Her kayıp gerçek değildir, sana bağlı, her ölüm gibi. Keyif yaratmak, keyfilikten geçmez, sıkı bir içsel disiplin talep eder, dışarı aşılmaz, ama içerde mümkün, ondan sonra da dışarıya gerek kalmaz, dışarı dışarda kalır, senin yolun artık açıktır.
Bir kırmızı güvercinler sürüsü düşüncenin yöresinde gürlüyor, bu sürgünde kendime bütün gökçe yazınların ölmez oyunlarını oynayabileceğim bir sahne kurdum. Duyulmamış zenginlikler gösterecektim size, geçmişini gözlüyorum bulduğunuz gömülerin, arkasından ne gelecek biliyorum. Eşsiz bir konutta koskoca yapıtımı tamamladım, yüce yalnızlığımı geçirdim orda, mayaladım kanımı. Ödevim bağışlandı, artık bunu düşünmemeli bile, öte dünyalığım ben gerçekten, göreceğim bir iş yok burada.
Rimbaud, Fransız Mistik ŞAİR, 1891, 36 yaşında öldü, işi kalmamış, sonra da facialar yüzyılı başladı.
Görmede çoktan ikamet eden hem dünyanın gösterisinde hem de varoluşumuzda işlev kazandıran bir anlamı vardır, özne deneyiminin niteliksel özelliğinin bize verilebilmesi için dünyanın bir gösteri , kişiye has bedenin de tarafsız bir zihin tarafından bilinen bir mekanizma olması gerekirdi.
Merleau PONTY, Fransız Filozof, 1961
Yaratır Allah gökleri ve yeri gerçek ile, cezalansın herkes diye, kendi yaptıklarıyla, çünkü haksızlık yapılmaz hiç kimseye. - KURAN, KENDİ.
Kötülük, yaratılışla ortaya çıkan tecelliye karşı zeminin tepkisiyle uyandıktan sonra, insan kendini ebedi biçimde bireyselliği ve bencilliği içinde kavrar, bu nedenle herkes kötülüğün karanlık ilkesiyle doğar, bu ilke ancak karşıtının ortaya çıkmasıyla öz bilince yükselse bile, bugünün insanı söz konusu olduğunda, ışık olarak iyilik, ancak ilahi bir dönüşümle karanlık ilkeden çıkıp gelişebilir.
Ben, kendi eyleminin sonucudur, bilinç kendini koymadır. - Fichte, Alman Filozof, 1814
Öte yandan bu bilinç, Ben¹i algılama ya da onu anlama olarak anlaşıldığı ölçüde, birincil değildir ve tüm bilme edimleri gibi gerçek bir varlığı önkoşul olarak almak durumundadır. Bilincin bir edimi olarak her türlü bilmeden önce varsayılan bu varlık, aslında ne varlıktır ne de bilgidir, o kendini öne koymadır, kendini bir şeye dönüştüren ve bütün varlık türlerinin zemini olan ilk ve temel iradedir. Çünkü salt düşünülür olan, tamamen zamanın dışındadır.
Kişileşen ve tinselleşen kötülüğe karşı koymak için, tinin ışığı insan kişiliğinde, Tanrı ile yaratılış arasındaki uyumu en yüksek düzeyde yeniden kurmak için bir aracı olarak ortaya çıkar. Kişisel olan yine kişisel olan tarafından iyileştirilebileceğinden, Tanrı insanlaşmalıdır ki, böylece insan Tanrıya dönebilsin. İyileşme - kurtuluş - , ancak zemin ile Tanrı arasındaki ilişkinin yeniden kurulması ile mümkündür.
Schelling, 1854
Çev. M.B. Albayrak.
Sizi esfeli safiline attık, ama, kabiliyet de verdik. - KURAN, KENDİ.
Allahın ipine sıkı sarılın. - KURAN, KENDİ.
Hiçbir yere sığmayan Allah, gerçek müminin kalbine sığar. - KURAN, KENDİ.
İnsanın iradesi canlı güçler arasındaki bağ olarak değerlendirilebilir, ve bu irade evrensel irade ile uyumlu olduğu sürece - samimi iman da diyebiliriz - , canlı güçler ilahi bir ölçüde ve dengede var olurlar. Ama, bireysel irade, asıl mekanı merkezden kenidini ayırır ayırmaz, güçler arasındaki bağ da ayrışır, bu bağın yerine, tikel irade kandi başına hüküm sürmeye başlar. Ancak bu irade, ilk iradenin yaptığı gibi güçleri bir araya getiremez ve bu nedenle birbirinden ayrılan güçlerden, arzu ve isteklerin hiddetli yoğunluğunda kendine özgü bir yaşam formu oluşturmak zorundadır. Bu ise, güçlerin ilk bağının , yani doğanın ilk zeminin, kötülüğün bile içinde devam etmesiyle mümkün olabilir. Ama yaşam, ilk koşullardaki gibi sahici olamayacağından, tekil bir şekilde oluşan yaşam, yanlıştır, yalanların yaşamıdır, huzursuzluğun ve yozlaşmanın arttığı bir yaşamdır.
Schelling, 1854
Çev. Mehmet Barış ALBAYRAK,
Evet Fransız İhtilali ile başlayan sen kimsinci sürecin kazandırdıkları bunlar, meraklısı son iki yüzelli yıllık Avrupa Tarihine, 80 sonrası ve özellikle 2000 ler, yakın dönem ülke tarihine dikkatli baksın, zihin açıcı bulacaktır, nereye doğru evrildiğine dair, tabii dökme süreci alabildiğine artarken, akışın tersine yüzebilen sayısı da hızla azalıyor, yani sınav en etkin döneminde, işini görüyor, top siz de ve kendi bekanız elinize bakıyor, ayrıca keyifde sizin, yapacaklarınızda özgürsünüz, süreniz bitene kadar, sonrası, orda anlaşılır hale gelecek, ve çözüm de yok. Artık herşey bireysel. Kolay gelsin.
Her kayıp gerçek değildir, sana bağlı, her ölüm gibi. Keyif yaratmak, keyfilikten geçmez, sıkı bir içsel disiplin talep eder, dışarı aşılmaz, ama içerde mümkün, ondan sonra da dışarıya gerek kalmaz, dışarı dışarda kalır, senin yolun artık açıktır.
Bir kırmızı güvercinler sürüsü düşüncenin yöresinde gürlüyor, bu sürgünde kendime bütün gökçe yazınların ölmez oyunlarını oynayabileceğim bir sahne kurdum. Duyulmamış zenginlikler gösterecektim size, geçmişini gözlüyorum bulduğunuz gömülerin, arkasından ne gelecek biliyorum. Eşsiz bir konutta koskoca yapıtımı tamamladım, yüce yalnızlığımı geçirdim orda, mayaladım kanımı. Ödevim bağışlandı, artık bunu düşünmemeli bile, öte dünyalığım ben gerçekten, göreceğim bir iş yok burada.
Rimbaud, Fransız Mistik ŞAİR, 1891, 36 yaşında öldü, işi kalmamış, sonra da facialar yüzyılı başladı.
Görmede çoktan ikamet eden hem dünyanın gösterisinde hem de varoluşumuzda işlev kazandıran bir anlamı vardır, özne deneyiminin niteliksel özelliğinin bize verilebilmesi için dünyanın bir gösteri , kişiye has bedenin de tarafsız bir zihin tarafından bilinen bir mekanizma olması gerekirdi.
Merleau PONTY, Fransız Filozof, 1961
Yaratır Allah gökleri ve yeri gerçek ile, cezalansın herkes diye, kendi yaptıklarıyla, çünkü haksızlık yapılmaz hiç kimseye. - KURAN, KENDİ.
Yazdırılan şiir de - şair - yoktur, yazılan şiir de, - şiir - .
Anlatılır gibi değil, - PLATON, 347, Antik Filozof,
Ve sonra, bu zahmetli hiçbiryerdelik içinde,
apansız o anlatılmaz yer.
RİLKE, Alman Mistik, 1926
Uğuldayan sessizlik bile yeter dese,
coşku sürmeli, herşey apaçık da beyan
edilse, bir ucu kapalı kalır.
Yalnız apansız açık kalır.
gökhan, 2005
Numen, der, yani bllinemez, kuşkusuz öyle, ama, bildirir, neyi, haddini ve dönüşsüz, bilinemezliği bir ebedi girdaptır.
Kötülük, yaratılışla ortaya çıkan tecelliye karşı zeminin tepkisiyle uyandıktan sonra, insan kendini ebedi biçimde bireyselliği ve bencilliği içinde kavrar, bu nedenle herkes kötülüğün karanlık ilkesiyle doğar, bu ilke ancak karşıtının ortaya çıkmasıyla öz bilince yükselse bile, bugünün insanı söz konusu olduğunda, ışık olarak iyilik, ancak ilahi bir dönüşümle karanlık ilkeden çıkıp gelişebilir.
Schelling, 1854
Çev. M.B.Albayrak.
Ben, kendi eyleminin sonucudur, bilinç kendini koymadır. - Fichte, Alman Filozof, 1814
Öte yandan bu bilinç, Ben¹i algılama ya da onu anlama olarak anlaşıldığı ölçüde, birincil değildir ve tüm bilme edimleri gibi gerçek bir varlığı önkoşul olarak almak durumundadır. Bilincin bir edimi olarak her türlü bilmeden
önce varsayılan bu varlık, aslında ne varlıktır ne de bilgidir, o kendini öne koymadır, kendini bir şeye dönüştüren ve bütün varlık türlerinin zemini olan ilk ve temel iradedir. Çünkü salt düşünülür olan, tamamen zamanın dışındadır.
Schelling, 1854
Kişileşen ve tinselleşen kötülüğe karşı koymak için, tinin ışığı insan kişiliğinde, Tanrı ile yaratılış arasındaki uyumu en yüksek düzeyde yeniden kurmak için bir aracı olarak ortaya çıkar. Kişisel olan yine kişisel olan tarafından iyileştirilebileceğinden, Tanrı insanlaşmalıdır ki, böylece insan Tanrıya dönebilsin. İyileşme - kurtuluş - , ancak zemin ile Tanrı arasındaki ilişkinin yeniden kurulması ile mümkündür.
Schelling, 1854
Çev. M.B. Albayrak.
Sizi esfeli safiline attık, ama, kabiliyet de verdik. - KURAN, KENDİ.
Allahın ipine sıkı sarılın. - KURAN, KENDİ.
Hiçbir yere sığmayan Allah, gerçek müminin kalbine sığar. - KURAN, KENDİ.
İnsanın iradesi canlı güçler arasındaki bağ olarak değerlendirilebilir, ve bu irade evrensel irade ile uyumlu olduğu sürece - samimi iman da diyebiliriz - , canlı güçler ilahi bir ölçüde ve dengede var olurlar. Ama, bireysel irade, asıl mekanı merkezden kenidini ayırır ayırmaz, güçler arasındaki bağ da ayrışır, bu bağın yerine, tikel irade kandi başına hüküm sürmeye başlar. Ancak bu irade, ilk iradenin yaptığı gibi güçleri bir araya getiremez ve bu nedenle birbirinden ayrılan güçlerden, arzu ve isteklerin hiddetli yoğunluğunda kendine özgü bir yaşam formu oluşturmak zorundadır. Bu ise, güçlerin ilk bağının , yani doğanın ilk zeminin, kötülüğün bile içinde devam etmesiyle mümkün olabilir. Ama yaşam, ilk koşullardaki gibi sahici olamayacağından, tekil bir şekilde oluşan yaşam, yanlıştır, yalanların yaşamıdır, huzursuzluğun ve yozlaşmanın arttığı bir yaşamdır.
Schelling, 1854
Çev. Mehmet Barış ALBAYRAK,
Evet Fransız İhtilali ile başlayan sen kimsinci sürecin kazandırdıkları bunlar, meraklısı son iki yüzelli yıllık Avrupa Tarihine, 80 sonrası ve özellikle 2000 ler, yakın dönem ülke tarihine dikkatli baksın, zihin açıcı bulacaktır, nereye doğru evrildiğine dair, tabii dökme süreci alabildiğine artarken, akışın tersine yüzebilen sayısı da hızla azalıyor, yani sınav en etkin döneminde, işini görüyor, top siz de ve kendi bekanız elinize bakıyor, ayrıca keyifde sizin, yapacaklarınızda özgürsünüz, süreniz bitene kadar, sonrası, orda anlaşılır hale gelecek, ve çözüm de yok. Artık herşey bireysel. Kolay gelsin.