Hakaret etmek... Yani kelimeleri alıp sivriltip karşındakine saplamaya çalışmak. Ama dostum, bu bir kelime olimpiyatı değil ki jüriden puan alasın. Hem hakaret etmek, zekânın değil, Wi-Fi’nin çekmediği yerlerdeki iletişim çabasıdır.
Bak mesela, birine “salak” demekle tatmin oluyorsan, bu hem kelime dağarcığına hem de mizah anlayışına yapılan açık bir hakarettir zaten. Çünkü “salak” demek kolaydır, ama onu öyle güzel bir cümleyle anlatırsın ki hem kırılmaz hem ne demek istediğin anlaşılır işte esas ustalık orada!
Hakaret, karşı tarafa değil, aslında kişinin kendi sabırsızlığına atılmış bir tokattır. Düşünsene, biri sana çirkin dediğinde “Aaa bu estetik uzmanıymış demek!” deyip geçsen, kim üzülür? O değil, sinirden kendi kendine kükreyen o kişi! Çünkü hakaret edenin derdi, seninle değil; kendi hayatındaki ‘hatalı kullanıcı deneyimi’yle.
Ayrıca şunu da unutma: Hakaret etmek, kavanozun kapağını açamayan adamın öfkeyle kavanozu yere atması gibidir. Sonuç? Ne turşu kaldı ne kavanoz… Ama mutfak hâlâ kötü kokuyor.
Kısacası; hakaret etme, çünkü dilin kemiği yok ama senin vicdanın hâlâ yerli yerinde dursun. Mizah yap, ince dokundur, ama karşındakini değil egonu kır. En kötü ihtimalle, suratına “Aptal” demek yerine, “Zeka seviyeni Google bile bulamaz” dersin hem güler, hem geçer gider. Hem sen kibar kalırsın, hem o yavaş yavaş düşünsün diye bırakılır.
Çünkü en sert cevap bazen… sessizce yapılan göz devirme olabilir.
Bir insana hakaret etmeden önce iyice düşünmek gerekiyor...Hiç bir şey gözüktüğü gibi olmayabilir...Kalp kırmak ve kötülük yapmak en kolay yol...Maharet zoru başarmak...
kökeninde bir 'hakîr görme, aşağılama' var ise, bu yemekten yenmemeli.. başkasını aşağılayıp ne geçecek ki insanın eline? bir tür kıskançlık bu aslında aşağıya çekmek! ve kendini yukarıya oturtmak çabası.. 'keser döner sap döner gün gelir hesap döner' ve bir gün birileride sizi hakîr görüp aşağılarsa şaşırmayın. Kanla yapılan devrimlerin yine kanla devrildiği tarihsel bir gerçek.. hâl böyle iken..neyin kavgası verilen?
sorun nerde biliyormusun? şurda keşke cumhur başkanıda dinini öğrenmek isteyen insanlara saygı duymayı becerebılsede kuran kurslarında öğretılenlre dogma ve boşşeyler deme cürretini göstermeseydi..
kelimenin kökü 'hak' değildir, nitekim, arapça kökenli bir sözcüktür. misal 'hakîr' sözcüğüyle kökenbilimsel ardışıklığı vardır ki bu da 'küçümseme', 'hor görme', 'aşağılama' vb anlamlarına gelir.
benim bu yasima kadar duydugum en büyük hakaret,nazim in adnan menderes e yazdigidir..söyle der usta...memleketimin en talihsiz gecesi,ana rahmine düstügünüz gecedir....agzina saglik...
Bu nedir şimdi? Bazı insanlar hakarete uğrayınca birden adam kesiliyor. Acaba faydalı mı diyesi geliyor insanın o zaman. Hani eskiden kadınlar dayak yiyince rahatlarmış. Çünkü sorumluluğunu yerine getiremediği için, duyduğu vicdan azabı dayak yiyince bitermiş, hatasının cezasını çektiğine inanırmış..
Acaba diyorum bazı şartlanmalarda da hakaret itici güç mü yoksa?
Hakaret etmek... Yani kelimeleri alıp sivriltip karşındakine saplamaya çalışmak. Ama dostum, bu bir kelime olimpiyatı değil ki jüriden puan alasın. Hem hakaret etmek, zekânın değil, Wi-Fi’nin çekmediği yerlerdeki iletişim çabasıdır.
Bak mesela, birine “salak” demekle tatmin oluyorsan, bu hem kelime dağarcığına hem de mizah anlayışına yapılan açık bir hakarettir zaten. Çünkü “salak” demek kolaydır, ama onu öyle güzel bir cümleyle anlatırsın ki hem kırılmaz hem ne demek istediğin anlaşılır işte esas ustalık orada!
Hakaret, karşı tarafa değil, aslında kişinin kendi sabırsızlığına atılmış bir tokattır. Düşünsene, biri sana çirkin dediğinde “Aaa bu estetik uzmanıymış demek!” deyip geçsen, kim üzülür? O değil, sinirden kendi kendine kükreyen o kişi! Çünkü hakaret edenin derdi, seninle değil; kendi hayatındaki ‘hatalı kullanıcı deneyimi’yle.
Ayrıca şunu da unutma:
Hakaret etmek, kavanozun kapağını açamayan adamın öfkeyle kavanozu yere atması gibidir. Sonuç? Ne turşu kaldı ne kavanoz… Ama mutfak hâlâ kötü kokuyor.
Kısacası; hakaret etme, çünkü dilin kemiği yok ama senin vicdanın hâlâ yerli yerinde dursun. Mizah yap, ince dokundur, ama karşındakini değil egonu kır. En kötü ihtimalle, suratına “Aptal” demek yerine, “Zeka seviyeni Google bile bulamaz” dersin hem güler, hem geçer gider. Hem sen kibar kalırsın, hem o yavaş yavaş düşünsün diye bırakılır.
Çünkü en sert cevap bazen… sessizce yapılan göz devirme olabilir.
Hakaret,acz içinde olanların silahıdır.
'genel izleyici' :)
'önüne ne koysak izlersin sen' demiş gibi geliyo bana..izleyemiyorum :)
alnı karışlamak yerine söylenen iltifat sözü
karşı taraftan duyulduğunda alnın karışlanmasına yol açar.
bir insana haketmediği birsöz söylemek,davranışta bulunmak...
başkasına hakaret eden insanın kendisine de saygısı yoktur.eleştiri iyidir,hakaret kötü.
Düşünemeyen varlıklar, düşünmeye başlasalardı, sanırsam tek faliyetleri bununla sınırlı olurdu...
bknz: Yalakalık... :)
Bir insana hakaret etmeden önce iyice düşünmek gerekiyor...Hiç bir şey gözüktüğü gibi olmayabilir...Kalp kırmak ve kötülük yapmak en kolay yol...Maharet zoru başarmak...
kökeninde bir 'hakîr görme, aşağılama' var ise,
bu yemekten yenmemeli..
başkasını aşağılayıp ne geçecek ki insanın eline?
bir tür kıskançlık bu aslında
aşağıya çekmek!
ve kendini yukarıya oturtmak çabası..
'keser döner sap döner gün gelir hesap döner'
ve bir gün
birileride sizi
hakîr görüp aşağılarsa şaşırmayın. Kanla yapılan devrimlerin yine kanla devrildiği
tarihsel bir gerçek..
hâl böyle iken..neyin kavgası verilen?
sözlü iletişimin son raddesi.
kaba kuvvetten bir adım önce.
sorun nerde biliyormusun? şurda keşke cumhur başkanıda dinini öğrenmek isteyen insanlara saygı duymayı becerebılsede kuran kurslarında öğretılenlre dogma ve boşşeyler deme cürretini göstermeseydi..
kelimenin kökü 'hak' değildir, nitekim, arapça kökenli bir sözcüktür. misal 'hakîr' sözcüğüyle kökenbilimsel ardışıklığı vardır ki bu da 'küçümseme', 'hor görme', 'aşağılama' vb anlamlarına gelir.
bazen kızınca yaptığımız şey......... :)))
sonrasında utanç da olmasaydı keşke......... :))
hakir görmek..
aşağılama
iletişim yollarını kapatmak...
benim bu yasima kadar duydugum en büyük hakaret,nazim in adnan menderes e yazdigidir..söyle der usta...memleketimin en talihsiz gecesi,ana rahmine düstügünüz gecedir....agzina saglik...
Bu nedir şimdi? Bazı insanlar hakarete uğrayınca birden adam kesiliyor. Acaba faydalı mı diyesi geliyor insanın o zaman.
Hani eskiden kadınlar dayak yiyince rahatlarmış. Çünkü sorumluluğunu yerine getiremediği için, duyduğu vicdan azabı dayak yiyince bitermiş, hatasının cezasını çektiğine inanırmış..
Acaba diyorum bazı şartlanmalarda da hakaret itici güç mü yoksa?
sükutu hakaret
tesbihi iltifat
gitmeleri ülfet
sevmeleri külfet