'gece gündüz ağladım ardından; ölüsünü gömdürmek istemedim. gözyaşlarımın hatırı için arkadaşımın dirileceğini düşündüm. o ayrılıp gittikten sonra hayatım, anlamını yitirdi.' (gılgamış destanından) tanrılar tarafından gılgamış'ın despotluğuna son vermesi için yaratılan kişi. ama daha sonra gılgamış'la çok iyi birer dost olmuşlardır.
kitapçıya sordu: -bu kitap güzel mi? -bilmem,okumadım. -kitap satıpta okumamak olur mu? -kitapçı değil de eczacı olsaydım sattığım ilaçların hepsini içmem mi gerekirdi?)))))))))))
Unutanlar hatırlamış olsun, bilmeyenler de öğrensin ki; bir dönem tam da müziğin yozlaşmaya başladığı zamanlarda bu ülkeden tam 7 adet mükemmel enstrumental albüm geçti.(üniversite yıllarıma ait deftere düşülen yedi karanfil öyküsünü hatırladım.)
omuzdan tutun beni halaya katın beni diye başlar türkümüz...Sivas ve Yozgat halayları ilgi alanıma girer...G.antep'te çalıştığım yıllarda çekilen bir halay beni şaşırtmıştı.en baştaki üç kişi halay çekerken diğerleri sadece yürüyerek halaya eşlik ediyordu.gelenek böyleymiş,öğrendim...
'Gökyüzünde başıboş bir aydınlatma fişeği, onun sağ yanında omzunu kaşıyıp duran Ali, solunda ise gecenin soğuğu vardı. Ben! Hatırlıyorum; ben O'nun birkaç metre..' Mehmet Eroğlu'nun yazdığı Adını Unutan Adam adlı roman, aslında devrimci romantiklere, 1968 kuşağına yakılmış bir ağıt; bu kitabın öyküsü de unutulan adların hikâyesidir.okurken biraz zorlandım sanki.düşle gerçek yaşam arasında kalan olaylar...'Düş Kırgınları'kitabı da okunacaklar listemde...
...ne zaman icat edildi ki? patlıcan ya da biber kurusu gibi bişey mi acep? sultanlığın keyfini yaşamak olarakta algılamak isterim ben.bilinçli bir eve kapanma,evi sevme,benimseme,valla kuru muru da değilim bikerem,64kg.iyidir...hiiççç üstüme alınmıycam işte :)))))
...Otuzun tadı nedir Tadı nedir kırka merdiven dayamanın Meyvalardan neye benzer elliden öte Kaç beş köşelidir yetmişbeşlerde dünya Seksende ne görünür kadın bacakları insanın gözüne
Seksenden öte giden yolda ne yandan doğar güneş Öpüşmek tuzlu mudur ekşi midir kekremidir yoksa Belalı bir uçurum mu dönüp geriye bakmak Ne soracak vakit bulduk Ne de bir söyleyen çıktı Yaşadık yetmiş yaşın bütün sığlıklarını daha onbeşimizde ...
İyilik neye yarar,
Öldürülürse iyiler çarçabuk,
ya da iyilik görenler?
Özgürlük neye yarar,
yaşarsa bir arada
özgürlerle tutsaklar?
Akılsız olmak madem ekmek sağlar herkese,
akıl neye yarar?
....
Bertolt Brecht
'gece gündüz ağladım ardından; ölüsünü gömdürmek istemedim. gözyaşlarımın hatırı için arkadaşımın dirileceğini düşündüm. o ayrılıp gittikten sonra hayatım, anlamını yitirdi.' (gılgamış destanından)
tanrılar tarafından gılgamış'ın despotluğuna son vermesi için yaratılan kişi. ama daha sonra gılgamış'la çok iyi birer dost olmuşlardır.
'bu dünyada kendin olarak kalabilmek...dünyanın en zor savaşını vermektir...
bu savaş bir başladımı...artık hiç bitmez....'
Yerinde Cevap
kitapçıya sordu:
-bu kitap güzel mi?
-bilmem,okumadım.
-kitap satıpta okumamak olur mu?
-kitapçı değil de eczacı olsaydım sattığım ilaçların hepsini içmem mi gerekirdi?)))))))))))
Unutanlar hatırlamış olsun, bilmeyenler de öğrensin ki; bir dönem tam da müziğin yozlaşmaya başladığı zamanlarda bu ülkeden tam 7 adet mükemmel enstrumental albüm geçti.(üniversite yıllarıma ait deftere düşülen yedi karanfil öyküsünü hatırladım.)
omuzdan tutun beni halaya katın beni diye başlar türkümüz...Sivas ve Yozgat halayları ilgi alanıma girer...G.antep'te çalıştığım yıllarda çekilen bir halay beni şaşırtmıştı.en baştaki üç kişi halay çekerken diğerleri sadece yürüyerek halaya eşlik ediyordu.gelenek böyleymiş,öğrendim...
çalınış amacına bağlı biraz da...yer ve zamanla doğrudan ilintili.davul ve zurna eşliğinde halaya durmak çok keyifli gelir...)))))
'Gökyüzünde başıboş bir aydınlatma fişeği, onun sağ yanında omzunu kaşıyıp duran Ali, solunda ise gecenin soğuğu vardı. Ben! Hatırlıyorum; ben O'nun birkaç metre..' Mehmet Eroğlu'nun yazdığı Adını Unutan Adam adlı roman, aslında devrimci romantiklere, 1968 kuşağına yakılmış bir ağıt; bu kitabın öyküsü de unutulan adların hikâyesidir.okurken biraz zorlandım sanki.düşle gerçek yaşam arasında kalan olaylar...'Düş Kırgınları'kitabı da okunacaklar listemde...
...ne zaman icat edildi ki? patlıcan ya da biber kurusu gibi bişey mi acep? sultanlığın keyfini yaşamak olarakta algılamak isterim ben.bilinçli bir eve kapanma,evi sevme,benimseme,valla kuru muru da değilim bikerem,64kg.iyidir...hiiççç üstüme alınmıycam işte :)))))
...Otuzun tadı nedir
Tadı nedir kırka merdiven dayamanın
Meyvalardan neye benzer elliden öte
Kaç beş köşelidir yetmişbeşlerde dünya
Seksende ne görünür kadın bacakları insanın gözüne
Seksenden öte giden yolda ne yandan doğar güneş
Öpüşmek tuzlu mudur ekşi midir kekremidir yoksa
Belalı bir uçurum mu dönüp geriye bakmak
Ne soracak vakit bulduk
Ne de bir söyleyen çıktı
Yaşadık yetmiş yaşın bütün sığlıklarını daha onbeşimizde
...