Zor sualler 1: Kimim, neyim, ne işe yararım, neden yaratıldım, neyle meşgulüm? vs vs vs. Rabia abla, suallerin büyüklerini pasife aldım şiirsel bir dil oluştuğunda aktif ederim. Ama başlangıç noktasını buraya açtım hep birlikte cevap bulalım diye...
"Kitap benim has bahçemdi. Hayat yolculuğumun sınır taşları kitaplardı.” Der Cemil Meriç. Hepimizin az çok hayatını değiştiren hayatımıza anlam kazandıran kitaplar vardır. Ben de hayatımın has bahçesi saydığım bir kitabın her harfini her kelimesini ezberledim. Üstat o kadar haklıymış ki. Bazen bir kitap bütün hayatımıza yön verebiliyormuş.
Gün olur ki; Cehennemi söndürürcesine yağan yağmurdan bir damla dahi düşmez yeryüzüne. Arzı ıslatamaz artık hiçbir yağmur ve çarpmaz yıldırımlar gökyüzünde, “sağ kalan çocuklar korkmasın diye!” Yakmaz güneş ve üşütmez ayaz…
Tecavüze uğramış bir çocuğun geleceği gömülüdür bulutlara. O bulutun artık bir rengi var. Kirli pas!
Bir yetimin, bir öksüzün, bir yoksulun feryadının duyulmadığı bu yeryüzünde yaşayan herkes, en az "diğer herkes" kadar suçludur! Suçsuz olanlar, toprağın altında kalanlardır…
Ağlamayın dedi şair! Savaşı kaybeden askerlere. Ağlamayın, acınız azalır!
Ağlamayın, başınızı duvarlara vurun! Bugün, sadece bugün dünyada kaç çocuğun açlıktan, susuzluktan öldüğünü bilmediğimiz bir dünyada ağlamak, vicdanın üzerine kuş tüyünden ipek yorgan atmaktır…
İhsan bey, belki bir çok noktada aynı pencereden bakıyoruzdur ama çok büyük bir farkla. "Üslup." Sosyal medya ışidciliği ile varılabilecek bir yol yoktur. Sizden ricam benim herhangi bir yorumuma müspet veya menfi bir cevap vermeyiniz ve beni muhatap olarak görmeyiniz lütfen! Dili kılıçtan keskin olanlardan beriyim. Fikirlerin her türlüsüne açığız, hodbinliğe asla! Selametle efem...
Ayrıca Şule hocam, kadını öyle durduk yere dövmek yok. Dayağı hak etmiş olacak, yani itaatsizlik. Önce uyarılacak, sonra yataklar ayrılacak olmazsa şayet dövülecek. O günün toplumu bu durumu hiç yadırgamamıştır muhtemelen. Çünkü müthiş bir iyileştirme var ayette. Bu ayetin nazil olduğu ilk toplum kadını keyfi olarak bile dövüyordu. Çok sıradan bir sosyal durumdu bu. Olaya bir de böyle bakalım. Esasen ayet iyileştirme yapmış var olan uygulamada.
Kur'an da inek ismiyle de sure var ama kesilmesini emretmiş ;))) Hocam Hz peygamber nerede demiş o sözü? Peki darebe nedir neresini uzatınca dövmek değil de karşıdan bakmak olarak anlaşılır. bunu eğip bükmenin çokta bir anlamı yok lütfen. Diğer konu...
Rabia abla benim sorulara cevap bulacaktık ama daha fazla soru birikmiş burada. :))
Ve senin soruların daha bir karışık gibi.
Herkese günaydın
Zor sualler 1:
Kimim, neyim, ne işe yararım, neden yaratıldım, neyle meşgulüm? vs vs vs.
Rabia abla, suallerin büyüklerini pasife aldım şiirsel bir dil oluştuğunda aktif ederim. Ama başlangıç noktasını buraya açtım hep birlikte cevap bulalım diye...
"Kitap benim has bahçemdi. Hayat yolculuğumun sınır taşları kitaplardı.” Der Cemil Meriç.
Hepimizin az çok hayatını değiştiren hayatımıza anlam kazandıran kitaplar vardır.
Ben de hayatımın has bahçesi saydığım bir kitabın her harfini her kelimesini ezberledim.
Üstat o kadar haklıymış ki. Bazen bir kitap bütün hayatımıza yön verebiliyormuş.
Hayat, başkalarına yazılmış şiirlerin mısralarında kendini aramak gibi bir şey...
Gün olur ki;
Cehennemi söndürürcesine yağan yağmurdan bir damla dahi düşmez yeryüzüne. Arzı ıslatamaz artık hiçbir yağmur ve çarpmaz yıldırımlar gökyüzünde, “sağ kalan çocuklar korkmasın diye!” Yakmaz güneş ve üşütmez ayaz…
Tecavüze uğramış bir çocuğun geleceği gömülüdür bulutlara.
O bulutun artık bir rengi var.
Kirli pas!
Bir yetimin, bir öksüzün, bir yoksulun feryadının duyulmadığı bu yeryüzünde
yaşayan herkes, en az "diğer herkes" kadar suçludur! Suçsuz olanlar, toprağın altında kalanlardır…
Ağlamayın dedi şair!
Savaşı kaybeden askerlere.
Ağlamayın, acınız azalır!
Ağlamayın, başınızı duvarlara vurun!
Bugün, sadece bugün dünyada kaç çocuğun açlıktan, susuzluktan öldüğünü bilmediğimiz bir dünyada ağlamak, vicdanın üzerine kuş tüyünden ipek yorgan atmaktır…
Kalk! Kalk ve rastgele bir iyilik yap…
M.Kaya
İhsan bey, belki bir çok noktada aynı pencereden bakıyoruzdur ama çok büyük bir farkla. "Üslup."
Sosyal medya ışidciliği ile varılabilecek bir yol yoktur.
Sizden ricam benim herhangi bir yorumuma müspet veya menfi bir cevap vermeyiniz ve beni muhatap olarak görmeyiniz lütfen!
Dili kılıçtan keskin olanlardan beriyim. Fikirlerin her türlüsüne açığız, hodbinliğe asla!
Selametle efem...
Sayın Zaman, maalesef haklısınız.
Ayrıca Şule hocam, kadını öyle durduk yere dövmek yok. Dayağı hak etmiş olacak, yani itaatsizlik. Önce uyarılacak, sonra yataklar ayrılacak olmazsa şayet dövülecek. O günün toplumu bu durumu hiç yadırgamamıştır muhtemelen. Çünkü müthiş bir iyileştirme var ayette. Bu ayetin nazil olduğu ilk toplum kadını keyfi olarak bile dövüyordu. Çok sıradan bir sosyal durumdu bu.
Olaya bir de böyle bakalım. Esasen ayet iyileştirme yapmış var olan uygulamada.
Atatürkün cumhuriyeti ilan ettiği dönemde ülkemiz şeyhler ülkesiydi bence o sözü bu manada söylemiş olabilir. En doğrusunu tabi Allah bilir.
Kur'an da inek ismiyle de sure var ama kesilmesini emretmiş ;)))
Hocam Hz peygamber nerede demiş o sözü?
Peki darebe nedir neresini uzatınca dövmek değil de karşıdan bakmak olarak anlaşılır. bunu eğip bükmenin çokta bir anlamı yok lütfen.
Diğer konu...