Ben, kendini bir belirlenim olarak varsayar, böylece de özgün bir kendi ilişkisi ben in üzerindeki dış etkiyle mümkün olur, mutlak ben, tüm gerçeğin toplamını varsayar.
Fichte, Alman Filozof, 1814
Yani bir tümlük aracılığıyla ben olurum, eme ben aynı zaman da bir izdüşüm olarak, bunu dışardan edinir, kendinde bütünler, ve varlık hakkı kazanırım, yani bir tümlük olmasa varlık iddiam da olamyıcaktı, o zaman eksik olanı tümleyerek bunu aşabilir hale gelebilirim, işte Kuranın önerdiği rehberlik, bir aracılık haliyle, bu bütünlüğün ben de gerçekleşebileceği yegane yolu işaret eder, başka türlü olmaz mı, olmaz, gezegeni patlatacak durumlara gelirsin, yani.
Hiçbir kuş kendi kanatlarıyla fazla yükseğe çıkamaz, - William BLAKE,
Nedir o, işte o bu kadar olur, kızı kendi haline bırakırsan ya davulcuya , ya zurnacıy derlermiş eskiden, yapısında yok yani, kendi başına bir tümlük kurabilmek, o zaman bir yaptırımın etkisini üzerinde hissederek yaparsa, ihtimal artar, dediği o.
O kimsedir ki, özü sözü bir, ne kimse korur, ne kimseye kefil, ne bir şeyh tanır, ne üst makam, ne talebe bilir, ne mürit, kimseden üstün değil, ne maddi çıkar bilir, çöl içinde bir çöl, kendini yenmektir çabası, heyecanı varoluşun hakikati, ve adı yolun ta kendisi, en belirgin işareti, içindeki ateş, fenafillah olması,
Neden izin veriyor, sıkıysa yapsın diye, cezası da ona göre, üstelik sadece yakmak da değil, ve bitmiyor, yardım da etmiyor., çünkü güzel, yalnız bırakmış değlidi, ipime sarılın demişti bir kere, ciddiye almadın, sana da gerek yok zaten.
Aşk ölümden doğar, fakat, doğumumuzla birlikte biz bu ölümü terk etmişizdir, bu ölmek ve yeniden doğmaktır, - Kadın - der Machado - varlığn öteki yüzüdür - saf şimdi olan varlık çıkar ve kendisini ona sunar, ve ona gömülür ve onda gizlenir, yani aşk aynı zamanda hem varlığın kendini ortaya sermesi de hiçliktir. Edilgen bir kendini ortaya seriş değil, gözümüzün önünde yapılan ve bozulan bir şey. Bizim de katıldığımız, kendimiz için bir şeyler yaptığımız bir tiyatro oyunu gibi, Aşk varlığın yaratılmasıdır, ve o varlık bizim varlığımızdır, biz varlığımızı yaratırken, onu tüketir ve tüketirken onu yaratırız.
Octavio PAZ, ŞAİR, DAHİ, 1998, ve Nobel Ödülü, 1990
Çev.. Ömer SARUHANLIOĞLU, - Çeviri de gayet iyi, belirtiyim, teşekkürler emeğine -
Şimdİ çocuklar Dahi nasıl oluyor, fay kırığına benziyor mu, siz tabii, kırılmayın, ama, aşk o değil, kafanı gözünü kırsın diye var, öyle bir yetişme, yetiştirme dönemi o da sınavın bir parçası, ve kallavi, onun çevresinde de kendi kozanızı öreceksiniz, ama, her üstünüze gelende, iyisini yapma iradesini göstererek, anlaşıldı mı, o beyazlar giyinmiş Osmanlı Kadını, neden yeni olmüş eşinin üzerine kapanarak hıçkırarak ağlıyordu, işte o Türk Kalitesiydi. Bir de şuna bakalım, İbn Hazm nerdeyse bin yıl önce kayda değer, İslam Filozoflarından, Allahın sözlerinden başkasını tanımam diye ilk dile getirenleren, Endülüste, aşk üzerine de döktürüyor, ve herkes gibi sizlere ömür eşine haber veriyorlar - onun ölüsünü kitapları kaldırsın - diyor, sen o kadar cambazlık yap, hepsi anında çöp. Öyle Aşk deyip geçme, bakmışın içinden geçer, anladın mı Osmanlı Türkü neydi. Geçmiş olsun.
Ben, kendini bir belirlenim olarak varsayar, böylece de özgün bir kendi ilişkisi ben in üzerindeki dış etkiyle mümkün olur, mutlak ben, tüm gerçeğin toplamını varsayar.
Fichte, Alman Filozof, 1814
Yani bir tümlük aracılığıyla ben olurum, eme ben aynı zaman da bir izdüşüm olarak, bunu dışardan edinir,
kendinde bütünler, ve varlık hakkı kazanırım, yani bir tümlük olmasa varlık iddiam da olamyıcaktı, o zaman
eksik olanı tümleyerek bunu aşabilir hale gelebilirim, işte Kuranın önerdiği rehberlik, bir aracılık haliyle, bu
bütünlüğün ben de gerçekleşebileceği yegane yolu işaret eder, başka türlü olmaz mı, olmaz, gezegeni patlatacak durumlara gelirsin, yani.
Hiçbir kuş kendi kanatlarıyla fazla yükseğe çıkamaz, - William BLAKE,
Nedir o, işte o bu kadar olur, kızı kendi haline bırakırsan ya davulcuya , ya zurnacıy derlermiş eskiden,
yapısında yok yani, kendi başına bir tümlük kurabilmek, o zaman bir yaptırımın etkisini üzerinde hissederek
yaparsa, ihtimal artar, dediği o.
Dört yanda pusuya yatanı gördüm, meyveyi çürüteni,
kökleri kurutanı gördüm, işe dönmeyen avare düşlerde,
düşten uzak kısırlaşan işlerde gördüm, onun için semaya
durdum, korkudan ürperen tende, damarları tıkayan kanda
gördüm, murada erenlerin halesiz suskunluğunda, murada
erememişlerin bozgununda gördüm, yaşlıların ıssız loş bakışında,
nehirlerin bozbulanık akışında gördüm, avcının okunu salmasında,
avın yıkılıp kalmasında gördüm, saltanatları bozup dağıtanı, ülkeleri
hallaç pamuğu gibi atanı gördüm, içerde pusuya yatanı gördüm,
Onun için semaya durdum.
Turan, Mistik
Herkesin ana dili, orda da, saf, iyi niyetli kişilikler.
Dil, varlığın evidir. Heidegger. 1976
Başkaya içkin bir resimsizliktir, ihtiyaçsızlığı her yerde görülür, görebilen de, benzerleridir, diğerleri sadece resim
görür.
İnsan amaç, teknik araç, kimseye hayrın dokunmuyorsa, birinin sana zararı dokunması ihtimali de yüksektir.
Bir zaman kırılmasıdır, ve küllerini bırakır, çünkü göstermelik kavramlar, onu göstermez. gerçek kavramanın önünü açar.
Ben de kendini düşünür.
O doğmayan ve doğurmayandır, KURAN.
Nedeni kendi olan. - SPİNOZA, 17. Yüzyıl,
XXXXXXXXX
O kimsedir ki, özü sözü bir, ne kimse korur,
ne kimseye kefil, ne bir şeyh tanır, ne üst makam,
ne talebe bilir, ne mürit, kimseden üstün değil,
ne maddi çıkar bilir, çöl içinde bir çöl, kendini
yenmektir çabası, heyecanı varoluşun hakikati,
ve adı yolun ta kendisi, en belirgin işareti, içindeki
ateş, fenafillah olması,
Hallacı MANSUR, 10.Yüzyıl, Fars Mistik ŞAİRİ.
Neden izin veriyor, sıkıysa yapsın diye, cezası da ona göre, üstelik sadece yakmak da değil, ve bitmiyor, yardım
da etmiyor., çünkü güzel, yalnız bırakmış değlidi, ipime sarılın demişti bir kere, ciddiye almadın, sana da gerek
yok zaten.
Hesaba gelmeyeni hesaba katmadan hesap görülmez.
Aşk ölümden doğar, fakat, doğumumuzla birlikte biz bu ölümü terk etmişizdir, bu ölmek ve yeniden doğmaktır,
- Kadın - der Machado - varlığn öteki yüzüdür - saf şimdi olan varlık çıkar ve kendisini ona sunar, ve ona gömülür ve onda gizlenir, yani aşk aynı zamanda hem varlığın kendini ortaya sermesi de hiçliktir. Edilgen bir kendini ortaya seriş değil, gözümüzün önünde yapılan ve bozulan bir şey. Bizim de katıldığımız, kendimiz için bir şeyler yaptığımız bir tiyatro oyunu gibi, Aşk varlığın yaratılmasıdır, ve o varlık bizim varlığımızdır, biz varlığımızı yaratırken, onu tüketir ve tüketirken onu yaratırız.
Octavio PAZ, ŞAİR, DAHİ, 1998, ve Nobel Ödülü, 1990
Çev.. Ömer SARUHANLIOĞLU, - Çeviri de gayet iyi, belirtiyim, teşekkürler emeğine -
Şimdİ çocuklar Dahi nasıl oluyor, fay kırığına benziyor mu, siz tabii, kırılmayın, ama, aşk o değil, kafanı gözünü
kırsın diye var, öyle bir yetişme, yetiştirme dönemi o da sınavın bir parçası, ve kallavi, onun çevresinde de
kendi kozanızı öreceksiniz, ama, her üstünüze gelende, iyisini yapma iradesini göstererek, anlaşıldı mı, o beyazlar giyinmiş Osmanlı Kadını, neden yeni olmüş eşinin üzerine kapanarak hıçkırarak ağlıyordu, işte o Türk Kalitesiydi. Bir de şuna bakalım, İbn Hazm nerdeyse bin yıl önce kayda değer, İslam Filozoflarından, Allahın
sözlerinden başkasını tanımam diye ilk dile getirenleren, Endülüste, aşk üzerine de döktürüyor, ve herkes gibi
sizlere ömür eşine haber veriyorlar - onun ölüsünü kitapları kaldırsın - diyor, sen o kadar cambazlık yap, hepsi
anında çöp. Öyle Aşk deyip geçme, bakmışın içinden geçer, anladın mı Osmanlı Türkü neydi. Geçmiş olsun.