Bilim sadece madde üzerinde araştırma yapar. Bilim materyalisttir yani... Bunu ne kadar inkar ederlerse etsinler, gerçek değişmez. Bilim kalkıp da tanrıyı inceleyim vb gibi şeyler yapmaz; çünkü tanrıların (metafizik olanların. milyonlarca tanrı yaratıldığı için...) bilimsel olarak incelenebilecekleri bir şeyleri yoktur. Hatta hiç yoktur! ! !
'Avrupa'da bir hayalet dolaşıoyr komünizm hayeleti...' diyor Marx... Bu hayalet dünyanın her yerine yayıldı. Bujuvazi ve faşistler gerçekten korkmalı...
Senin adını kol saatimin kayışına tırnağımla kazıdım, Malum ya, bulunduğum yerde ne sapı sedefli bir çakı var; (Bizlere alat-ı katıa verilmez) Ne de başı bulutlarda bir çınar... Belki avluda bir ağaç bulunur; ama Gökyüzünü başımın üstünde görmek bana yasak...
Burası benden başka kaç insanın evidir, bilmiyorum. Ben bir başıma onlardan uzağım, Hep birlikte onlar benden uzak.
Bana kendimden başkasıyla konuşmak yasak. Ben de kendi kendimle konuşuyorum. Fakat çok can sıkıcı bulduğumdan sohbetimi, Şarkı söylüyorum karıcığım... Hem ne dersin, O berbat, ayarsız sesim, Öyle bir dokunuyor ki içime, Yüreğim parçalanıyor...
Ve tıplı o eski, acıklı hikayelerdeki Yalınayak, karlı yollara düşmüş, yetim bir çocuk gibi Mavi gözleri ıslak, Kırmızı küçücük burnunu çekerek, Seni yanına sokulmak istiyorum.
Yüzümü kızartmıyor benim, Onun bu an böyle zayıf, Böyle hodbin, Böyle sadece insan oluşu.
Belki bu halin fizyolojik, psikolojik filan izahı vardır. Belki de buna sebep, bana aylardır Kendi sesimden başka insan sesi duyurmayan Bu demirli pencere, Bu toprak testi, Bu dört duvardır.
Saat baş karıcığım, Dışarıda susuzluğu acayip fısıltısı Toprak damı Ve sonsuzluğun ortasında kımıldamadan duran Bir sakat ve sıska atıyla Yani kederden çıldırtmak için içerdeki adamı Dışarıda bütün ustalığı, bütün takım taklavatıyla Ağaçsız bir boşluğa kıpkızıl inmekte bu bozkır akşamı...
Bugün de apansız gece olacaktır. Bir ışık gibi dolaşacak yanında sakat, sıska atın. Ve şimdi karşımda haşin bir erkek ölüsü gibi yatan, Bu ümitsiz tabiatın Ağaçsız boşluğuna bir anda yıldızlar dolacaktır. Yine o malum sonuna erdik demektir işin, Yani bugün de mükellef bir daüssıla için Yine her şey yerli yerinde işte, her şey tamama.. Ben, Ben içerdeki adam, Yine mutat hünerimi göstereceğim Ve çocukluk günlerimin ince sazıyla Suzinak makamından bir şarkı ağzıyla Yine billahi kahredecek dil-i naşadımı Seni böyle uzak, Seni dumanlı, Eğri bir aynadan seyreder gibi Kafamın içinde duymak...
Dışarıda bahar geldi karıcığım, bahar. Dışarıda bozkırın üstünde birdenbire Taze toprak kokusu, kuş sesleri vesaire... Dışarıda bahar geldi karıcığım, bahar... Dışarıda bozkırın üstünde pırıltılar... Ve içerde artık böcekleriyle canlanan kerevet, Suyu donmayan testi Ve sabahları çimentonun üstünde güneş...
Güneş, Artık o her gün öğle vaktine kadar, Bana yakın, benden uzak Sönerek, ışıldayarak yürür... Ve gün ikindiye döner, gölgeler düşer duvarlara, Başlar tutuşmaya demir pencerenin camı. Dışarıda akşam olur, bulutsuz bir bahar akşamı... Ve içerde baharın en kötü saati budur asıl. Velhasıl O pul pul ışıltılı derisi, ateşten gözleriyle Bilhassa baharda ram eder kendine içerdeki adamı Hürriyet denen ifrit... Bittecrübe sabit karıcığım, Bittecrübe sabit...
Bugün Pazar, Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar. Ve ben ömrümde ilk defa Gökyüzünün bu kadar benden uzak, Bu kadar mavi, Bu kadar geniş olduğuna şaşarak Kımıldamadan durdum. Sonra saygıyla toprağa oturdum, Dayadım sırtımı duvara. Bu anda ne düşmek dalgalara, Bu anda ne hürriyet, ne kavga, ne karım. Toprak, güneş ve ben, Bahtiyarım...
1980 darbesinin, üniversitelerdeki devrimci öğrenci hareketini bastırmak için oluşturulan faşist bir kurum. 6 Kasımda Ankara'da Kızılay'dayız DEVRİMCİ ÖĞRENCİ BİRLİĞİ (DÖB)
Devrimci Öğrenci Birliği (DÖB) 6 Kasımda Ankara'da Kızılay'da olacak. Faşizme karşı mücadele birliğini yükseltmek için hepberaber... Tüm öğrencilere, işçi-emekçilere çağrımızdır...
POLİTİK ÖZGÜRLÜK KAZANILMADAN AKADEMİK ÖZGÜRLÜK KAZANILAMAZ! ! ! ÜNİVERSİTELER DEVRİMLE ÖZGÜRLEŞECEK! ! ! DENİZ YUSUF İNAN SAVAŞA DEVAM! ! !
1980 faşizminin, üniversitelerdeki devrimci öğrenci hareketini kontrol altına almak için kurulmuştur. Fakat ne yaparlarsa yapsınlar bunu engelleyemeyecekler! ! ! Denizleri, Sinanları, Taylanları katleden bir zihniyete karşı, önderlerimiz tavizsizce savaşmışlardır. Bizler de onların izindeyiz! ! !
Allah'ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları için erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur. Onun için sâliha kadınlar itaatkârdır. Allah'ın kendilerini korumasına karşılık gizliyi (kimse görmese de namuslarını) koruyucudurlar. Baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve (bunlarla yola gelmezlerse) dövün. Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü Allah yücedir, büyüktür.(Nisa/34)
(Yukarıdaki ayet ile kocaya, karısını dövme özgürlüğü tanınıyor ama, kadına kocasını dövme özgürlüğü verilmez hiçbir ayette...)
Eğer bir kadın kocasının geçimsizliğinden yahut kendisinden yüz çevirmesinden endişe ederse, aralarında bir sulh yapmalarında onlara günah yoktur. Sulh (daima) hayırlıdır. Zaten nefisler kıskançlığa hazırdır. Eğer iyi geçinir ve Allah'tan korkarsanız şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır. Nisa/4/128
(Nisa/34 ile karısını dövebilme hakkına sahip olan kocaya, yukarıdaki ayete göre kadın sadece 'sulh' yapmakla yükümlü...)
'Erkeklerin kadınlar üzerindeki hakları gibi, kadınların da erkekler üzerinda belli hakları vardır.Ancak erkekler, kadınlara göre bir derece üstünlüğe sahiptirler.' (Bakara/228)
(Erkeklerin kadınlardan üstün olduğunu kesinlikle belirten bir ayet...)
Eğer (kendileriyle evlendiğiniz takdir de) yetimlerin haklarına riayet edememekten korkarsanız beğendiğiniz (veya size helâl olan) kadınlardan ikişer, üçer, dörder alın. Haksızlık yapmaktan korkarsanız bir tane alın; yahut da sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için en uygun olanıdır.(Nisa/3)
(Erkeklere, birden çok kadınla evlenme hakkı tanınırken, kadınlara birden çok erkekle evlenme hakkı tanınmıyor...Ayrıca, erkekler karılarının haricinde 'cariye' sahibi olabilirler ama kadınlara kocalarından başka erkek hakkı tanınmıyor...)
aptalca!
Bilim sadece madde üzerinde araştırma yapar.
Bilim materyalisttir yani...
Bunu ne kadar inkar ederlerse etsinler, gerçek değişmez.
Bilim kalkıp da tanrıyı inceleyim vb gibi şeyler yapmaz; çünkü tanrıların (metafizik olanların. milyonlarca tanrı yaratıldığı için...) bilimsel olarak incelenebilecekleri bir şeyleri yoktur.
Hatta hiç yoktur! ! !
Bu çok komik bir şey ya...
Üç din 'büyüğü' biraraya gelmişler, birbirlerine mütavazilik yapıyorlar.
Halbuki üçü de birbirine göre cehennemlik :-)))
'Avrupa'da bir hayalet dolaşıoyr komünizm hayeleti...'
diyor Marx...
Bu hayalet dünyanın her yerine yayıldı.
Bujuvazi ve faşistler gerçekten korkmalı...
BİR CEZAEVİNDE TECRİTTEKİ ADAMIN MEKTUPLARI
Senin adını kol saatimin kayışına tırnağımla kazıdım,
Malum ya, bulunduğum yerde ne sapı sedefli bir çakı var;
(Bizlere alat-ı katıa verilmez)
Ne de başı bulutlarda bir çınar...
Belki avluda bir ağaç bulunur; ama
Gökyüzünü başımın üstünde görmek bana yasak...
Burası benden başka kaç insanın evidir, bilmiyorum.
Ben bir başıma onlardan uzağım,
Hep birlikte onlar benden uzak.
Bana kendimden başkasıyla konuşmak yasak.
Ben de kendi kendimle konuşuyorum.
Fakat çok can sıkıcı bulduğumdan sohbetimi,
Şarkı söylüyorum karıcığım...
Hem ne dersin,
O berbat, ayarsız sesim,
Öyle bir dokunuyor ki içime,
Yüreğim parçalanıyor...
Ve tıplı o eski, acıklı hikayelerdeki
Yalınayak, karlı yollara düşmüş, yetim bir çocuk gibi
Mavi gözleri ıslak,
Kırmızı küçücük burnunu çekerek,
Seni yanına sokulmak istiyorum.
Yüzümü kızartmıyor benim,
Onun bu an böyle zayıf,
Böyle hodbin,
Böyle sadece insan oluşu.
Belki bu halin fizyolojik, psikolojik filan izahı vardır.
Belki de buna sebep, bana aylardır
Kendi sesimden başka insan sesi duyurmayan
Bu demirli pencere,
Bu toprak testi,
Bu dört duvardır.
Saat baş karıcığım,
Dışarıda susuzluğu acayip fısıltısı
Toprak damı
Ve sonsuzluğun ortasında kımıldamadan duran
Bir sakat ve sıska atıyla
Yani kederden çıldırtmak için içerdeki adamı
Dışarıda bütün ustalığı, bütün takım taklavatıyla
Ağaçsız bir boşluğa kıpkızıl inmekte bu bozkır akşamı...
Bugün de apansız gece olacaktır.
Bir ışık gibi dolaşacak yanında sakat, sıska atın.
Ve şimdi karşımda haşin bir erkek ölüsü gibi yatan,
Bu ümitsiz tabiatın
Ağaçsız boşluğuna bir anda yıldızlar dolacaktır.
Yine o malum sonuna erdik demektir işin,
Yani bugün de mükellef bir daüssıla için
Yine her şey yerli yerinde işte, her şey tamama..
Ben,
Ben içerdeki adam,
Yine mutat hünerimi göstereceğim
Ve çocukluk günlerimin ince sazıyla
Suzinak makamından bir şarkı ağzıyla
Yine billahi kahredecek dil-i naşadımı
Seni böyle uzak,
Seni dumanlı,
Eğri bir aynadan seyreder gibi
Kafamın içinde duymak...
Dışarıda bahar geldi karıcığım, bahar.
Dışarıda bozkırın üstünde birdenbire
Taze toprak kokusu, kuş sesleri vesaire...
Dışarıda bahar geldi karıcığım, bahar...
Dışarıda bozkırın üstünde pırıltılar...
Ve içerde artık böcekleriyle canlanan kerevet,
Suyu donmayan testi
Ve sabahları çimentonun üstünde güneş...
Güneş,
Artık o her gün öğle vaktine kadar,
Bana yakın, benden uzak
Sönerek, ışıldayarak yürür...
Ve gün ikindiye döner, gölgeler düşer duvarlara,
Başlar tutuşmaya demir pencerenin camı.
Dışarıda akşam olur, bulutsuz bir bahar akşamı...
Ve içerde baharın en kötü saati budur asıl.
Velhasıl
O pul pul ışıltılı derisi, ateşten gözleriyle
Bilhassa baharda ram eder kendine içerdeki adamı
Hürriyet denen ifrit...
Bittecrübe sabit karıcığım,
Bittecrübe sabit...
Bugün Pazar,
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
Ve ben ömrümde ilk defa
Gökyüzünün bu kadar benden uzak,
Bu kadar mavi,
Bu kadar geniş olduğuna şaşarak
Kımıldamadan durdum.
Sonra saygıyla toprağa oturdum,
Dayadım sırtımı duvara.
Bu anda ne düşmek dalgalara,
Bu anda ne hürriyet, ne kavga, ne karım.
Toprak, güneş ve ben, Bahtiyarım...
NAZIM HİKMET
1980 darbesinin, üniversitelerdeki devrimci öğrenci hareketini bastırmak için oluşturulan faşist bir kurum.
6 Kasımda Ankara'da Kızılay'dayız
DEVRİMCİ ÖĞRENCİ BİRLİĞİ (DÖB)
Devrimci Öğrenci Birliği (DÖB) 6 Kasımda Ankara'da Kızılay'da olacak.
Faşizme karşı mücadele birliğini yükseltmek için hepberaber...
Tüm öğrencilere, işçi-emekçilere çağrımızdır...
POLİTİK ÖZGÜRLÜK KAZANILMADAN AKADEMİK ÖZGÜRLÜK KAZANILAMAZ! ! !
ÜNİVERSİTELER DEVRİMLE ÖZGÜRLEŞECEK! ! !
DENİZ YUSUF İNAN SAVAŞA DEVAM! ! !
1980 faşizminin, üniversitelerdeki devrimci öğrenci hareketini kontrol altına almak için kurulmuştur.
Fakat ne yaparlarsa yapsınlar bunu engelleyemeyecekler! ! !
Denizleri, Sinanları, Taylanları katleden bir zihniyete karşı, önderlerimiz tavizsizce savaşmışlardır.
Bizler de onların izindeyiz! ! !
Ağlayan hoca...
KUR'ANDAKİ CİNSİYET AYRIMCILIĞI
Allah'ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları için erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur. Onun için sâliha kadınlar itaatkârdır. Allah'ın kendilerini korumasına karşılık gizliyi (kimse görmese de namuslarını) koruyucudurlar. Baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve (bunlarla yola gelmezlerse) dövün. Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü Allah yücedir, büyüktür.(Nisa/34)
(Yukarıdaki ayet ile kocaya, karısını dövme özgürlüğü tanınıyor ama, kadına kocasını dövme özgürlüğü verilmez hiçbir ayette...)
Eğer bir kadın kocasının geçimsizliğinden yahut kendisinden yüz çevirmesinden endişe ederse, aralarında bir sulh yapmalarında onlara günah yoktur. Sulh (daima) hayırlıdır. Zaten nefisler kıskançlığa hazırdır. Eğer iyi geçinir ve Allah'tan korkarsanız şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır. Nisa/4/128
(Nisa/34 ile karısını dövebilme hakkına sahip olan kocaya, yukarıdaki ayete göre kadın sadece 'sulh' yapmakla yükümlü...)
'Erkeklerin kadınlar üzerindeki hakları gibi, kadınların da erkekler üzerinda belli hakları vardır.Ancak erkekler, kadınlara göre bir derece üstünlüğe sahiptirler.' (Bakara/228)
(Erkeklerin kadınlardan üstün olduğunu kesinlikle belirten bir ayet...)
Eğer (kendileriyle evlendiğiniz takdir de) yetimlerin haklarına riayet edememekten korkarsanız beğendiğiniz (veya size helâl olan) kadınlardan ikişer, üçer, dörder alın. Haksızlık yapmaktan korkarsanız bir tane alın; yahut da sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için en uygun olanıdır.(Nisa/3)
(Erkeklere, birden çok kadınla evlenme hakkı tanınırken, kadınlara birden çok erkekle evlenme hakkı tanınmıyor...Ayrıca, erkekler karılarının haricinde 'cariye' sahibi olabilirler ama kadınlara kocalarından başka erkek hakkı tanınmıyor...)