Yalnızlığımın düşmek gibi bir sorunu var. Görmek ise beni yalnızlığa itiyor. Ölmekse artık korkutmuyor.
Sokaklarda kör ebe oynadığı yıllarda hiç sevmezdi ebe olmayı zira hep çelme takıp düşürürdü arkadaşları. Bu yüzden bir süre sonra kör ebe oynamayı bıraktı. Bir müddet oyuncu kartları biriktirip kağıt oynadı arkadaşlarıyla ama sonra bununda kendine bir şey kazandırmayacağını anladı. Çünkü her oyunu oynadığında yenilmesi gerekiyordu illaki, yoksa zaten yendiği çocuk dövüp elindeki kartları yinede alacaktı.
Daha da büyüyüp orta okula geldiği dönemlerde, okul çıkışında okulun arkasında ki boş araziye uğramadan gitmez olmuştu eve. Her çıkışta iki kişi birbiriyle kıyasıya dövüşür, dövüş sonunda dayak atan göğsünü gere gere arkadaşlarını alır ve oradan uzaklaşır, dayak yiyen ise “ama son çaktığım yumruğu gördün dimi, acısını asıl eve gidince çekecek o” diye kendini teselli eder, arkadaşları da dayak yemiş ezik elemanı birde daşşak geçip sözleriyle döverlerdi. Eve gidince dayak yiyen çocuğun evde ağladığına emindi. Çünkü bir seferde kendisi dayak yemiş ve benzer sözlere mahsur kalıp evine gidince ağlamıştı.
Lisede kızlardan ne kadar nefret etse de hiç bir ayrım yapmadan arzuluyordu hepsini. Nefreti zaten onun kızları arzulayıp da kızların hep en uyuz olduğu adamları arzulanmasındandı. Küloduna sakladığı sigarayı öğle molasında çıkarır bir sigara yakar o kızlardan birinin gelip ondan bir sigara istemesini bekler ve eğer alırda içmeye başlarsa bacak arasından çıkarıp verdiği sigarayı dudaklarının arasına gidişini izleyerek tahrik olacak ve bunu eve gidince banyoda kullanacaktı. Ama hiç ondan sigara istenmedi, belki külodunun içinde sakladığı için paketini, belki de kızların hep marlbora içmek gibi bir nedenleri olduğu için.
Şimdi bir sebebten üniversiteyi terk etmiş, çalıştığı her iş adalet ve ahlak yoksunu işler olduğundan dolayı sürekli istifayı basmış, günün büyük bir kısmını evde çiftli koltuğunda, hemen önündeki sehpanın köşesinde tekel birasıyla yalnızlığını anlamak gibi bir nedene sahip olduğunu düşünerek, ve böyle daha mutlu olduğunu sanarak (belki de gerçekten öyleydi) geçiriyordu çoğunlukla. “Gördüklerim göreceklerimin teminatı” diye düşünürken aklına geldi oynadığı körebe oyunu. Düşündü ki insanlardan ilk o zaman nefret etmeye başladı. Birde şimdiyi düşündü değişen ne var diye. Ayağa kalktı ve bir bez parçasıyla gözlerini bağladı. Evin içinde kendi kendine körebe oynadı bir süre, önce bira şişesini sonra evde ki eşyaları teker teker bulmaya çalıştı, hiç zorlanmadan da bulabildi. Bi kaç sn durdu bir şeyler düşündü ve sonra kapıya yürüdü, merdivenlerden inip dış kapıyı açarak sokağa çıktı. Araba sesleri, çocuk sesleri duyuyor, insanların ona garip garip baktığını biliyor ama onun onları görememenin mutluluğunu yaşıyordu. Sokağın köşesindeki bakkala gitti. Bir samsun216 aldı ve hemen bir tanesini yakıp ağzına götürdü. Bakkal ona şaşkın şaşkın baksa da beklide şaşkınlığından dolayı hiçbir şey söylemedi. Ağır ağır ve dikkatlice yürüyerek bakkaldan dışarı çıktı göremediği halde gökyüzüne doğru baktı, küçük bir tebessümle birlikte kendi kendine şöyle dedi.
“Evet. Hayatımın sonuna kadar böyle yaşayabilirim”.
Yalnızlığımın düşmek gibi bir sorunu var. Görmek ise beni yalnızlığa itiyor. Ölmekse artık korkutmuyor.
Insan cok sayida Karakter cesitine sahiptir.Insan Bilinci, Yasam sartlarina göre yönlenir. Insanin Bilincli, yasayabilmesi icin Egitim gerekir. Insan Seviyor ve Biliyor ise, ozaman yapamayacagi hicbirseyyoktur, Insan Hatalardan Dogruyu ögrenir.
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla. Muhakkak ki Biz insanı en güzel bir şekilde yarattık. • Sonra da onu en aşağı seviyeye indirdik. • Ancak imân eden ve güzel işler yapanlar müstesnâ. (Tîn Sûresi: 4-6.)
1: medeniyetin tek dişini de ulan zaten hayat vurmuş bide ben vurayım deyip kıranlar 2: aman evladım büyüyünce daha kötü olur diyip diş' i sevabına yaptıranlar :)
-dede bana masal anlatsana -tamam hangisini anlatmamı istersin -hani insan varmışya evvel zaman içinde he işte o masalı anlat -tamam eskiden çok eskiden insanların yaşadığı bir dünya varmış...
madde aleminden mana alemine taşınan soyutluğun üzerine somutluk kaftanı biçilen aklı ve vıcdanı ile diğer tüm yaratılanlardan ayrılan gözü olmasına rağmen göREMEyen kulağı olmasına rağmen duYAMAYAN aciz mi aciz bir varlık ...
Akrep gibisin kardeşim, korkak bir karanlık içindesin akrep gibi. Serçe gibisin kardeşim, serçenin telaşı içindesin. Midye gibisin kardeşim, midye gibi kapalı, rahat. Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim. Bir değil, beş değil, yüz milyonlarlasın maalesef.....
insan kendini anlamayan ve ömrünü bunu anlamaya çalışmakla geçiren eşref_i mahlükat olan ama maalesef bunu tam anlamıyla yaşayamayan karmaşık gizemli bir varlık...
insan...
hayatı boyunca insan olmaya çalışır..
ya başarır..
ya ölür..
Yalnızlığımın düşmek gibi bir sorunu var. Görmek ise beni yalnızlığa itiyor. Ölmekse artık korkutmuyor.
Sokaklarda kör ebe oynadığı yıllarda hiç sevmezdi ebe olmayı zira hep çelme takıp düşürürdü arkadaşları. Bu yüzden bir süre sonra kör ebe oynamayı bıraktı. Bir müddet oyuncu kartları biriktirip kağıt oynadı arkadaşlarıyla ama sonra bununda kendine bir şey kazandırmayacağını anladı. Çünkü her oyunu oynadığında yenilmesi gerekiyordu illaki, yoksa zaten yendiği çocuk dövüp elindeki kartları yinede alacaktı.
Daha da büyüyüp orta okula geldiği dönemlerde, okul çıkışında okulun arkasında ki boş araziye uğramadan gitmez olmuştu eve. Her çıkışta iki kişi birbiriyle kıyasıya dövüşür, dövüş sonunda dayak atan göğsünü gere gere arkadaşlarını alır ve oradan uzaklaşır, dayak yiyen ise “ama son çaktığım yumruğu gördün dimi, acısını asıl eve gidince çekecek o” diye kendini teselli eder, arkadaşları da dayak yemiş ezik elemanı birde daşşak geçip sözleriyle döverlerdi. Eve gidince dayak yiyen çocuğun evde ağladığına emindi. Çünkü bir seferde kendisi dayak yemiş ve benzer sözlere mahsur kalıp evine gidince ağlamıştı.
Lisede kızlardan ne kadar nefret etse de hiç bir ayrım yapmadan arzuluyordu hepsini. Nefreti zaten onun kızları arzulayıp da kızların hep en uyuz olduğu adamları arzulanmasındandı. Küloduna sakladığı sigarayı öğle molasında çıkarır bir sigara yakar o kızlardan birinin gelip ondan bir sigara istemesini bekler ve eğer alırda içmeye başlarsa bacak arasından çıkarıp verdiği sigarayı dudaklarının arasına gidişini izleyerek tahrik olacak ve bunu eve gidince banyoda kullanacaktı. Ama hiç ondan sigara istenmedi, belki külodunun içinde sakladığı için paketini, belki de kızların hep marlbora içmek gibi bir nedenleri olduğu için.
Şimdi bir sebebten üniversiteyi terk etmiş, çalıştığı her iş adalet ve ahlak yoksunu işler olduğundan dolayı sürekli istifayı basmış, günün büyük bir kısmını evde çiftli koltuğunda, hemen önündeki sehpanın köşesinde tekel birasıyla yalnızlığını anlamak gibi bir nedene sahip olduğunu düşünerek, ve böyle daha mutlu olduğunu sanarak (belki de gerçekten öyleydi) geçiriyordu çoğunlukla. “Gördüklerim göreceklerimin teminatı” diye düşünürken aklına geldi oynadığı körebe oyunu. Düşündü ki insanlardan ilk o zaman nefret etmeye başladı. Birde şimdiyi düşündü değişen ne var diye. Ayağa kalktı ve bir bez parçasıyla gözlerini bağladı. Evin içinde kendi kendine körebe oynadı bir süre, önce bira şişesini sonra evde ki eşyaları teker teker bulmaya çalıştı, hiç zorlanmadan da bulabildi. Bi kaç sn durdu bir şeyler düşündü ve sonra kapıya yürüdü, merdivenlerden inip dış kapıyı açarak sokağa çıktı. Araba sesleri, çocuk sesleri duyuyor, insanların ona garip garip baktığını biliyor ama onun onları görememenin mutluluğunu yaşıyordu. Sokağın köşesindeki bakkala gitti. Bir samsun216 aldı ve hemen bir tanesini yakıp ağzına götürdü. Bakkal ona şaşkın şaşkın baksa da beklide şaşkınlığından dolayı hiçbir şey söylemedi. Ağır ağır ve dikkatlice yürüyerek bakkaldan dışarı çıktı göremediği halde gökyüzüne doğru baktı, küçük bir tebessümle birlikte kendi kendine şöyle dedi.
“Evet. Hayatımın sonuna kadar böyle yaşayabilirim”.
Yalnızlığımın düşmek gibi bir sorunu var. Görmek ise beni yalnızlığa itiyor. Ölmekse artık korkutmuyor.
aklı ve zekası bitirecek bizi
Insan cok sayida Karakter cesitine sahiptir.Insan Bilinci,
Yasam sartlarina göre yönlenir.
Insanin Bilincli, yasayabilmesi icin Egitim gerekir.
Insan Seviyor ve Biliyor ise, ozaman yapamayacagi hicbirseyyoktur,
Insan Hatalardan Dogruyu ögrenir.
benden önce 500 kişinin yasdıı terim. ;)
..önce kendinden olanı kendisine yakın olanı sever....
kişi sevdiğiyle beraberdir...
herkesin safı belli ise mesele yok...
vesselâm.
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
Muhakkak ki Biz insanı en güzel bir şekilde yarattık. • Sonra da onu en aşağı seviyeye indirdik. • Ancak imân eden ve güzel işler yapanlar müstesnâ. (Tîn Sûresi: 4-6.)
sen, ben, o....
nesli tükeniyor
insanlar iki çeşittir;
1: medeniyetin tek dişini de ulan zaten hayat vurmuş bide ben vurayım deyip kıranlar
2: aman evladım büyüyünce daha kötü olur diyip diş' i sevabına yaptıranlar :)
Saygımla
Üç beş damla kan..
-dede bana masal anlatsana
-tamam hangisini anlatmamı istersin
-hani insan varmışya evvel zaman içinde
he işte o masalı anlat
-tamam eskiden çok eskiden insanların yaşadığı bir dünya varmış...
sen ben o biz siz onlar... sadece bu kadar....
Esfel_u Safilin
Eşref_i Mahlukat
'Zalumen cehula'
madde aleminden mana alemine taşınan soyutluğun üzerine somutluk kaftanı biçilen
aklı ve vıcdanı ile diğer tüm yaratılanlardan ayrılan
gözü olmasına rağmen göREMEyen
kulağı olmasına rağmen duYAMAYAN
aciz mi aciz bir varlık
...
arzın halifesi, eşrefi mahlukat..
Keşke hepimizin içinde 'yalnızca' bir tane olsa,
tanımak ve tanımlamak okadar kolay olurduki.
Yanılmak ve yanılmamak adına...
hayvan x 2 melek x 2 /3 %50
Duygularıyla değil. Mantığıyla hareket eden kaba kuvvet yerine kelimelerini kullanan yaşam formudur.
Allah'ın yarattığı en muhteşem varlık bence..düşünsenize başka bir şey var mı bundan daha muhteşem şey..
bence insan olmayi çağriş tirir :))
anlaşılmaz tek varlık..
düşünen hayvan
Akrep gibisin kardeşim,
korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
Serçe gibisin kardeşim,
serçenin telaşı içindesin.
Midye gibisin kardeşim,
midye gibi kapalı, rahat.
Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
Bir değil,
beş değil,
yüz milyonlarlasın maalesef.....
yeryüzünün hem en akıllı hemde en aptal varlıgı
insan kendini anlamayan ve ömrünü bunu anlamaya çalışmakla geçiren eşref_i mahlükat olan ama maalesef bunu tam anlamıyla yaşayamayan karmaşık gizemli bir varlık...
biz
içinde herşeyden birazcık barındıran tuaf bi yaratık...