Gidiyorum... Ağlamaya alışmış gözlerimle, Üzerimde çerkeskam sana aşık yüreğimle, Ardımda sensizliğin gözyaşları akıyor. Geri dönme ümidi ile son kez bakıyorum Elbruz'a, Ve ben Gidiyordum.Öyle sessiz,öyle nefessiz, Gözyaşı nedir bilirmisiniz siz? Gidiyordum... Hiç bir ayrılık bana bu kadar dokanmamıştı. Hayallerimin yıkıldığı,kabuslarımın gerçek olduğu bu günde acı bir hüzün sarmıştı beni. İçimde ayrılığın tarifi imkansız acı yapan, yanlızlığı taşıyan yollara isyan eden bir haykırış kopuyordu alışkın olmadığım. Ayrılığın ilk saatlerinde acı bir gülümseme vardı elbruzda,sanki misafirini uğurluyordu.Hayır! ! ! ben misafir deilim.Adını koyamadığım bir ayrılık bu! ! Gidiyordum...Son bri defa ayrılığı taşıyamamanın çaresizliğiyle bakıyordum fersiz gözlerimle sana. Acı bir ayrılık şarkısı mırıldanıyortoprağın biliyorum.Sus ağlama ne olur elbruz.Ağlama! Sen mırıldanma ayrılık şarkısını bırak masallarda mırıldansın ayrılık şarkısı... Yanlızlığımamı sensizliğimemi ağlayayım.Sensizlik yanlızlıktır bu tende. Bir kor parçası gibi düştün Mayısın ortasında titrek yüreğime. Yalnızlık hiç bu kadar yakın olmamıştı bana,hiç sensiz,hiç ayrı kalmamıştım sisli bakışından. Alışmakta istemiyorum sensizliğe. Özledim yazını,kışını,sisini,yasını,Tereği,Kubanı,gündüzünü,geceni.... Söylesene Elbruz kavuşmamız kaçıncı bahara? ? ? Yıldızla Doruğa...
GUAŞHE Bu öyle eski, Öyle sıcak, Öyle güzel, Öyle tanıdık, Ve öyle hüzünlü bir sözcük ki; Destanlardan, Savaşlardan, Kaf Dağ’ından kalan. Sence sahiden guaşhe miyim? Ve hayat bizi bunca örseliyorken öyle kalabilecek miyim?
Ben, GÜLÜŞ'te anlam ararım, SUSUŞ'ta mana, EREK'lerime kan sıçradı, O bir SON'du, SÜRÜLMEK'le bitse eğer. Ben doğurdum o GÜNEŞ'i, Orada, ÖZGÜRLÜĞÜN başucunda, Nöbetteyim GECE'lerce. BEN'den gebe O KARADENİZ, O KURŞUN, o AT, o SÜRGÜN benim için. Kollarım TANK, ROKETATAR, Bilgisayar BEYNİM. BEN, Tüketilemeyen ÇERKES'im
Kafkasya...Adını hemen herkesin duyduğu, hakkında az yada çok bir şeyler bildiği, kimilerine göre efsanelerde anlatılan Kaf Dağı'nın ülkesi. Kimilerine göre ise, Kafkasya karlı dağların, cengaver savaşçıların, ayak parmaklarının ucunda savaş danslarını oynayan korkusuz dağ kartallarının, uzun boylu - ince belli güzel Çerkes kızlarının hayal beldesi..
Haydi kurulsun halka! Çalsın mızıka! Oynasın kızlar, oğullar, Seyretsin analar,babalar. Çıksın çerkez kızı oynamaya. Selvi boyu, ince beli, beyaz teni, Dönsün endamıyla ortada. Diz çöksün delikanlı karşısında, Salınsın güzel etrafında. Uzun saçları savrulsun, dalgalansın. Alkışlar daha da bir hızlansın. Coşsun gençler, sıralansın maniler. Tutulsun kaşenler, verilsin sözler, Ateş düşsün yüreklere, gönüllere. Buluşalım sizin düğündede...
. Bir Çerkes atasözünde 'En değerli mal insanlıktır' denir. 'Bu yaşam şeklinde güçlü olan değer yargısı nam'dır. Kişi burada iki yolun ağzındadır; isim ve şeref. Şerefsizlik ölüm demektir. Çerkes mantığında en değerli şey, sahip olunan iyi bir isimdir.'
ben ben ben :)
Gidiyorum...
Ağlamaya alışmış gözlerimle,
Üzerimde çerkeskam sana aşık yüreğimle,
Ardımda sensizliğin gözyaşları akıyor.
Geri dönme ümidi ile son kez bakıyorum Elbruz'a,
Ve ben Gidiyordum.Öyle sessiz,öyle nefessiz,
Gözyaşı nedir bilirmisiniz siz?
Gidiyordum...
Hiç bir ayrılık bana bu kadar dokanmamıştı.
Hayallerimin yıkıldığı,kabuslarımın gerçek olduğu
bu günde acı bir hüzün sarmıştı beni.
İçimde ayrılığın tarifi imkansız acı yapan,
yanlızlığı taşıyan yollara isyan eden bir haykırış kopuyordu alışkın olmadığım.
Ayrılığın ilk saatlerinde acı bir gülümseme vardı elbruzda,sanki misafirini uğurluyordu.Hayır! ! ! ben misafir deilim.Adını koyamadığım bir ayrılık bu! !
Gidiyordum...Son bri defa ayrılığı taşıyamamanın çaresizliğiyle bakıyordum fersiz gözlerimle sana.
Acı bir ayrılık şarkısı mırıldanıyortoprağın biliyorum.Sus ağlama ne olur elbruz.Ağlama!
Sen mırıldanma ayrılık şarkısını bırak masallarda mırıldansın ayrılık şarkısı...
Yanlızlığımamı sensizliğimemi ağlayayım.Sensizlik yanlızlıktır bu tende.
Bir kor parçası gibi düştün Mayısın ortasında titrek yüreğime.
Yalnızlık hiç bu kadar yakın olmamıştı bana,hiç sensiz,hiç ayrı kalmamıştım sisli bakışından.
Alışmakta istemiyorum sensizliğe.
Özledim yazını,kışını,sisini,yasını,Tereği,Kubanı,gündüzünü,geceni....
Söylesene Elbruz kavuşmamız kaçıncı bahara? ? ?
Yıldızla Doruğa...
EN SEVDİĞİM DANSLARDAN BİRİDİR...COK GÜZEL VE COK ASİL BİR OYUNNNNN
SANA OLAN SEVGİM İNANKİ BİTMEZ
ÖMÜR BİTSEDE YİĞİTLER ÖLMEZ
İÇİMDEKİ HASRETİM ŞANINA YETMEZ..
ŞANINA YAKIŞIR ŞAHLAN...KAFKASYAM...
VATANIM BENİM
Yollarına düşüp gideceğim yerler
Yaban değildir. Vatanım benim
Her cefasına göğüs gereceğim
Gurbet değildir.topragım benim
Şeyh Şamiller diyarıdır
Hacı Murat otağıdır
Mansur'umun yatağıdır
Kafkasya'm vatanım benim.
Dağlarında kartallarım
Kanatsız uçar atlarım
Ruhları beni bekler atalarım
Kafkasya'm, Vatanım, Cennetim benim
GUAŞHE
Bu öyle eski,
Öyle sıcak,
Öyle güzel,
Öyle tanıdık,
Ve öyle hüzünlü bir sözcük ki;
Destanlardan,
Savaşlardan,
Kaf Dağ’ından kalan.
Sence sahiden guaşhe miyim?
Ve hayat bizi bunca örseliyorken öyle kalabilecek miyim?
ÇERKES'in TÜRKÜSÜ
Ben, GÜLÜŞ'te anlam ararım,
SUSUŞ'ta mana,
EREK'lerime kan sıçradı,
O bir SON'du,
SÜRÜLMEK'le bitse eğer.
Ben doğurdum o GÜNEŞ'i,
Orada,
ÖZGÜRLÜĞÜN başucunda,
Nöbetteyim GECE'lerce.
BEN'den gebe O KARADENİZ,
O KURŞUN, o AT, o SÜRGÜN benim için.
Kollarım TANK, ROKETATAR,
Bilgisayar BEYNİM.
BEN,
Tüketilemeyen ÇERKES'im
Kafkasya...Adını hemen herkesin duyduğu, hakkında az yada çok bir şeyler bildiği, kimilerine göre efsanelerde anlatılan Kaf Dağı'nın ülkesi. Kimilerine göre ise, Kafkasya karlı dağların, cengaver savaşçıların, ayak parmaklarının ucunda savaş danslarını oynayan korkusuz dağ kartallarının, uzun boylu - ince belli güzel Çerkes kızlarının hayal beldesi..
Haydi kurulsun halka!
Çalsın mızıka!
Oynasın kızlar, oğullar,
Seyretsin analar,babalar.
Çıksın çerkez kızı oynamaya.
Selvi boyu, ince beli, beyaz teni,
Dönsün endamıyla ortada.
Diz çöksün delikanlı karşısında,
Salınsın güzel etrafında.
Uzun saçları savrulsun, dalgalansın.
Alkışlar daha da bir hızlansın.
Coşsun gençler, sıralansın maniler.
Tutulsun kaşenler, verilsin sözler,
Ateş düşsün yüreklere, gönüllere.
Buluşalım sizin düğündede...
. Bir Çerkes atasözünde 'En değerli mal insanlıktır' denir. 'Bu yaşam şeklinde güçlü olan değer yargısı nam'dır. Kişi burada iki yolun ağzındadır; isim ve şeref. Şerefsizlik ölüm demektir. Çerkes mantığında en değerli şey, sahip olunan iyi bir isimdir.'