Şüphesiz ki duâ ak yüreklerden çıkıyorsa menziline ulaşır. Ya da sütteki siyah lekeler gibi içindeki pislikleri temizleme gayreti ise gerçek duâ vasfını kazanır. Beyaz yürekler pisliklere dayanamaz ama bu demek değildir ki, o beyazlık hep lekesizdir. İnsandır bir olur rahmet denizlerinde yüzer, bir olur günah bataklıklarında sürünür. İşte bu zaman beyaza leke düşmüştür ama o yürekle lekeyi taşıyamaz uzun zaman. İsyan eder. Pislik mutlaka temizlenmeli, sütteki leke tutulup atılmalıdır. Yüreği zonklatan bir arzu itiraf ihtiyacıdır, bu arzu, itiraf kime? Sığınılacakların, güvenileceklerin en büyüğüne, hudutsuz af ve bağışlama sahibine.
Duâ, bu itirafın en mükemmel vasıtasıdır. Eğer duâ sağlıklı bir iç hesaplaşmanın sıkıntılarından güç alıyorsa mutlaka müessir olur. Gözyaşı karışmış duâlar ise en samimi yakarışlardır. Çünkü gözyaşları iç hesaplaşmada inanç adına kazanılan zaferlerin muştusudur.
O halde duâ bir yeniden doğuştur.
Duâ, sessiz, iniltili, gürültüsüz feryattır.
Duâyı bir ruhi ihtiyaç ve alışkanlık edinmiş kimsede mükemmel bir karakter oluşur. Yakarışımız kendimiz için değildir. Kendimiz için duâ edeceksek, biz de bizim olmayan, gayrılara feda ettiğimiz tarafımız için duâ edelim. Ölücü yanımızda çürüyücü fani tarafımıza değil. “ Kim ki, yanında hazır bulunmayan bir inanmış kardeşi için duâ ederse, etrafındaki melekler, istediğinin bir misli de senin için olsun derler.” Duâ insanın ızdırap, çile, endişe ve merakından ibarettir. Kendi benlik varoluş zindanından bilgiye ulaşmasıdır, kişinin. Kurtuluş arzusunu ve kurtuluşa olan aşkı kanıtlanılmaz yapandır.Duâ, yalnız ruhun ve yalnızlığın tecellisidir...
Gözleri bulut rengindeydi, yok, melekût rengindeydi, atmosfer, kurşuni ilksizlik sabahı rengindeydi, ruh... Rengindeydi. Haaa! Anladım; gözleri tümüyle ruh rengindeydi, ruh ne renktedir? Ruh mu? Bilmeyecek ne var?
Ruh tümden ne renktedir, ne renktedir... Onun gözleri rengindedir. Buğu ne renktedir? Onun gözleri renginde değil midir? Gözleriyle düş kuruyor, gözleriyle düşünüyor gibiydi, gözlerinin bir yerler gördüğünü sanmıyorum.
1) yürekten allah bile diyemeyen inanç sistemi. askerlerin en sevdigi din. müridleri basörtüsünü çıkar diyince cıkaracaklar mesela, niye? ılımlı çünkü...laikliği bekleyecekler sonra kolkola, cumhuriyet bayramında bagdat caddesinde inançlı kokoş kesimle beraber bayrak sallarlar. 2) 'dükkanımız tamirat dolayısı nedeniyle kapalıdır' cümlesinde görülen anlatım bozukluğunun bır benzeri... çünkü 'islam' nasıl ki kelime olarak barış,mutluluk, esenlik anlamlarına gelmekteyse, islamiyet de aynı şekilde bu dünya hayatında ve de 'ba su bade l mevt'de barışı, mutluluğu,huzuru ve esenliği sağlamak için vardır. yani islamiyet, yani islam ipso facto ılımlıdır. dolayısıyla ılımlı islam tamlamasında bir anlatım bozukluğu mevcuttur. 3) iliman iklimlerde gorulen islam modeli. basi ortup bi taraflari acmak gibi tezahurlerinin oldugu bilinmektedir. 4) 'ey iman edenler! mu'minleri birakip da kafirleri dost edinmeyin. kendi aleyhinize allah'a apacik bir delil mi vermek istiyorsunuz? arzu ettiler ki kendilerinin kufre saptiklari gibi siz de sapasiniz da beraber olasiniz.onlardan ne bir dost edinin ne bir yardimci.' 'yoksa siz kitabin bir kismina inanip bir kismini inkar mi ediyorsunuz? '
ahh..kim ekledi bu terimi? kur an ahlaki ile ahlaklanmis nadide insanlardan..osmanlinin son lalesi abdurrahman gurses efendiden icazet almis ve beyazit camiinde imam-hatip iken,1998 de elim bir trafik kazasi sonucu kaybettigimiz buyuk sahsiyet.. ne yazikki talebesi olma luksune sahib oldugum yillarda cocuktum ve degerini anliyamadim..kur an i parayla satmayan gonul insani ruhun sad olsun.. keske yine ellerimden tutabilseydin
allah 'in hukumleri disinda hukumler koyan ve bunu uygulatan rejimlerin tumu.kaldi ki allah in hukumleri uzerine hukum koymak ve bu hukumlere bilerek veya bilmeyerek uymak allah'a şirk kosmaktir. şirk ise cehennem in tam ortasıdır. insanlar firavun un, nemrud un, yaraticilik davasinda bulundugunu, Allah lik davasinda bulundugunu zannederler. onlarin ' biz sizin ilahiniziz ' demelerinden kasit, bizler sizin hukum koyuculariniz ve yoneticileriniziz dir. kimse Allah lik ve yaraticilik davasinda bulunmamistir. ilahlik davasi ise kiyamete kadar devam edecektir. bu ilahlik davasinda bulunanlara denir tagut. birde tagutun hizmetkarlari vardir. onlar kursulere cikarlar, insanlara Allah in dinini anlatirlar. tagutun izin verdigi kadar. eger tagutun sinirini asarsalar evlerinden, televizyonlarindan, taksitlerin den olurlar. onlar pisliktir. domuzun islam alimi seklinde gorunusudur. veyl onlara! tagut uyusmus beyinler ister. kendi istedigi kadar musluman olunmasini ister. sistemine zarar geldigi anda hapisler ve iskenceler devreye girer. muslumanlar hem Allah i razi ederler..hem tagutu.. hem Allah in emrettigini yapmaya calisirlar..hem tagutun dedigini..arti kutupla eksi kutup u yan yana getirirler. hic rahmanla seytan bir arada olurmu. iste sirk burda baslar ve milyonlarca musluman bilmeden sirk bataginin tam ortasina duser. 'tağuta kulluk etmekten kaçınan ve allah' a içten yönelenler ise; onlar için bir müjde vardır, öyleyse kullarıma müjde ver. (zümer sûresi, 17. ayet) '
Şüphesiz ki duâ ak yüreklerden çıkıyorsa menziline ulaşır. Ya da sütteki siyah lekeler gibi içindeki pislikleri temizleme gayreti ise gerçek duâ vasfını kazanır. Beyaz yürekler pisliklere dayanamaz ama bu demek değildir ki, o beyazlık hep lekesizdir. İnsandır bir olur rahmet denizlerinde yüzer, bir olur günah bataklıklarında sürünür. İşte bu zaman beyaza leke düşmüştür ama o yürekle lekeyi taşıyamaz uzun zaman. İsyan eder. Pislik mutlaka temizlenmeli, sütteki leke tutulup atılmalıdır. Yüreği zonklatan bir arzu itiraf ihtiyacıdır, bu arzu, itiraf kime? Sığınılacakların, güvenileceklerin en büyüğüne, hudutsuz af ve bağışlama sahibine.
Duâ, bu itirafın en mükemmel vasıtasıdır. Eğer duâ sağlıklı bir iç hesaplaşmanın sıkıntılarından güç alıyorsa mutlaka müessir olur. Gözyaşı karışmış duâlar ise en samimi yakarışlardır. Çünkü gözyaşları iç hesaplaşmada inanç adına kazanılan zaferlerin muştusudur.
O halde duâ bir yeniden doğuştur.
Duâ, sessiz, iniltili, gürültüsüz feryattır.
Duâyı bir ruhi ihtiyaç ve alışkanlık edinmiş kimsede mükemmel bir karakter oluşur. Yakarışımız kendimiz için değildir. Kendimiz için duâ edeceksek, biz de bizim olmayan, gayrılara feda ettiğimiz tarafımız için duâ edelim. Ölücü yanımızda çürüyücü fani tarafımıza değil. “ Kim ki, yanında hazır bulunmayan bir inanmış kardeşi için duâ ederse, etrafındaki melekler, istediğinin bir misli de senin için olsun derler.”
Duâ insanın ızdırap, çile, endişe ve merakından ibarettir. Kendi benlik varoluş zindanından bilgiye ulaşmasıdır, kişinin. Kurtuluş arzusunu ve kurtuluşa olan aşkı kanıtlanılmaz yapandır.Duâ, yalnız ruhun ve yalnızlığın tecellisidir...
Gözleri bulut rengindeydi, yok, melekût rengindeydi, atmosfer, kurşuni ilksizlik sabahı rengindeydi, ruh... Rengindeydi. Haaa! Anladım; gözleri tümüyle ruh rengindeydi, ruh ne renktedir? Ruh mu? Bilmeyecek ne var?
Ruh tümden ne renktedir, ne renktedir... Onun gözleri rengindedir.
Buğu ne renktedir? Onun gözleri renginde değil midir? Gözleriyle düş kuruyor, gözleriyle düşünüyor gibiydi, gözlerinin bir yerler gördüğünü sanmıyorum.
kemiklerim. aklım ermiyor ihanetinize.. besledim büyüttüm sizleri yiğit sözlerle.. bir daha dönmemecesine giderken kayığıma kürek olasınız diye..
elleri miniciktir diger cocuklar gibi.
1) yürekten allah bile diyemeyen inanç sistemi. askerlerin en sevdigi din. müridleri basörtüsünü çıkar diyince cıkaracaklar mesela, niye? ılımlı çünkü...laikliği bekleyecekler sonra kolkola, cumhuriyet bayramında bagdat caddesinde inançlı kokoş kesimle beraber bayrak sallarlar.
2) 'dükkanımız tamirat dolayısı nedeniyle kapalıdır' cümlesinde görülen anlatım bozukluğunun bır benzeri...
çünkü 'islam' nasıl ki kelime olarak barış,mutluluk, esenlik anlamlarına gelmekteyse, islamiyet de aynı şekilde bu dünya hayatında ve de 'ba su bade l mevt'de barışı, mutluluğu,huzuru ve esenliği sağlamak için vardır. yani islamiyet, yani islam ipso facto ılımlıdır. dolayısıyla ılımlı islam tamlamasında bir anlatım bozukluğu mevcuttur.
3) iliman iklimlerde gorulen islam modeli. basi ortup bi taraflari acmak gibi tezahurlerinin oldugu bilinmektedir.
4) 'ey iman edenler! mu'minleri birakip da kafirleri dost edinmeyin. kendi aleyhinize allah'a apacik bir delil mi vermek istiyorsunuz? arzu ettiler ki kendilerinin kufre saptiklari gibi siz de sapasiniz da beraber olasiniz.onlardan ne bir dost edinin ne bir yardimci.'
'yoksa siz kitabin bir kismina inanip bir kismini inkar mi ediyorsunuz? '
ISLAM ISLAMDIR
kopeklesmenin tarihi seruveni..
ben şimdi diyorum ki
buna inanmak gerek
bir susam gibi boyuna sulamak umutsuzluğu
ve direnmek
hep direnmek devam etmek adına
ahh..kim ekledi bu terimi?
kur an ahlaki ile ahlaklanmis nadide insanlardan..osmanlinin son lalesi abdurrahman gurses efendiden icazet almis ve beyazit camiinde imam-hatip iken,1998 de elim bir trafik kazasi sonucu kaybettigimiz buyuk sahsiyet.. ne yazikki talebesi olma luksune sahib oldugum yillarda cocuktum ve degerini anliyamadim..kur an i parayla satmayan gonul insani ruhun sad olsun.. keske yine ellerimden tutabilseydin
dunya kan kirmizisi,saman sarisi,olu yesili...
guz gelmis...oysa ki gonul
guze giresi degil..
allah 'in hukumleri disinda hukumler koyan ve bunu uygulatan rejimlerin tumu.kaldi ki allah in hukumleri uzerine hukum koymak ve bu hukumlere bilerek veya bilmeyerek uymak allah'a şirk kosmaktir.
şirk ise cehennem in tam ortasıdır.
insanlar firavun un, nemrud un, yaraticilik davasinda bulundugunu, Allah lik davasinda bulundugunu zannederler. onlarin ' biz sizin ilahiniziz ' demelerinden kasit, bizler sizin hukum koyuculariniz ve yoneticileriniziz dir. kimse Allah lik ve yaraticilik davasinda bulunmamistir. ilahlik davasi ise kiyamete kadar devam edecektir. bu ilahlik davasinda bulunanlara denir tagut.
birde tagutun hizmetkarlari vardir. onlar kursulere cikarlar, insanlara Allah in dinini anlatirlar. tagutun izin verdigi kadar. eger tagutun sinirini asarsalar evlerinden, televizyonlarindan, taksitlerin den olurlar. onlar pisliktir. domuzun islam alimi seklinde gorunusudur. veyl onlara!
tagut uyusmus beyinler ister. kendi istedigi kadar musluman olunmasini ister. sistemine zarar geldigi anda hapisler ve iskenceler devreye girer. muslumanlar hem Allah i razi ederler..hem tagutu.. hem Allah in emrettigini yapmaya calisirlar..hem tagutun dedigini..arti kutupla eksi kutup u yan yana getirirler. hic rahmanla seytan bir arada olurmu. iste sirk burda baslar ve milyonlarca musluman bilmeden sirk bataginin tam ortasina duser.
'tağuta kulluk etmekten kaçınan ve allah' a içten yönelenler ise; onlar için bir müjde vardır, öyleyse kullarıma müjde ver. (zümer sûresi, 17. ayet) '