Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Ümraniye Belediyesi Şiir Yarışması

radikal islam sizce ne demek, radikal islam size neyi çağrıştırıyor?

radikal islam terimi Koray Aneyzi tarafından tarihinde eklendi

  • Abuzer Yılmaz Türkmenoğlu
    Abuzer Yılmaz Türkmenoğlu

    Herşeyin azı ve özü karar, çoğu zarardır.
    Allah aşırıya kaçanları sevmez. İslam huzur ve edep içinde Allahla bir olup, Allaha yakın olmaktır. İbadet ve duadır.
    İbadeti sloganlaştırmak,siyasallaştırmak, dinin fanatizmini yaratıp fanatik tavırlar sergilemek,siyasi ve nefsi egolara alet etmek islam değildir!
    Radikal islamdan anladığım budur.

  • Abuzer Yılmaz Türkmenoğlu
    Abuzer Yılmaz Türkmenoğlu

    Her seyin azi ve özü karar, cogu zarardir. Allah; asiriya kacanlari sevmez!

  • Uğur Tapban
    Uğur Tapban

    Fundemantalist İslam ya da İslamın 'selefi' yorumu da hemen hemen aynı anlama gelir.Özünde şiddet içerir!

  • Nusret Orhan
    Nusret Orhan

    Allah kitabında getirdiği dine İSLAM adını kendisi vermiştir.
    İslam İslamdır. İslamın radikali, ılımlısı olmaz.
    İslam kelimesinin önüne arkasına başka sıfatlar eklenemez.
    İslam bu kelimelerden arıdır.
    Siyasi islam, ılımlı islam, islami terör, Radikal islam, İslam Faşizmi v.s.
    Hepsi ABD-AB ve İsrail üçlüsünün dayattığı kelimelerdir.
    Bu sıfatların hepsi özde islama ters ifadelerken, nasıl islama mal edilebilir ki.
    Müslüman ılımlı veya radikal olabilir, müslüman faşit olabilir, inancına ters düşse bile olabilir, bu onun inancındaki zaafiyetidir, islama mal edilemez.

  • Erdinç Erdoğan
    Erdinç Erdoğan

    manevi duyguları siyasal çıkarlar uğruna yozlaştırmaya çalışan sonradan icat yoz kavram.

  • Bilhan Erden
    Bilhan Erden

    bir dinki bu din derecelere bölünmüş...radikali,muhafazakarı vb...nedir bu işine geldiği gibi inançmı...

  • Cem Nizamoglu
    Cem Nizamoglu

    'Hz. Muhammed yaşasaydı'!

    Nuray Mert

    22/01/2004 (2230 defa okundu)

    İslam tartışması yapmadan siyaset konuşmak imkânsız hale geldi. Türkiye'de epeydir bu böyleydi, 11 Eylül'den bu yana, tüm dünyaya yayıldı. Cidde'de yapılan Ekonomik Forum'da, Tayyip Erdoğan'ın konuşması da önemli bir tartışma konusu, ama bence eski ABD Başkanı Clinton'ın konuşması her şeyi gölgede bıraktı. Bu, her şeyden önce tam bir skandal ve böyleyken tepki toplayacak yerde, alkış alması, bizde olumlu bir hava içinde manşet olması da ayrı bir skandal.
    Clinton, 'Hz. Muhammed yaşasaydı, eşinin araba kullanmasına karşı çıkmazdı, Suudi Arabistan ilk otomobil üreten ülke olurdu, otomobil endüstrisinin başına mutlaka eşini getirirdi' demiş. İnsanın her şeyden önce, aklına, estağfurullah demek, sonra da fakir köylünün, 'Zengin olsam soğanın cücüğünü yerdim' demesi geliyor. 'Fukara' akıllı eski ABD Başkanı'nın aklına gelen en büyük iltifat, belli ki, otomobil endüstrisi kurmak, kadınlar adına öngörebileceği en mühim mevki kocasının otomobil fabrikasına müdür olmak. Trajik olan bu fukara akılın dünyayı yönetmeye talip olması, tüm dünyayı kendi aklına uydurmaya çalışması.
    Ne yazık ki, bu trajik bir bakış olmakla kalmıyor, tüm dünyaya egemen gücün politikası olarak hepimizi trajik bir durumla karşı karşıya bırakıyor. Kaç kişi farkında emin değilim, ama bu sözler her şey bir yana, son derece rencide edici. Birisi karşınıza çıkıyor ve bir varoluş duruşu olan dininizi size böyle özetliyor, küçük beyniyle, peygamberinizle ilgili önermelerde bulunuyor, sizi peygamberinizi
    onun gözünden görmeye davet ediyor, üstelik bunu dininize iltifatta bulunuyormuş gibi takdim ediyor, alkış alıyor.
    Suudi Arabistan'daki rejim insanlığın tanık olduğu en ilkel, en insicamsız rejimlerden biri. Öncelikle, kadınlar araba kullanamadığı için değil, Osmanlı'yla bağını koparmak adına, İslam tarih ve medeniyetiyle bağını koparmak durumunda olduğu için, dini muhafazakârlık kisvesinde bir rejimle Batı adına petrol kuyularının bekçiliği ve komisyonculuğunu yapmış olduğu için böyle. Böyle bir rejimin, ABD biletini kesip, yolun sonuna geldiğinde, peygamberini Clinton'ın ağzından dinleyip alkışlamasında şaşacak bir şey yok.
    Sadece Suudi Arabistan değil, tüm İslam dünyasının, özellikle Soğuk Savaş yılları boyunca, ABD ile serüvenin bedeli, tüm Ortadoğu, tüm Müslümanlar ve hatta tüm insanlık için çok ağır oldu. Gelinen noktada, ABD eski alışkanlığını sürdürmek ve İslam dünyasına, kendi çıkarları doğrultusunda yeniden şekil vermeye çalışıyor. 'Komünizmle mücadele'de tereddütsüz ABD'nin yanında yer alan Müslümanlara bu kez, ABD'nin yanında, 'radikal
    İslam'la mücadele etmek düşüyor. Nereden baksanız zor bir durum.
    'Neden zor olsun, Müslümanların tümü radikal mi? ' diyebilirsiniz, tabii ki değil, ama ABD çıkarlarının neyi, ne zaman radikal olarak tarif edecekleri belli değil, asıl mesele bu. Bir kez görevi yüklendikten sonra, tarifi hep onlar yapacaklar ve kendi çıkarları ve akılları uyarınca, dininizin, peygamberinizin ne dediğine onlar karar verecekler. Tıpkı, bir zamanlar
    'komünist'in, 'anarşi'nin ne olduğuna, nasıl karar verildiği gibi.
    Ne olur, işin içinde din var diye oyuna gelmeyin, bu kadınların araba kullanmasıyla ilgili bir mesele değil. Suudi Arabistan kurulduğundan beri, kadınlar değil araba kullanmak evlerinden burunlarını çıkaramıyorlardı, daha önce kimsenin aklına İslam'ı yorumlamak, kadınların araba kullanmasını
    savunmak gelmiyordu. Bugün akıl verenler, şeyhlerin, prenslerin gölgesine selam duruyordu. Sadece bunları düşünseniz, Clinton'ın, ne kadın hakları savunucusu, ne de amatör bir İslam reformisti olmadığını fark edersiniz.

  • Cem Nizamoglu
    Cem Nizamoglu

    Hz. Peygamberin eşlerine üç kişi gelip Hz. Peygamber’in ibadet durumunu sordular. Durum onlara bildirildi. Dediler ki “Biz nerede Peygamber nerede? Allah(c.c.) onun gelmiş ve gelecek günahlarını bağışlamıştır”. Onlardan biri şöyle dedi: “Ben daima geceleyin namaz kılarım”. Diğeri; “Gündüz oruç tutarım ve hiç bozmam”. Sonuncusu da; “Ben kadınlardan uzaklaşırım ve asla evlenmem” dedi.

    Hemen sonra Hz. Peygamber geliverdi. Buyurdu ki: ”Şöyle, böyle diyenler sizler misiniz? Dikkat ediniz. Allah’a yemin ederim ki ben sizden daha fazla Allah’tan korkan ve O’na daha fazla itaat edenim. Ama benim hem oruç tuttuğum hem de tutmadığım olur, namaz kılarım da, uyurum da ve kadınlarla da evlenirim. Benim şu yolumdan yüz çeviren benden değildir.”

    Hadis-i Şerif
    Kaynak: Enes bin Malik
    _______________________________________

    Bu hadis, zahiri (dünyasal) anlamı ile çok açık olmasına karşılık batıni (manevi) anlamı ile bence açıklanması gereken önemli bir husus var.

    Allah’a yakınlaşmak ve Peygamberimiz’e uymak derken; aşırıya kaçmadan orta yolu bulmak gerekir. Eğer biz, herşeyde olduğu gibi dinde de orta yolu bulamazsak, aşırıya kaçarız; dine bid’at sokmuş oluruz. Çünkü Peygamberimiz’in yaptıklarının dışında fazlasını yapmak (çağımızda olduğu gibi) dinimize bid’at sokmak demektir ki Peygamberimiz “Benim bu yolumdan ayrılan” derken bunu kastediyor. Peygamberimiz’in yaptığı ibadetlerin zerresini yapmaya çalışırken ya da onu taklit etmeye çalışırken aşırılığa kaçmak; dinden uzaklaşmaktır. Yani Allah’a ulaşalım derken; Allah’ın yolundan çıkıverebiliriz. Ne ile? Yaptıklarımızla.

    Kısaca bu Hadis-i Şerif; dinde ortayolu, dinde istikrarı, dinde mantığa dayalı ibadeti öngörüyor, bunu tavsiye ediyor.