İki de bir bana ait olmayan ama benim işaretle yazdığım sözler üzerinden yazılarımı silen özgürlü güruha tavsiyemdir önce bu sözleri basım yayımdan silin yiyorsa... Bu ülke de "askerlik yan gelip yatma yeri değildir" diye söz meydanlarda söylenmiştir.. Şehitler için "gerekirse kelleler gider" (şehit olunur değil) sözü meydanlarda söylenmiştir. Gazilerin maaşlarının kesildiği hem gazilerin hem de sgk nın resmi belgeleri ile haberlere konu olmuştur. Neyin kafası... Suç ise bunu söyleyenlere suç.
Faizsiz bankacılık adı altında etik kurallar diye basında tartışılan komediye kargaların gülümsemesine anlam vermiyor değilim... Böyle paçozluğun muz Cumhuriyetinde bile olmaz.. Faizsiz bankacılıkta kar payı diye dağıttıkları faizleri helal diye yiyen ateş dincileri merak ediyorum hisse senedi diye bir kavramı duymamış olabilirler mi... Bir yürüyün gidin.. Allah Size vaad ettiği cehennem yalan mı zannediyorsunuz..
Çevreci ya.... tuvalet kağıdı için ağaçların katledilmesine temizlik imandandır düsturu ile saldıran bir kafanın açık seçik "oku" diye bir vahyin hasır altı edilmesi için sarf ettiği çaba ibretliktir... Oysa kitaplar artık bilgisayar ortamında da var... İnternet de aracılık ediyor.. "Yani okumak cahilliği alır aptallık baki kalır "
Yılmaz Özdil söyleyemedi ben söyleyeyim. Devleti şirket vatandaşı müşteri her şeyi kâr olarak görürseniz daha çok KANDIRILIRSINIZ.. Ne derler bilirsiniz "Sizi gidi kârhaneciler sizi"
İdeolojik kutuplaşma çökerken, yepyeni bir dünya kuruluyordu.
İnsanoğlu geleceğe dair umutluydu.
Ama maalesef…
Küreselleşme hayata geçirildi.
Küre'ye dayatıldı.
?
Sınırların sanal hale getirilmesi, farklı fikirlerin, marjinal dünya görüşlerinin uluslararası dolaşıma sokulması, ticarete bariyer kuran gümrük duvarlarının kaldırılması, devletlerin “şirket” mantığıyla yönetilmesi, kulağa çok hoş geliyordu.
Sınırsız popülizm, kültürel lümpenleşmeyi tırmandırdı.
Ahlakın, onurun, milli şuurun yerini “ciro” ve “kâr” aldı.
Toplumların tek kutsalı “para” oldu.
?
E böyle olunca ne oldu?
?
İtalya'nın başına mesela, Berlusconi gibi bir maganda geçti.
Cebinde parası olduğu için kendisini herkesten akıllı zannediyordu.
Devlet adamından ziyade, şımarık, küstah, hıyarın biriydi.
Eğitimli insanları aşağıladıkça, eğitimsiz kitlelerin ilahı oldu.
İtalyan halkını ikiye böldü.
Yarısı coşkuyla ayakta alkışlarken, yarısı ülkesi adına duyduğu utançtan yerin dibine giriyordu.
Neticede, vergi kaçakçılığından, cinsel istismara kadar, pekçok suçtan yargılandı, mahkum oldu.
İtalya'nın birliğine bütünlüğüne öylesine derin yaralar açtı ki, ülke hâlâ kendini toparlayamadı, son sekiz yılda altı defa başbakan değişti.
?
Fransa'nın başına Sarkozy gibi bir dangalak geçti.
Fransız devrimini, Fransız demokrasisini değil, adeta Rus çarlarını andırıyordu.
Fransız nezaketini değil, mafya babalarını yansıtıyordu.
Lüks düşkünüydü, kirli, karanlık ilişkileri vardı, herkesi küçük gören, hor gören, şahsi çıkarı için düpedüz yalan söyleyen, eyyamcı biriydi.
En yüksek oyu ben alıyorum, öyleyse ne istersem yaparım diye düşünüyordu.
Neticede, yolsuzluk ve seçimde usulsüzlük gibi suçlardan gözaltına alındı, yargılandı.
Fransa'nın dengesini öylesine bozdu ki, yedi yıldır sarsıla sarsıla gidiyorlar.
?
Almanya'nın başına Merkel geçti.
“Doğu Alman köylüsü” sıfatından kurtulamadı.
Almanya'nın pırıltısı kayboldu.
Ülkesini güçlü ve mutlu hisseden Alman kalmadı.
Merkel'in çok ciddi sağlık sorunları olmasına rağmen, ayakta bile duramamasına rağmen, beterin beteri'nin iktidara gelmesinden korkuyorlar, neredeyse seçim bile yapmak istemiyorlar.
?
İngiltere “brexit” dedi, Avrupa Birliği'nden ayrıldı.
Üzerinde güneş batmayan imparatorluk, kendisini küresel saldırıdan koruyabilmek için, kapıyı pencereyi kilitlemekten, eve kapanmaktan başka çare bulamadı.
Birleşik Krallığın birliği bile tehlikeye girdi.
Thatcher gibi saygın siyasetçilerden, Trump'ın Londra bayisine savruldular, ahlaki zaafları olan, skandallarıyla meşhur Boris Johnson'a teslim oldular.
?
Emperyalist ülkeler tarafından kurulan, kurulduğundan beri Amerikan uydusu olan Yunanistan, küreselleşmeden kaçayım derken, öylesine öbür uca savruldu ki, Çipras'ı seçti.
Yunan halkının Sovyetler Birliği yıkıldıktan taa 25 yıl sonra komünist olmaya karar vermesi, bir yandan çok komik, bir yandan çok hazindi.
?
Ve, ABD…
New York kırosu başkan oldu.
?
ABD icadı küreselleşme, bumerang gibi döndü dolaştı, ABD'yi vurdu.
?
Varoş-liboş oylarıyla, siyah tenli olmasından başka hiçbir özelliği bulunmayan Obama'yı seçtiler.
Sonra tam aksi tarafa savruldular, ağzından çıkanı kulağı duymayan, hıristiyan-beyaz hariç herkesi aşağılayan, langır lungurluğuyla meşhur Trump'ı seçtiler.
Amerikan toplumunun hiçbir başkan döneminde böylesine bölündüğünü görmedik.
Neticede, ABD Temsilciler Meclisi'nde görevden alınması yönünde karar verildi, Senato'da yargılanacak, Senato çoğunluğu cumhuriyetçi partiden oluştuğu için, muhtemelen görevden alınmayacak, ama yönünü kaybeden ABD allak bullak olmaya devam edecek.
?
Devletleri şirket gibi yönetmenin, onur yerine ciroyu, ulus yerine parayı koymanın, kaçınılmaz faturasıdır bu.
?
“Ben ülkemi pazarlamakla mükellefim” diyenler yüzünden, “babalar gibi satarım” zihniyeti yüzünden… Türkiye'nin başına gelen de budur.
?
Ziraat Bankası'nın simitçiyi kurtarmaya çalışması da budur.
Tank palet fabrikasının Katar'a peşkeş çekilmesi de budur.
Karadeniz'in tuz oranıyla izah edilen Kanal İstanbul da budur.
?
Arapça vantilatör broşürü versen, Arapça diye dua zannedip, öpüp başına koyan zırcahil kitlenin, kendisini dünya lideri sanmasının sebebi, bizatihi küreselleşmedir.
?
Dolayısıyla, bugün seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz sorusu, saçmadır.
Türk halkının en önce, müşteri yerine vatandaş olmaya karar vermesi gerekir! YILMAZ ÖZDİL
Cem diye hain bir veliaht vardı kardeşine karşı taht kavgasını kaybedince o kadar hain davrandı ki papa ya sığınacak kadar küçük bir hain oldu bu cem hain küçük üstelik yabancı dil bile öğrendi o zaman londra sokaklarında mahalle kapatmaları bu günkü hainlere sohbet ve İlhan konusu oldu... Hain nere giderse ne konuşursa konuşsun haindir... Bedelini de ödeyecektir.
Alman forması giyen bir Türk ün Nazilerin Türkleri diri diri yaktığı almanca öğrenmeyen Türkleri sınır dışı ettiği şürakası batılı devletlerden benzer saldırıların olduğu bir ortamda müslüman alemini küçümsemeyen aşağılık tavrı ibretliktir.. Önce batılılar kendi pisliklerine baksınlar sonra insan hakkı dersi öğretirler. Bu soykırım medeniyetinin Akdeniz ve egede mülteci teknelerini nasıl batırdığını ibretle izledik izliyoruz.. Müslüman alemine dil uzatana kadar bu haydut medeniyet algısına bir baksınlar..
Bmc nasıl el konulduğunu söylemeden şeref edebiyatı yapanlar keserin dönüp sapın dönüp hesabın dönüp neler olacağını da hesaba katsınlar... Namus erbabı susuyor diye....
Ülke parlamentolarından geçirilen sözde tasarılar neden geçiriliyor... Türkiye Cumhuriyeti geleceğini ipotek altına almak için geçirilen bu kararlarla açılacak davalara dayanak oluşturacak ve Türkiye mahkum edilecektir... Bu mahkeme kararlarını tanımadığını söyleyen Türkiye Cumhuriyetinin toprak veya tazminat taleplerini reddetmesi için savaşmaktan başka çaresi yoktur. Oysa yolun başında iken benzer tasarıları geçiren tüm ülkeler için alınacak tasarı ve bu tasarılar dayanak oluşturularak verilen mahkeme kararları soykırım konusunda insanlığın kanlı vicdanı emperyalist Devletleri mazlum milletlere karşı mahkum edecektir... Sadece bu mazlum devletler değil köle olarak yaşamaya mahkum edilmiş halklarında kurtuluşu olacaktır.. Bakalım o zaman el mi yaman bey mi. Bunun dışında yürütülen hamaset edebiyatı işbirlikci ve ikiyüzlü bir tutum olmaktan öteye gidemez.. Sadece Türkiye Cumhuriyeti mahkum etmekle kalmaz milletlerin bağımsızlıklarına da musallat olur... Türkiye Cumhuriyeti mazlum milletlerin KABESİ olduğu gibi onların vicdanıdır da.. Dünya ya Hakikatı haykıran bu vicdanı mahkum etmeye çalışmaları bu yüzdendir... Dünyanın kaynaklarına insanlığı yok etme pahasına musallat olan emperyalizmin sınır tanımayan soykırımcı adalet sistemini hukuk diye dayatması bu yüzdendir... Ya karşılık verirsiniz ya yok olur gidersiniz... Türk halkının boş laflara karnı tok... Biz sizin gençliğinizi de biliriz... Osurmayacaksınız... Kandırılmayacaksınız..
İki de bir bana ait olmayan ama benim işaretle yazdığım sözler üzerinden yazılarımı silen özgürlü güruha tavsiyemdir önce bu sözleri basım yayımdan silin yiyorsa... Bu ülke de "askerlik yan gelip yatma yeri değildir" diye söz meydanlarda söylenmiştir.. Şehitler için "gerekirse kelleler gider" (şehit olunur değil) sözü meydanlarda söylenmiştir. Gazilerin maaşlarının kesildiği hem gazilerin hem de sgk nın resmi belgeleri ile haberlere konu olmuştur. Neyin kafası... Suç ise bunu söyleyenlere suç.
Faizsiz bankacılık adı altında etik kurallar diye basında tartışılan komediye kargaların gülümsemesine anlam vermiyor değilim... Böyle paçozluğun muz Cumhuriyetinde bile olmaz.. Faizsiz bankacılıkta kar payı diye dağıttıkları faizleri helal diye yiyen ateş dincileri merak ediyorum hisse senedi diye bir kavramı duymamış olabilirler mi... Bir yürüyün gidin.. Allah Size vaad ettiği cehennem yalan mı zannediyorsunuz..
Çevreci ya.... tuvalet kağıdı için ağaçların katledilmesine temizlik imandandır düsturu ile saldıran bir kafanın açık seçik "oku" diye bir vahyin hasır altı edilmesi için sarf ettiği çaba ibretliktir... Oysa kitaplar artık bilgisayar ortamında da var... İnternet de aracılık ediyor.. "Yani okumak cahilliği alır aptallık baki kalır "
Yılmaz Özdil söyleyemedi ben söyleyeyim. Devleti şirket vatandaşı müşteri her şeyi kâr olarak görürseniz daha çok KANDIRILIRSINIZ..
Ne derler bilirsiniz "Sizi gidi kârhaneciler sizi"
Berlin Duvarı yıkıldı…
İdeolojik kutuplaşma çökerken, yepyeni bir dünya kuruluyordu.
İnsanoğlu geleceğe dair umutluydu.
Ama maalesef…
Küreselleşme hayata geçirildi.
Küre'ye dayatıldı.
?
Sınırların sanal hale getirilmesi, farklı fikirlerin, marjinal dünya görüşlerinin uluslararası dolaşıma sokulması, ticarete bariyer kuran gümrük duvarlarının kaldırılması, devletlerin “şirket” mantığıyla yönetilmesi, kulağa çok hoş geliyordu.
Vatandaş kavramının “müşteri” kavramına dönüşmesi, umursanmadı.
Sınırsız popülizm, kültürel lümpenleşmeyi tırmandırdı.
Ahlakın, onurun, milli şuurun yerini “ciro” ve “kâr” aldı.
Toplumların tek kutsalı “para” oldu.
?
E böyle olunca ne oldu?
?
İtalya'nın başına mesela, Berlusconi gibi bir maganda geçti.
Cebinde parası olduğu için kendisini herkesten akıllı zannediyordu.
Devlet adamından ziyade, şımarık, küstah, hıyarın biriydi.
Eğitimli insanları aşağıladıkça, eğitimsiz kitlelerin ilahı oldu.
İtalyan halkını ikiye böldü.
Yarısı coşkuyla ayakta alkışlarken, yarısı ülkesi adına duyduğu utançtan yerin dibine giriyordu.
Neticede, vergi kaçakçılığından, cinsel istismara kadar, pekçok suçtan yargılandı, mahkum oldu.
İtalya'nın birliğine bütünlüğüne öylesine derin yaralar açtı ki, ülke hâlâ kendini toparlayamadı, son sekiz yılda altı defa başbakan değişti.
?
Fransa'nın başına Sarkozy gibi bir dangalak geçti.
Fransız devrimini, Fransız demokrasisini değil, adeta Rus çarlarını andırıyordu.
Fransız nezaketini değil, mafya babalarını yansıtıyordu.
Lüks düşkünüydü, kirli, karanlık ilişkileri vardı, herkesi küçük gören, hor gören, şahsi çıkarı için düpedüz yalan söyleyen, eyyamcı biriydi.
En yüksek oyu ben alıyorum, öyleyse ne istersem yaparım diye düşünüyordu.
Neticede, yolsuzluk ve seçimde usulsüzlük gibi suçlardan gözaltına alındı, yargılandı.
Fransa'nın dengesini öylesine bozdu ki, yedi yıldır sarsıla sarsıla gidiyorlar.
?
Almanya'nın başına Merkel geçti.
“Doğu Alman köylüsü” sıfatından kurtulamadı.
Almanya'nın pırıltısı kayboldu.
Ülkesini güçlü ve mutlu hisseden Alman kalmadı.
Merkel'in çok ciddi sağlık sorunları olmasına rağmen, ayakta bile duramamasına rağmen, beterin beteri'nin iktidara gelmesinden korkuyorlar, neredeyse seçim bile yapmak istemiyorlar.
?
İngiltere “brexit” dedi, Avrupa Birliği'nden ayrıldı.
Üzerinde güneş batmayan imparatorluk, kendisini küresel saldırıdan koruyabilmek için, kapıyı pencereyi kilitlemekten, eve kapanmaktan başka çare bulamadı.
Birleşik Krallığın birliği bile tehlikeye girdi.
Thatcher gibi saygın siyasetçilerden, Trump'ın Londra bayisine savruldular, ahlaki zaafları olan, skandallarıyla meşhur Boris Johnson'a teslim oldular.
?
Emperyalist ülkeler tarafından kurulan, kurulduğundan beri Amerikan uydusu olan Yunanistan, küreselleşmeden kaçayım derken, öylesine öbür uca savruldu ki, Çipras'ı seçti.
Yunan halkının Sovyetler Birliği yıkıldıktan taa 25 yıl sonra komünist olmaya karar vermesi, bir yandan çok komik, bir yandan çok hazindi.
?
Ve, ABD…
New York kırosu başkan oldu.
?
ABD icadı küreselleşme, bumerang gibi döndü dolaştı, ABD'yi vurdu.
?
Varoş-liboş oylarıyla, siyah tenli olmasından başka hiçbir özelliği bulunmayan Obama'yı seçtiler.
Sonra tam aksi tarafa savruldular, ağzından çıkanı kulağı duymayan, hıristiyan-beyaz hariç herkesi aşağılayan, langır lungurluğuyla meşhur Trump'ı seçtiler.
Amerikan toplumunun hiçbir başkan döneminde böylesine bölündüğünü görmedik.
Neticede, ABD Temsilciler Meclisi'nde görevden alınması yönünde karar verildi, Senato'da yargılanacak, Senato çoğunluğu cumhuriyetçi partiden oluştuğu için, muhtemelen görevden alınmayacak, ama yönünü kaybeden ABD allak bullak olmaya devam edecek.
?
Devletleri şirket gibi yönetmenin, onur yerine ciroyu, ulus yerine parayı koymanın, kaçınılmaz faturasıdır bu.
?
“Ben ülkemi pazarlamakla mükellefim” diyenler yüzünden, “babalar gibi satarım” zihniyeti yüzünden… Türkiye'nin başına gelen de budur.
?
Ziraat Bankası'nın simitçiyi kurtarmaya çalışması da budur.
Tank palet fabrikasının Katar'a peşkeş çekilmesi de budur.
Karadeniz'in tuz oranıyla izah edilen Kanal İstanbul da budur.
?
Arapça vantilatör broşürü versen, Arapça diye dua zannedip, öpüp başına koyan zırcahil kitlenin, kendisini dünya lideri sanmasının sebebi, bizatihi küreselleşmedir.
?
Dolayısıyla, bugün seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz sorusu, saçmadır.
Türk halkının en önce, müşteri yerine vatandaş olmaya karar vermesi gerekir!
YILMAZ ÖZDİL
Cem diye hain bir veliaht vardı kardeşine karşı taht kavgasını kaybedince o kadar hain davrandı ki papa ya sığınacak kadar küçük bir hain oldu bu cem hain küçük üstelik yabancı dil bile öğrendi o zaman londra sokaklarında mahalle kapatmaları bu günkü hainlere sohbet ve İlhan konusu oldu... Hain nere giderse ne konuşursa konuşsun haindir... Bedelini de ödeyecektir.
Alman forması giyen bir Türk ün Nazilerin Türkleri diri diri yaktığı almanca öğrenmeyen Türkleri sınır dışı ettiği şürakası batılı devletlerden benzer saldırıların olduğu bir ortamda müslüman alemini küçümsemeyen aşağılık tavrı ibretliktir.. Önce batılılar kendi pisliklerine baksınlar sonra insan hakkı dersi öğretirler. Bu soykırım medeniyetinin Akdeniz ve egede mülteci teknelerini nasıl batırdığını ibretle izledik izliyoruz.. Müslüman alemine dil uzatana kadar bu haydut medeniyet algısına bir baksınlar..
Bmc nasıl el konulduğunu söylemeden şeref edebiyatı yapanlar keserin dönüp sapın dönüp hesabın dönüp neler olacağını da hesaba katsınlar... Namus erbabı susuyor diye....
Ülke parlamentolarından geçirilen sözde tasarılar neden geçiriliyor... Türkiye Cumhuriyeti geleceğini ipotek altına almak için geçirilen bu kararlarla açılacak davalara dayanak oluşturacak ve Türkiye mahkum edilecektir... Bu mahkeme kararlarını tanımadığını söyleyen Türkiye Cumhuriyetinin toprak veya tazminat taleplerini reddetmesi için savaşmaktan başka çaresi yoktur. Oysa yolun başında iken benzer tasarıları geçiren tüm ülkeler için alınacak tasarı ve bu tasarılar dayanak oluşturularak verilen mahkeme kararları soykırım konusunda insanlığın kanlı vicdanı emperyalist Devletleri mazlum milletlere karşı mahkum edecektir... Sadece bu mazlum devletler değil köle olarak yaşamaya mahkum edilmiş halklarında kurtuluşu olacaktır.. Bakalım o zaman el mi yaman bey mi. Bunun dışında yürütülen hamaset edebiyatı işbirlikci ve ikiyüzlü bir tutum olmaktan öteye gidemez.. Sadece Türkiye Cumhuriyeti mahkum etmekle kalmaz milletlerin bağımsızlıklarına da musallat olur... Türkiye Cumhuriyeti mazlum milletlerin KABESİ olduğu gibi onların vicdanıdır da.. Dünya ya Hakikatı haykıran bu vicdanı mahkum etmeye çalışmaları bu yüzdendir... Dünyanın kaynaklarına insanlığı yok etme pahasına musallat olan emperyalizmin sınır tanımayan soykırımcı adalet sistemini hukuk diye dayatması bu yüzdendir... Ya karşılık verirsiniz ya yok olur gidersiniz... Türk halkının boş laflara karnı tok... Biz sizin gençliğinizi de biliriz... Osurmayacaksınız... Kandırılmayacaksınız..
İltifat olarak kabul ediyorum...