Yavuz Sultan Selim Han, dünya tarihinin yetiştirdiği en büyük hükümdarlardan olduğu gibi, tarihin en büyük cihangirlerinden de biridir. Devlet ve millet söz konusu olduğunda sertleşir, kimsenin gözünün yaşına bakmazdı. Yavuz Sultan Selim Han, istişare yapmadan hiçbir işe başlamazdı. Uzun uzun istişareler yapar, işin ehli ile karar alır, karar alındı mı, konu onun için kapanmıştır. Yakın çevresine şöyle der: –Herhangi bir iş hususunda karar almadan önce isteyen istediği görüşü beyan etsin. Karar alındıktan sonra, kararın aleyhine konuşanı zinhar cezalandırırım. Yavuz çok sert karakterlidir. Korkusu bütün devlet erkânının yüreklerine sınmıştır. Böyle sert yapıdaki bir sultan, sertliğinin aksine tarihin en merhametli sultanlarından biridir. Tarihte onun kadar ağlayan başka bir Hükümdar bulmak zordur. Yavuz'un ne yaman bir hükümdar olduğunu şu hadise ortaya koymaktadır. Yavuz, İslam hilafetini üzerine almıştır. Halifelik sıfatı ile ilk Cuma namazını Halep'te kılmaktadır. Hatip hutbede Cuma hutbesini okumaktadır. Hatip hutbeyi Yavuz adına okuyor, Yavuz'un sıfatlarını sayarken şöyle der: 'Hakımü'l–Haremeyn' Hatibin bu hitabı, Sultan Yavuz'da üzerinde olumsuz etki yaptı. Tarihçi Öztüna, bu meseleye şöyle bir açıklama getirir: 'Hatip, Yavuz'un haberi olmadan bu hutbeyi, hazırlamış ve okumuş olamaz. Hatibin,'Hakım' kelimesini kullanacağını Yavuz bilmektedir. Fakat Yavuz o esnada kendisine gelen bir heyecan, tevazu yada ilham ile 'hakim' kelimesini 'hadim'e çevirir.(11) Miladı 1516 yılına kadar 'Hakımü'l–Haremeyn' diye anılan Halifeler, bu tarihten itibaren Yavuz'un düzeltmesi ile 'Hadimu'l–Haremeyn' şeklinde bütün İslam dünyasının camilerinde Cuma hutbelerinde okunmaya başlanır. Hatip hutbeden inerken, Yavuz Sultan Selim Han'da, üzerine oturduğu kılımı kaldırır, camının taş zeminin de secde eder. Caminin içi dişi cemaatle doludur. Cihan Hükümdarının bu hareketi, cemaati galeyana getirir. Duygular coşmuş, gözler pınar olmuştur. Bu hadiseye tarihçilerin yorumu şudur: 'İslâm tarihinde diyânetperverliğin bu derece üstün başka bir misali bulunmaz dense yeridir' der ve Yavuz Selîm'in bu suretle şair Kâ'b bin Züheyr'in kasidesine karşı hırkasını vermiş olan Peygamber Aleyhisselâm'a imtisal etmiş olduğunu kaydetmektedir. Rıdanıye'de ordunun en önünde düşmanla göğüs göğüse savaşmaktadır. Bu durumu gören yakın çevresi, Yavuz'a biraz geri çekilmesi için ricada bulunur: –Sultanım! Allah korusun siz şehid olursanız ordu ve devlet başsız kalır. Yavuz çevresinin bu ikazına aldırmaz: –Biz Fatih torunuyuz, çadır içinden savaş idare etmeyiz, diyen tarihin şanlı Yavuz'u, 2. büyük meydan savaşını kazanıyordu. Tarihçi Öztuna'da şu notu düşmektedir: 'Ülkesinin her tarafında yanız adaletin hâkim olmasını istedi. Boş vakitlerini, âlim ve ediplerin meclislerinde geçirmekten hoşlanırdı. İlmi sever, ulemaya hürmet ederdi.'(12) Yavuz'a niçin güzel ve süslü elbiseler giymediği sorulduğunda o şu tarihi cevabı verir: –Vezirlerin ve beylerin süslü giyinmeleri padişahlarına saygıdan ileri gelir. Biz kime şirin görünmek için süslü giyinelim ki? Bizim padişahımız Allah, vücudun dışına değil, içindeki cevhere, imana bakar. Asya ve Afrika'daki fetihler Osmanlı'yı gerçek bir cihan devleti haline getirdi. Osmanlı'nın her sahadaki gücü, dünyanın diğer bütün devletlerinin gücünden fazlaydı.
'Daha kalsa dünya meydanlarını, İki şehsuvara dar bulacaktı. Takvimler gününden gün almasalar, Belki karadeniz ak olacaktı. Ağlasın taşlara kapanıp tarih, Selîm'ler gelir de Yavuz'lar gelmez! '
Hayat bi mülteci önünde diz çök artık..! Gözünde pembe gözlük çek çıkar gözünden Her yanın talan ve görmedinmi Gerçekliği söylenenler hep yalandı görmedinmi? Dinle! Boyandı gözlerim sakladılar özleri Üstü kapalı gerçek ve küstü kapandı gerçek Çok dehşet bir cisim elendi korktum! Peki neden sustun? Korku boyun borcun olsun! Susuştu yüzlerim kumardır her hayat Kafanda kaybet kalbindir mabed Ey elmayı ve insanı aynı ipe dizen matematik! Karanlıkta gözün görmez ama kalp duyar dialektik Farazi yapılan işler var ben gördüm gayri etik Kitabı aç oku işte buda didaktirdir eylit Kemirgenler yerin altında yaşar hepsi yeryüzüne tehdit! Örtpas komplo teorilerinizi sıkıca giyin.. Bypass kalpler duymasın Susun! Kanasın Filistin.! Her bi annenin içinde kadınlar ağlar İçinde kadınlar anlar ve Allah Vardır Bağıl Tezatlar ki beynimden tıpkı bir zehir gibi etime sızdı Bu ölümlerime ilettiğim anlamınada gelmez Sen yinede her gerçekliğe bir kılıf uydur Ve neden diye sorarlarsa dur! Hakikati gizlemek için kıvrılan dudağımın kenarında patlayan İlkokul..
Sen Yalansın! 3 le çarp ve sonra böl beni Geriye kalansın yalansın! Artık arama sorma çünkü istanbulda değilim.. Sende çok uzakta aklım orada ben odamda.. Gözpınarlarımdan kalbime sen akarsın.. Keşke gelmeseydin keşke tanımasaydım Çok büyük hataydı çok büyük ve Sen yasaksın Şimdi kendi evine geri git Ve benide sorma Sil kafandan anladın mı sen yasaksın! Mavi gözlerinle içime işledin verem misali Sanki çok iyiydi her şey bir de sen geldin üstüme Neyse artık çok geç biliyorum gideceksin.. Belki gideceksin..
Nakarat (2x) Vurdun gittin artık bittin..! Keşke gelmeseydim keşke tanımasaydım Kalbim ağrıyor ve yağmur yolcu etti Elveda sana.. Elveda sana ve yarına..
Şimdi sen günahsın.. bense bir günahkar Sen bir tövbe olsan ben seninle tövbekar Beni benden çektin aldın..Kim kazandı? Bu işin sonu dayoktu anlamıştım hep haramdı Karşılık mı bekledim ki senden Sadece sen yanımda varken ben gülerdim Gülmesem de ağlamazdım.. Artık yoksun.. İsterimki burada kalmasın Kokunda yok olsun Çünkü sen giderken arkanda kalan tek hatıraydı yastığımdaki kokun.. Tüm değer yargılarımı yıktın gittin.. Sanki tüm bu dünya çok gereksiz.. Kanımı dolduran bir elveda sebepsiz.. Yargılanmış öyle tüm geçen zaman pişman olmak.. Geriye dönmek olmaz artık haybeye tek bir damla dahi ağlamak& Unutacaksın.. Biliyorum unutacaksın&
Hep bir önceki kesfi yeniden tekrarlamak gibi sen hep el sürülmüs ve üstünde adim izleri olan o kadinlari sevmistin dokundugun her duyguda bir baskasina ait parmak izleri vardi yada duygulari öldürülmüs bir sevdanin ipuclari sen hep daha önce öpülmüs bir kadinin dudaklarinda sana dair cümleler bekledin oysa islanan kelimeler bir baþ kasi adina sana yönlendirilmis öznesi eylemine uymayan devrik cümleler kurmaya görevlendirilmisti onu öperken baska birinin gölgesi araya giriverirdi hep ve aslinda sevislerin senle olmadigini bilemedin kapanan gözlerde sen hep bir baska resim üzerine fotomontajdin azizim defolu caddelerde fotomontaj..
Karafaki rakı sürahisine denir. Karafın küçüğüdür. Karafaki de zaten “sürahicik” manasına gelir. Yarım ufak rakı alacak boydadır.
Yavuz Sultan Selim Han, dünya tarihinin yetiştirdiği en büyük hükümdarlardan olduğu gibi, tarihin en büyük cihangirlerinden de biridir. Devlet ve millet söz konusu olduğunda sertleşir, kimsenin gözünün yaşına bakmazdı.
Yavuz Sultan Selim Han, istişare yapmadan hiçbir işe başlamazdı. Uzun uzun istişareler yapar, işin ehli ile karar alır, karar alındı mı, konu onun için kapanmıştır. Yakın çevresine şöyle der:
–Herhangi bir iş hususunda karar almadan önce isteyen istediği görüşü beyan etsin. Karar alındıktan sonra, kararın aleyhine konuşanı zinhar cezalandırırım.
Yavuz çok sert karakterlidir. Korkusu bütün devlet erkânının yüreklerine sınmıştır. Böyle sert yapıdaki bir sultan, sertliğinin aksine tarihin en merhametli sultanlarından biridir. Tarihte onun kadar ağlayan başka bir Hükümdar bulmak zordur.
Yavuz'un ne yaman bir hükümdar olduğunu şu hadise ortaya koymaktadır. Yavuz, İslam hilafetini üzerine almıştır. Halifelik sıfatı ile ilk Cuma namazını Halep'te kılmaktadır. Hatip hutbede Cuma hutbesini okumaktadır. Hatip hutbeyi Yavuz adına okuyor, Yavuz'un sıfatlarını sayarken şöyle der:
'Hakımü'l–Haremeyn'
Hatibin bu hitabı, Sultan Yavuz'da üzerinde olumsuz etki yaptı. Tarihçi Öztüna, bu meseleye şöyle bir açıklama getirir:
'Hatip, Yavuz'un haberi olmadan bu hutbeyi, hazırlamış ve okumuş olamaz. Hatibin,'Hakım' kelimesini kullanacağını Yavuz bilmektedir. Fakat Yavuz o esnada kendisine gelen bir heyecan, tevazu yada ilham ile 'hakim' kelimesini 'hadim'e çevirir.(11)
Miladı 1516 yılına kadar 'Hakımü'l–Haremeyn' diye anılan Halifeler, bu tarihten itibaren Yavuz'un düzeltmesi ile 'Hadimu'l–Haremeyn' şeklinde bütün İslam dünyasının camilerinde Cuma hutbelerinde okunmaya başlanır.
Hatip hutbeden inerken, Yavuz Sultan Selim Han'da, üzerine oturduğu kılımı kaldırır, camının taş zeminin de secde eder. Caminin içi dişi cemaatle doludur. Cihan Hükümdarının bu hareketi, cemaati galeyana getirir. Duygular coşmuş, gözler pınar olmuştur.
Bu hadiseye tarihçilerin yorumu şudur:
'İslâm tarihinde diyânetperverliğin bu derece üstün başka bir misali bulunmaz dense yeridir' der ve Yavuz Selîm'in bu suretle şair Kâ'b bin Züheyr'in kasidesine karşı hırkasını vermiş olan Peygamber Aleyhisselâm'a imtisal etmiş olduğunu kaydetmektedir.
Rıdanıye'de ordunun en önünde düşmanla göğüs göğüse savaşmaktadır. Bu durumu gören yakın çevresi, Yavuz'a biraz geri çekilmesi için ricada bulunur:
–Sultanım! Allah korusun siz şehid olursanız ordu ve devlet başsız kalır.
Yavuz çevresinin bu ikazına aldırmaz:
–Biz Fatih torunuyuz, çadır içinden savaş idare etmeyiz, diyen tarihin şanlı Yavuz'u, 2. büyük meydan savaşını kazanıyordu.
Tarihçi Öztuna'da şu notu düşmektedir:
'Ülkesinin her tarafında yanız adaletin hâkim olmasını istedi. Boş vakitlerini, âlim ve ediplerin meclislerinde geçirmekten hoşlanırdı. İlmi sever, ulemaya hürmet ederdi.'(12)
Yavuz'a niçin güzel ve süslü elbiseler giymediği sorulduğunda o şu tarihi cevabı verir:
–Vezirlerin ve beylerin süslü giyinmeleri padişahlarına saygıdan ileri gelir. Biz kime şirin görünmek için süslü giyinelim ki? Bizim padişahımız Allah, vücudun dışına değil, içindeki cevhere, imana bakar.
Asya ve Afrika'daki fetihler Osmanlı'yı gerçek bir cihan devleti haline getirdi. Osmanlı'nın her sahadaki gücü, dünyanın diğer bütün devletlerinin gücünden fazlaydı.
'Daha kalsa dünya meydanlarını,
İki şehsuvara dar bulacaktı.
Takvimler gününden gün almasalar,
Belki karadeniz ak olacaktı.
Ağlasın taşlara kapanıp tarih,
Selîm'ler gelir de Yavuz'lar gelmez! '
pek bi degisik biseler, böögt.. (:
*soru isaretinden sonraki boSlugu kapatin..
Hayat bi mülteci önünde diz çök artık..!
Gözünde pembe gözlük çek çıkar gözünden
Her yanın talan ve görmedinmi
Gerçekliği söylenenler hep yalandı görmedinmi?
Dinle!
Boyandı gözlerim sakladılar özleri
Üstü kapalı gerçek ve küstü kapandı gerçek
Çok dehşet bir cisim elendi korktum!
Peki neden sustun? Korku boyun borcun olsun!
Susuştu yüzlerim kumardır her hayat
Kafanda kaybet kalbindir mabed
Ey elmayı ve insanı aynı ipe dizen matematik!
Karanlıkta gözün görmez ama kalp duyar dialektik
Farazi yapılan işler var ben gördüm gayri etik
Kitabı aç oku işte buda didaktirdir eylit
Kemirgenler yerin altında yaşar hepsi yeryüzüne tehdit!
Örtpas komplo teorilerinizi sıkıca giyin..
Bypass kalpler duymasın Susun! Kanasın Filistin.!
Her bi annenin içinde kadınlar ağlar
İçinde kadınlar anlar ve Allah Vardır
Bağıl Tezatlar ki beynimden tıpkı bir zehir gibi etime sızdı
Bu ölümlerime ilettiğim anlamınada gelmez
Sen yinede her gerçekliğe bir kılıf uydur
Ve neden diye sorarlarsa dur!
Hakikati gizlemek için kıvrılan dudağımın kenarında patlayan İlkokul..
Sen Yalansın!
3 le çarp ve sonra böl beni
Geriye kalansın yalansın!
Artık arama sorma çünkü istanbulda değilim..
Sende çok uzakta aklım orada ben odamda..
Gözpınarlarımdan kalbime sen akarsın..
Keşke gelmeseydin keşke tanımasaydım
Çok büyük hataydı çok büyük ve
Sen yasaksın
Şimdi kendi evine geri git
Ve benide sorma
Sil kafandan anladın mı sen yasaksın!
Mavi gözlerinle içime işledin verem misali
Sanki çok iyiydi her şey bir de sen geldin üstüme
Neyse artık çok geç biliyorum gideceksin..
Belki gideceksin..
Nakarat (2x)
Vurdun gittin artık bittin..!
Keşke gelmeseydim keşke tanımasaydım
Kalbim ağrıyor ve yağmur yolcu etti
Elveda sana.. Elveda sana ve yarına..
Şimdi sen günahsın.. bense bir günahkar
Sen bir tövbe olsan ben seninle tövbekar
Beni benden çektin aldın..Kim kazandı?
Bu işin sonu dayoktu anlamıştım hep haramdı
Karşılık mı bekledim ki senden
Sadece sen yanımda varken ben gülerdim
Gülmesem de ağlamazdım..
Artık yoksun..
İsterimki burada kalmasın Kokunda yok olsun
Çünkü sen giderken arkanda kalan tek hatıraydı yastığımdaki kokun..
Tüm değer yargılarımı yıktın gittin..
Sanki tüm bu dünya çok gereksiz..
Kanımı dolduran bir elveda sebepsiz..
Yargılanmış öyle tüm geçen zaman pişman olmak..
Geriye dönmek olmaz artık haybeye tek bir damla dahi ağlamak&
Unutacaksın.. Biliyorum unutacaksın&
'hiç kimse zevklerinde iki yüzlü değildir'
ac karnina kola icmek,
aksama kadar tokluk hiSSi
bknz: kilo vermek
Hep bir önceki kesfi yeniden tekrarlamak gibi
sen hep
el sürülmüs
ve üstünde adim izleri olan
o kadinlari sevmistin
dokundugun her duyguda
bir baskasina ait
parmak izleri vardi
yada
duygulari öldürülmüs bir sevdanin
ipuclari
sen hep daha önce öpülmüs bir kadinin
dudaklarinda sana dair cümleler bekledin
oysa islanan kelimeler
bir baþ kasi adina sana yönlendirilmis
öznesi eylemine uymayan
devrik cümleler kurmaya görevlendirilmisti
onu öperken
baska birinin gölgesi araya giriverirdi hep
ve aslinda
sevislerin senle olmadigini bilemedin
kapanan gözlerde sen hep
bir baska resim üzerine
fotomontajdin azizim
defolu caddelerde fotomontaj..
'onumden yurume, takip etmeyebilirim. arkamdan yurume, liderlik etmeyebilirim. yanimdan yuru ve arkada$im ol.'
insanin her gun yaptigi en onemli sey, o gun intihar etmemi$ olmasidir