo değildir.
    Bu bizzat yaşanmış ve yeminle anlatılmış bir rivayettir.

  • erzurum22.11.2008 - 11:31

    Doğunun Parisi tabirini anlayabilmeniz için ahmet Hamdi Tanpınarın Beş Şehir isimli kitabını okumanızı tavsiye ederim. Gerçekten bir zamanlar Paris gibiymiş şehir. Osmanli İmparatorluğunun İstanbul ve İzmir'den sonra en büyük Gümrüğü Erzurum imiş. Onsekizinci yüzyılın sonlarına kadar bu ihtişamlı durumu devam etmiştir. Bu zenginliğini tahmin edebileceğiniz gibi İpekyolu'nun çok önemli bir istasyonu olmasına borçlu. Zira doğudan batıya, batıdan doğuya giden kervanlar hemen hemen bütün ihtiyaçlarını bu şehirden karşılarmış. Şehir 33 sanatı beslermiş. Başlıcaları, kazazlar, kavaflar, bezzazlar, nalbantlar, sarraflar, yağcılar vs... Esnafı gayet adilmiş. Coğrafi merkez olmasından dolayı Çinden Avrupaya kadar bütün kültür etkileşimlerine açıkmış. Uzun kış gecelerinin şehre bu gün bile etkisini sürdüren derin ve esaslı bir kültür bahşettiğini afaki bir bakışla da anlayabiliriz. Bu şifahi kültürün en belirgin hususiyeti insanının hazırcevaplığı,sıcakkanlılığı,yardımseverliği vs.'dir. Erzurum'da yalnız kalmak imkansızdır...

  • Erke Dönergeci27.11.2006 - 09:16

    Modern reklamcılık ve pazarlama teknolojisi ile termodinamik kanunları arasına sıkışıp kalmak.

  • tırışka26.11.2006 - 19:12

    Entipüften... kelimesini karşılamalı bence, bilmiyorum bu kelime çok hoşuma gittiği için tam olarak ne anlama geldiğini bilmek için buraya ekledim. Argo mu, yeni bir kelime mi, kullanımı yaygın mı değil mi bilmiyorum öğrenmek için ekledim. Zira ki son günlerde pek revaçta...

    Tırışkadan adamlar! deyimini kullanmak doğru mu, yanlış mıdır?

  • süleyman demirel02.05.2006 - 09:26

    Binbir varyasyonlu hamasetle insanların saflığını büyük maharetle oy’a tahvil etmenin, dini duyguları istismarın velhasıl siyasi hokkabazlığın zirve noktası.

  • süleyman demirel02.05.2006 - 09:22

    Menfaatperestliğin, hodgamlığın, adaletsizliğin, basiretsizliğin, celadetsizliğin, her türlü olumsuzluğun, yüzsüzlüğün, arsızlığın zirve noktası.

  • süleyman demirel02.05.2006 - 09:16

    İnsanların saflığından nasıl istifade edilebileceğini gösteren zirve noktası

  • ahmet turan alkan30.06.2005 - 15:40

    Ahmet Turan Alkan ne demek mi? Çok gaddar bir adam demek. O yaşlı bir insanı ekmeğinden etmekten çekinmeyecek kadar para canlısıdır. Elinden gelse o biçarenin kanına ekmek doğrayacaktı. Tabii o biçareden kimi kastettiğimi anlayan anlar. Şu kadarını söyleyelim: Kapalı kapılar ardında bin dürlü dalavere ile Zaman kazatasının 'ek' tesmiye olunan bir kısmındaki üstadı işinden (ekmeğinden) etmiş ve alay-ı vala ile onun yerine kurulmuştur.

    İmdi bu adam benim gözümde bir hiçtir. Ta ki mağdurundan özür dileye ve gasp ettiği yeri ona iade ede. Kari-i güzinim deyip aldattığı 'okurlar'ından da tabii...