Sesim soğuk bir sis Gittikçe grileşen dalgınlıklar oluyor Sormuyorum bir yolculuğa kimle çıkılır Ve kim yırtıp atabilir elindeki son dönüş biletinide Tüm yalnızlıkları mümkün kılan birileri olmalı Yada kalbini kederle onaran bir göçebe Özlemek o zaman bir çığlık olabilir belki, bir çığlık Sormuyorum artık biliciyede bilginede Aşkın darası nedir Ve mutsuzluk mümkünmüdür ki o, Bir kırlangıç ikindisiydi belkide,gümüşte ve hüzne gizlenen
Ödünç sevişlerden bize kalan sonsuz grilikler oluyor yalnız Ve bir çocuğun hüznüne kazınıyor,gülüşlerimizin paramparçalığı Sesimin sislenmesi bundandır
Karşılığı yok hiçbir acının Herşey gölgesi kadar ağır Sormuyorum artık sormuyorum Hergün yeniden kodlanan umutlarla kirletiliyor dünya
Bu diyar baska diyar Diyarda sevdigim var Toprak anam yandim yandim Daglarinda zulüm var Aramadi sormadilar beni Kendime vermediler beni Aha geldim gidiyorum ben Dünyada görmediler beni Gözümden ceyhan akti özümden alev bakti Eski dostlar nerde nerde gül gibi diken çikti Aklimbana dargin oldu Deli diye birakti Ben mahsuni daglarin Nesesi yok baglarin Yaprak dökmüs gazel gazel Benim eski baglarim Bir sabah rüzgari giibi Akip gider çaglarim
insanin bilgiye ulaşmasindaki araç ve mutlu olmak ya da aksi için yani mutluluğu bozmak için ibr zihinsel etkinlik var olan gerçekleri bulup ona sahip olmak için yapılanbir eylem olarak da adlandırıla bilir
cahilliğimizin ortaya çıkmasını istemeyiz bilgiçlik taslarız ve çok az yaptığımız şeydir sormak aslında sormakla çözülecek yanlış anlamalar ve birbirimize küslüğümüz ama diyemiyoruz bilmiyorum sana sormak istiyorum bu konuyu
Öğrenmek maksadıyla soru sorulmasında beis yoktur. Ancak kendi bildiğiniz bir şeyi başkasına sormak veya o meseleya vakıf olmayan bir kimseye sormakla, onu mahcup etmiş olursunuz. Bu ise dinen caiz değildir. Soru yönelttiğiniz kimsenin cahilliğini ortaya koymak ve kendi alimliğinizi etrafa ispatlamak için sormak ise haramdır. Lüzumsuz sorular peşine takılmak ise zaman sermayesini boşa harcamak olur. Onun için faydalı ve lüzumlu olan soruların dışına taşmamak lazımdır.
Kaynak: Günümüz Meselelerine açıklamalı Fetvalar, 1249 Mehmed Emre, Eskişehir, Balıkersir-Bilecik Eski Müftüsü
Soru sormanında bir edebi adabı vardır derler... Mesela bu konu dinimizde çok güzel işlnemiştir: mesela cevabını beğenmiyeceğiniz soruyu sormamak ya da Allah'ın pazuları ne kadar büyük gibi sorudan çok alay edermişcesine rezil sorular...
Bu açıdan bakarsak, cevabını bildiğimiz ya da kendimize göre cevabı olan soruyu sormak gibi seviyesizlik yapmak: Daha çok saldırmak için sorulan sorular, fasulyenin faydaları nelerdir gibi saçma sorular, daha Konayı bilmeden anyayı sormak, sinir etmek için sormak ve daha örneklerini çoğaltabileceğimiz gereksiz sorulara soru bile denmez...
Bilmemek değil sormamak ayıptır derler ya işte sadece sormak değil öğrenmek için sormak esas marifetir...
Soruya soruyla karşılık vermek, taa Sokrates'e kadar dayanır... En basit örnek: -Neden? -Neden olmasın?
Ne kadar basit bir taktik olarak gözükse de felsefenin ve belagatın en etkiletici yanıdır hatta silahı bile diyebiliriz... Ne de olsa filozoflardan biri '''Soru sormak en güzel cevaplardan da yücedir'' dememiş midir...
İlim hazinedir. Onun anahtarı da sormaktır. Dikkat ediniz ve sorunuz. Çünkü ilim ile ilgili sorular sormakla dört kişi birden mükafatlanır: Soran(1) , cevap veren(2) , dinleyen(3) ve onları seven(4) .
Tanım: Hadis-i Şerif Kaynak: Müttefakün Aleyh
1. (İmanın esasları çerçevesinde alınması gereken) bu hadiste, “Soran” dan maksat araştıran, inceleyen, ilim öğrenmeye karar vermiş insan demektir ki bu şartlar altındaki insan Hakk Yolu’na adım atmıştır zaten. Soran kişi öğrenmeye hevesli kişidir ve soru sormaya başladığı zaman öğrenmek istediği şeyi bulur ve ona ulaşır. Bir insan sormazsa, kaygısız kalırsa, uzak kalırsa; O’nun Yolu’na girmesi mümkün değildir. Ama araştıran kişi Hakk Yolu’na adım attığını düşünerek; bu yolun gerektirdiği emir ve yasakları yerine getirir, araştırıp öğrendiğini uygular ve böylelikle sevap kazanır.
(Tabi sormanın edebi Maide suresi,5. Ayette, ‘’’… size sıkıntıya sokabilecek olan konular hakkında soru sormayınla…’’ belirtilmiştir.)
2. Soran kişiye cevap veren, öğrettiği bilgi ile sevap kazanıyor.
3. (Yararlı konuların konuşulduğu) bir toplulukta bir kişi öğretileni anlamıyorsa, sormaya da cesaret edemiyorsa eğer; yalnızca orada bulunmak istemesi ile de sevab kazanıyor. Yani bir gün bir kelime anlayabilir ya da bir gün bir kelimeyi uygulayabilir düşüncesi ile o sohbette bulunmak da ona sevab kazandırıyor.
4. Nefsine yenik yaşasa bile yahut herhangi bir sebepten cemaate gelemese bile, herhangi bir şekilde dini eğitim yapmasa bile; ilim yapanlara saygı duyuyor, sevgi duyuyorsa kişi, o da sevaba eriyor.
(Tabi sorup, bizzat öğrenip, anlayana kadar tekrar edip, anlayana kadar sormak, neticede ilmimiz ile amel etmemizdir önemli olan)
Bana eksiklerimi sorma hayat, 'BABAM' ve 'YAKIŞIKLIM' derim,
TAMAMLAYAMAZSIN! ! ! !
Sorumak,soğurmak,içine çekmek,emmek,massetmek(esk.) /(Türkiye Türkçesi Halk Ağzı) .
Ör.:'Sormuk sekeri' diye bilinen şekeri sormak(sorumak) vb.
Sordum Sari CiceGe oda Ayni kanida..
bildiğini bilene..
Sesim soğuk bir sis
Gittikçe grileşen dalgınlıklar oluyor
Sormuyorum bir yolculuğa kimle çıkılır
Ve kim yırtıp atabilir elindeki son dönüş biletinide
Tüm yalnızlıkları mümkün kılan birileri olmalı
Yada kalbini kederle onaran bir göçebe
Özlemek o zaman bir çığlık olabilir belki, bir çığlık
Sormuyorum artık biliciyede bilginede
Aşkın darası nedir
Ve mutsuzluk mümkünmüdür ki o,
Bir kırlangıç ikindisiydi belkide,gümüşte ve hüzne gizlenen
Ödünç sevişlerden bize kalan sonsuz grilikler oluyor yalnız
Ve bir çocuğun hüznüne kazınıyor,gülüşlerimizin paramparçalığı
Sesimin sislenmesi bundandır
Karşılığı yok hiçbir acının
Herşey gölgesi kadar ağır
Sormuyorum artık sormuyorum
Hergün yeniden kodlanan umutlarla kirletiliyor dünya
Sorgulama
Ne kadar
Nereye kadar
Kiminle
Ne zamana kadar
Verilen acının tarifi yok
Zaten umursayan da
Hepsi bitecek değil mi
Sen dönünce
Nasıl kabullencek
Neden kabullenecek
Bu adam seni
Daha çıkmamışken teninden
Başkasının parmak izi
Bekir Tekoğlu
Bu diyar baska diyar
Diyarda sevdigim var
Toprak anam yandim yandim
Daglarinda zulüm var
Aramadi sormadilar beni
Kendime vermediler beni
Aha geldim gidiyorum ben
Dünyada görmediler beni
Gözümden ceyhan akti
özümden alev bakti
Eski dostlar nerde nerde
gül gibi diken çikti
Aklimbana dargin oldu
Deli diye birakti
Ben mahsuni daglarin
Nesesi yok baglarin
Yaprak dökmüs gazel gazel
Benim eski baglarim
Bir sabah rüzgari giibi
Akip gider çaglarim
insanin bilgiye ulaşmasindaki araç ve mutlu olmak ya da aksi için yani mutluluğu bozmak için ibr zihinsel etkinlik var olan gerçekleri bulup ona sahip olmak için yapılanbir eylem olarak da adlandırıla bilir
cahilliğimizin ortaya çıkmasını istemeyiz bilgiçlik taslarız ve çok az yaptığımız şeydir sormak aslında sormakla çözülecek yanlış anlamalar ve birbirimize küslüğümüz ama diyemiyoruz bilmiyorum sana sormak istiyorum bu konuyu
ÇOK SORU SORMAK
Öğrenmek maksadıyla soru sorulmasında beis yoktur. Ancak kendi bildiğiniz bir şeyi başkasına sormak veya o meseleya vakıf olmayan bir kimseye sormakla, onu mahcup etmiş olursunuz. Bu ise dinen caiz değildir. Soru yönelttiğiniz kimsenin cahilliğini ortaya koymak ve kendi alimliğinizi etrafa ispatlamak için sormak ise haramdır. Lüzumsuz sorular peşine takılmak ise zaman sermayesini boşa harcamak olur. Onun için faydalı ve lüzumlu olan soruların dışına taşmamak lazımdır.
Kaynak:
Günümüz Meselelerine açıklamalı Fetvalar, 1249
Mehmed Emre, Eskişehir, Balıkersir-Bilecik Eski Müftüsü
Soru sormanında bir edebi adabı vardır derler... Mesela bu konu dinimizde çok güzel işlnemiştir: mesela cevabını beğenmiyeceğiniz soruyu sormamak ya da Allah'ın pazuları ne kadar büyük gibi sorudan çok alay edermişcesine rezil sorular...
Bu açıdan bakarsak, cevabını bildiğimiz ya da kendimize göre cevabı olan soruyu sormak gibi seviyesizlik yapmak: Daha çok saldırmak için sorulan sorular, fasulyenin faydaları nelerdir gibi saçma sorular, daha Konayı bilmeden anyayı sormak, sinir etmek için sormak ve daha örneklerini çoğaltabileceğimiz gereksiz sorulara soru bile denmez...
Bilmemek değil sormamak ayıptır derler ya işte sadece sormak değil öğrenmek için sormak esas marifetir...
Soruya soruyla karşılık vermek, taa Sokrates'e kadar dayanır...
En basit örnek:
-Neden?
-Neden olmasın?
Ne kadar basit bir taktik olarak gözükse de felsefenin ve belagatın en etkiletici yanıdır hatta silahı bile diyebiliriz... Ne de olsa filozoflardan biri '''Soru sormak en güzel cevaplardan da yücedir'' dememiş midir...
Lakin ezbere kaçarsa önemini kaybeder...
İlim hazinedir. Onun anahtarı da sormaktır. Dikkat ediniz ve sorunuz. Çünkü ilim ile ilgili sorular sormakla dört kişi birden mükafatlanır: Soran(1) , cevap veren(2) , dinleyen(3) ve onları seven(4) .
Tanım: Hadis-i Şerif
Kaynak: Müttefakün Aleyh
1. (İmanın esasları çerçevesinde alınması gereken) bu hadiste, “Soran” dan maksat araştıran, inceleyen, ilim öğrenmeye karar vermiş insan demektir ki bu şartlar altındaki insan Hakk Yolu’na adım atmıştır zaten. Soran kişi öğrenmeye hevesli kişidir ve soru sormaya başladığı zaman öğrenmek istediği şeyi bulur ve ona ulaşır. Bir insan sormazsa, kaygısız kalırsa, uzak kalırsa; O’nun Yolu’na girmesi mümkün değildir. Ama araştıran kişi Hakk Yolu’na adım attığını düşünerek; bu yolun gerektirdiği emir ve yasakları yerine getirir, araştırıp öğrendiğini uygular ve böylelikle sevap kazanır.
(Tabi sormanın edebi Maide suresi,5. Ayette, ‘’’… size sıkıntıya sokabilecek olan konular hakkında soru sormayınla…’’ belirtilmiştir.)
2. Soran kişiye cevap veren, öğrettiği bilgi ile sevap kazanıyor.
3. (Yararlı konuların konuşulduğu) bir toplulukta bir kişi öğretileni anlamıyorsa, sormaya da cesaret edemiyorsa eğer; yalnızca orada bulunmak istemesi ile de sevab kazanıyor. Yani bir gün bir kelime anlayabilir ya da bir gün bir kelimeyi uygulayabilir düşüncesi ile o sohbette bulunmak da ona sevab kazandırıyor.
4. Nefsine yenik yaşasa bile yahut herhangi bir sebepten cemaate gelemese bile, herhangi bir şekilde dini eğitim yapmasa bile; ilim yapanlara saygı duyuyor, sevgi duyuyorsa kişi, o da sevaba eriyor.
(Tabi sorup, bizzat öğrenip, anlayana kadar tekrar edip, anlayana kadar sormak, neticede ilmimiz ile amel etmemizdir önemli olan)