Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Bir Gün Mutlaka
Bir Gün Mutlaka

“Savaş soğuk, kuşlar güzel, Allah Büyük.”

  • anlatmak16.07.2023 - 22:51

    Beyaz bir buluttan birgün ansızın..
    Bir karanfil düştü parmaklarıma.
    Gözlerine kuşlar doldu bir kızın
    Elleri karıştı ırmaklarıma..

    Islak bir yürektir bende karanfil
    Ruhum, kokusunun dilencisidir..
    Haşim , bu bir alev damlası değil
    Büyük yangınların habercisidir..

    O kızıl bir deniz bense tenhayım
    Onda umut,bende yalnızlık büyür..
    Ne dünya sonsuzluk,ne ben dehayım,
    İçimde sadece şairler uyur..

    Bütün şiirleri söyleyen benim
    Bütün çiçeklerin adı Karanfil
    Her akşam bir yaprak olur kefenim
    Haşim, bu bir alev damlası değil.

    Nurullah Genç

  • Göç Mevsimi13.07.2023 - 00:51

    İki hasret arasında gelgitsin
    Yaşamla ölüm arasında?
    Sen ezelden beri
    Kayıp bir şiirin tutsağı.
    ?Hasretsin
    Biliyorum
    Yeni bir sevilmenin gölgesine.?
    Uzak sandığın bir umut
    Kirpiklerinin ucunda .?
    Bu kadar yakınlığa
    Neden uzaktan
    Bakmaktasın.

    Sen yine
    Kırılganlığın masum yüzü?
    Ve yolcusun
    Benden gitmeye sebepsiz?
    Çevirirken sessiz
    Ağlamalara yüzünü?
    Son bakışın
    Geçmeyen yaradır ?
    Gülüşlerimde.

    Ve
    Gidiyorsun şimdi ?
    Biliyorum düşeceksin
    Yine bir gece?
    Kanayan bir yaranın?
    Ağlayan bir çocuğun?
    Kanadı Kırık
    Bir kuşun yamacına?
    Zamansız elvedanın
    Yürek boğan ipinden
    Kurtarır belki bu selamım


    Beni Unutma …

  • şu an ne dinliyorum10.07.2023 - 23:22



    (Kalbim) eyvah beni artık anlamıyorsun
    Sanki Kendini Acımasızlıkla Cezalandırıyorsun…

  • anlatmak09.07.2023 - 22:13

    Bir gün gelir, “Tanrım!” diyemezsin artık.
    Toptan bir temizlik zamanıdır.
    Artık “Sevgilim!” diyemeyeceğin bir gün.
    Çünkü boşunalığı kanıtlanmıştır aşkın.
    Ve gözlerden yaş akmaz.
    Ve ancak kaba işlere yarar eller.
    Ve kuruyup kalır yürek.

    Kadınlar boşuna çalarlar kapını, açmazsın.
    Tek başınasındır, ışıklar söndürülmüş
    Ve karanlıkta parlar kocaman gözlerin.
    Belli ki acı çekmeyi bilmiyorsundur artık.
    Ve hiçbir şey istemiyorsundur dostlarından.

    Kimin umurunda yaşlanmak, yaşlılık nedir ki?
    dünyayı taşıyor omuzların
    Ve bir çocuğun elinden daha hafif dünya.
    Savaşlar, kıtlıklar evlerde aile kavgaları
    Hayatın sürüp gittiğini kanıtlıyor
    Ve kimsenin özgür olamayacağını.
    Bu gösteriyi acımasız bulanlar (o yufka
    Yürekliler)
    Ölmeyi yeğ tutacaklardır.
    Bir gün gelir ölüm de işe yaramaz.
    Bir gün gelir bir komut olur yaşamak.
    Yalnızca yaşamak, hiç kaçış olmadan.



    Carlos Drummond De Andrade

  • anlatmak09.07.2023 - 01:22

    Neydi Hidayet’i ölümüne mutsuz eden şey ya da şeyler?

    Hidayet yaşamın amacını sorguluyordu kendi kendine. Çevresine baktığında insanı mutsuzluğa sürükleyecek birçok neden buluyordu. Ülkesindeki yönetim, insanları etkilemişti. İyi bir gözlemci olan Hidayet yönetim mekanizması, insan, kültür, tarih ve çevre arasındaki ilişkileri tespit edip çözüm yolları aramaya çalıştı. Ama bu çabaları hep düş kırıklığıyla noktalandı.

    Hidayet’e göre insan her şeyi değiştirecek kadar güçlü değildir. Bu yüzden sahip olunanlara razı olunmalı ve durumu değiştirmeye kalkışılmamalıdır. Kaza ve kader denilen doğaötesi güçler bu çabaları yok eder ve insanları umutsuzluk girdabına atar ve nihayet intihara sürükler.

    Uzun ve kısa öykülerinin çoğu, bu umutsuzluk girdabına düşüp dünyada bulamadığı huzuru sessizlikler ve yokluk âleminde aramayı arzulayan insanların intihar girişimleri ile biter. Aslında bu öykülerin tümünde -hele hele Kör Baykuş, Diri Gömülen ve Üç Damla Kan trilojisinde- Hidayet kendini anlatır. Bu öyküler, onun intihar girişimlerinin yazılı provaları gibidir adeta.

    Kafka ile tanışması, dünyanın anlamsızlığı hakkındaki düşüncelerini bir bakıma kesin yargıya dönüştürmesine yol açar. “Sampinge” adlı öyküsü dünyanın ve yaşamın anlamsızlığı konusu etrafında cereyan eder ve intiharla noktalanır. “Aylak Köpek” adlı öyküsünde aynı konunun yanı sıra inziva yaşamını da tahlil eder başarılı bir şekilde. Başıboş bir köpeğin cismine ve zihnine giren yazar, insanların ruhlarına bakar ve onların uzlet köşesinde yok oluşlarını seyreder. Çare aramak için maziye döner, doğaya sığınır. Ama hiçbir taraftan ümit ışığı belirmeyince ölümü beklemeye koyulur. Bazen beklenilen ölüm kolayca gelivermez. Bu özleyişi Diri Gömülen’de çarpıcı bir biçimde işler.

    Hidayet’in kahramanları hiçbir varlıkla ilişki kuramazlar. Freudcu bir bakışla incelediği kimi kahramanları cinsel doyumsuzluklarını, ezilmişliklerini kendilerini ibadete verme gibi değişik alanlarda gidermeye çalışırlar. Ama bu da çare değildir. Aslında bu insanların yaptıkları tek iş, canlı cenazelerini o yana bu yana sürüklemektir. Daha güzel günlerin beklentisi yoktur onlarda. Bu yüzden uzaklarda, kayıp bir dünyada aramaya çalışırlar iç huzurunu, mutluluğu.

    Mehmet Kanar



    Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar.

    Kimseye anlatılamaz bu dertler, çünkü herkes bunlara nadir ve acayip şeyler gözüyle bakarlar. Biri çıkar da bunları söyler ya da yazarsa, insanlar, yürürlükteki inançlara ve kendi akıllarına göre hem saygılı hem de alaycı bir gülüşle dinlerler bunları...Lâkin tek korkum: yarın ölebilirim kendimi tanıyamadan. — Hayat tecrübelerimle şu yargıya vardım ki, başkalarıyla benim aramda korkunç bir uçurum var, anladım, elden geldiğince susmam gerek, elden geldiğince düşüncelerimi kendime saklamalıyım. Ve şimdi yazmaya karar vermişsem, bunun tek nedeni, kendimi gölgeme tanıtmak isteğidir.

    ----
    Bana göre değildi bu dünya; bir avuç yüzsüz, dilenci, bilgiç, kabadayı, vicdansız, açgözlü içindi; onlar için kurulmuştu bu dünya. Yeryüzünün, gökyüzünün güçlülerine avuç açanlar, yaltaklanmasını bilenler için.
    Sadık Hidayet

  • anlatmak08.07.2023 - 00:43

    Selim Işık tutunmamış değildir. Tutunmak istememiş de değildir. O elinden gelen her şeyi yapmış ama bir türlü insanların arasına karışamamış, onlardan biri olamamıştır. Her yaşam dönemecinde umutsuzca çırpınıp yeni tutamaklar aradıkça, hepsinin birer birer elinde patladığını görmüş ve bize de göstermiştir. Küçük burjuva yaşamının dayattığı ilişkilerin sahteliği, insanların çoğunun kaba ve vurdumduymaz oluşu, kimsenin kimseyi dinlemek ve anlamak için vakit bulamaması çocukluğundan beri çok yormuştur onu. Yaşamak ağır ve ağrılı bir oyun olmuştur artık onun için ve daha fazla acı çekmemesinin tek yolu gürültü yapmadan çekip gitmektir. Adına yakışır bir naiflikle, usulca… Turgut Özben’in, Günseli’nin, Süleyman Kargı’nın, hatta varlığı müphem Olric’in bile durumları kelimenin tam anlamıyla dramdır. Hepsi kendi iç çatışmalarında boğulup, Selim’in yarım hikâyesinde kendilerine kötü roller biçip, ebedi bir mutsuzluğa mahkûm olmuşlardır. Selim ise bütün bu olanlara bakıp sadece gülümser. Onun hikâyesi bitmiş, bizimki başlamıştır çünkü.


    Ali Lidar.

    “Ne gördün bütün kapıların birer birer kapandığı bu dünyada? Hangi kusurunu düzeltmene fırsat verdiler? Son durağa gelmeden yolculuğun bitmek üzere olduğunu haber verdiler mi sana?
    Birdenbire: "Buraya kadar!" dediler.
    Oysa bilseydin nasıl dikkatle bakardın istasyonlara; pencereden görünen hiçbir ağacı, hiçbir gökyüzü parçasını kaçırmazdın. Bütün sularda gölgeni seyrederdin. Üstelik, "daha önce haber vermiştik" derler. "Her şeyin bir sonu olduğunu genel olarak belirtmiştik. Yaşarken eskidiğini ve eskittiğini söylemiştik…"

    Kitaptan…

  • şu an ne dinliyorum07.07.2023 - 01:28



    Yağmurda gitme.
    İçimde bir sokak var,
    Seninle yürümediğim.
    Bir yolculuk var,
    Seninle daha gitmediğim.
    Gündüzler ve geceler var,
    Seninle daha geçirmediğim.
    Aşk sözleri var,
    Sana daha anlatmadığım.


    Mohammad GHOLİPOUR

  • Beni Affet04.07.2023 - 23:12


    dağlar sonra oynadı yerinden
    ve hallaçlar attı pamuğu fütursuzca
    sen say ki
    yerin dibine geçti
    geçmeyesi sevdam
    ve ben seni sevdiğim zaman
    bu şehre yağmurlar yağdı
    yani ben seni sevdiğim zaman
    ayrılık kurşun kadar ağır
    gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın
    yine de bir adın kalmalı geriye
    bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
    aynaların ardında sır
    yalnızlığın peşinde kuvvet
    evet nihayet
    bir adın kalmalı geriye
    bir de o kahreden gurbet
    beni affet
    Kaybetmek için erken,
    sevmek için çok geç

    A.H.Tanpınar

  • Birine Seslenin04.07.2023 - 01:05


    Şemsiye taşımak istemiyorum
    Islanmak daha güzelmiş
    Yitik kalbini arayan
    Bir şairin gözyaşlarıyla
    Yaktım sana dair isteklerimi
    Tutunmayacağım bulutlarına
    Avuçlamayacak yıldızlarını
    Gökkuşağına dokunmayacağım
    Ben Samanyolu bedevisiyim artık.

    N.Genç


  • anlatmak02.07.2023 - 21:38

    Sevgileri yarınlara bıraktınız
    Çekingen, tutuk, saygılı.
    Bütün yakınlarınız
    Sizi yanlış tanıdı.

    Bitmeyen işler yüzünden
    (Siz böyle olsun istemezdiniz)

    Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
    Kalbinizi dolduran duygular
    Kalbinizde kaldı.

    Siz geniş zamanlar umuyordunuz
    Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
    Yılların telâşlarda bu kadar çabuk
    Geçeceği aklınıza gelmezdi.

    Gizli bahçenizde
    Açan çiçekler vardı,
    Gecelerde ve yalnız.
    Vermeye az buldunuz
    Yahut vakit olmadı.

    B.Necatigil