YANILGI II Çocuktum ben... Bilmezdim sararan fotoğrafın acısını; Bir şehri bırakıp, fikrim firar gitmeyi; Gidişin dönüşünü beklemeyi; Rakı içip, şişede balık olup, yürekte karanfil büyütmeyi bilmezdim henüz. Yaralarım da yoktu şairin dediği gibi yardan ağır olan...
Büyüdüm... Sararmış fotoğraflar biriktirdim göz uçlarımda. Birden çok şehir terkettim. Gttim, gidişin dönüşünü de bekledim. Çoktum, hiç olmadım. Şimdi yaralarım da vardı şairin dediği gibi yardan ağır olan....
Büyüdüm... Yaşamlarına figüran oldum insanların, kendi yaşamımdan rol çalarak. Yalan söyledim, söylediğim yalana inanmadım. Yolları bildim, yol bulamadım. İncidim... İncirken, incittim. Güldüm, gülerken ağlayan nar oldum, saçıldım gündüze, toplanamadım...
Büyüdüm.... Geceye uyandım. Hiç konuşmadım. Konuşamadım, yalnızdım... Uzağı yakın etsin diye, sözcükler çalıştım karakalemle sarı kağıt üstüne...
uyku konusunda hemfikirim ama bu mutlu bir yorgunluk,sabah kalktığında sindirdiğin bahar havası güne iyi başlamanı sağlıyor. herşey birbirinin aynı.tekrarlayıp duruyorum...geçer bu yorgunluk ama içinde aşk varsa hiç bitmesin aşk varsa.............
yıl 1996,yer Ankara Kalesi.üç arkadaş kaleyi geziyoruz ve İnci'nin Barış'a el salladığı yerden filmi hatırlamak müthiş bir duyguydu. 'hoşafın üzümünden de koy İnci'
Şöyle yazılmıştı aşk üzerine Yangın halinde yasak çıkış kapısı Gökyüzüne de şunlar yazılmıstı Yanılıyorsunuz buradan gidilmez Ve geceye de şunlar yazılmıştı. Gecenin üzerine hiçbir şey yazılmamıştı
... ilk boğazlı kazaklar ilk aşklar yağmurların ölülere ölülerin yangınlara benzediği bir mevsim geldiğinde unutula yazdı şimdi bir şiirde dile gelme tutkusundan başka hiçbir şey kımıldatamaz onları lav altında söndükleri yerden kimi zaman işte böyle bir şiirin içinden geçerler kimi zaman başkalarının gözlerinden
kentte hiç rastlamadım ama şiirli bankların olması çok çok güzel,bir de denize nazır olursa oohhhh müthiş olurdu...
yükseklik ve deniz...
YANILGI II
Çocuktum ben...
Bilmezdim sararan fotoğrafın acısını;
Bir şehri bırakıp,
fikrim firar gitmeyi;
Gidişin dönüşünü beklemeyi;
Rakı içip,
şişede balık olup,
yürekte karanfil büyütmeyi
bilmezdim henüz.
Yaralarım da yoktu
şairin dediği gibi
yardan ağır olan...
Büyüdüm...
Sararmış fotoğraflar biriktirdim
göz uçlarımda.
Birden çok şehir terkettim.
Gttim,
gidişin dönüşünü de bekledim.
Çoktum,
hiç olmadım.
Şimdi yaralarım da vardı
şairin dediği gibi
yardan ağır olan....
Büyüdüm...
Yaşamlarına figüran oldum insanların,
kendi yaşamımdan rol çalarak.
Yalan söyledim,
söylediğim yalana inanmadım.
Yolları bildim,
yol bulamadım.
İncidim...
İncirken,
incittim.
Güldüm,
gülerken ağlayan nar oldum,
saçıldım gündüze,
toplanamadım...
Büyüdüm....
Geceye uyandım.
Hiç konuşmadım.
Konuşamadım,
yalnızdım...
Uzağı yakın etsin diye,
sözcükler çalıştım karakalemle
sarı kağıt üstüne...
Büyüdüm,
seni sevdim..
Ben beni sevemedim.
Yoruldum!
Oysa büyüdüm sanıyordum.
Zafer AKKAŞ
uyku konusunda hemfikirim ama bu mutlu bir yorgunluk,sabah kalktığında sindirdiğin bahar havası güne iyi başlamanı sağlıyor. herşey birbirinin aynı.tekrarlayıp duruyorum...geçer bu yorgunluk ama içinde aşk varsa hiç bitmesin aşk varsa.............
etkiyelici bir filmdi,tekrar tekrar izlemeye değer...
ne istediğini bilmek,insan kalabilmek ve barış dolu bir dünyayı özlemek...
yıl 1996,yer Ankara Kalesi.üç arkadaş kaleyi geziyoruz ve İnci'nin Barış'a el salladığı yerden filmi hatırlamak müthiş bir duyguydu.
'hoşafın üzümünden de koy İnci'
KÜLLERİNDEN DOĞAN ANKA KUŞU
Şöyle yazılmıştı aşk üzerine
Yangın halinde yasak çıkış kapısı
Gökyüzüne de şunlar yazılmıstı
Yanılıyorsunuz buradan gidilmez
Ve geceye de şunlar yazılmıştı.
Gecenin üzerine hiçbir şey yazılmamıştı
Aragon
'şiir 'Anayasaya aykırı'dır,doğanın ahlakı kovduğu yerdedir,yasadışıdır.'
Cemal SÜREYA
...
ilk boğazlı kazaklar
ilk aşklar
yağmurların ölülere
ölülerin yangınlara
benzediği
bir mevsim
geldiğinde
unutula yazdı
şimdi bir şiirde dile gelme tutkusundan
başka hiçbir şey
kımıldatamaz onları
lav altında söndükleri yerden
kimi zaman işte böyle bir şiirin içinden geçerler
kimi zaman başkalarının gözlerinden
Murathan MUNGAN