Örneğim Van Gogh un resimlerindeki renkler bize ait renkler değildir, ama, bize de aitmiş gibi görünür, ortak dünya temsili için, halbuki bizle alakalarını çoktan kesmişlerdir, duyularında yansıyan bir sevinci renkler olarak yansıtır, ancak, bu dünyaya mal ettiğinde yerini bulacaktır o sevinç çünkü, yani yani başka varlıklar, varlığa aynalık edecek, ondan yansıyan başkalarına geçerken, gene sonsuzca geri dönecektir, burda tam anlaşılmasa da sevinç onu anlayacaktır.
Yapı çözüm - böyle olması daha uygun görünüyor - bir şey olmamayı belirtirken, hiçbir şey de bulunan imkansızlığı deneyimler, yani imkansızın imkanıyla kuşatılmıştır, bu da ancak imkansızın deliliği ile edilebilir hale gelir, ondan Angelus Silesius dan söz açarken - Alman Mistik Şair -, gidilmesi imkansız yere gitmenin, hiçe dönüşmekten geçtiğini de belirtir, -- Hiçten varlığa gelmek, ve hiçbirşey gibi, Tanrı gibi, Hiç gibi, Hiç¹in ta kendisi gibi, kendini ön dayanak olmaksızın taşıyan bir doğum. - Tanrı, ya da Hiç - haline gelme gibi, bu kendi olma işte budur imkansız görünen, imkansızlıktan daha öte, en imkansızdan daha imkansızdır, der,
Ve başyapıtı Gramatoloji kitabında bu deneyimin etkili tanımını yapar - İlahi olan iz¹in toplam hareketinde bir an dır. -, peki bunu nasıl biliyor Derrida, bu düşünülerek bilinecek bir durum değildir, bir yaşama halidir, ondan Mistik bir filozoftur aslında, aziz olarak görenler de var, İngiliz, Fransız yobaz entelleri epey uğraştılar, ne saçmalıyor bu gibisinden, yaşandığında ancak vakıf olunabilecek bir akılla çözümlenebilecek bir konuya nüfuz edemezlerdi zaten, o da anlaşılmadı diye sızlandı, ama, insanlar da ne yapsın yani, içinde olmadığı bir deneyim, dışardan ancak o kadar görünür.
HİÇBİR YERDEN MANZARALAR, Kısa bir alıntı, meraklısı, internetten bulur.
Hiçbir yer salınmaktır zamansızlığın parıltıları üzerinde, bilgi verilmez, alınmaz da, taa kör bir noktada görür gibi ilerlediğin, yalın, ton dışı, renk uzaklığı, nerenden kaynar, yoksa o mu sana kaynar, açıkça dile gelmez, ne göz ne gece, saf sen, ben tutsak elinde, yok üzre yok, sızan, öğütülmüş, akıl bozan, sakınmalı uzayan, kıpırtısız, görülmesi daha sağ, ölü de.
gökhan, 2005
Ve bunu sen temin edemezsin, uygun bir zeminin varsa O seni bulur. Çözüm, yani yapı, gene kendi izin verdiği kadardır. Bizden başlamaz, dışardan müdaheledir, geçici olarak biz de bulunur sadece, ve uzaklaşır, gene yalnız bırakır, ne yapılacaksa sen yapacaksın yani. Ödev senin, son nefese kadar, bu konuları ciddiye alanlar dikkat etsin.
Yeni bir şeye başlamak gerçekten başlamak mıdır, yoksa eskisinin tekrarı mı, aynısı ise neye başlamıştın, sahi siz hiç bir şeye başladınız mı, ya da yeni bu deyince yenilenmiş mi, oldunuz, her yaşadığınızı hep yaşamak mı kabul edersiniz, nedir o.
Gönlü rahat olmakdan daha büyük servet de bilmiyorum, sahiciliğin tayinini biz yapamayız, ama, yapanı da ikna edecek şeyi tavizsiz, hilesiz, yapmazsak da, benimiz, sahiciliği yutmuşsa, bir yararı olacağına ikna olmam, kendi payıma.
Yeryüzündeki en üstün kavramdır, kendine, başkasına verdiğin emek, zaten takva onu kapsar, Allaha çalışmak, hem kendine, gayret göstererek, hem de başkalarına aynı şekilde yapılandır, bu modernde sakatlanır, ve sıkı döker, çünkü başkaları bitmiş ve sadece kendin kalmışsındır, ve yaşamın artık topallayarak ilerler, dökme de temel nedendir, takvacı işte bunu aşar, tuzağa düşmez, geleceğe böyle hak kazanır yani verdiği emekle, ondan, bu kadar istisnai bir konuda, kılını kıpırdatma ihtiyacı duymayan, moderndir, takvacı olamaz, yani istisnaisinde bile bencilliğini aşamayanın gündelik kalan yaşamında biri için bir şey yapacağına ancak kargalar inanır, bir de kendi, teskin olmak için, gerisi yalan rüzgarıdır, biz o rüzgarı ömrümüzce yaşadık, ama, beklemeden yapmaya da devam ettik, takva işte odur, herkes eşit, ve açıktır, yapan da kendine, yapmayan da, sınav da bu.
Doku, boşluk içermez, ama, boşlukla beraberdir, cisimselleşmede nitelik odağıdır, içeren bir içeriksizlik olarak cisimselleşir, içeriksiz yokken de cisimdir, cisim, içeriksiz olduğu için cisim, yani yokluk denilen şey cisimdir, şu andaki cisim halinde bir yokluk, yokluğa katılınca da kayıp yok, aynı aynılığını koruyor, yani aynı kalmak nitelikten geçiyor, yani içeriksiz olanı içerik yaptıkça cisimleşiyorsun, şu andaki yok halin yoklukta tekrar cisimleşiyor, burdaki niteliğin yoklukta, cisim.
En son yaşadığınız empati vakası nedir a - Vakayi adi bile denmez b - Bu arkeologların saçmalamaları, nerden biilyorsun öyle olduğunu c - Sen hangi gezegenden bahsediyorsun.
Tarihin saati neden yavaş çalışır a - Ne yaptığından haberi varmı ki b - Bana ne yaptın c - Tarih bu, kafası çalışsa, neden geçmişte kalsın d - Senin maydonoz olmadığın bir şey var mı, sana ne elalemin saatinden neden takip ediyorsun, e - Çalışmış ya sen ona bak.
Örneğim Van Gogh un resimlerindeki renkler bize ait renkler değildir, ama, bize de aitmiş gibi görünür, ortak dünya temsili için, halbuki bizle alakalarını çoktan kesmişlerdir, duyularında yansıyan bir sevinci renkler olarak yansıtır, ancak, bu dünyaya mal ettiğinde yerini bulacaktır o sevinç çünkü, yani yani başka varlıklar, varlığa aynalık edecek, ondan yansıyan başkalarına geçerken, gene sonsuzca geri dönecektir, burda tam anlaşılmasa da sevinç onu anlayacaktır.
Yapı çözüm - böyle olması daha uygun görünüyor - bir şey olmamayı belirtirken, hiçbir şey de bulunan imkansızlığı deneyimler, yani imkansızın imkanıyla kuşatılmıştır, bu da ancak imkansızın deliliği ile edilebilir hale gelir, ondan Angelus Silesius dan söz açarken - Alman Mistik Şair -, gidilmesi imkansız yere gitmenin, hiçe dönüşmekten geçtiğini de belirtir,
-- Hiçten varlığa gelmek, ve hiçbirşey gibi, Tanrı gibi, Hiç gibi, Hiç¹in ta kendisi gibi, kendini ön dayanak olmaksızın
taşıyan bir doğum. - Tanrı, ya da Hiç - haline gelme gibi, bu kendi olma işte budur imkansız görünen, imkansızlıktan daha öte, en imkansızdan daha imkansızdır, der,
Ve başyapıtı Gramatoloji kitabında bu deneyimin etkili tanımını yapar - İlahi olan iz¹in toplam hareketinde bir an dır. -, peki bunu nasıl biliyor Derrida, bu düşünülerek bilinecek bir durum değildir, bir yaşama halidir, ondan Mistik bir filozoftur aslında, aziz olarak görenler de var, İngiliz, Fransız yobaz entelleri epey uğraştılar, ne saçmalıyor bu gibisinden, yaşandığında ancak vakıf olunabilecek bir akılla çözümlenebilecek bir konuya nüfuz edemezlerdi zaten, o da anlaşılmadı diye sızlandı, ama, insanlar da ne yapsın yani, içinde olmadığı bir deneyim, dışardan ancak o kadar görünür.
HİÇBİR YERDEN MANZARALAR, Kısa bir alıntı, meraklısı, internetten bulur.
Hiçbir yer salınmaktır zamansızlığın parıltıları üzerinde,
bilgi verilmez, alınmaz da, taa kör bir noktada görür gibi
ilerlediğin, yalın, ton dışı, renk uzaklığı, nerenden kaynar,
yoksa o mu sana kaynar, açıkça dile gelmez, ne göz ne gece,
saf sen, ben tutsak elinde, yok üzre yok, sızan, öğütülmüş,
akıl bozan, sakınmalı uzayan, kıpırtısız, görülmesi daha sağ,
ölü de.
gökhan, 2005
Ve bunu sen temin edemezsin, uygun bir zeminin varsa O seni bulur. Çözüm, yani yapı, gene kendi izin verdiği kadardır. Bizden başlamaz, dışardan müdaheledir, geçici olarak biz de bulunur sadece, ve uzaklaşır, gene yalnız bırakır, ne yapılacaksa sen yapacaksın yani. Ödev senin, son nefese kadar, bu konuları ciddiye alanlar dikkat etsin.
Yeni bir şeye başlamak gerçekten başlamak mıdır, yoksa eskisinin tekrarı mı, aynısı ise neye başlamıştın, sahi siz hiç bir şeye başladınız mı, ya da yeni bu deyince yenilenmiş mi, oldunuz, her yaşadığınızı hep yaşamak mı kabul edersiniz, nedir o.
En son ne zaman yalnızdınız. a - Valla ben kalabalık bir adamım, nedir o b - Kim değil ki c - 24 Katta oturuyoruz, başka nasıl olacaktı, normaal.
Gönlü rahat olmakdan daha büyük servet de bilmiyorum, sahiciliğin tayinini biz yapamayız, ama, yapanı da ikna edecek şeyi tavizsiz, hilesiz, yapmazsak da, benimiz, sahiciliği yutmuşsa, bir yararı olacağına ikna olmam, kendi payıma.
Yeryüzündeki en üstün kavramdır, kendine, başkasına verdiğin emek, zaten takva onu kapsar, Allaha çalışmak, hem kendine, gayret göstererek, hem de başkalarına aynı şekilde yapılandır, bu modernde sakatlanır, ve sıkı döker, çünkü başkaları bitmiş ve sadece kendin kalmışsındır, ve yaşamın artık topallayarak ilerler, dökme de temel nedendir, takvacı işte bunu aşar, tuzağa düşmez, geleceğe böyle hak kazanır yani verdiği emekle, ondan, bu kadar istisnai bir konuda, kılını kıpırdatma ihtiyacı duymayan, moderndir, takvacı olamaz, yani istisnaisinde bile bencilliğini aşamayanın gündelik kalan yaşamında biri için bir şey yapacağına ancak kargalar inanır, bir de kendi, teskin olmak için, gerisi yalan rüzgarıdır, biz o rüzgarı ömrümüzce yaşadık, ama, beklemeden yapmaya da devam ettik, takva işte odur, herkes eşit, ve açıktır, yapan da kendine, yapmayan da, sınav da bu.
Doku, boşluk içermez, ama, boşlukla beraberdir, cisimselleşmede nitelik odağıdır, içeren bir içeriksizlik olarak cisimselleşir, içeriksiz yokken de cisimdir, cisim, içeriksiz olduğu için cisim, yani yokluk denilen şey cisimdir, şu andaki cisim halinde bir yokluk, yokluğa katılınca da kayıp yok, aynı aynılığını koruyor, yani aynı kalmak nitelikten geçiyor, yani içeriksiz olanı içerik yaptıkça cisimleşiyorsun, şu andaki yok halin yoklukta tekrar cisimleşiyor, burdaki niteliğin yoklukta, cisim.
En son yaşadığınız empati vakası nedir a - Vakayi adi bile denmez b - Bu arkeologların saçmalamaları, nerden biilyorsun öyle olduğunu c - Sen hangi gezegenden bahsediyorsun.
Tarihin saati neden yavaş çalışır a - Ne yaptığından haberi varmı ki b - Bana ne yaptın c - Tarih bu, kafası çalışsa, neden geçmişte kalsın d - Senin maydonoz olmadığın bir şey var mı, sana ne elalemin saatinden neden takip ediyorsun, e - Çalışmış ya sen ona bak.
Sen manyak mısın a - Evet, kim değil ki, benim ayrıcalığım neden olsun, ben eşitlikten yanayım b - Ne zararımı gördünüz c - Akıllıyım diyenden iyidir.