Denince ne anlıyorsunuz a - Neyi analiz ettiğinden haberi var mı, b - Kim edecek, onu kim edecek, iyice karıştı c - sana ne ulan, herşeye burnunu sokuyorsun, d - Her duyduğuna inanma, tabii aklın var, yoksa devam et, sorun yok.
En son kime güvendiniz, a - Benim öyle kötü alışkanlıklarım yoktur b - Sen gene uykusuz kalmışsın, git dinlen, sabaha bir şeyin kalmaz, c - Ben doğarken ölmüşüm d - Sabura.
Felsefe bir işe yarar mı a - Yarar, senin bir işe yaramayacağın hakkında fikir verir b - Yaramaz, neyin yararı olmuş da onun olacak, c - Her işimize yarayan işe yarıyor mu, o niye yarasın, ayrı yarasın abime.
Gerçekten pek korkunçla, ruhum seyret onları, belli belirsiz, gülünç ve mankenlere benzer, dehşet verici, garip, sanırsın uyurgezer, nereye saplanmış, sır, koyu göz yuvarları. O gözler ki tanrısal kıvılcımı gitmiştir, uzağa bakar gibi, bakıp dururla göğe, ağırlaşmış bir başı kaldırımlar üstüne, düş le eğildiklerini kimse görmemiştir, ve geçerler sınırsız karanlığın içinden, bu sonsuz suskunluğun içinden. Ey kent, sen, böğürüp, şarkı söyler, gülerken çevremizde, acımasız şekilde zevke safaya düşkün, bak, sürükleniyorum, onlardan daha şaşkın, diyorum, ne arıyor, bütün bu körler Gök¹te.
BAUDELAİRE, Fransız Dahi ŞAİR, Mistik, 1867
Sen kimsinle başlayıp gelmekte olan karanlığı ilk sezen ve çığlıklarını atan, bir üstün zihin, endüstrileşme ile birlikte ortaya çıkan ürünlerin artık ürünlerin vitrinlere konduğu yeni tip şehrin, metropol içinde harmanlanan insanın sürükleyen dramını dillendirip, acı bir portresini çizer döneminde, ve yeni insan tipi önce tekniğin yarattığı zor ve rekabetle yoğunlaşmış, yalnızlaşmış şehirde darbe üstüne darbe yiyerek, ve kırılarak hayatını sürdürmeye çalışır, fırın eskisindan daha harlıdır artık, sen kimsin değerleri yaşamlarının açmazlarını bir türlü sonuçlandıramaz, pansumanlar da fayda etme, yara alttan gözükür, kanayarak. İşte bunu marifetmiş gibi her tarafa kültürel bir şampiyonluk, geçmiş kültürü de bir zavallılık, geri kalmışlık gibi anlatanlar, şimdiki nesillerin, değerleri tanımayan, giderek, her türlü insani vasıftan uzaklaşan kimliklerini ellerine verir, ve bu kimlik sınırda geçmez, vizeye tabidir, o hakir gördükleri eğitimsiz insanlar döneminde hiçbir ülkenin vize sormadıkları şimdi 200 den fazla üniversite ile donanmış haliyle dünyada pek çok yerde istenmez, hatta parası bile olsa, artık aradıkları medeniyet ülkeye gelmiştir, yolda yürümek bile güçleşmiş, gergin insanların verimlililği düşmüş, ekonomi batağa saplanmış, gene pansumanla geçiştirme dolmalarıyla, açlığa çözüm aranır, hem ruhta hem de mide de bu kez, böyle bir yapıya, Godot nun asla gelmeyeceği, sadece kırımlar ve fırın sevkiyatı olabileceği göz ardı edilir, tam gaz küfre fırsat buldukça devam edilir. Kolay gelsin, geleceğiniz sinema artık, seyirlik.
Denince ne anlıyorsunuz a - Neyi analiz ettiğinden haberi var mı, b - Kim edecek, onu kim edecek, iyice karıştı c - sana ne ulan, herşeye burnunu sokuyorsun, d - Her duyduğuna inanma, tabii aklın var, yoksa devam et, sorun yok.
En son kime güvendiniz, a - Benim öyle kötü alışkanlıklarım yoktur b - Sen gene uykusuz kalmışsın, git dinlen, sabaha bir şeyin kalmaz, c - Ben doğarken ölmüşüm d - Sabura.
Hiç borçlu kaldığınız oldu mu a - Ne zaman bitti ki b - Dünyaya geldik, yetmez mi, c - ne istiyorsun gene ya.
Felsefe bir işe yarar mı a - Yarar, senin bir işe yaramayacağın hakkında fikir verir b - Yaramaz, neyin yararı olmuş da onun olacak, c - Her işimize yarayan işe yarıyor mu, o niye yarasın, ayrı yarasın abime.
Başkasında en çok görmek istediğimiz şey aslında kendimizde en çok sakladığımız şey olabilir mi, yani sadece sordum.
Tarih size neler öğretti, a - Önce kendi öğrensin b - Hiç utanması yok mu c - Sana ne bana ne, d - Yesin onu nenesi. Sizin nenenizle derdiniz ne,
Kan emicilik diyince ne anlıyorsun, ve kaç şekilde olur, a - Ruhen b - fikren c - cepten, kolay gelsin.
Develiği nasıl anlarsınız, kamburunu görünce mi, yere çökünce mi, ya pisliği, temizlenince mi.
Neden hep kendine yontmasıyla tanınmıştır, başka yonttuğu neler vardır, yontmak doğasından mı kaynakltanmaktadır, ve başka neler kesmektedir,
Gerçekten pek korkunçla, ruhum seyret onları, belli belirsiz,
gülünç ve mankenlere benzer, dehşet verici, garip, sanırsın
uyurgezer, nereye saplanmış, sır, koyu göz yuvarları. O gözler ki
tanrısal kıvılcımı gitmiştir, uzağa bakar gibi, bakıp dururla göğe,
ağırlaşmış bir başı kaldırımlar üstüne, düş le eğildiklerini kimse
görmemiştir, ve geçerler sınırsız karanlığın içinden, bu sonsuz
suskunluğun içinden. Ey kent, sen, böğürüp, şarkı söyler, gülerken
çevremizde, acımasız şekilde zevke safaya düşkün, bak, sürükleniyorum,
onlardan daha şaşkın, diyorum, ne arıyor, bütün bu körler Gök¹te.
BAUDELAİRE, Fransız Dahi ŞAİR, Mistik, 1867
Sen kimsinle başlayıp gelmekte olan karanlığı ilk sezen ve çığlıklarını atan, bir üstün zihin, endüstrileşme ile birlikte ortaya çıkan ürünlerin artık ürünlerin vitrinlere konduğu yeni tip şehrin, metropol içinde harmanlanan insanın sürükleyen dramını dillendirip, acı bir portresini çizer döneminde, ve yeni insan tipi önce tekniğin yarattığı zor ve rekabetle yoğunlaşmış, yalnızlaşmış şehirde darbe üstüne darbe yiyerek, ve kırılarak hayatını sürdürmeye çalışır, fırın eskisindan daha harlıdır artık, sen kimsin değerleri yaşamlarının açmazlarını bir türlü sonuçlandıramaz, pansumanlar da fayda etme, yara alttan gözükür, kanayarak. İşte bunu marifetmiş gibi her tarafa kültürel bir şampiyonluk, geçmiş kültürü de bir zavallılık, geri kalmışlık gibi anlatanlar, şimdiki nesillerin, değerleri tanımayan, giderek, her türlü insani vasıftan uzaklaşan kimliklerini ellerine verir, ve bu kimlik sınırda geçmez, vizeye tabidir, o hakir gördükleri eğitimsiz insanlar döneminde hiçbir ülkenin vize sormadıkları şimdi 200 den fazla üniversite ile donanmış haliyle dünyada pek çok yerde istenmez, hatta parası bile olsa, artık aradıkları medeniyet ülkeye gelmiştir, yolda yürümek bile güçleşmiş, gergin insanların verimlililği düşmüş, ekonomi batağa saplanmış, gene pansumanla geçiştirme dolmalarıyla, açlığa çözüm aranır, hem ruhta hem de mide de bu kez, böyle bir yapıya, Godot nun asla gelmeyeceği, sadece kırımlar ve fırın sevkiyatı olabileceği göz ardı edilir, tam gaz küfre fırsat buldukça devam edilir. Kolay gelsin, geleceğiniz sinema artık, seyirlik.