Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • marcel proust04.08.2006 - 01:29

    '...bir defa hafızam harekete geçmiş bulunuyordu ve umumiyetle uyandıktan sonnra tekrar uyumak adetim olmadığı için gecenin büyük bir kısmını mazideki hayatımı yad etmekle...'

  • marcel proust04.08.2006 - 00:22

    '...saatlerce dağlımağa,yayılıp ve gerinmeğe çabalar ve nice geceler bu azabı çekerken,ben gözlerim tavana dikili,kulaklarım bunalmış,burun deliklerim isyandan dimdik olmuş ve yüreğim çarparak yatağım üzerinde kaskatı uzanır,dururdum...'

  • emma thompson03.08.2006 - 18:37

    sinir bozucu...

  • vertigo03.08.2006 - 15:33

    filmin başındaki damda kovalamaca sanesi matrix'e esin kaynağı olmuştur...kim novak ve james stewart yanlış seçim...hiçkok tadı yok filmde...

  • dıkşinya03.08.2006 - 09:38

    yahu biz çocukken mahallede komandoculuk oynarken,silah sesi niyetine dıkşinya derdik de,sadece bize mahsus bir efekt sanırdık...

    jung'un kollektif bilinçaltı dediği şey bu olsa gerek...

  • yeşilçam klişeleri03.08.2006 - 08:38

    ne olur gercegi söyleyin doktor yasayacakmiyim.. :))

    Tanrim ne kadar bedbahtim.

    -Bana yillar once cilgincasina sevdigim bir kadini hatirlattiniz...

    -Babanin kanini yerde koma ogul.

    -Iste bana yazmis oldugun ask dolu mektuplar. Meger hepsi yalanmis. Al bunlari.

    -Hayir Tamer... Olaylar sandigin gibi degil.

    -Fakirsin sen.. Fakir.. Fakir..

    -Beni paranla satin alabilecegini mi sandin?

    -Bu resimdeki amca kim anne?

    -Sen kac yigidim, ben onlari oyalarim.

    -Hayir.. Hayir.. Tertemiz hislerimle oynadin benim.

    -Biliyordum.. Olmedigini biliyordum Rifat.

    -Oh ne saadet.

    -Yaa Justinyanus, iste buna Osmanli tokadi derler.

    -Yettim yigidim.

    -Yavrum Istanbul sana neler etmis?

    -Saadet dolu yuvamiza kara bir golge dusurdun.

    -Bizim gibi insanlar serefleri icin yasarlar, namuslari icin olurler. Ama sen bunu anlayamazsin.

    -Ben artik yarim bir insanim.

    -Cocugumun ameliyat parasi icin yaptim herseyi.

    -Aglamak istiyorum.

    -Demek ikimizde ayni kadini sevdik.

    -Olmadi Neriman, yapamadim.. Seni unutamadim.

    -Ben sirtimda tas tasir, yine seni okuturum yavrum.

    -Soyleyemedim anne, babamin simitci oldugunu yine soyleyemedim!

    -Son nefesimde herseyi itiraf etmek istiyorum. Katil benim.

    -Demek askimiz bir yalandi.

    -Parayla saadet olmaz evladim, bunu sakin unutma.

    -Tanrim neden, neden ben!

    -N'allahim...sen sen...bu ses n'olamaz...

  • marcel proust03.08.2006 - 06:41

    'Hangimiz maddi bir bütün teşkil ederiz? Hangimizin şahsiyeti herkes için birdir? Hangimizin hüviyeti bir makavele veya bir vasiyetname gibi başkalarının her istedikleri vakit gidip kolaylıkla teşvik edebilecekleri bir istikrar arz eder? Bizim sosyal benliğimiz,alemin hakkımızdaki düşüncelerinin yarattığı bir şeydir.Hatta 'filan tanıdığı gidip görmek' namını verdiğimiz hareket bile yarıdan yarıya fikri bir harekettir.'Tanıdığımız kimse' derken bu kimsenin fizik varlığını ona dair edindiğimiz bir sürü mefhumlarla doldururuz ve onun,yekpare görünüşünde bu mefhumların pek büyük bir hissesi vardır.Bunlar,o tanıdığıımız kimsenin yanaklarını öyle bir şişirir; burun çizgisini yerli yerine o kadar tam bir isabetle yapıştırır; sesine -sanki bu ses şeffaf bir kılıfmış gibi- öyle bir ahenk verir ki,her ne vakit bu yüzü görsek,her ne vakit bu sesi işitsek hakikatte görüp işittiğimiz bu şeylerin bizim kendi telakkilerimizden,kendi düşüncelerimizden ibaret olduğunu asla hissetmeyiz.'

  • tiyatro02.08.2006 - 16:37

    'O devirde benim gönlümde bir tiyatro aşkı vardı; fakat bir aşk platonik diyorum,çünkü,beni tiyatroya hiç göndermezlerdi.Bu yüzden,tiyatro denilen yerde tadılan zevki,hakikate o kadar az uygun bir şekilde tasavvur ederdim ki,mesela bütün seyircilerin aynı dekor karşısında bulunduklarını bilmekle beraber,her seyircinin kendine mahsus bir istereskopla o dekoru diğer binlerce seyircden başka türlü gördüğüne zahip olurdum.' M.Proust

  • sinek02.08.2006 - 16:33

    'Dışarıdaki sıcak gün aydınlığını bana hissettiren şeylerden biri de sineklerdi.Bu küçük mahlukların vızıltıları,benim üzerimde bir nevi hafif yaz odası konseri tesirini işlerdi.Gerçi,bu bir mevsim ortasında rasgele işitip de sonradan hatırlanan insan elinin çıkardığı çalgı seslerine benzemiyordu; bu sesler,yaz mevsimine daha zaruri bir ilgiyle bağlıydı.Zira,güzel güneşli günlerden doğmuştu ve bu günlerle beraber doğuyordu; kendilerinde bu günlerin cevherinden birşey vardı; onun için,yalnız hafızamızda o günlerin yadını uyandırmakla kalmıyor,onların dönüp gelişini,onların bizi saran,bize hemen doğrudan doğruya ulaşılabilir huzurlarını ispat ve tasdik ediyordu.' M.Proust

  • erman toroğlu02.08.2006 - 09:31

    mustafa denizli atv'de spor programı sunduğu dönemde erman toroğlu'nu 'tartışmasız türkiyenin en büyük düdüğü...' diye anons eder...