Entelektüel: Kanımca Bilim, Teknik ve Kültürün değişik dallarında özel eğitim ve ögrenim görmüş kişilere yakıştırılan onurlandırıcı bir kelime.
Ayrıca Entelektüel; Bir kimsenin hobi olarak ilgilendiği bir konu hakkında zamanla ordinaryus mertebesine ulaşacak kadar konu hakkında engin bilgi birikime ve vaka etüdüne ve gerekli tüm donanımlara sahip olan kişilere de entelektüel denilebilir diye düşünüyorum.
Entelektüel: Aydın, Münevver, Toplumu ya da belirli insan topluluklarını peşinden koşturmayı başaran, karizmatik ve etkileyici gücü yüksek derecede olan kişiler.
'Entellektüelin misyonu, dünyanın efendisi haline gelmiş haksız ve yanlış karşısında cümle âlem diz çökerken bile, ayakta kalıp, ona insanlık bilinciyle karşı çıkmaktır.'... Entellektüeli Türkiye'de 'aydın' denilen diplomalılar taifesinden ayıran, egemenliğin her türlüsüne, her türlü resmi ve egemen ideolojiye, resmi doğrulara, yalana, tahrifata, yok saymaya, tabuya, puta, hurafeye, vb. kararlılık ve inatla karşı çıkışıdır
Entelektüel, Verdi'nin mesleğini ancak ilerlemiş yaşında öğrenebildiğini ve Falstaff gibi bir şaheseri ihtiyarlığında yaratabildiğini düşünür. Entelektüel saf müziği tercih eder. Özellikle de ismini sert damak sesini vurgulayarak telaffuz ettiği Bach'ın müziğini... Entelektüel Komünist Parti'den ayrılır, fakat partiye hiç katılmamış kişilerin haklı olabileceklerini asla kabul etmez... Entelektüel bazen kendini Verdi'yi yeniden keşfetmek durumunda bile bulur... Ama o zaman zayiat daha da büyük olur... Entelektüel, modern şiirin insanlıktan yoksun olduğunu düşünür... ama soyut resme eğilimi vardır. Entelektüel sonuçta modern şiirin son derece insanca olduğuna hükmeder... işte o zaman durum tam bir felakettir. Entelektüel, Palyaço'nun girişiyle Neşe'ye Övgü'yü karıştırır... ama İtalyanca'nın müziğe pek yatkın bir dil olmamasına yanar.. Entelektüel, fildişi kulesinden çıkmaya karar verir. Neyse ki kimse farkına varmaz. Entelektüel sanatın “kendisi kavrasın” diye varolduğu kanısındadır. Sanatın halk için olduğunu düşünüyorsa vay halimize... Entelektüel, dolarla maaş hayali kurar... ve “Avrupa ya birleşir ya yok olur” diye buyurur... Entelektüel dolarla maaş alamaz... ve “Batı' nın çöküşü yakındır” diye buyurur. Entelektüel baleden, on iki ton müziğinden ve B vitamini içeren aperatiflerden hoşlanır. “Ama kokteyl lütfen sek olsun.” Entelektüel; düğmeleri çomak biçiminde beyaz bir kaftan giyer ve Paris'in tam bir dekadans içinde olduğunu anlatır. Olabilir ama asıl dekadans Paris O'nu düşünseydi görülürdü...Maalesef bu ara sıra görülür. “Ama St. German-des- Pres yine de dokusunu koruyabilmiş... Entelektüel, artık entelektüellikten vazgeçmek gerektiğini beyan eder.. Entelektüel, İsviçre'nin sıkıcı bir ülke olduğunu beyan eder. Entelektüel, İngiltere'de yemeklerin aslında o kadar da kötü olmadığını beyan eder. Asla sütlü kahve içmez; güne bir Çin çayı ve bir grapefruit'la başlar.. Entelektüel kendisine bir ikinci meslek arar...Peki ya birincisi? .. Entelektüel Prag'a ve Varşova'ya giderek özgürlüğü savunur.. Sorgulanırsa zorlandığını belirtir. Entelektüel edebiyat ödülü kazanmaz.. Ve bütün ödüllerin bir mafya olduğunu iddia eder. Entelektüel bir de edebiyat ödülü kazanır.. ve mafyanın iyi yanları olduğunu kabul eder... (Dolce Stil Novo şairleri bile bu çetenin içindeydiler.) Entelektüel kimsenin okumadığı şiirler yazar.. ve çağımızın şiire uygun olmadığı görüşünü çıkarır.. 'Yazık ki neofaşist hareketin büyük bir lideri yok..' Entelektüel kitaplarını satamaz.. ve devletin müdahele etmesini bekler.. Entelektüel, kendisiyle ilgilenmeyen eleştirmenlerin sanatçı olamamış, başarısız kimseler olduklarını beyan eder. Entelektüel, yeni-gerçekçiliğe yazılır.. Çünkü burjuvazinin nefesi tıkanmıştır. 'Ama insanoğlunu baştan yaratmak gerekir.' Entelektüel başka dillere çevrilmiştir ya da çevrilecektir.. Yayıncısı kitaplarından birini satmayı başarmıştır.. Entelektüel, devletin sanata karışmasını kabul edemez.. ama tiyatro ve sinemaya devlet desteğinin az olmasından yakınır. Entelektüel, İtalyan Akademisi'nin tekrar kurulmasının iyi olacağı kanısındadır.. Entelektüel, halk yığınlarından nefret eder.. ve 'giriş yasağının' iyi tarafları olduğunu düşünür. Entelektüel, bugün yaşasa Shakespeare'in sinemacı olacağını anlatır. O yaşamadığına göre, kendisi sinemacı olmayı ister... Entelektüel bir randevuya, elinde bir deste gazeteyle gelir.. geciktiği için özür diler ve 'bir yere gitmesi gerektiğini' belirterek izin ister.. Nereye gitmektedir? .. Bu konuda bir tahmin yarışması açılır.” EUGENE MONTALE
çevresiyle her daim ilgili ve bu ilgi neticesinde bilgili insandır. çok okumaktan ziyade her türlü konuyla alakadar olması, onu her konuda bir şeyler söyleyecek kıvama getirir ve yüzeysel muhabbetin ötesine geçebilen bir şahsiyettir. anlam ve kavramlarla çok uğraşır, oynar.. bunun neticesinde kelime haznesi gelişir ve karmaşık bir yapı gösterir başlarda. sonraki basamağı ise kargaşadan öze, basit ve güzel olana indirge(yükselt) mektir cümlelerini. evrensel olanı yakalama kapasitesi yüksek olan insanlardır bu yüzden ya sorunlara pratik çözümler sunarlar yada insanların içindeki hak'kı, doğru olanı yüzeye çıkarma çabasındadırlar. belli bir düzen veya ideolojik sistem çevresinde gelişimini 'düzen'lemezse psikolojik rahatsızlık ve panikatak geçirmesi muhtemel olan insanlardır.
Fikret Kızılok'un bu isimli şarkısı. İşte sözleri...
dinamik bir süreç içinde anksiyeteyi dışlamış dehümanize davranışlar 'global village' dediğimiz küresel köyümüzde herşey zaten ölümsel... entelektüel karşılığı nevrozdur şu bizim uygarlığın depersonalizasyon, arbitürat, kokain, anfetamin oysa ne kadar basit anlayınca bu durumu bir elin sesi yoksa iki el... entelektüel kırkıncı ayetti galiba lût kavmi hani şu malum suçtan oysa ben diyorum ki hep aynı, hep yeni baştan gen mütasyonu eric... ericsson insanın sekiz çağı, sonunda aids homoseksüel... entelektüel sosyal sorunlar deyince akan sular durur kırkbir kere maaşallah yüzkırkbir olur fobisi hobiye dönüştüğünden eski bir taktik materyalist diyalektik oysa bindiği arabada koşar paradoksal iki at biri kaçarsa eğer öteki sosyaldemokrat castro gibi fidel... entelektüel iletişim bozukluğu özel titreşimler, aperatiften evvel filozofik yaklaşımlar da artık biraz seksüel afrodizyak bir sofrada, şişeler virtüel geceyarısından evvel buda, konfiçyus, marx ya da mendel bir kadın tavındadır... entelektüel bunları düşünmek kuytu sakin kabuğumda ve ara sıra sıyrılıp yaşıyor olmak, sizleri anlamak hipokondriyak... işte bundan dolayıdır ki saçlarımdaki aklar tel tel... entelektüel
her tür iktidara ragmen bildigi dogrulari söylemekten sakinmayan ve dogrulari egip bükmeden kimseye ya da hic bir kuruma,iktidara yalakalik yapmadan cesurca söyleyebilen kisidir entelektüel
Gerçek yazılışı 'entelektüel' olan,ne yazık ki,'enteller' diye diye hepimizin aklına çift 'L' harfi ile kazınmış ve Türkiye'de yanlış bir tanımlama olarak 'aydın' kişiye de atfedilen kelime...
"Entelektüel, kendini ilgilendirmeyen şeylere burnunu sokan kimsedir"
Jean-Paul Sartre
Bilgiye hükmeden, yaşayışıyla bütünleştiren , analitik, zeki ve çevresini de aydınlatmayı başaran insan.
ulaş tuna astepeyi çağrıştırıyor.
kütürlü insan.hep konular hakkında bilgisi olan
keşke herkes olabilse
aydın..her konuda az ya da çok bilgisi ve fikri olan kimse..
Entelektüel: Kanımca Bilim, Teknik ve Kültürün değişik dallarında özel eğitim ve ögrenim görmüş kişilere yakıştırılan onurlandırıcı bir kelime.
Ayrıca Entelektüel; Bir kimsenin hobi olarak ilgilendiği bir konu hakkında zamanla ordinaryus mertebesine ulaşacak kadar konu hakkında engin bilgi birikime ve vaka etüdüne ve gerekli tüm donanımlara sahip olan kişilere de entelektüel denilebilir diye düşünüyorum.
Entelektüel: Aydın, Münevver, Toplumu ya da belirli insan topluluklarını peşinden koşturmayı başaran, karizmatik ve etkileyici gücü yüksek derecede olan kişiler.
'Entellektüelin misyonu,
dünyanın efendisi haline gelmiş haksız ve yanlış karşısında
cümle âlem diz çökerken bile,
ayakta kalıp, ona insanlık bilinciyle karşı çıkmaktır.'...
Entellektüeli Türkiye'de 'aydın' denilen diplomalılar taifesinden ayıran,
egemenliğin her türlüsüne,
her türlü resmi ve egemen ideolojiye, resmi doğrulara,
yalana, tahrifata, yok saymaya, tabuya, puta, hurafeye, vb.
kararlılık ve inatla karşı çıkışıdır
bir insana yapılacak en büyük hakaretlerden biridir bence
Entelektüel, Verdi'nin mesleğini ancak ilerlemiş yaşında öğrenebildiğini ve Falstaff gibi bir şaheseri ihtiyarlığında yaratabildiğini düşünür.
Entelektüel saf müziği tercih eder. Özellikle de ismini sert damak sesini vurgulayarak telaffuz ettiği Bach'ın müziğini...
Entelektüel Komünist Parti'den ayrılır, fakat partiye hiç katılmamış kişilerin haklı olabileceklerini asla kabul etmez...
Entelektüel bazen kendini Verdi'yi yeniden keşfetmek durumunda bile bulur... Ama o zaman zayiat daha da büyük olur...
Entelektüel, modern şiirin insanlıktan yoksun olduğunu düşünür... ama soyut resme eğilimi vardır.
Entelektüel sonuçta modern şiirin son derece insanca olduğuna hükmeder... işte o zaman durum tam bir felakettir.
Entelektüel, Palyaço'nun girişiyle Neşe'ye Övgü'yü karıştırır... ama İtalyanca'nın müziğe pek yatkın bir dil olmamasına yanar..
Entelektüel, fildişi kulesinden çıkmaya karar verir. Neyse ki kimse farkına varmaz.
Entelektüel sanatın “kendisi kavrasın” diye varolduğu kanısındadır. Sanatın halk için olduğunu düşünüyorsa vay halimize...
Entelektüel, dolarla maaş hayali kurar... ve “Avrupa ya birleşir ya yok olur” diye buyurur...
Entelektüel dolarla maaş alamaz... ve “Batı' nın çöküşü yakındır” diye buyurur.
Entelektüel baleden, on iki ton müziğinden ve B vitamini içeren aperatiflerden hoşlanır.
“Ama kokteyl lütfen sek olsun.”
Entelektüel; düğmeleri çomak biçiminde beyaz bir kaftan giyer ve Paris'in tam bir dekadans içinde olduğunu anlatır.
Olabilir ama asıl dekadans Paris O'nu düşünseydi görülürdü...Maalesef bu ara sıra görülür.
“Ama St. German-des- Pres yine de dokusunu koruyabilmiş...
Entelektüel, artık entelektüellikten vazgeçmek gerektiğini beyan eder..
Entelektüel, İsviçre'nin sıkıcı bir ülke olduğunu beyan eder.
Entelektüel, İngiltere'de yemeklerin aslında o kadar da kötü olmadığını beyan eder.
Asla sütlü kahve içmez; güne bir Çin çayı ve bir grapefruit'la başlar..
Entelektüel kendisine bir ikinci meslek arar...Peki ya birincisi? ..
Entelektüel Prag'a ve Varşova'ya giderek özgürlüğü savunur.. Sorgulanırsa zorlandığını belirtir.
Entelektüel edebiyat ödülü kazanmaz.. Ve bütün ödüllerin bir mafya olduğunu iddia eder.
Entelektüel bir de edebiyat ödülü kazanır.. ve mafyanın iyi yanları olduğunu kabul eder... (Dolce Stil Novo şairleri bile bu çetenin içindeydiler.)
Entelektüel kimsenin okumadığı şiirler yazar.. ve çağımızın şiire uygun olmadığı görüşünü çıkarır..
'Yazık ki neofaşist hareketin büyük bir lideri yok..'
Entelektüel kitaplarını satamaz.. ve devletin müdahele etmesini bekler..
Entelektüel, kendisiyle ilgilenmeyen eleştirmenlerin sanatçı olamamış, başarısız kimseler olduklarını beyan eder.
Entelektüel, yeni-gerçekçiliğe yazılır.. Çünkü burjuvazinin nefesi tıkanmıştır. 'Ama insanoğlunu baştan yaratmak gerekir.'
Entelektüel başka dillere çevrilmiştir ya da çevrilecektir.. Yayıncısı kitaplarından birini satmayı başarmıştır..
Entelektüel, devletin sanata karışmasını kabul edemez.. ama tiyatro ve sinemaya devlet desteğinin az olmasından yakınır.
Entelektüel, İtalyan Akademisi'nin tekrar kurulmasının iyi olacağı kanısındadır..
Entelektüel, halk yığınlarından nefret eder.. ve 'giriş yasağının' iyi tarafları olduğunu düşünür.
Entelektüel, bugün yaşasa Shakespeare'in sinemacı olacağını anlatır. O yaşamadığına göre, kendisi sinemacı olmayı ister...
Entelektüel bir randevuya, elinde bir deste gazeteyle gelir.. geciktiği için özür diler ve 'bir yere gitmesi gerektiğini' belirterek izin ister..
Nereye gitmektedir? .. Bu konuda bir tahmin yarışması açılır.”
EUGENE MONTALE
çevresiyle her daim ilgili ve bu ilgi neticesinde bilgili insandır. çok okumaktan ziyade her türlü konuyla alakadar olması, onu her konuda bir şeyler söyleyecek kıvama getirir ve yüzeysel muhabbetin ötesine geçebilen bir şahsiyettir. anlam ve kavramlarla çok uğraşır, oynar.. bunun neticesinde kelime haznesi gelişir ve karmaşık bir yapı gösterir başlarda. sonraki basamağı ise kargaşadan öze, basit ve güzel olana indirge(yükselt) mektir cümlelerini. evrensel olanı yakalama kapasitesi yüksek olan insanlardır bu yüzden ya sorunlara pratik çözümler sunarlar yada insanların içindeki hak'kı, doğru olanı yüzeye çıkarma çabasındadırlar.
belli bir düzen veya ideolojik sistem çevresinde gelişimini 'düzen'lemezse psikolojik rahatsızlık ve panikatak geçirmesi muhtemel olan insanlardır.
Fikret Kızılok'un bu isimli şarkısı. İşte sözleri...
dinamik bir süreç içinde anksiyeteyi dışlamış
dehümanize davranışlar
'global village' dediğimiz küresel köyümüzde
herşey zaten ölümsel... entelektüel
karşılığı nevrozdur şu bizim uygarlığın
depersonalizasyon,
arbitürat, kokain, anfetamin
oysa ne kadar basit anlayınca bu durumu
bir elin sesi yoksa iki el... entelektüel
kırkıncı ayetti galiba lût kavmi
hani şu malum suçtan
oysa ben diyorum ki hep aynı, hep yeni baştan
gen mütasyonu eric... ericsson
insanın sekiz çağı, sonunda aids
homoseksüel... entelektüel
sosyal sorunlar deyince akan sular durur
kırkbir kere maaşallah yüzkırkbir olur
fobisi hobiye dönüştüğünden eski bir taktik
materyalist diyalektik
oysa bindiği arabada koşar paradoksal iki at
biri kaçarsa eğer öteki sosyaldemokrat
castro gibi fidel... entelektüel
iletişim bozukluğu özel titreşimler,
aperatiften evvel
filozofik yaklaşımlar da artık biraz seksüel
afrodizyak bir sofrada, şişeler virtüel
geceyarısından evvel
buda, konfiçyus, marx ya da mendel
bir kadın tavındadır... entelektüel
bunları düşünmek kuytu sakin kabuğumda
ve ara sıra sıyrılıp yaşıyor olmak, sizleri anlamak
hipokondriyak...
işte bundan dolayıdır ki saçlarımdaki aklar
tel tel... entelektüel
aydın kişi
bilgili olmak ve bunu kişilerin anlayabileceği şekilde paylaşmak gerekir.teori tabiki önemli ama aslolan pratiktir...
her tür iktidara ragmen bildigi dogrulari söylemekten sakinmayan ve dogrulari egip bükmeden kimseye ya da hic bir kuruma,iktidara yalakalik yapmadan cesurca söyleyebilen kisidir entelektüel
Her bilen aydın değildir.
Bilginin kullanım şekli önemlidir.
Gerçek yazılışı 'entelektüel' olan,ne yazık ki,'enteller' diye diye hepimizin aklına çift 'L' harfi ile kazınmış ve Türkiye'de yanlış bir tanımlama olarak 'aydın' kişiye de atfedilen kelime...