‘ATV Ana Haber’ adlı magazin programının sunucusu. Gündemle zerre kadar alakası olmayan, ipe sapa gelmez konuları büyük bir ciddiyetle anlatarak bizi güldüren komik adam. Gençliğinde solcuymuş. Sonra, sonra görmüş Doların yeşilindeki ışıltıyı. Halkın bilinçlenmeye en çok ihtiyaç duyduğu şu günlerde, halkı uyutarak veya uyutanlar tarafından görevlendirilerek para kazanan kişi. Bir seferinde, bir asansör, kendisine hizmet etmeyi reddetmişti.
'Bu Ali Kırca meselesi, ciddi bir meseledir. Esasında sevimli bir adam... Ona kızamazsınız. Tolerans boşluklarına sızan ve orada kendini unutturan bir adam. İnsanlarda 'tolerans boşlukları' vardır. Bu nasıl bir şeydir bilmiyorum ama, herhalde böyle bir şey vardır. Ali Kırca, o boşluklara sızmakta mahir. Sanki hep tolere edilmiş, hep hoşgörülmüş, hep kollanmış. Hakkını da teslim etmek lazım; iyi bir haberci, daha doğrusu iyi bir televizyoncu. Sesi de, nasıl derler, itimat telkin ediyor. Ses değil de, 'Bu adam yalan söylemez, bu adam manipüle etmez, bu adam çarpıtmaz, bu adam iyi bir adam' dedirten tınılar resmi geçidi... Efendi de bir adam. Fakat ben, bu efendilikte sınır tanımaz adamı gördüğümde, Haşmet Babaoğlu'nun yerinde ifadesiyle, 'ruhum buruşuyor', darlanıyorum. Aynı şey, 'Tarihimizle Yüzleşmek' diye bir kitap yazmış bulunan, ama 'tarihle yüzleşme fırsatı' sayılabilecek olaylarla ilgili (sözgelimi Mustafa Suphi olayı, Ali Şükrü Bey olayı, Halit Paşa cinayeti, 1938'de Meclis'e yapılan darbe) tek kelime yazmayan, yazmamayı başaran Emre Kongar'ı gördüğümde de oluyor. Bedri Baykam'da da oluyor. Bu adamlar niye böyle? Kaç kez Ali Kırca'ya, 'Hukukun tepetaklak edildiği, kuvvetler ayrılığı ilkesinin hiçe sayıldığı o netameli ara dönemde niçin Siyaset Meydanı'na ara verdin? Niçin insanlara konuşma, kendilerini ifade etme imkanı tanımadın? Niçin 28 Şubat'ın gizli onaylayıcısı konumuna düştün? ' diye sordum. Kaç kez, 'Eyvah, Siyaset Meydanı yeniden start alıyor... Bu hiç de hayra alamet değil! ' diye yazdım. Hiçbirine cevap vermedi. Daha doğrusu, o bayıltıcı efendi duruşunu korudu. Bu efendilikte, 'öteki'ni yok saymaya yönelik azami bir dikkat, bir özen, hakedilmemiş bir aristokrat tavır da yok değildi hani... Taammüden efendilik. Böylelerinden korkarım ben! Zaten ne konuşacaktı ki? Bir gazeteye verdiği demeçte, 'Bu kararların altına ben de imza atarım' demiş, 28 Şubat'ın gizli değil, açık onaylayıcısı olduğunu itiraf etmişti. Bir de 'düğmeye basmakla' övünüyordu. Daha ne desin! Tabii Ali Kırca, sadece iyi bir haberci değil, aynı zamanda duruşu olan bir sanatçı. Bir kaset yapmıştı. Bir de kitabı var. Güzel yazılar da yazıyor. Kitsch bir romantizm, bir tutam Tayfun Taliboğlu halkçılığı, bir fırt 'Arkadaşım İbraam Çavış' devrimciliği. Nasıl derler, 'damardan' veriyor. Öylesine kahredici. Ben gizli gizli şiir yazdığından da şüpheleniyorum. Hatırlarsanız, 'ses sanatçısı Ali Kırca' olarak şöhreti yakaladığı günlerde (haa, bir de 'seksi erkek' seçilmişti) , üşenmeden kalkıp sırasıyla haber bültenlerini, 'sabah şekerleri'ni, talk showları, 'kadın kadına'ları, bilumum müzik eğlence programlarını dolaşmış, o 'detone' ve 'devrimci' sesiyle türküler okumuştu. Konuk olduğu her programda mutlaka aynı soru: 'O güzel sesinizle bir türkü okur musunuz? ' Sağolsun, kimseyi kırmamış, okudukça coşmuş, coştukça okumuştu. Bir de televizyon dizisinde görünmüştü; egemen düzeni yıkmaya çalışanların 'koruyucu meleği' rolünde. Fakat ben, bu çok faal, bu çok göz önünde, bu her mecrada cismini gösteren kişinin yaşadığından pek emin değilim. Ali Kırca bana sanal bir varlık gibi geliyor. Böyle biri hiç olmamış, hiç yaşamamış... Sadece suretini gezdiren, ismi var, kendisi yok bir adam. Kaç yıldır 28 Şubat'ı, Andıç'ı, postmodern darbeyi filan tartışıyoruz, Ali Kırca'nın ismi de bir şekilde bu tartışmalarda geçiyor, ama değerli anchorman 'özenli suskunluğunu' koruyor. Ekrem Dumanlı yazmıştı: 'Bazı insanlar -üstelik isimleri zikredildiği halde- suskun kalmayı tercih ediyorlar; Ali Kırca için onca şey söylendi, yazıldı. Ağzını bıçak açmıyor. Her gün köşe yazısı kaleme alacaksın, TV programı yapacaksın ve ithamlar karşısında susacaksın! ' Olacak şey mi? Bu suskunluk 'yaşayan' birinin tavrı mı, siz söyleyin? Hayır, 'sükût ikrardan gelir' demek istemiyorum. Sadece değerli anchormanı kendisiyle ve elbette tarihle yüzleşmeye çağırıyorum. Belki biz yanlış düşünüyoruz. Belki onun dünya ve hayat tasavvuru doğrudur. Madem sesinle, sözünle, dalgalı saçlarınla kendini 'kamu'ya açtın, bunu bilmek hakkımız. ' Bu yazı 17/05/2006 tarihli Yeni Şafak'ta yayınlanmıştır. Yazarı Ahmet KEKEÇ
pozisyon şaşırtıcı, kışkırtıcı ama bu işi kameralar önünde yapması ofsayttı. hele kadını tokatlama sahnesi tam ofsayt. kadına el kalkmaz. bizim kitapta bu yazmaz abi. kadın kutsaldır, o... da olsa.
adam sevişirken basıldı die büyütülcek bişi yok..belli komplo..kendi bile olmayabilir..ben performansa şaştım sadece :))
neden eleştiriyonuz ki..sizin yapmadığınız bi şey mi? yani dünyada ilk ali kırca yapmış gibii..yapmış birileri de yakalamış..öle nette canlı yapıo şimdi..ben hala adamın pozisyonuna şaşırıom :))) hepsi bu..
Sanki onun dışındaki herkes bölünerek çoğalıyor, eşeysiz ürüyormuş gibi adamın seks yapmasını hayretle karşılıyoruz.Düşününce saçma geliyor.Ne ki? Siz hiç sevişmiyor musunuz arkadaşlaaaar? ?
-seyrettin mi videoyu -yok işim olmaz öyle şeylerle -sen delisin kaçmaz bak söylim sana -ne varkine -adamda bir teknikler var şaşarsın ben değiştircem soyadımı kırca yapacam zaten -bitti adamın işi yazık.. -ya ne bitmesi! gör bak hayran kitlesi artacak o adamın.. artık bir idol o benim için
Bir 'şaplakçı', bir din adamı için iftira kampanyası başlattıktan sonra, basın camiasında 'onun için düğmeye ben bastım' diye övünürmüş... Sonra, gel zaman git zaman, o 'şaplakçı' bir gün asansör boşluğundan aşağı düşmüş... Sağı-solu kırılan, ağzı-burnu patlayan 'şaplakçı', üzerindeki asansörün kendisini ezmesinden duyduğu korkuyla 'sakın düğmeye basmayııın.. sakın düğmeye basmayııın' diye çığlıklar atarmış düştüğü zeminden....
Not: Bu hikayede geçen kişi ve kurumlar TAMAMİYLE hayal mahsulüdür. :)
ya ben pozisyonu anlamadım.. bi piskopatlık var :))) yani ilk gördüm böle bişi.. :))))))) hahahahahh....
yaşına göre maşallah dedirtiyo ama,tokatlamalar falan.. sapıklık var mı acep.. zavallı kadın ne olduğunu anlamadı bence lan bu o tv deki adam nolamas......! bence çok komik..
haber spikeri
haber yorumcusu evvel atvdeydi simdi galiba showda
lost filmindeki josh 1 ali kırca 2, ikisindende korkulur, ikisiylede asansörde kalmaya gelmez ikiside..kici.
şuan show da haber sunan tipsiz spiker...
‘ATV Ana Haber’ adlı magazin programının sunucusu.
Gündemle zerre kadar alakası olmayan, ipe sapa gelmez konuları büyük bir ciddiyetle anlatarak bizi güldüren komik adam.
Gençliğinde solcuymuş. Sonra, sonra görmüş Doların yeşilindeki ışıltıyı.
Halkın bilinçlenmeye en çok ihtiyaç duyduğu şu günlerde, halkı uyutarak veya uyutanlar tarafından görevlendirilerek para kazanan kişi.
Bir seferinde, bir asansör, kendisine hizmet etmeyi reddetmişti.
Porno olaylarına adını karısşması ile tanımının bile gereksiz oldugu bir insan oldu gözümde...
Haber sunucusundan çok hollyved yıldızına benziyen,sac modellerindeki deyişimi yıllardır itina ile takip ettiğim,büyük haberci kötü şair...
bu tabirin en çok yakışacağı insanlardan biri
oportinizme bulaşmış
tipik bi orta yolcusun..
Eskiden Washington'dan bildiren TRT'nin haber muhaberiydi ama geçen sene bir porno yıldızı oldu...
'Bu Ali Kırca meselesi, ciddi bir meseledir.
Esasında sevimli bir adam... Ona kızamazsınız. Tolerans boşluklarına sızan ve orada kendini unutturan bir adam. İnsanlarda 'tolerans boşlukları' vardır. Bu nasıl bir şeydir bilmiyorum ama, herhalde böyle bir şey vardır. Ali Kırca, o boşluklara sızmakta mahir. Sanki hep tolere edilmiş, hep hoşgörülmüş, hep kollanmış. Hakkını da teslim etmek lazım; iyi bir haberci, daha doğrusu iyi bir televizyoncu. Sesi de, nasıl derler, itimat telkin ediyor. Ses değil de, 'Bu adam yalan söylemez, bu adam manipüle etmez, bu adam çarpıtmaz, bu adam iyi bir adam' dedirten tınılar resmi geçidi...
Efendi de bir adam.
Fakat ben, bu efendilikte sınır tanımaz adamı gördüğümde, Haşmet Babaoğlu'nun yerinde ifadesiyle, 'ruhum buruşuyor', darlanıyorum. Aynı şey, 'Tarihimizle Yüzleşmek' diye bir kitap yazmış bulunan, ama 'tarihle yüzleşme fırsatı' sayılabilecek olaylarla ilgili (sözgelimi Mustafa Suphi olayı, Ali Şükrü Bey olayı, Halit Paşa cinayeti, 1938'de Meclis'e yapılan darbe) tek kelime yazmayan, yazmamayı başaran Emre Kongar'ı gördüğümde de oluyor. Bedri Baykam'da da oluyor. Bu adamlar niye böyle?
Kaç kez Ali Kırca'ya, 'Hukukun tepetaklak edildiği, kuvvetler ayrılığı ilkesinin hiçe sayıldığı o netameli ara dönemde niçin Siyaset Meydanı'na ara verdin? Niçin insanlara konuşma, kendilerini ifade etme imkanı tanımadın? Niçin 28 Şubat'ın gizli onaylayıcısı konumuna düştün? ' diye sordum. Kaç kez, 'Eyvah, Siyaset Meydanı yeniden start alıyor... Bu hiç de hayra alamet değil! ' diye yazdım.
Hiçbirine cevap vermedi.
Daha doğrusu, o bayıltıcı efendi duruşunu korudu. Bu efendilikte, 'öteki'ni yok saymaya yönelik azami bir dikkat, bir özen, hakedilmemiş bir aristokrat tavır da yok değildi hani... Taammüden efendilik. Böylelerinden korkarım ben!
Zaten ne konuşacaktı ki? Bir gazeteye verdiği demeçte, 'Bu kararların altına ben de imza atarım' demiş, 28 Şubat'ın gizli değil, açık onaylayıcısı olduğunu itiraf etmişti. Bir de 'düğmeye basmakla' övünüyordu. Daha ne desin!
Tabii Ali Kırca, sadece iyi bir haberci değil, aynı zamanda duruşu olan bir sanatçı. Bir kaset yapmıştı. Bir de kitabı var. Güzel yazılar da yazıyor. Kitsch bir romantizm, bir tutam Tayfun Taliboğlu halkçılığı, bir fırt 'Arkadaşım İbraam Çavış' devrimciliği. Nasıl derler, 'damardan' veriyor. Öylesine kahredici. Ben gizli gizli şiir yazdığından da şüpheleniyorum.
Hatırlarsanız, 'ses sanatçısı Ali Kırca' olarak şöhreti yakaladığı günlerde (haa, bir de 'seksi erkek' seçilmişti) , üşenmeden kalkıp sırasıyla haber bültenlerini, 'sabah şekerleri'ni, talk showları, 'kadın kadına'ları, bilumum müzik eğlence programlarını dolaşmış, o 'detone' ve 'devrimci' sesiyle türküler okumuştu.
Konuk olduğu her programda mutlaka aynı soru: 'O güzel sesinizle bir türkü okur musunuz? ' Sağolsun, kimseyi kırmamış, okudukça coşmuş, coştukça okumuştu. Bir de televizyon dizisinde görünmüştü; egemen düzeni yıkmaya çalışanların 'koruyucu meleği' rolünde.
Fakat ben, bu çok faal, bu çok göz önünde, bu her mecrada cismini gösteren kişinin yaşadığından pek emin değilim. Ali Kırca bana sanal bir varlık gibi geliyor. Böyle biri hiç olmamış, hiç yaşamamış... Sadece suretini gezdiren, ismi var, kendisi yok bir adam. Kaç yıldır 28 Şubat'ı, Andıç'ı, postmodern darbeyi filan tartışıyoruz, Ali Kırca'nın ismi de bir şekilde bu tartışmalarda geçiyor, ama değerli anchorman 'özenli suskunluğunu' koruyor.
Ekrem Dumanlı yazmıştı: 'Bazı insanlar -üstelik isimleri zikredildiği halde- suskun kalmayı tercih ediyorlar; Ali Kırca için onca şey söylendi, yazıldı. Ağzını bıçak açmıyor. Her gün köşe yazısı kaleme alacaksın, TV programı yapacaksın ve ithamlar karşısında susacaksın! ' Olacak şey mi?
Bu suskunluk 'yaşayan' birinin tavrı mı, siz söyleyin?
Hayır, 'sükût ikrardan gelir' demek istemiyorum. Sadece değerli anchormanı kendisiyle ve elbette tarihle yüzleşmeye çağırıyorum.
Belki biz yanlış düşünüyoruz.
Belki onun dünya ve hayat tasavvuru doğrudur.
Madem sesinle, sözünle, dalgalı saçlarınla kendini 'kamu'ya açtın, bunu bilmek hakkımız. '
Bu yazı 17/05/2006 tarihli Yeni Şafak'ta yayınlanmıştır. Yazarı Ahmet KEKEÇ
kosssskoca ali kırcanın karizmasının dağıldığı yıldır 2006..kim ne derse desin, adamın bittiği yıldır bu yıl..
waaawww..! ! ! ....
aklıma hemen, mustafa sandal'ın şu şarkısı geldi.. ;)
'kız seni alan yaşadı.'
--
- ;))) .Pp
Son kaseti piyasaya ani bir giriş yapmışmış
pozisyon şaşırtıcı, kışkırtıcı ama bu işi kameralar önünde yapması ofsayttı. hele kadını tokatlama sahnesi tam ofsayt. kadına el kalkmaz. bizim kitapta bu yazmaz abi. kadın kutsaldır, o... da olsa.
bakınız:delikanlılığın kitabı
adam sevişirken basıldı die büyütülcek bişi yok..belli komplo..kendi bile olmayabilir..ben performansa şaştım sadece :))
neden eleştiriyonuz ki..sizin yapmadığınız bi şey mi? yani dünyada ilk ali kırca yapmış gibii..yapmış birileri de yakalamış..öle nette canlı yapıo şimdi..ben hala adamın pozisyonuna şaşırıom :))) hepsi bu..
Son kaseti çıktımışmış....
sevişiyoruz da bizimkiler nette en çok indirilen mp3 ler arasında yok aradaki fark bu :))))
Sanki onun dışındaki herkes bölünerek çoğalıyor, eşeysiz ürüyormuş gibi adamın seks yapmasını hayretle karşılıyoruz.Düşününce saçma geliyor.Ne ki? Siz hiç sevişmiyor musunuz arkadaşlaaaar? ?
Bizim SİTİ ne şimdi anlıyorum. :)))))
Hayatı 'böyle' paylaşıyormuş demek ki! :)
tarzını sevdimmm........
bir adım sonrası 'kırbaç' gibi görünüyor......- ;)) .Pp
asansör boşluğuna düştüğünde hakkın rahmetine kavuşsaydı keşke. belki efsane olurdu.
hoş böyle de oldu ya neyse ;)))
hayatı paylaşmak için...
hadi canım selametle! ..
;))))
-seyrettin mi videoyu
-yok işim olmaz öyle şeylerle
-sen delisin kaçmaz bak söylim sana
-ne varkine
-adamda bir teknikler var şaşarsın ben değiştircem soyadımı
kırca yapacam zaten
-bitti adamın işi yazık..
-ya ne bitmesi! gör bak hayran kitlesi artacak o adamın..
artık bir idol o benim için
Bir 'şaplakçı', bir din adamı için iftira kampanyası başlattıktan sonra, basın camiasında 'onun için düğmeye ben bastım' diye övünürmüş... Sonra, gel zaman git zaman, o 'şaplakçı' bir gün asansör boşluğundan aşağı düşmüş...
Sağı-solu kırılan, ağzı-burnu patlayan 'şaplakçı', üzerindeki asansörün kendisini ezmesinden duyduğu korkuyla 'sakın düğmeye basmayııın.. sakın düğmeye basmayııın' diye çığlıklar atarmış düştüğü zeminden....
Not: Bu hikayede geçen kişi ve kurumlar TAMAMİYLE hayal mahsulüdür. :)
ya ben pozisyonu anlamadım.. bi piskopatlık var :))) yani ilk gördüm böle bişi.. :))))))) hahahahahh....
yaşına göre maşallah dedirtiyo ama,tokatlamalar falan..
sapıklık var mı acep..
zavallı kadın ne olduğunu anlamadı bence lan bu o tv deki adam nolamas......!
bence çok komik..
O bir ahlâk timsali.. o bir iffet âbidesi... 'çağdaş' evliya adayı... örnek insan...:D
Bir keresinde de asansör boşluğundan aşağı düşmüştü yanlış hatırlamıyorsam.
:)
waayy Ali abii... medarı iftiharımızsınnnn! !
helal sana!
yürü namın yürüsün!
falan fıstık
gören böyle sırtını sıvazlıyo
adam da tabi neden utansın ki yaptığından tv'lerde manalı manalı sırıtarak haberleri sunuyo
tepkilerimizde de biraz tuhafız vesselam!
yeni videosunda bir pozisyon var nasıl yaptıgını hala anlayamadım :)))))
atv kendine yakısanı yaptı profesyonel davranarak ali kırca ile yollarını ayırmadı.
zaten onun ustune de yok ki ali kırca yı seviyoruz :)
hani atv haber yollarını ayırmıştı ali kırcayla :)
bugün yine o sundu ana haberi.......