'Neymiş kitap imzalamak? makarnayı ve deterjanı yeğleyin.hatta iç çamaşırlarını...Ahu Tuğba'nın sütyenle külot imzaladığını düşünün.binlerce genç mağazanın önünde kuyruğa girmez mi? Aziz Nesin'in yerinde olsam otomobil lastiği,Rıfat Ilgaz'ın yerinde olsam patates imzalarım. Süleyman EKİM (Kitaptan Boşanıyorum) '
... bir kenti tanır gibi tanıdım seni ancak eetine değdi etim/otuzaltı onda yedi/çok değil elini buldu elim/otuzaltı onda yedi/çok değil öptüm seni/otuzaltı onda yedi/dudaklarından bir kenti yaşar gibi yaşadım seni ancak yaşamadım kendimi
ellerin ellerimdeydi ellerin yoktu gözlerin gözlerimdeydi gözlerin yoktu iki portre gibi yanyanaydık albümde uykunda sevmiştin haberin yoktu bir kaçağı tanır ggibi tanıdım seni ancak tanımadım kendimi ...
G.antep'te çalıştığım yıllar...ilçedeki işime gitmek için genelde G.antep-Adıyaman arası minübüslerini kullanırdım.Kahtalı Mıçı eşliğinde yolculuk yapmak -hele de uzun havalarda- inanılmaz yolu uzatırdı :))))
kaderin, tarihin ve dilin müşterek bir cilvesi sonucu, ahmaklara zimmetlenen güzelim yağmur.hafifçe yağarken gezmek hoş.ha bir de yağmur suyu saçlara iyi gelirmiş.(ben demedim :)))
-geçen hafta itibariyle- ruhumuzu ve düşüncelerimizi zenginleştirecek kitapların tek tek elden geçirilerek okura sunulmasındaki haz...
uyuduğum an,bazen de bilerek boş vakiti boşlukta değerlendirmek :)))
SEVMEYİ UNUTANLAR İÇİN
sevmeyi unutmuşsunuz kardeşler
yalan her şey gibi
aşklarınız da.
yaşamı ölüm
diye anlatıyorlar size
yalanı gerçek diye.
ne leylakların
tomurundan
haberiniz var
ne önünüzden
kara bir tabut
gibi geçen geceden.
sevmeyi unutmuşsunuz kardeşler
yalan aşklarınız
da.
'Neymiş kitap imzalamak?
makarnayı ve deterjanı yeğleyin.hatta iç çamaşırlarını...Ahu Tuğba'nın sütyenle külot imzaladığını düşünün.binlerce genç mağazanın önünde kuyruğa girmez mi?
Aziz Nesin'in yerinde olsam otomobil lastiği,Rıfat Ilgaz'ın yerinde olsam patates imzalarım.
Süleyman EKİM (Kitaptan Boşanıyorum) '
...
bir kenti tanır gibi tanıdım seni ancak
eetine değdi etim/otuzaltı onda yedi/çok değil
elini buldu elim/otuzaltı onda yedi/çok değil
öptüm seni/otuzaltı onda yedi/dudaklarından
bir kenti yaşar gibi yaşadım seni ancak
yaşamadım kendimi
ellerin ellerimdeydi ellerin yoktu
gözlerin gözlerimdeydi gözlerin yoktu
iki portre gibi yanyanaydık albümde
uykunda sevmiştin haberin yoktu
bir kaçağı tanır ggibi tanıdım seni ancak
tanımadım kendimi
...
G.antep'te çalıştığım yıllar...ilçedeki işime gitmek için genelde G.antep-Adıyaman arası minübüslerini kullanırdım.Kahtalı Mıçı eşliğinde yolculuk yapmak -hele de uzun havalarda- inanılmaz yolu uzatırdı :))))
kaderin, tarihin ve dilin müşterek bir cilvesi sonucu, ahmaklara zimmetlenen güzelim yağmur.hafifçe yağarken gezmek hoş.ha bir de yağmur suyu saçlara iyi gelirmiş.(ben demedim :)))
'nedir'de bazen de 'hoşgörmek'.umut her daim olacak.hoşbulurum inşallah :)))
kitapların görücüye çıktıkları sıcacık(albenisi olan) yer.kitap seçmeyi(çeşit nedeniyle,her gördüğü kitaba atlama nedeniyle) zorlaştıran kültür mekanları...severim :)))
BU BİZİMKİ
Yıkıcı bir aşk bu,
Yıkıyor milletin ortasına
Tutku yükünü.
Bölücü bir aşk,
Ekmeği suyu bölüyor
Günde üç öğün.
Hain bir aşk bu,
Sizin eve hırsız girer
Onunkine polis.
Yasadışı bir aşk,
Evlenmeyi
Hiç mi hiç düşünmüyor.
Soyguncu bir aşk bu,
En sıradan ezgilerden
Sevinçler devşiriyor.
Kökü dışarda bir aşk,
Dante ile Beatrice'inkine
Fena öykünüyor.
İşgalci bir aşk bu,
Samanlık sevişenin diyor
Başka şey demiyor.