kalbin hazine ise, ver verebildigin kadar altinlari insanlara, fakat gercekten kiymeti yüksek ise ver, yoksa verme...neden mi...hangimiz karsiliksiz ne vermis ki? ...Yazik biliyorum cok yazik...
Osmanli Devletinde itibar sahibi kadinlara verilen ünvandi, Sonralari 19. asirda: daha fazla Hanim yahut Hanimefendi kelimesi kullanilmaya baslanildi. Hatun ise yasli kadinlara söyleniyordu. Cumhuriyet döneminde Hatun tabiri büsbütün kalkti ve Hanim ünvanlari kaldi. Türk dilinin bozulmasiyla Hanim'da kalkti Hamfendi yerini aldi. Bakalim ileriki yillarda daha hangi sacma kelimeler cikacak ve güzel eski türkcemizi bozacak?
Annemin en cok kullandigi kelime: >evladim su seyi versene bana< >neyi? < >su seyi< >neyi anne? sunumu yoksa sunumu? < >ha evet onu iste o seyi<
aklimiza adi gelmeyen esya veyahut herhangi birseyi (bakin yine seyi kullandim) terimleriz. Ne yapalim her(sey) i hafizamizda tutacagiz diye bir(sey) de yok degilmi.
Osmanli Devletini parcalayan, Imparatorlugu birinci cihan harbine sokan, yüz binlerce insanimizin kanini akitan, devlete perisanligi sefaleti getiren bir cemiyetti. Daha fazla lafa lüzum görmiyorum.
Nihal Atsiz nasil olupta bu kadar halklari düsman olarak terimliyer hayret ediyorum, muhakkak bazi toplumlar türkler ile iyi gecinmekten ve türkiye icin kötü düsünmekten vaz gecmezler, ama Cerkezler, Abazalar ve Gürcüler icin yazdiklari gercekten hayret verici. Kafkas halklari'nin ne kadar fedakar olduklarini ne cabuk unutmustu Nihal Bey. Bugün Türkiye de yasan insanlarin en az 2 Milyonu Kafkas asillidir, yani simdi bunlarin hepsi düsmanmi? Bende bir abhaz kizi olarak dedelerimin Abhazya'dan sonra ikinci ana vatan kabul ettikleri Türkiye ile daima gurur duymusumdur. Nihal Atsiz bence kendisi düsmanlik yaparak, galiba bir Hitler ruhuna sahipti.
Prenses Süreyya, Iran'in son Shahi Riza Pahlavi'nin ikinci esiydi. Shah'a bir varis doguramadigi icin, Shah Süreyya'yi bosadi. Süreyya bundan sonra daima yurt disinda bulunarak bir ara sinema sanatcilikta yapti, fakat hayati yanliz kalmakla gecti ve sonunda da Paris de ki evinde tek basina öldü.
Intihar etmek, idam-i nefs, veyahut suicid...bundan sonrasi derin bir sessizlik. Insanoglu neden bazen kendi canina kiyma ihtiyacini duyuyor? Perisanligimiz bizi bu noktaya nasil sürükleyebiliyor? Bir pencereyi acarak, sabah seheri'ni bir son defa icimize cektikten sonra ve aylardir akan gözyasimizi silip kendimizi geri dönüsü olmayan bu bosluga bazen nasil atabiliyoruz? Su cefali dünya'nin sirri cözülmez ki yaralarimiza bir melhem bulalim, durduk yere ortada neden yokken, kendimize birseyler cikarmamiz ne kadar sacma degilmi? Ama hayat bu, daima ne olursa olsun bizi kilitli kapilar ardinda birakiyor, yollarimizi kesiyor, ellerimizi kollarimizi bagliyor, bu gibi durumlardan kurtulmak herseye bir son vermek demekmi? Hic bir seyin hic mi bir cikar yolu olmaz acaba? Belki de bazi insanlarin gücleri desteksiz kalmanin neticesiyle son bulur. Ne yazik, su devrin acizligi, insanlarin ölüme ne kadar yakin olduklari bir müddet icin düsündügümüz zaman feci bir sekilde gözümüzün önünde canlaniyor.
Alevilik nedir, bunu bugün kim biliyor? Veya bu devirde bu mevzuyu anlatacak, izah edecek kim var ki? Alevilik su gecen yillarimiz zarfinda taninmamis daima kötü olarak damgalanmistir. Ben sahsen Alevi degilim ama karsi safhada bulunan biri olarak yurdumun insani olarak bildigim bu toplulugun inancini tanimak isterim, zira ancak o zaman onlari anlayabiliriz.
kalbin hazine ise, ver verebildigin kadar altinlari insanlara, fakat gercekten kiymeti yüksek ise ver, yoksa verme...neden mi...hangimiz karsiliksiz ne vermis ki? ...Yazik biliyorum cok yazik...
bas agrisi, bas belasi misalidir, kivratir bizi, aglatir icten ice vücudumuzu...
Ney caldikca döner döner Pervinfelek, saclarini savura savura, dalga dalga ucusur etekleri, kalbinde kiltili musikinin manasini damga basar ruhuna, o vakit muzaaf-i sahane olur güzelligi...
Osmanli Devletinde itibar sahibi kadinlara verilen ünvandi, Sonralari 19. asirda: daha fazla Hanim yahut Hanimefendi kelimesi kullanilmaya baslanildi. Hatun ise yasli kadinlara söyleniyordu. Cumhuriyet döneminde Hatun tabiri büsbütün kalkti ve Hanim ünvanlari kaldi. Türk dilinin bozulmasiyla Hanim'da kalkti Hamfendi yerini aldi.
Bakalim ileriki yillarda daha hangi sacma kelimeler cikacak ve güzel eski türkcemizi bozacak?
Annemin en cok kullandigi kelime:
>evladim su seyi versene bana<
>neyi? <
>su seyi<
>neyi anne? sunumu yoksa sunumu? <
>ha evet onu iste o seyi<
aklimiza adi gelmeyen esya veyahut herhangi birseyi (bakin yine seyi kullandim) terimleriz. Ne yapalim her(sey) i hafizamizda tutacagiz diye
bir(sey) de yok degilmi.
Osmanli Devletini parcalayan, Imparatorlugu birinci cihan harbine sokan, yüz binlerce insanimizin kanini akitan, devlete perisanligi sefaleti getiren bir cemiyetti. Daha fazla lafa lüzum görmiyorum.
Nihal Atsiz nasil olupta bu kadar halklari düsman olarak terimliyer hayret ediyorum, muhakkak bazi toplumlar türkler ile iyi gecinmekten ve türkiye icin kötü düsünmekten vaz gecmezler, ama Cerkezler, Abazalar ve Gürcüler icin yazdiklari gercekten hayret verici. Kafkas halklari'nin ne kadar fedakar olduklarini ne cabuk unutmustu Nihal Bey. Bugün Türkiye de yasan insanlarin en az 2 Milyonu Kafkas asillidir, yani simdi bunlarin hepsi düsmanmi? Bende bir abhaz kizi olarak dedelerimin Abhazya'dan sonra ikinci ana vatan kabul ettikleri Türkiye ile daima gurur duymusumdur. Nihal Atsiz bence kendisi düsmanlik yaparak, galiba bir Hitler ruhuna sahipti.
Prenses Süreyya, Iran'in son Shahi Riza Pahlavi'nin ikinci esiydi. Shah'a bir varis doguramadigi icin, Shah Süreyya'yi bosadi. Süreyya bundan sonra daima yurt disinda bulunarak bir ara sinema sanatcilikta yapti, fakat hayati yanliz kalmakla gecti ve sonunda da Paris de ki evinde tek basina öldü.
Intihar etmek, idam-i nefs, veyahut suicid...bundan sonrasi derin bir sessizlik.
Insanoglu neden bazen kendi canina kiyma ihtiyacini duyuyor? Perisanligimiz bizi bu noktaya nasil sürükleyebiliyor? Bir pencereyi acarak, sabah seheri'ni bir son defa icimize cektikten sonra ve aylardir akan gözyasimizi silip kendimizi geri dönüsü olmayan bu bosluga bazen nasil atabiliyoruz?
Su cefali dünya'nin sirri cözülmez ki yaralarimiza bir melhem bulalim, durduk yere ortada neden yokken, kendimize birseyler cikarmamiz ne kadar sacma degilmi? Ama hayat bu, daima ne olursa olsun bizi kilitli kapilar ardinda birakiyor, yollarimizi kesiyor, ellerimizi kollarimizi bagliyor, bu gibi durumlardan kurtulmak herseye bir son vermek demekmi? Hic bir seyin hic mi bir cikar yolu olmaz acaba? Belki de bazi insanlarin gücleri desteksiz kalmanin neticesiyle son bulur. Ne yazik, su devrin acizligi, insanlarin ölüme ne kadar yakin olduklari bir müddet icin düsündügümüz zaman feci bir sekilde gözümüzün önünde canlaniyor.
Alevilik nedir, bunu bugün kim biliyor? Veya bu devirde bu mevzuyu anlatacak, izah edecek kim var ki? Alevilik su gecen yillarimiz zarfinda taninmamis daima kötü olarak damgalanmistir. Ben sahsen Alevi degilim ama karsi safhada bulunan biri olarak yurdumun insani olarak bildigim bu toplulugun inancini tanimak isterim, zira ancak o zaman onlari anlayabiliriz.