nuh deyip peygamber dememek o zaman bu cin demek............. -bi doğrulduğu yoldan şaşmıyor -bu kızda eşek inadı var -yok benim sülalemde böylesi,kime çekti bu kız bilmem ki -babasının kızı işte -tuttu yine inat damarı (:anneden mavi boncuklar :) ____
dogruların degil kendi düşüncelerinin önemli oldugunu savunan ve kadar da haksız oldugu göstersen yine ikna olmayan saplantılı kişiler.bu kişilerin bir düşüncelerini sen ne yaparsan yap asla degiştiremezsin agzınla kuş tut fil tut boıng 777 uçagını tut degişmez kafayı takmışyaaa :) :) :) :)
Babammmmm.. Kesinlikle çok inatçı.. Adamcağız kaç gündür diş ağrısı çekiyo ama korkusundan ve inadından gitmek gibi bir niyeti yok... Baba yeter artık ama ya :))))
Küçükken bilim kurgu kitaplarıyla beni büyüleyen Jules Verne'nin İstabulla ilgili romanını olduğunu görünce çok şaşırmıştım. İki ciltten oluşan İnatçı adlı roman küçük yaşta okumak ne kadar zor olsada, ünlü yazarın ülkemde geçtiği romanını okudukça gururlanmıştım. Hele o zamanın İslambol'uyla şimdi ki İstanbul arasında ki dağlarca farkı olduğunu küçük yaşta göstermişti...
İnatçı Keraban 1. ve 2. cildin netteki tanıtımı:
Bir Hollandalı, uşağıyla birlikte İstanbul'a gelir. Burada, dostu tütün tüccarı Keraban Ağa ile buluşur, onun Üsküdar'daki konağına yemeğe gideceklerdir. Tam da o gün, Boğaz'dan karşıya geçiş için yeni bir vergi konur. On paralık vergiyi ödememekte kararlı olan Keraban Ağa'nın bu inadı, kendisine yüzlerce altına mal olacak zorlu ve ilginç bir Karadeniz yolculuğunu başlatır... Jules Verne, İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu, Türkler ve Karadeniz'le ilgili düşüncelerini serpiştirdiği bu romanında 'Osmanlıların en inatçısını' anlatıyor...
Direngen, ayak direyici anlamına gelen inatçı deyince akla eşek, katır, keçi geliyor. Hani çekseniz gitmez, itseniz çifteler. Hele ünlü hikayeleri vardır, en bilindik herhalde akla azgın nehrin üzerinden dar bir kütükten karşidan karşıya geçemeye çalışan keçilerin hali gelir.
Benim favori hikayem, Jules Verne İnatçı romanından bir sahnedir: Keraban Ağa nehire düşer boğulmak üzeridir ki hollandalı kahramanız kurtarmak için elini ver der, İnatçı vermez, inadından boğulmak üzereyken olayı anlayan kahramanımız kolumu al der ver Kerban ağayı kurtarır :)
söz dinlemez
Bazı insanlar "demirim" der, "kömürüm" demez.
(Atasözü)
Keçi. :)
inatci tanimlamasi cok basit (Deniz Baykal) bukadar olur....
'Oğlak burcu' yani ben :))
sevgilimmmmmmmm
Ben :)
nuh deyip peygamber dememek
o zaman bu cin demek.............
-bi doğrulduğu yoldan şaşmıyor
-bu kızda eşek inadı var
-yok benim sülalemde böylesi,kime çekti bu kız bilmem ki
-babasının kızı işte
-tuttu yine inat damarı
(:anneden mavi boncuklar :)
____
dogruların degil kendi düşüncelerinin önemli oldugunu savunan ve kadar da haksız oldugu göstersen yine ikna olmayan saplantılı kişiler.bu kişilerin bir düşüncelerini sen ne yaparsan yap asla degiştiremezsin agzınla kuş tut fil tut boıng 777 uçagını tut degişmez kafayı takmışyaaa :) :) :) :)
sabit fikirli...hayal dünyası geniş...ama; sapla samanı karıştırıyor ne yazık kiii:((
Ene
Babammmmm.. Kesinlikle çok inatçı.. Adamcağız kaç gündür diş ağrısı çekiyo ama korkusundan ve inadından gitmek gibi bir niyeti yok...
Baba yeter artık ama ya :))))
...ben
Karadenizlilerin geneli.Ben de dahil.
yine ben...
böyle kişiler bir de meraklı ise hafif tırlak oluyorlar...
Küçükken bilim kurgu kitaplarıyla beni büyüleyen Jules Verne'nin İstabulla ilgili romanını olduğunu görünce çok şaşırmıştım. İki ciltten oluşan İnatçı adlı roman küçük yaşta okumak ne kadar zor olsada, ünlü yazarın ülkemde geçtiği romanını okudukça gururlanmıştım. Hele o zamanın İslambol'uyla şimdi ki İstanbul arasında ki dağlarca farkı olduğunu küçük yaşta göstermişti...
İnatçı Keraban 1. ve 2. cildin netteki tanıtımı:
Bir Hollandalı, uşağıyla birlikte İstanbul'a gelir. Burada, dostu tütün tüccarı Keraban Ağa ile buluşur, onun Üsküdar'daki konağına yemeğe gideceklerdir. Tam da o gün, Boğaz'dan karşıya geçiş için yeni bir vergi konur. On paralık vergiyi ödememekte kararlı olan Keraban Ağa'nın bu inadı, kendisine yüzlerce altına mal olacak zorlu ve ilginç bir Karadeniz yolculuğunu başlatır... Jules Verne, İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu, Türkler ve Karadeniz'le ilgili düşüncelerini serpiştirdiği bu romanında 'Osmanlıların en inatçısını' anlatıyor...
Jules Verne bu kez Osmanlı topraklarında...
Direngen, ayak direyici anlamına gelen inatçı deyince akla eşek, katır, keçi geliyor. Hani çekseniz gitmez, itseniz çifteler. Hele ünlü hikayeleri vardır, en bilindik herhalde akla azgın nehrin üzerinden dar bir kütükten karşidan karşıya geçemeye çalışan keçilerin hali gelir.
Benim favori hikayem, Jules Verne İnatçı romanından bir sahnedir: Keraban Ağa nehire düşer boğulmak üzeridir ki hollandalı kahramanız kurtarmak için elini ver der, İnatçı vermez, inadından boğulmak üzereyken olayı anlayan kahramanımız kolumu al der ver Kerban ağayı kurtarır :)