Cogu kez ben sokuluyorum kendilerine selam agri ben geldim, basima cöreklenirmisin yahut kalbime istersen migdeme bile cünkü ne zaman sokulsan bana diger olmazlari askiya aliyorum yasamaya ara veriyorum ne garib bu benim yaptigim aciyi aciyla dindirmek ya, iste öyle...
takipte zorlanıyorum harbi,gözler de ağrıyor.. ama gene güveniriz sana,beni yarıda bırakırsın..ortalığı cehenneme çevirip,sona geçerli nedenler bulursun..mahvedersin ya :) karışma.
Ağrı nüfusu, hızlı artışı ile dikkati çeker. Nüfus miktarı Türkiye genelinde fazla bir yekun tutmasa bile, ailelerdeki fert sayısına ve doğurganlık oranına göre nüfus artışı her zaman ülke ortalamasının üzerinde olmuştur.
Cumhuriyet öncesi nüfus için bakınız: 'Tarih' bölümü 'Salnamelerde Bayezil Sancağı' ile 'Edebiyat ve Ağrı' bölümünde 'Bir Osmanlı Kaymakamının Kaleminden Ağrı'.
Cumhuriyet döneminde yapılan ilk nüfus sayımı (1927) nda Ağrı'nın nüfusu 104 434'tür. Aynı yıl Türkiye nüfusunun toplamı 13.6 milyondur.
1990 Genel Nüfus Sayımı’na göre Ağrı, nüfus büyüklüğü bakımından 43. sıradadır. Nüfusu 500 000'den az iller grubunda yer alan Ağrı, ülke nüfusunun binde (0.773) ünü barındırmaktadır. Il'in nüfus yoğunluğu, ülke ortalamasının yaklaşık yarısı (% 55) düzeyindedir. Bununla birlikle nüfus artış hızı %2,5 ile oldukça yüksektir. Doğum oranı ve artış hızı Türkiye ortalamasının üstünde olmasına rağmen, nüfus yerleşmesi açısından tenha sayılır. Çünkü sürekli bir göç olmakladır. Göç, köyden ilçeye, ilçe veya köylerden büyük şehirlere olmak üzere iki biçimde görülür. Köyden ayrılan aileler ilk aşamada yakın ilçeye yerleşmekte, ancak şehirde aradığım bulamadığı için, ikinci aşamada büyük ve her yönü ile gelişmiş şehirlere olmakladır.
Ağrı'da iç ve dış göç çok olur. Her yıl pek çok aile, başla İstanbul, İzmir, Bursa, Adapazarı, Adana, Kayseri olmak üzere, büyük şehirlere göç etmekledir. En az göç Karadeniz ve Güney Doğu Anadolu Bölgesi'ne olmuştur. Bir yılda il dışına göçen insan sayışı yaklaşık 20.000'dır.
Ağrı'da çalışan nüfusun % 80'i tarım ve hayvancılıkla uğraşır. Bu, ekonomik yapının bir sonucudur. Köylü olup da tarım ve hayvancılık yapmayan yoktur. Şehirde oturan bir kısım aileler, hatta bazı memurlar bile hayvan besler, tarım işleri ile uğraşır.
Köyler genellikle toplu köy tipidir. Her köy mutlaka bir su, kaynak veya dere kenarına kurulmuştur. Böyle olduğu için köylere alt yapı hizmetleri götürmek kolaylaşmıştır. Ancak çok yerde olduğu gibi Ağrı'da da şehir daha çekicidir. Bazı varlıklı aileler hem şehirde, hem de köyde otururlar. Köyde arzu ettiği üretimi sağlayamayan köylüler; ya büyük şehirlere, ya da ilçe merkezlerine göçmekledirler. Bu göçün, yani köyden şehire, Doğu'dan Batı'ya göçün başlıca sebepleri:
• Aşırı ve dengesiz nüfus artışı sonucunda ortaya çıkan işsizlik,
• İklimin elverişsizliği, toprağın az verimli oluşu,
• Askerlik görevini Anadolu'nun değişik yerlerinde yapmış, büyük şehirlerde okumuş, gezmiş veya çalışmış olanların köyünü terk etmesi,
• Tarlada, tarım işlerinde ve hayvancılıkta çalışmama isteği,
• Geçimsizlik ve sosyal huzursuzluk...
1940 Yılından bu yana beşer yıllık arayla yapılan sayıma göre Ağrının nüfus toplamı şöyledir.
Ağrı, nüfusu hızla artan illerden biridir. Her nüfus sayımında Türkiye ortalamasından daha fazla bir nüfus artış hızına sahip olmuştur.
1950-1985 arasında nüfus artışında hızlılık görülürken, 1990 sayımında aynı artış olmamıştır. Bu sayımdaki illere göre yıllık nüfus artışı yıllık nüfus artışı 1,11’dir. Bunun sebebi başka illere göçtür. İlde en şiddetli şehirleşme 1950’den sonra olmuştur. Ancak merkez ilçe hariç, yeterli sanayileşme gerçekleşmemiştir. 1960-1965’de görülen düşüşteki temel etken ülke genelindeki gerilemedir. Diğer yıllarda meydana gelen artış veya gerileme; göçlere bağlı olmaktadır.
Nüfusun gelişmesi ilçelere göre incelendiğinde gelişme hızlarını belirleyen önemli etmenlerin, askeri özellikler, ekonomik durumlar ve coğrafi konum olduğu görülmektedir. Diyadin, Doğubeyazıt ve Patnos ilçelerinde artış olurken; Eleşkirt, Hamur, Taşlıçay ve Tutak ilçelerinde gerileme olmuştur.
Nüfusun Yaş Gruplarına Göre Dağılımı
Ağrı nüfusunun yaş yapısı ülke genelinden biraz farklıdır. 1985 Genel Nüfus Sayımı sonuçlarına göre 0-20 yaş arasındaki insan sayısı il nüfusunun % 62'sini oluşturur. Bu, Ağrı'daki nüfus yapısının genç olduğunu göstermektedir. Her ailede çocuk sayısı çoktur. Bunların ürelime katkıları yoktur, hepsi tüketicidir. Nüfusun böylesine dengesiz artışı ve genç neslin çoğunlukta oluşu;
• Erken evlilik,
• Çok çocuk sahibi olma isteği,
• Doğumu önleme yollarının iyi bilinememesi,
• Gelenek ve ihmalkarlıktır.
Çalışma çağına gelen nüfus sürekli çoğaldığından, işsizlik yoğun şekilde kendini hissettirir. Çalışan, yani üretimde etkin rol alan kişilerin sayısı azdır. Böyle olduğu içindir ki, il ve ilçe merkezlerinde çok sayıda görülen kahve, başlıca vakit geçirme yerleri olmuştur. Gizli ve açık işsizlik gün geçtikçe artmaktadır.
(20-24) yaş grubu, toplam nüfusun onda biri (42 020) dir. Bu nüfusun 25 836'sı erkek, 16 184'ü kadındır. Buradaki erkek fazlalığı, İl'de askerî birliklerin oluşundan ileri gelmektedir. Yirmi beş yaştan yukarı çıkıldıkça, erkek nüfus azalmakta, kadın nüfus artış göstermektedir. Yine 25 yaştan itibaren nüfus sayısı genç yaştakilere oranla giderek azalır. Bunda diğer illere yönelik göç (çalışmaya gitme vb.) olgusunun ve göçe özellikle erkek nüfusun gitmesinin payı büyüktür.
Yerleşme Düzeni ve Nüfus
Ağrı'da nüfus, şehir ve köy olmak üzere iki yerleşim biriminde yaşar.
Ağrı'da Merkez ilçe dahil, 8 ilçe, (7 bucak) , 562 köy ve 370 köy altı yerleşim birimi ile toplam 940 yerleşim ünitesi vardır. Bu kadar dağınık yerde 437 093 insan yaşar.
Nüfus; iklim bakımından daha elverişli olan yerlere, dere boylarına, akarsu kenarlarına, verimli topraklara ve çoğunlukla ovalık alanlara toplanmıştır. Yani Ağrı'da halk, yerleşmeğe elverişli havzalara ve yerleşme ünitelerine, ekonomik ve iklim şartlarına göre dengeli bir şekilde dağılmıştır. Engebeli ve dağlık alanlarda kilometre kareye düşen insan sayısı ortalama 5-10 kişi arasında, hatta yüksek yerlerde daha azdır. Göçerler sonbahardan itibaren yüksek dağlardan ve yaylalardan tamamen çekilir. Kış boyunca buralar ıssızlaşır. ilkbahar sonundan itibaren yaylaya çıkan nüfus, sonbaharda ovalık ve kapalı yerlere iner.
Ağrı'da orman bulunmadığından, bu yerleşme yerleri tamamen orman dışındadır. Köy allı yerleşim üniteleri bunlara dahil edilmemiştir. Onlar genelde dağ değinde ve yamaçtadır.
Toplam 562 köy vardır. Bunların (1990 sayımına göre) 22'sinin nüfusu 100 den az, 121'nin nüfusu 100-250 arasında, 202'sinin nüfusu 251-500 arasında 214 köyün nüfusu 501-2000 arasındadır. (Muhtarlık olmayan yerler dahil edilmemiştir) Doğubayazıt'ın Gürbulak, Patnos'un Dedeli ve Doğansu köylerinin nüfusu, 2000'dcn fazladır.
Ağrı'da köy ve şehir nüfuslarının gelişmeleri arasında, şehir nüfusu lehine önemli bir farklılık gözlenmektedir.
Türkiye'de kentleşmenin hız. kazandığı 1950 yılından itibaren, aynı durum Ağrı'da da görülmüştür. 1950 yılında köyde yaşayan insan (134 246) , şehirde yaşayan (21 209) insanın 6,5 katı iken, 1985 yılında bu oran 1,9 kalma inmiştir. Yani köy nüfusu 35 yılda yaklaşık iki misli anarken, şehir nüfusu 6,7 kat artmıştır. Bu oranlar, Ağrı'da Türkiye ortalamasının hayli üstünde bir kentleşme olduğunu göstermekledir. Bu, köy nüfusunun az arılığı anlamına gelmez. Aslında.köyde yaşayan nüfus, ülke genelinden çok daha hızlı anmakladır. Köyden şehire, Doğu'dan Batı'ya göçler olmasa, köylerde yaşayan nüfus on kalma yakın bir artış gösterecekti.
ildeki bu hızlı kentleşmenin önemli sebepleri;
köy nüfusunun kaba bir doğum sonucu hızla artması, köydeki ekilebilir toprağın zamanla azalması, topraksızlaşma, yeni yeni ailelerin ortaya çıkması, makinalaşma, köydeki hayal şartlarının şehire ve Batı'ya göre biraz daha zor olmasıdır.
Ağrı'da şehir nüfusunun köy nüfusundan fazla olduğu ilçe, sadece Merkez ilçe (Ağrı) 'dir. Diğer ilçelerin tümünde köy nüfusu şehir nüfusundan öndedir. Bununla beraber, Doğubayazıt ve Patnos ilçelerinin şehir nüfusu kalabalıktır ki, bunda ilçe merkezlerinin büyüklüğü yanında buralardaki askerî birliklerin de etkisi vardır.
Ağrı'nın Kurtuluşu M.Ö. 18. Yüzyıl öncesine dayanmaktadır. M.Ö.15. yüzyılda Hurri Mitani krallığının kuzey ucunu işgal etmiş olan ve bu topraklarda asıl hakimiyeti Urartular kurmuştur. Kimerlerle başlayıp, Pers ve Makedonyalılardan sonra M.Ö. 1. yüzyılda Part ve Şahlar, Moğollar, İlhanlılar, Kara koyunlular ve Safaviler 16. Yüzyıla kadar Ağrı ve çevresinde hakimiyet kurmuşlardır. 1514 yılında Yavuz Sultan Selim'in Şah İsmail'i Çaldıran meydan muharebesinde yenmesiyle bölge Osmanlıların eline geçmiştir. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşında Ruslar tarafından işgal edilmiş, aynı yıl yapılan Berlin Antlaşmasıyla işgal sona erdirilmiştir.
1.Cihan Harbi'nin ikinci senesinde düşman birlikleri topraklarımıza girerek hunharca katliamlar yapmışlardır. Esaret ve işgale alışmamış cesur ve imanlı halkımız 15 Nisan 1918 'de kurtuluş meşalesini Ağrı Dağı'nın doruklarından ateşleyerek, özgürlüğünü kazanmıştır. Osmanlı dönemlerinde yıllarca sancaktarlık olan Beyazıt, Cumhuriyetle birlikte Vilayet olmuştur. 1927 yılında coğrafi, ekonomik, nüfus ve ulaşım gibi sebeplerle önce Şorbulak, Karakilise ve karaköse isimleri ile anılan İl, 1938 yılında İl sınırları içinde yer alan ve Türkiye'nin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı'ndan esinlenerek AĞRI olmuştur.... 15 Nisan 1918 yılından beri her yıl 15 Nisan günü İl'in düşman işgalinden kurtuluşunun şenlikleri yapılır...
“AĞRI” ADININ VERİLİŞİ
Osmanlı-Rus savaşlarında, Ruslar tarafından bölgeye yerleştirilen Ermeniler birçok yerde kilise ve manastır yapmışlardı. Ağrı’da şimdiki Bahçelievler Polis Karakolu’nun yerinde yapılan kilise, siyah taşlardan örülü bir yapı idi. Toprağa ve bu kiliseye izafeten şehre “Karakilise” adı verilmişti. “Karakilise” adında yerleşim yeri başka illerde de vardı. Bunlar birbiriyle karıştığı için, Kars Karakilisesi, Pasinler Karakilisesi ve Eleşkirt Karakilisesi gibi adlar veriliyordu.
Kars, Pasinler ve Eleşkirt “Karakilise”si adları halk ve askerlerce karıştırıldığından; Doğu Cephesi Komutanı Kâzım Karabekir Paşa, Eleşkirt Karakilisesi’nin Kösedağ’ın doğu tarafında bulunması ve kilise ile herhangi bir ilgisinin bulunmaması yüzünden değişmesini istemişti. Çünkü Nisan 1918’de Ermeniler Ağrı’yı terk etmiş, küçük kiliseler kullanılmaz olmuştu. Harita şubesine Karakilise’nin “Karaköse” olarak tashih edilmesi ve izin için de Harbiye Nezareti (Savunma Bakanlığı) ’na yazılar yazıldı. Bu istek üzerine Kasım 1919’da Karakilise adlı “Karaköse” olarak değiştirildi.
1938’de sınırları içinde bulunan ve Türkiye’nin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı’ndan ötürü “Karaköse” adlı “Ağrı” olarak değiştirildi.
dünyanın sonu geldi sanırım
ülkemin gariban şehri
yok kiiii yok kiii...sen gerçek değilsin kiii...:S
Bir sağlık sorunu ile ilgili rahatsızlık. Bana rahatsızlığı çağrıştırıyor.
Bir ilimizin adı.Burada şark hizmetini yapmış bir arkadaşım artık 'ağrı kesici' ibaresindeki 'ağrıyı' duyunca bile irite olduğunu söylüyor :)
Cogu kez ben sokuluyorum kendilerine selam agri ben geldim, basima cöreklenirmisin yahut kalbime istersen migdeme bile cünkü ne zaman sokulsan bana diger olmazlari askiya aliyorum yasamaya ara veriyorum ne garib bu benim yaptigim aciyi aciyla dindirmek ya, iste öyle...
toprağım...
takipte zorlanıyorum harbi,gözler de ağrıyor..
ama gene güveniriz sana,beni yarıda bırakırsın..ortalığı cehenneme çevirip,sona geçerli nedenler bulursun..mahvedersin ya :)
karışma.
ishak paşa sarayı doğu beyazıttadır..
NUFUS:
Ağrı nüfusu, hızlı artışı ile dikkati çeker. Nüfus miktarı Türkiye genelinde fazla bir yekun tutmasa bile, ailelerdeki fert sayısına ve doğurganlık oranına göre nüfus artışı her zaman ülke ortalamasının üzerinde olmuştur.
Cumhuriyet öncesi nüfus için bakınız: 'Tarih' bölümü 'Salnamelerde Bayezil Sancağı' ile 'Edebiyat ve Ağrı' bölümünde 'Bir Osmanlı Kaymakamının Kaleminden Ağrı'.
Cumhuriyet döneminde yapılan ilk nüfus sayımı (1927) nda Ağrı'nın nüfusu 104 434'tür. Aynı yıl Türkiye nüfusunun toplamı 13.6 milyondur.
1990 Genel Nüfus Sayımı’na göre Ağrı, nüfus büyüklüğü bakımından 43. sıradadır. Nüfusu 500 000'den az iller grubunda yer alan Ağrı, ülke nüfusunun binde (0.773) ünü barındırmaktadır. Il'in nüfus yoğunluğu, ülke ortalamasının yaklaşık yarısı (% 55) düzeyindedir. Bununla birlikle nüfus artış hızı %2,5 ile oldukça yüksektir. Doğum oranı ve artış hızı Türkiye ortalamasının üstünde olmasına rağmen, nüfus yerleşmesi açısından tenha sayılır. Çünkü sürekli bir göç olmakladır. Göç, köyden ilçeye, ilçe veya köylerden büyük şehirlere olmak üzere iki biçimde görülür. Köyden ayrılan aileler ilk aşamada yakın ilçeye yerleşmekte, ancak şehirde aradığım bulamadığı için, ikinci aşamada büyük ve her yönü ile gelişmiş şehirlere olmakladır.
Ağrı'da iç ve dış göç çok olur. Her yıl pek çok aile, başla İstanbul, İzmir, Bursa, Adapazarı, Adana, Kayseri olmak üzere, büyük şehirlere göç etmekledir. En az göç Karadeniz ve Güney Doğu Anadolu Bölgesi'ne olmuştur. Bir yılda il dışına göçen insan sayışı yaklaşık 20.000'dır.
Ağrı'da çalışan nüfusun % 80'i tarım ve hayvancılıkla uğraşır. Bu, ekonomik yapının bir sonucudur. Köylü olup da tarım ve hayvancılık yapmayan yoktur. Şehirde oturan bir kısım aileler, hatta bazı memurlar bile hayvan besler, tarım işleri ile uğraşır.
Köyler genellikle toplu köy tipidir. Her köy mutlaka bir su, kaynak veya dere kenarına kurulmuştur. Böyle olduğu için köylere alt yapı hizmetleri götürmek kolaylaşmıştır. Ancak çok yerde olduğu gibi Ağrı'da da şehir daha çekicidir. Bazı varlıklı aileler hem şehirde, hem de köyde otururlar. Köyde arzu ettiği üretimi sağlayamayan köylüler; ya büyük şehirlere, ya da ilçe merkezlerine göçmekledirler. Bu göçün, yani köyden şehire, Doğu'dan Batı'ya göçün başlıca sebepleri:
• Aşırı ve dengesiz nüfus artışı sonucunda ortaya çıkan işsizlik,
• İklimin elverişsizliği, toprağın az verimli oluşu,
• Askerlik görevini Anadolu'nun değişik yerlerinde yapmış, büyük şehirlerde okumuş, gezmiş veya çalışmış olanların köyünü terk etmesi,
• Tarlada, tarım işlerinde ve hayvancılıkta çalışmama isteği,
• Geçimsizlik ve sosyal huzursuzluk...
1940 Yılından bu yana beşer yıllık arayla yapılan sayıma göre Ağrının nüfus toplamı şöyledir.
Ağrı, nüfusu hızla artan illerden biridir. Her nüfus sayımında Türkiye ortalamasından daha fazla bir nüfus artış hızına sahip olmuştur.
1950-1985 arasında nüfus artışında hızlılık görülürken, 1990 sayımında aynı artış olmamıştır. Bu sayımdaki illere göre yıllık nüfus artışı yıllık nüfus artışı 1,11’dir. Bunun sebebi başka illere göçtür. İlde en şiddetli şehirleşme 1950’den sonra olmuştur. Ancak merkez ilçe hariç, yeterli sanayileşme gerçekleşmemiştir. 1960-1965’de görülen düşüşteki temel etken ülke genelindeki gerilemedir. Diğer yıllarda meydana gelen artış veya gerileme; göçlere bağlı olmaktadır.
Nüfusun gelişmesi ilçelere göre incelendiğinde gelişme hızlarını belirleyen önemli etmenlerin, askeri özellikler, ekonomik durumlar ve coğrafi konum olduğu görülmektedir. Diyadin, Doğubeyazıt ve Patnos ilçelerinde artış olurken; Eleşkirt, Hamur, Taşlıçay ve Tutak ilçelerinde gerileme olmuştur.
Nüfusun Yaş Gruplarına Göre Dağılımı
Ağrı nüfusunun yaş yapısı ülke genelinden biraz farklıdır. 1985 Genel Nüfus Sayımı sonuçlarına göre 0-20 yaş arasındaki insan sayısı il nüfusunun % 62'sini oluşturur. Bu, Ağrı'daki nüfus yapısının genç olduğunu göstermektedir. Her ailede çocuk sayısı çoktur. Bunların ürelime katkıları yoktur, hepsi tüketicidir. Nüfusun böylesine dengesiz artışı ve genç neslin çoğunlukta oluşu;
• Erken evlilik,
• Çok çocuk sahibi olma isteği,
• Doğumu önleme yollarının iyi bilinememesi,
• Gelenek ve ihmalkarlıktır.
Çalışma çağına gelen nüfus sürekli çoğaldığından, işsizlik yoğun şekilde kendini hissettirir. Çalışan, yani üretimde etkin rol alan kişilerin sayısı azdır. Böyle olduğu içindir ki, il ve ilçe merkezlerinde çok sayıda görülen kahve, başlıca vakit geçirme yerleri olmuştur. Gizli ve açık işsizlik gün geçtikçe artmaktadır.
(20-24) yaş grubu, toplam nüfusun onda biri (42 020) dir. Bu nüfusun 25 836'sı erkek, 16 184'ü kadındır. Buradaki erkek fazlalığı, İl'de askerî birliklerin oluşundan ileri gelmektedir. Yirmi beş yaştan yukarı çıkıldıkça, erkek nüfus azalmakta, kadın nüfus artış göstermektedir. Yine 25 yaştan itibaren nüfus sayısı genç yaştakilere oranla giderek azalır. Bunda diğer illere yönelik göç (çalışmaya gitme vb.) olgusunun ve göçe özellikle erkek nüfusun gitmesinin payı büyüktür.
Yerleşme Düzeni ve Nüfus
Ağrı'da nüfus, şehir ve köy olmak üzere iki yerleşim biriminde yaşar.
Ağrı'da Merkez ilçe dahil, 8 ilçe, (7 bucak) , 562 köy ve 370 köy altı yerleşim birimi ile toplam 940 yerleşim ünitesi vardır. Bu kadar dağınık yerde 437 093 insan yaşar.
Nüfus; iklim bakımından daha elverişli olan yerlere, dere boylarına, akarsu kenarlarına, verimli topraklara ve çoğunlukla ovalık alanlara toplanmıştır. Yani Ağrı'da halk, yerleşmeğe elverişli havzalara ve yerleşme ünitelerine, ekonomik ve iklim şartlarına göre dengeli bir şekilde dağılmıştır. Engebeli ve dağlık alanlarda kilometre kareye düşen insan sayısı ortalama 5-10 kişi arasında, hatta yüksek yerlerde daha azdır. Göçerler sonbahardan itibaren yüksek dağlardan ve yaylalardan tamamen çekilir. Kış boyunca buralar ıssızlaşır. ilkbahar sonundan itibaren yaylaya çıkan nüfus, sonbaharda ovalık ve kapalı yerlere iner.
Köylerin yerleşme merkezlerinin konumu şöyledir:
190'ı ovada, 70'i vadide, 157'si dağ eteğinde, 95'i yamaçta, 50'si sırttadır.
Ağrı'da orman bulunmadığından, bu yerleşme yerleri tamamen orman dışındadır. Köy allı yerleşim üniteleri bunlara dahil edilmemiştir. Onlar genelde dağ değinde ve yamaçtadır.
Toplam 562 köy vardır. Bunların (1990 sayımına göre) 22'sinin nüfusu 100 den az, 121'nin nüfusu 100-250 arasında, 202'sinin nüfusu 251-500 arasında 214 köyün nüfusu 501-2000 arasındadır. (Muhtarlık olmayan yerler dahil edilmemiştir) Doğubayazıt'ın Gürbulak, Patnos'un Dedeli ve Doğansu köylerinin nüfusu, 2000'dcn fazladır.
Ağrı'da köy ve şehir nüfuslarının gelişmeleri arasında, şehir nüfusu lehine önemli bir farklılık gözlenmektedir.
Türkiye'de kentleşmenin hız. kazandığı 1950 yılından itibaren, aynı durum Ağrı'da da görülmüştür. 1950 yılında köyde yaşayan insan (134 246) , şehirde yaşayan (21 209) insanın 6,5 katı iken, 1985 yılında bu oran 1,9 kalma inmiştir. Yani köy nüfusu 35 yılda yaklaşık iki misli anarken, şehir nüfusu 6,7 kat artmıştır. Bu oranlar, Ağrı'da Türkiye ortalamasının hayli üstünde bir kentleşme olduğunu göstermekledir. Bu, köy nüfusunun az arılığı anlamına gelmez. Aslında.köyde yaşayan nüfus, ülke genelinden çok daha hızlı anmakladır. Köyden şehire, Doğu'dan Batı'ya göçler olmasa, köylerde yaşayan nüfus on kalma yakın bir artış gösterecekti.
ildeki bu hızlı kentleşmenin önemli sebepleri;
köy nüfusunun kaba bir doğum sonucu hızla artması, köydeki ekilebilir toprağın zamanla azalması, topraksızlaşma, yeni yeni ailelerin ortaya çıkması, makinalaşma, köydeki hayal şartlarının şehire ve Batı'ya göre biraz daha zor olmasıdır.
Ağrı'da şehir nüfusunun köy nüfusundan fazla olduğu ilçe, sadece Merkez ilçe (Ağrı) 'dir. Diğer ilçelerin tümünde köy nüfusu şehir nüfusundan öndedir. Bununla beraber, Doğubayazıt ve Patnos ilçelerinin şehir nüfusu kalabalıktır ki, bunda ilçe merkezlerinin büyüklüğü yanında buralardaki askerî birliklerin de etkisi vardır.
Ağrı'nın Kurtuluşu M.Ö. 18. Yüzyıl öncesine dayanmaktadır. M.Ö.15. yüzyılda Hurri Mitani krallığının kuzey ucunu işgal etmiş olan ve bu topraklarda asıl hakimiyeti Urartular kurmuştur. Kimerlerle başlayıp, Pers ve Makedonyalılardan sonra M.Ö. 1. yüzyılda Part ve Şahlar, Moğollar, İlhanlılar, Kara koyunlular ve Safaviler 16. Yüzyıla kadar Ağrı ve çevresinde hakimiyet kurmuşlardır. 1514 yılında Yavuz Sultan Selim'in Şah İsmail'i Çaldıran meydan muharebesinde yenmesiyle bölge Osmanlıların eline geçmiştir.
1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşında Ruslar tarafından işgal edilmiş, aynı yıl yapılan Berlin Antlaşmasıyla işgal sona erdirilmiştir.
1.Cihan Harbi'nin ikinci senesinde düşman birlikleri topraklarımıza girerek hunharca katliamlar yapmışlardır. Esaret ve işgale alışmamış cesur ve imanlı halkımız 15 Nisan 1918 'de kurtuluş meşalesini Ağrı Dağı'nın doruklarından ateşleyerek, özgürlüğünü kazanmıştır.
Osmanlı dönemlerinde yıllarca sancaktarlık olan Beyazıt, Cumhuriyetle birlikte Vilayet olmuştur. 1927 yılında coğrafi, ekonomik, nüfus ve ulaşım gibi sebeplerle önce Şorbulak, Karakilise ve karaköse isimleri ile anılan İl, 1938 yılında İl sınırları içinde yer alan ve Türkiye'nin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı'ndan esinlenerek AĞRI olmuştur....
15 Nisan 1918 yılından beri her yıl 15 Nisan günü İl'in düşman işgalinden kurtuluşunun şenlikleri yapılır...
“AĞRI” ADININ VERİLİŞİ
Osmanlı-Rus savaşlarında, Ruslar tarafından bölgeye yerleştirilen Ermeniler birçok yerde kilise ve manastır yapmışlardı. Ağrı’da şimdiki Bahçelievler Polis Karakolu’nun yerinde yapılan kilise, siyah taşlardan örülü bir yapı idi. Toprağa ve bu kiliseye izafeten şehre “Karakilise” adı verilmişti. “Karakilise” adında yerleşim yeri başka illerde de vardı. Bunlar birbiriyle karıştığı için, Kars Karakilisesi, Pasinler Karakilisesi ve Eleşkirt Karakilisesi gibi adlar veriliyordu.
Kars, Pasinler ve Eleşkirt “Karakilise”si adları halk ve askerlerce karıştırıldığından; Doğu Cephesi Komutanı Kâzım Karabekir Paşa, Eleşkirt Karakilisesi’nin Kösedağ’ın doğu tarafında bulunması ve kilise ile herhangi bir ilgisinin bulunmaması yüzünden değişmesini istemişti. Çünkü Nisan 1918’de Ermeniler Ağrı’yı terk etmiş, küçük kiliseler kullanılmaz olmuştu. Harita şubesine Karakilise’nin “Karaköse” olarak tashih edilmesi ve izin için de Harbiye Nezareti (Savunma Bakanlığı) ’na yazılar yazıldı. Bu istek üzerine Kasım 1919’da Karakilise adlı “Karaköse” olarak değiştirildi.
1938’de sınırları içinde bulunan ve Türkiye’nin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı’ndan ötürü “Karaköse” adlı “Ağrı” olarak değiştirildi.