Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Atilla İlhan
Atilla İlhan

"Hakikatini kaybetmiş bir toplumda yalancıya herkes inanır." ( ben tabii ki)

  • serbest kürsü13.05.2019 - 15:00

    Gelde Maria hanımın uzay boşluğu göndermesini görmezlikten gel. Bence cehaletin karanlığı karanlık maddenin sonduzluğundan büyüktür. Adı üzerinde klasik... Nesini anlamadın bir anlasak.. Çok merak ediyorum Rönesans kavramının sizin gibilerdeki karşılığı nedir.. Aslında yobaz olsan mesela içtihat kavramından bir şeyler anlatma çabası içerisine girerdim. Hiç bir konuda hiç bir fikir sahibi olmamak... Bence öğretmen olduğunu sağda solda söyleme.. Yeni eğitim bakanı göz yummayabilir bu kadar cehalete..

  • serbest kürsü13.05.2019 - 14:45

    Tabii ki Rabia hanım... Şöyle ki klasik kitapları okumak anne margarini yemek değildir. Bizim annelerimiz bize margarin yedirmedi en azından ben tereyağı ile büyüdüm. Margarin belki açma kurabiye ve benzeri atuştırmalılıklar için bayramdan bayrama kullanılırdı. sanayağını beslenme biçimi olarak seçen bir neslin klasik kitapları annenizin margarini diye eleştirmesi çok trajediktir. Simyacı hint felsefesi olarak eleştirmek kitaptan bir haber olmak bir yana laf ola beri gele cehaletidir.

  • serbest kürsü13.05.2019 - 13:18

    Simyacı konusunda yapılan eleştiri yersiz bu lafontenin fabl ları Mevlana’dan çaldı demek gibi bir şey.. Kanımca üslup hayranlık verici olunca yakıştırmalarda olabiliyor...

  • serbest kürsü13.05.2019 - 13:14

    Evet annemiz margarin değil tereyağı kullanırdı ve açıkcası hala annemin yaptığı tereyağını margarine her zaman tercih ederim. Burada anlaşılması gereken siz annenizin margarinini kullanmıyor olsanız bile bu imanın telmihi eskiden kullandığınız anlamına gelir ki yanlış beslenme çeşitli sağlık sorunlarına sebebiyet verebilir. Önce sağlıklı beslenme.. Her şeyin başı sağlık çünkü..

  • serbest kürsü13.05.2019 - 01:34

    Asıl biz teşekkür ederiz Deniz Hanım ilkez bu edebiyat sitesinde yazarın kitaplarını okuyup da araştırma gereği hissetti. Bu konular burada daha önce edebi tartışmaların dışında tarafgirlik içerisinde çok tartışıldı ve kimse tuttuğu saftan ödün vermedi. Bizler kanaat önderi değiliz hasbelkader okuduğumuz yazarların kitapları hakkında konuşurken daha önce okuduğumuz kitaplarla ilgili çalıntılar gördüğümüzde okuyucu olarak görüşlerimizi ifade ediyoruz.. Tabii canımız yanıyor. Hem yazar olarak hem roman olarak yeni yeni dünya sahnesine çıkıyoruz. Ve edebiyatımızın altın kalemleri dururken hırsızlarla anılmasını geleceğe miras bırakmak istemiyoruz. Türk Dil Kurumu basımı bir mesnevi setine sahip olduğu günden buyana belirli periyotlarla okurum. Paulo Coelho nun "simyacı " kitabının bile mesnevi den esinlendiği ima edenleri edebi eleştiri olarak okumuşluğum vardır. Ama gel gör ki açık açık hırsızlıklara Nobel verildiği bir edebiyat dünyadasında sadece bir iki aydının üstelik yazarın kitabını ve sayfasını vererek itiraz etmesine rağmen sesinin duyulmamış olması sanatı çarmıha germek gibidir. Yetmedi bir de taşa tutuyorlar. Evet bizde hatalıyız yaşar kemalin değerinin bilinmesi için orhan Pamuğun Nobel alması mı gerekirdi. Ya Cemil Meriç.. Ve burada adını verdiğimde "o da kim " denilecek yazarlarımızın kıymetini nekadar bilebildik. İşte bizimde sorunumuz sorunlarımızı hep başkasının çözeceğini olan batıl inancımız. Biride sizin gibi hakikati merak edip araştırıp Hakkı teslim etse keşke. Katkıları için Maria hanıma teşekkür ederim. Artaç bey de Hakikat in yanında durdu diye teşekkür bekliyorsa çok bekler. Çünkü Hakikat herkesin ortak hakkıdır. Ama dinlendirdiği için teşekkür ederiz..

  • serbest kürsü12.05.2019 - 10:36

    Eleştiriletime nezaketle cevap veren Deniz Marina hanımefendilere teşekkür ederim.
    Eleştirlerim kesinlikle yazar ve adına edebiyat denmeyecek okuduğum kitapları içindi. Yoksa karalamak veya küçük düşürmek için değil. Kitaplaları ile ilgili olan eleştirilerle ilgili çokca açık kaynak var. benim neden bu kanaatte olduğumla ilgili bir soru varsa tabii ki cevaplarım. Hatta örnek vermiştim yine vereyim. Bir yazar "alıntıladığı" "esinlendiği" veya "ilham aldığı" edebi eserle ilgili ilgili yazara ait düşüncenin kendisinin olmadığını açıklayıcı ibareler ister önsöz de isterse de kitabın içinde yada sonunda kaynakça da belirtmelidir ki biz hangi düşüncelerin yazarın hangilerinin esin kaynağı ve aralarındaki illiyet bağlantısını kuralım. Başkasına ait düşünce ve duyguların günün anlam ve Marketinge uygun bir şekilde okuyucuya kakalanmasına edebiyat denmesine üzülüyorum. İlla bir moda olacaksa mesela Zülfü Livaneli özgün bir yazar ama Marketing değil. Konu tarz ise işte Alev Alatlı bir yazar üstelik edebi bir yazar.

  • serbest kürsü12.05.2019 - 10:12

    Cenneti ayaklar altına alan dünyanın en güzel ve iyi anneleri anneler gününüz kutlu olsun....

  • serbest kürsü11.05.2019 - 23:23

    Şimdi benim düşüncelerim eleştiriydi. Kaldı ki ön yargılı olmamak için bir iki kitabını da okumuşluğum vardır. Diyebilirim ki hırsız olduğu konusunda Maria ve hiç istemesemde Artaç beye katılıyorum. Saygı karşılıklı olur okuruna hırsızlama yazı okutan insanlar esinlendim diyemezler böyle bir gerekçenin arkasına saklanamazlar. Okuyucu da saygı görmek isteyemez mi.. Hırsız üstelik bir de arsız.. Edebi açıdan... Orhan Pamuk Nobel alan kitabı da öyle.. Peki Yaşar Kemalin suçu neydi?

  • serbest kürsü11.05.2019 - 18:36

    Ahmet Altan olabilir, Çetin Altan değil sanırım hırsız olan. Çetin Altan içlerinde en namuslusu bence. Şafak a gelince süzme hırsız aşk kitabı bile Mevlana’dan ve Tomaro dan çalıntılanmış. Kitablarına tutmak bile zaman kaybı.. Ama mesela orjinal kitapları okumaya vesile olacaksa ki o bile hırsızlık ne ala.. Bir hırsızdan çalıntı bir mal alıp onun üzerine sermaye biriktirmeye benzer.. O çalıntı aklınızdan hiç çıkmaz. Mesela mevlananın mesnevisinden çalıntılanmış tasavvuf düşüncesi tomaronun tarzı ile birleştirilip müşteriye kakalanmış. Şimdi okuyucu yerine müşteri varsa bu zehirli üslup diğer kitaplarda da devam eder. Siz artık tâsavvufî kaynakları merak etmezsiniz. Ekol sahibi yazarları merak etmezsiniz. Edebiyat artık çikolata gibidir içten içe zehirlenir ama aldığınız güzel tat için vazgeçemezsiniz. Kaldı ki duygular çalıntı olduğu için aktaramazsınız. Ama felsefesi olan yazarlar size duygu aktarımı verirler. Siz onların düşüncelerini önemsemediğinizden değil sizin düşüncelerinizin açığa çıkmasında size yardımcı olmadığı için tercihlerini önemsemezsiniz.
    Peki yazarın tercihleri önemli mi... Çok önemli çünkü biz yazar diye edebi bir üslubu ulan kişiyi kastediyoruz. Mesela ben Yunus Emre yi bir tasavvuf yazarı olarak mevlana dan daha çok seviyorum. Çünkü Yunus aşkı Allahın yanından anlatır mevlana ise o kata ulaşılacak yer olarak anlatır. Bu bir tercihtir. Şayet mevlana Yunus gibi yazsaydı kibirden okunmazdı Yunus da mevlana gibi yazsa idi Yunus olmazdı. Peki bunun tercihle alakası ne diye sorabilirsiniz. İşte olay orada başlıyor insanlar öyle yaşıyor ve bizde bu insanlardan ilham alıyoruz. Edebiyatcı ilham vermiyorsa tüccardır...

  • serbest kürsü11.05.2019 - 13:36

    Ülkenin gündemi asronomi felsefe edebiyat bilim sanatdı da ben mi kaçırdım siyaset konuşarak.. Haberlere kanal değiştirirken bile tahammülün kalmadığı bir ülkedeyiz tecavüzden hırsızlığa cinayetten terörizme yurdum insanının afrikanın geri kalmış ülkelerinden hallice durumları hergün gözümüze sokuluyor.. Bodrumda bir müzemiz vardı senede bir ziyaret ettiğimiz onu bile iki senedir tadilat diye kapattılar.. Soyuyorlar mı belli değil... Camii açılışlarına bile bölücülük yapılıyor..