Bir gün Hz.Ali(a.s) üç tane kafirle karsilasir kafirler imam Ali ye AHiRET,CENNET ve CEHENNEMiN in var oldugunu ispatlarsan biz müslüman oluruz derler.imam Ali cevabinda; Ben AHiRET,CENNET ve CEHENNEM var diyorum siz yok diyorsunuz,sizin dediginiz dogru ise benim bunlara inandigim icin bir zararim olmaz toprak olacagiz tekrar dirilmiyecegiz.Ama benim dedigim dogru ise AHiRET,CENNET ve CEHENNEM var ise eyvahlar olsun sizin halinize der.bu cevap karsisinda pes ederler ve müslüman olurlar
tabiri caizse öbür taraf - abi sana zahmet bana şu adresi tarif eder misin(kağıtı gösterir) - ooo aha orda koca bi kazan yanıyo gördün mü (cehennem) - orası mı - heee - abi pardon ya ben şu bahçeli, yeşillikli yeri sorduydum (cenneti göstererek) - hadi len...bu adresi ne diye verdiler o zaman - abi yani şimdi...ıhh ahhh noluyo ya abi kurtar beni (akabinde zebaniler adamı alır götürürler) - keh keh keh...
oysa ki ölecektik ve ne yöne gittiğimizi az cok biliyorduk...; o halde fazla çaba harcamaya gerek yoktu.yalan söylemeyecektik ve adam öldürmeyecektik ve hırsızlık yapmayacaktık ve haramdan uzak duracaktık ve tapınacaktık ve “emrolundugumuz gibi dosdogru olacaktık” ve en sonunda nihayet cennetti bize vaat edilen...peki cennete gitmek isteyenler tüm bunları yaparken cehennemi arzulayanlar aksini mi yapacaktı....?
Gerçek. Kimileri için tatlı kimileri için acı bir gerçek. Umalım ki bizler için tatlı bir gerçek olsun. Ama tatlı olması için de gerekenleri yerine getirmek şart.
Dünyada kör, sağır ve ölüler gibi yaşayanların ötede bunları duyup hissetmesi zor olsa gerek. Bugün ağlanacak hâline kahkahalar atıp gafilce davrananların yarın sürekli ağlayacaklarından korkulur. Öyle ise gelin, şimdilerde göz ve basiretlerimizin hakkını vererek hep uyanık bulunalım ki, yarın istirahat ve uyku derdimiz olmasın. Bugün gözyaşlarını ceyhun edelim ki, yarın faidesiz 'ah u vah' etme hicranı yaşamayalım. Gelin, her zaman varacağımız ufka kilitli kalalım ki, yürüdüğümüz yolun sağında ve solundaki cazibedar şeylerle başımız dönmesin, bakışlarımız bulanmasın. Bu dünyayı bir ticaret pazarı, bir kazanma mahalli kabul edip hayatımızı ona göre düzenleyemez ve aksine her şeyi cismanî arzulara bağlı götürürsek, bir gün semer vurup sırtımıza binerler ise hiç şaşırmayalım. Aslında ufuksuz, emelsiz, başı göklerde ve burnu havada kimselere yapılacak muamele de herhalde böyle olacaktır. İnsanın değeri, Allah'a intisabı ve O'nunla münasebetlerini içten devam ettirmesiyle mebsuten mütenasiptir. Ondan kopuk ve cismanî arzularla kirlenmiş insan şeklindeki bir bedeni, altınla, gümüşle, atlasla bezeseler dahi kıymeti yine çamur yine çamur yine çamurdur...
Arkada bıraktığı günlere bakıp da pişmanlık duymayacak az insan vardır. İyiler, neden daha mükemmel olmadıklarını düşünerek; kötüler de, işledikleri fenâlıkların yüz kızartıcı çirkinliklerini görerek hasret ve inkisar içinde iki büklüm olup inleyeceklerdir.
'Sûra üfürüldü mü, işte o gün çok çetin bir gündür; (bilhassa) kâfire (hiç de) kolay değildir.' Ya o 'Göklerin yarılıp parçalandığı, cehennemin köpürüp alevlendiği ve cennetin yaklaştırıldığı an, her nefis, dünyada ne hazırlayıp oraya sunduğunu (mutlaka) bilecektir.'
'(İşte) O gün kişi kardeşinden, anasından, babasından, eşinden ve oğullarından kaçar (kaçar; çünkü) o gün herkesin, başından aşkın bir işi var.. yüzler vardır o gün parıl parıl, gökçek ve sevinçle mütebessim.. yüzler de vardır, karanlık ve toz-toprak bürümüş, işte onlar kâfirler ve mücrimlerdir.'
'Şüphesiz kâfirler için zincirler, bukağılar ve çılgın alevler hazırladık. İyilikle oturup kalkanlara (gelince, onlar) kadehlerle kâfûr karışımı (kevserler) içerler.'
Arzın darmadağınık olup, yıldızların bağı kopmuş tesbih taneleri gibi sağa-sola savrulduğu o dehşetli gün, dimağlardaki cehennem tohumu ve gönüllerdeki cennet çekirdeğinin ayrı bir inkişaf faslıdır: Evet bir yanda:
'Hayır hayır! Yer çarpılıp paramparça olduğu, meleklerin saf saf (olup durduğu) ve cehennemin getirildiği o gün (evet işte o gün) insan her şeyi anlar (anlar ama) onun için (artık anlamanın) ne yararı var ki? (O) keşke bu hayatım için (bir şeyler hazırlayıp) gönderebilseydim, der.. artık O'nun azabı gibi kimse azab edemez ve O'nun gibi kimse zincire vuramaz.' Ürperten bir tablo; diğer yanda da:
'Ey itminan içindeki nefis! O senden, sen de O'ndan râzı olduğun halde dön Rabbine! (Dön) kullarım arasına katıl ve cennetime gir! '
ahiret insanoğlunun bu dünyada sömürülmesini sağlamak için ortaya atılmış bir iddadır.
Kim sömürmek istiyor, neden sömürülelim kimin menfaati var, bir iddi değil bir hakikat, bu hakikatın delillerini gözünü biraz açıp atrafa bakarsan görürsün,
Eğer yazılı bir delil istiyorsan Bir KUR'AN tefsiri Risale-i Nur Külliyatın' dan Sözler isimli eserden 10. söz Haşir bahsini oku, hakikatı görürsün.
Ahiretsiz bir dünya hiçbir aklı başında olan insan düşünemez...
Anlam Ahiret Nedir:Sonraki, sonragelen demek 1- Dünya hayatına göre ölüm ahirettir 2-Kainatın aktiftligine göre Kıyamet ahirettir 3-Allaha ulasmayı dileyipte srat-ı mustakimde olan için ise Ruhun Allaha ulaşması Ahirettir.buna Yevmül ahir, Hidayet ve Yevmil Hakk ta denir.bunu başaranada Ermiş denir bence önemli olan bu manasıdır.
hesap yeridir ama başkası sizi hesaba çekmez siz kendiizi hesaba çekersiniz ve neler eksikse yaşam deneyimi olarak onu tamamlamak için yeni bir yol çizersiniz ve cehenneme yani buraya geri gelirsiniz o çizdiğiniz yol sizin kaderiniz olur ve taaa ki aldığınız dersler bitince bir üst boyuta yani bize göre cennete geçersiniz ahiret bu arada sadece bir istasyon görevi görür...
Konu sahibi olarak; İsrafil (a.s.) , Allah’ın emriyle, kıyametin kopması için sura ilk defa üflemesiyle başlayacak olan ebedi hayata denir. İsrafil (a.s.) ’in sura ikinci üflemesiyle insanlar diriltilip hesaba çekilecek sonra dünyadaki iman ve amellerine göre ceza ve mükafat görecek. Yani, cennetlikler cennete, cehennemlikler cehenneme gidecektir. Yalnız günahkar müslümanlar cehennemde günahı nisbetinde cezasını çektikten sonra nihayetinde cennete gireceklerdir.
Bir gün Hz.Ali(a.s) üç tane kafirle karsilasir kafirler imam Ali ye AHiRET,CENNET ve CEHENNEMiN in var oldugunu ispatlarsan biz müslüman oluruz derler.imam Ali cevabinda; Ben AHiRET,CENNET ve CEHENNEM var diyorum siz yok diyorsunuz,sizin dediginiz dogru ise benim bunlara inandigim icin bir zararim olmaz toprak olacagiz tekrar dirilmiyecegiz.Ama benim dedigim dogru ise AHiRET,CENNET ve CEHENNEM var ise eyvahlar olsun sizin halinize der.bu cevap karsisinda pes ederler ve müslüman olurlar
tabiri caizse öbür taraf
- abi sana zahmet bana şu adresi tarif eder misin(kağıtı gösterir)
- ooo aha orda koca bi kazan yanıyo gördün mü (cehennem)
- orası mı
- heee
- abi pardon ya ben şu bahçeli, yeşillikli yeri sorduydum (cenneti göstererek)
- hadi len...bu adresi ne diye verdiler o zaman
- abi yani şimdi...ıhh ahhh noluyo ya abi kurtar beni (akabinde zebaniler adamı alır götürürler)
- keh keh keh...
oysa ki ölecektik ve ne yöne gittiğimizi az cok biliyorduk...; o halde fazla çaba harcamaya gerek yoktu.yalan söylemeyecektik ve adam öldürmeyecektik ve hırsızlık yapmayacaktık ve haramdan uzak duracaktık ve tapınacaktık ve “emrolundugumuz gibi dosdogru olacaktık” ve en sonunda nihayet cennetti bize vaat edilen...peki cennete gitmek isteyenler tüm bunları yaparken cehennemi arzulayanlar aksini mi yapacaktı....?
Gerçek. Kimileri için tatlı kimileri için acı bir gerçek. Umalım ki bizler için tatlı bir gerçek olsun. Ama tatlı olması için de gerekenleri yerine getirmek şart.
Dünyada kör, sağır ve ölüler gibi yaşayanların ötede bunları duyup hissetmesi zor olsa gerek. Bugün ağlanacak hâline kahkahalar atıp gafilce davrananların yarın sürekli ağlayacaklarından korkulur. Öyle ise gelin, şimdilerde göz ve basiretlerimizin hakkını vererek hep uyanık bulunalım ki, yarın istirahat ve uyku derdimiz olmasın. Bugün gözyaşlarını ceyhun edelim ki, yarın faidesiz 'ah u vah' etme hicranı yaşamayalım. Gelin, her zaman varacağımız ufka kilitli kalalım ki, yürüdüğümüz yolun sağında ve solundaki cazibedar şeylerle başımız dönmesin, bakışlarımız bulanmasın. Bu dünyayı bir ticaret pazarı, bir kazanma mahalli kabul edip hayatımızı ona göre düzenleyemez ve aksine her şeyi cismanî arzulara bağlı götürürsek, bir gün semer vurup sırtımıza binerler ise hiç şaşırmayalım. Aslında ufuksuz, emelsiz, başı göklerde ve burnu havada kimselere yapılacak muamele de herhalde böyle olacaktır. İnsanın değeri, Allah'a intisabı ve O'nunla münasebetlerini içten devam ettirmesiyle mebsuten mütenasiptir. Ondan kopuk ve cismanî arzularla kirlenmiş insan şeklindeki bir bedeni, altınla, gümüşle, atlasla bezeseler dahi kıymeti yine çamur yine çamur yine çamurdur...
Arkada bıraktığı günlere bakıp da pişmanlık duymayacak az insan vardır. İyiler, neden daha mükemmel olmadıklarını düşünerek; kötüler de, işledikleri fenâlıkların yüz kızartıcı çirkinliklerini görerek hasret ve inkisar içinde iki büklüm olup inleyeceklerdir.
'Sûra üfürüldü mü, işte o gün çok çetin bir gündür; (bilhassa) kâfire (hiç de) kolay değildir.'
Ya o 'Göklerin yarılıp parçalandığı, cehennemin köpürüp alevlendiği ve cennetin yaklaştırıldığı an, her nefis, dünyada ne hazırlayıp oraya sunduğunu (mutlaka) bilecektir.'
'(İşte) O gün kişi kardeşinden, anasından, babasından, eşinden ve oğullarından kaçar (kaçar; çünkü) o gün herkesin, başından aşkın bir işi var.. yüzler vardır o gün parıl parıl, gökçek ve sevinçle mütebessim.. yüzler de vardır, karanlık ve toz-toprak bürümüş, işte onlar kâfirler ve mücrimlerdir.'
'Şüphesiz kâfirler için zincirler, bukağılar ve çılgın alevler hazırladık. İyilikle oturup kalkanlara (gelince, onlar) kadehlerle kâfûr karışımı (kevserler) içerler.'
Arzın darmadağınık olup, yıldızların bağı kopmuş tesbih taneleri gibi sağa-sola savrulduğu o dehşetli gün, dimağlardaki cehennem tohumu ve gönüllerdeki cennet çekirdeğinin ayrı bir inkişaf faslıdır: Evet bir yanda:
'Hayır hayır! Yer çarpılıp paramparça olduğu, meleklerin saf saf (olup durduğu) ve cehennemin getirildiği o gün (evet işte o gün) insan her şeyi anlar (anlar ama) onun için (artık anlamanın) ne yararı var ki? (O) keşke bu hayatım için (bir şeyler hazırlayıp) gönderebilseydim, der.. artık O'nun azabı gibi kimse azab edemez ve O'nun gibi kimse zincire vuramaz.' Ürperten bir tablo; diğer yanda da:
'Ey itminan içindeki nefis! O senden, sen de O'ndan râzı olduğun halde dön Rabbine! (Dön) kullarım arasına katıl ve cennetime gir! '
aman allahım o anı düşünemiyorum,insanlara baktıkça düşünüğyor onlara uymamaya çalışıyorum fakat pek te olmuyor,artık tiksinmek istiyoruım
Ahiret sonun başlangıcıdır.
Tüm dünya nimetlerinin sona erdiği
Gerçeklerin doğmasıdır
Hakkettiğimiz her türlü yaşamın acı yada tatlı sonucudur
ahiret insanoğlunun bu dünyada sömürülmesini sağlamak için ortaya atılmış bir iddadır.
Kim sömürmek istiyor, neden sömürülelim kimin menfaati var,
bir iddi değil bir hakikat, bu hakikatın delillerini gözünü biraz açıp atrafa bakarsan görürsün,
Eğer yazılı bir delil istiyorsan Bir KUR'AN tefsiri Risale-i Nur Külliyatın' dan Sözler isimli eserden 10. söz Haşir bahsini oku, hakikatı görürsün.
Ahiretsiz bir dünya hiçbir aklı başında olan insan düşünemez...
tahminime göre cok uzakta degil.. bir kac galaksi ötede.. ama kesin olan birsey var, insanoglunun ölmeden ulasamayacagi bir yerde..
gözyaşları.. gözyaşları..
Anlam
Ahiret Nedir:Sonraki, sonragelen demek
1- Dünya hayatına göre ölüm ahirettir
2-Kainatın aktiftligine göre Kıyamet ahirettir
3-Allaha ulasmayı dileyipte srat-ı mustakimde olan için ise Ruhun Allaha ulaşması Ahirettir.buna Yevmül ahir, Hidayet ve Yevmil Hakk ta denir.bunu başaranada Ermiş denir bence önemli olan bu manasıdır.
Buraya neden tıklamıyor insanlar? ilginç değil mi
Ahiret = Spatyum
hesap yeridir ama başkası sizi hesaba çekmez siz kendiizi hesaba çekersiniz ve neler eksikse yaşam deneyimi olarak
onu tamamlamak için yeni bir yol çizersiniz ve cehenneme yani buraya geri gelirsiniz o çizdiğiniz yol sizin kaderiniz olur ve taaa ki aldığınız dersler bitince bir üst boyuta yani bize göre cennete geçersiniz ahiret bu arada sadece bir istasyon görevi görür...
Konu sahibi olarak; İsrafil (a.s.) , Allah’ın emriyle, kıyametin kopması için sura ilk defa üflemesiyle başlayacak olan ebedi hayata denir. İsrafil (a.s.) ’in sura ikinci üflemesiyle insanlar diriltilip hesaba çekilecek sonra dünyadaki iman ve amellerine göre ceza ve mükafat görecek. Yani, cennetlikler cennete, cehennemlikler cehenneme gidecektir. Yalnız günahkar müslümanlar cehennemde günahı nisbetinde cezasını çektikten sonra nihayetinde cennete gireceklerdir.