Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • hastalık hastası27.10.2003 - 23:04

    başak burcunun özelligi...

  • yaşar nuri öztürk27.10.2003 - 15:51

    askeriyenin, hükmü nafiz siyasi erkin gölgesinde olsaydim, ben degil bravehart, tek basina dünyayi kurtaran matrix kahramani keanu reavues (böle mi yaziliyordu) olurdum...

  • yaşar nuri öztürk27.10.2003 - 15:49

    laf ve mantik cambazi
    dikkatli bakan biri her hareketinde aslinda üstünde oynadigi ipten düstügünü görür ama,
    o kendini tüm zamanlarin en iyisi saniyor...

  • yaşar nuri öztürk27.10.2003 - 15:48

    yasar nuri öztürk,
    dini yorumlamada kendini peygamberden daha yetkili gören birisi...

    hadisleri nas olarak kabul etmemek demek bu manaya gelir, altta diyanet isleri baskani da bu konuda dogru dürüst bir laf etmis...

  • yaşar nuri öztürk27.10.2003 - 15:46

    26.10.03,
    zaman
    nuriye akmanin röportajindan

    Bardakoğlu, isim vermeden bazı uzmanları eleştirdi:
    ‘Kur’ana göre’ diye başlayıp kişisel yorumlarını söylüyor

    “Kur’an’a ve İslam’a göre başlayan cümleler tehlikelidir. ‘Benim Kur’an’dan ve İslam’dan anladığıma göre’ denmesi lazımdır.” diyen siz değil miydiniz?

    Doğru.

    Ama şimdi siz, Diyanet İşleri Başkanı olarak, “Ben Kur’an’dan bunu anlıyorum.” mu diyeceksiniz? Biz sizin söylediklerinizin, kişisel bir yorum olup olmadığını nasıl anlayacağız?

    Biz Diyanet olarak dinin yorumu tartışmalarına doğrudan girmeyi düşünmüyoruz. Buna zemin hazırlamayı, insanları bilgilendirmeyi düşünüyoruz. Yani biz en son imkan sunup ve gerekiyorsa hakemlik yapacağız. Ama bütün tartışmalara girip de şahıslarla teke tek cedelleşmeyiz. “Kur’an’a göre, İslam’a göre” diye başlayıp, kendi kişisel yorumlarını buna monte eden bir dizi yazar, çizer ve vaiz var. Yazdıkları kitapların bir kısmında gerçekten Kur’an’da ve Peygamber’in sünnetinde olan anlatılır. Çoğunda da kendi kişisel yorumu, beklentisi, kızgınlığı, sempatisi anlatılır. Biz bundan bir defa kurtarmalıyız. Yani temel İslami metinlerde olanla, bizim yaptığımız yorumları birbirinden ayırmalıyız. Mesela biri “İslam’a göre kadın savaşa gitmez.” der. Diğeri “İslam’a göre kadın ön safta yer almalıdır.” der. Birisi “İslam’a göre kadın devlet başkanı olmaz.” der. Biri “olabilir” der. Biri “Kadın hakim olur.” der. Diğeri “olmaz” der. Bütün bunlar kültürdür. Ben diyorum ki kültürle dini birbirinden ayırmalıyız. Kur’an, dinin içinde belli bir saygınlığı olan kitaptır. Allah bu kitabı gönderip bırakmamış işi. Ona bir peygamber göndermiş,23 yıl anlatmış bu işi. Mesela biz Kur’an’ın kutsal kitap olduğuna neden hareketle inanırız?

    Peygamber öyle dediği için.

    Hah, ağzınıza sağlık. Biz peygamberi kabul ettiğimiz için kitabı kabul ediyoruz. Peygamber dese ki bu kitabın şu kadarı Allah’ın kelamı, şu kadarı benim sözüm, yine ona inanacaktık. Demek ki, kitapla peygamber arasında çok fazla bir şey yok otorite olarak. Onun için Kur’an Müslümanlığı olmaz. Kur’an geldi, peygamber geldi, anlattı ve dindarların bunu bir anlama biçimi oluştu. İslamiyet farklı coğrafyalarda, tarihin farklı dönemlerinde yaşandı; ama birbirinin çok uzağında ve hiç ilgisi olmayan insan ve dindar tipleri çıkmadı diyebilir miyiz, diyemeyiz. Ama bunların bir ortak paydası var. İşte Müslümanlığı bu ortak paydada aramalıyız. O yüzden kurgusal İslam gerçeği yansıtmaz. İslam’a göre, Kur’an’a göre demek yerine, ben bu çağda yaşayan bir birey olarak, ben okuduğum Kur’an’ı bu şekilde anlıyorum, cümlesini kurmalıyız. Ben de böyle konuşacağım.

  • terennüm24.10.2003 - 10:05

    bir musiki eserinin sözlerini eli iste gözü oynasta vaziyetlerinde, mirildanma...

  • terennüm24.10.2003 - 10:04

    ferit devellioglu, osmanlica-türkce lugat:

    1. yavas ve güzel bir sesle sarki söyleme,2. sakima

  • okzident24.10.2003 - 10:01

    doguya orient, batiya da okzident deniyor..

  • okzident24.10.2003 - 10:00

    Nesebi gayri sahih millet

    ingiltere ve fransa'nin ortacag halini kitablar, önemli hususlardan biri olarak gayri mesru cocuklar dramina da mutlaka deginiyorlar..

    12. yy. ingiltere'sinde bir yilda on binlerle ifade edilen gayri mesru cocuk sayisi veriyordu tarihin en büyük yalanlari diye milliyet yayinlarinda cikan bir kitab.. Fransa keza...

    hele bugün evlilik diye bir kurumun olmadigi, evli insanlarin baskalarindan cocuk sahibi olmayi siradan olay saydigi günümüzde...

    O yillardan bu güne dogacak gayri mesru veletleri hesaba katarsak, batida nesebi mesru insan bulmak imkansiz...

    bu nesepsiz herifler her girdikleri yeri irz namus olarak kokutuyorlar.. Oturmus bir sistemde, mide bulandiracak kadar sahtekar bir tavirla insan haklarindan bahs edip, dumanli havada etmediklerini birakmiyorlar...

    bosnada...

    cecenistanda..

    bir ara bir dostum telefon acti: cecen bir arkadasim elinde reuter veya interfaks haber ajansindan alinmis bir haber kupürüyle geldi diyor. Haberde yazilanlara göre, rus cocuklari, cecen köyüne baskin düzenlemis, erkekleri bir kenara cekmisler, karilarinin gözleri önünde erkeklere tecavüz etmisler...

    bu coniler..
    72,5 milletin karisimi olan nesepsizler...

    2. dünya savasinda isgal ettikleri almanyada tecavüz etmediik kadin birakmamislar.. babasi afrikali annesi alman bir amerikali gazeteci, genclik yillari almanyada gecerken, amerikan askerlerinin silah tehdidiyle mahallenin ortasinda cigliklar attirarak becerdigi kadini kurtarmak isteyene de silah gösterdiigini anlatiyor...
    2. dünya savasi sonrasinda almanyanin en önemli toplumsal sorunlarindan birisi, amerikali zencilerden olma esmer alman cocuklariydi..
    toplumun utanciydilar..
    sayilari az degildi...


    bu gün coniler kurtarmaya gittikleri irakta kayitlanabildigi kadariyla 4 bin kadina tecavüz etmisler..
    tarlalarda calisan kadinlar,
    yaslilar,
    cocuklar..

    coniler ülkelerinde karilarina, sevgililerine hatta kerane karilarina tatbik edemedikleri fantazilerini bizim din kardeslerimize tatbik ediyorlar..
    tarlada calisan namuslu köylü kadinlarina tatbik ediyorlar..

    nesebi gayri sahih bir milletin evlatlarinin din kardeslerimizi diktatörün zulmundne koruyacagini zann eden salaklar...
    artistleri, sanatcilari, mankenleri kendi rizalariyla beceren udayin fantazilerinden ülkeyi kurtaracagini düsündügünüz kahramanlariniz...

  • ırak savaşı23.10.2003 - 09:36

    yeni safaktan:


    Irak'ta tecavüz dehşeti

    İşgal ve yağmanın yanında binlerce Iraklı kadın ABD askerlerinin tecavüzüne uğradı. Sadece kayıtlı 4 bin tecavüz vakası var.9 yaşındaki kız çocukları bilinmeyen yerlere götürülüyor, direnişçilerin kadın akrabaları kayboluyor.


    Irak'ın maddi ve manevi zenginliklerini yağmalayan Amerikan askerleri, adına 'şok ve dehşet' dedikleri saldırılarını bu kez Iraklı kadınlara yöneltti. Operasyon ve güvenlik araması adı altında tutuklanan Iraklı kadınların birçoğu Amerikan askerlerinin cinsel taciz ve şiddetine maruz kalıyor. Amerikalı bir Müslüman, Arabia televizyonuna gönderdiği resimlerle bu gerçeği tüm çıplaklığı ile gözler önüne serdi.

    Dr. Susan Blocks, Irak'ın işgal edildiği günlerde yayımladığı makalesinde, Irak'ın tarihi, kültürel, ekonomik ve sosyal olarak yağmalanıp saldırıya uğramasından sonra şimdi de Iraklı kadınların namuslarının ayaklar altında çiğnendiğini dile getirdi.

    4000 Iraklı kadının daha işgalin ilk günlerinde tecavüze uğradığını dile getiren Blocks,40 ile 50 yaşlarındaki köylü kadınların nasıl Amerikalı askerlerin cinsel fantazilerinin malzemesi olarak kullanıldığını bütün dehşetiyle dile getirdi. Yazıda, sapıkça partilerin düzenlendiğini söyleyen Blocks, kadınların evlerinden sürüklenerek çıkarıldığını ve işgalci askerlerin postallarının dibine birer külçe halinde bırakıldığını belirtiyor.


    9 yaşındaki kızın trajedisi


    Dr. Susan Blocks, makalesinde özetle şu önemli açıklamalarda bulundu:

    Irak'taki As Sabah gazetesi, Bağdat'ın 180 kilometre güneyindeki Suwaria'da 14 ve 15 yaşlarında iki genç kızın Amerikan askerlerinin defalarca tecavüzüne uğradığını yazdı.9 Haziran'da meydana gelen bu olayı örtbas eden Amerikalı yetkilier, bütün suçlamaları geri çevirdi. Bir başka insanlık dışı olay ise Sanarai'de yaşandı. İki ay önce tecavüze uğramış ve psikolojik tedavi gören 9 yaşındaki bir kız,18 Temmuz 2003 tarihinde, Amerikan askerleri tarafından bir kez daha ailesinin gözleri önünde zorla alıkonuldu ve bilinmeyen bir yere götürüldü. Tecavüz ve cinsel şiddetin kol gezdiği Irak'ta, cinsel sömürüye maruz kalan kadınların tıbbi müşahede altında tutulduğu belirtiliyor. Depresyona giren kadınlara yakınları da yardım edemiyor. Bunun en büyük nedeni ise bundan utanç duymaları. Akrabaları bu yüzden onları kendi yıkım ve psikolojileriyle başbaşa bırakmak zorunda kalıyorlar.

    Sadece kaydedilen 4 bin tecavüz olayı var

    Irak'ta kız kaçırma ve tecavüz olayları bir salgın hastalık gibi giderek yayılıyor.17 yaşındaki Beyda Cafer Sadık adlı Iraklı bir kız, okula gitmek üzere çıktığı evine bir daha dönmedi. Her gün böyle onlarca olayla karşılaştıklarını söyleyen aileler, çaresiz bir bekleyiş içinde. Saddam yanlıları veya direnişçiler olarak tutuklanan Iraklı erkeklerin tüm kadın akrabalarının da işgalci askerler tarafından alıkonulduğu biliniyor. Şu ana kadar kaydedilen resmi cinsel şiddet uygulamaları, ABD askerlerinin yaş sınırı tanımadığını ortaya koyuyor. Kayıtlardaki cinsel sömürüye maruz kalan en genç mağdure 9, en yaşlısı ise 64 yaşında. Kaydedilen 4 bin tecavüz vakası bulunuyor.

    ABD ASKERİ KUR'AN'I YERE ATINCA HALK AYAKLANDI

    Irak'taki Amerikan işgal güçleri, dün Müslümanların manevi değerlerine yönelik çirkin bir davranışta bulundu. Bir ABD askeri, Iraklı bir kadının çantasındaki Kuran-ı Kerim'i yere fırlattı. Irak'ta Petrol Bakanlığı'nda çalışan Zeynep Asım, ABD askerlerinin, Bağdat'ta hükümete ait bir tesisin önünde örtülü bir bayanın çantasını askeri köpekle aramak istediğini, Emel Kerim adındaki kadının da çantasında Kuran olduğunu ve köpeğin kendisinden uzak tutulmasını istediğini söyledi. Zeynep, bir ABD askerinin çantadan Kuran-ı Kerim'i alarak yere fırlattığını ifade etti. Emel Kerim'in de bunun üzerine kalabalığa dönerek, 'Amerikan askerinin mukaddes kitabımıza hakaret etmesine müsaade edecek misiniz? ' diye sorması üzerine gösteriler başladı. ABD askerleri havaya ateş açtılar. Diğer görgü şahidi Muhammed Cesim, Saddam Hüseyin dönemini arar hale geldiklerini söyledi.