Gerçek Bayülgen diye bir şey yok. Benim bir meslek hayatım var. Bir de evde televizyonun karşısında burnumu karıştırdığım bir zaman var. Gerçeğin hangisi olduğunu bilemiyoruz. Bu şuna benziyor; şimdi benle röportaj yapıyorsun. Sana üç tane vitamin iğnesi yapsam arka arkaya, merak ederiz acaba bunun hangisi gerçek diye. Onun için bunun ikisi de benim aslında.
Kim o salak be! Aynen cevap veriyorum: kim o salak? Hangi reklamdan sonra klasım düşmüş. Klasımı düşürecek bir reklamda oynamadım. Hep iletişimle ilgili reklamlarda oynuyorum. Bunlardan bir tanesi Turkcell hazır karttı. Keza Superonline da da aynı şey oldu. Zaten bir internet kuruluşu. Onları anlatıyoruz. Terlik reklamında oynasam anlarım da...
Okan Bayülgen'in kendisi için karizmatik, seksi yakışıklı gibi tanımlamaları kabul etmediğini biliyoruz. Peki siz kendinizi tanımlarken hangi sözleri kullanırsınız?
Salak, aptal. Herkes kendine o sözleri kullanır zaten. Mesela kendi kendine uyanıp, ulan ne yakışıklıyım diyen adamın herhalde kafadan bir problemi vardır. Genelde kendi kendimize kullandığımız sözler, ne salakmışım, ne aptalmışım, keşke öyle yapmasaydım. Kendi kendime kullandığım kelimeler salak ve aptaldır. Ara sıra yatakta ne kadar başarılıyım dediğim olmuştur. Karşımdaki insan da söyler. Onlardır, arada sırada gaza getirmek için böyle şeyler yaparsın, kendine. Hiçbir gün aynaya bakıp şöyle dediğim olmadı kendime: 'Hiç mi artık acımıyorsun etraftakilere, heriflere, yazık değil mi, bu kadar kıza falan gibi' salaklıklar yok yani.
Bugünkü Okan Bayülgen olmasaydınız, hangi mesleği yapardınız? Gece bekçisi, taksi şoförü ya da başka bir şey?
Bilmem ki... Düşünmedim. Bunun başka bir sorma şekli de şöyle oluyor: dünyaya bir kere daha gelseydim yine sanatçı olmak isterdim, aptallığı vardır. Ben bunların hiçbirini istemezdim. Çok zengin bir ailenin sürekli seyahat eden, kendini geliştiren hoş bir çocuğu olmak isterdim. Çalışmak falan da istemezdim, deli miyim niye çalışayım. Kariyenizin sırrı diye bir şey var mı?
Benim bir sırrım yok. Çünkü böyle bir reçetem de yok; 'Bende tuttu al sende de tutsun' filan gibi. Benim hayatımda böyle oldu. Akıllı davrandığımda kazandım, aptal davrandığımda kaybettim, herkeste olduğu gibi.
Tiyatro oyuncusu Okan Bayülgen'den bahseder misiniz?
Konservatuardan sonra hemen Devlet Tiyatrosuna girdim, 4 yıl çalıştım. Ondan sonra devlet tiyatrosuyla ilgili -devlet tiyatrosundan kimseyi kabahatli bulduğum için değil- kendi kendime bir hayat kırıklığı hissettim. Hayat kırıklığım kendimle de ilgili değildi, devlet tiyatrosuyla ilgiliydi. Ve vazgeçtim, cesurca bir davranıştı, ayrıldım. Hatta devletten aldığım maaşı geri ödemek zorunda kaldım. O sıralarda da para kazanmak televizyonda kamera arkasında işler yapmaya başladım. Olaylar beni buraya getirdi. Tekrar tiyatro yapmak isterim ama kenarda köşede entel dantel işler yapmak istemem. Hakikaten yapacaksam, nasıl sinemada sinema seyircisiyle, Türk sinemasının bir barışıklığı oldu, bir barışma olayı oldu, bir takım filmlerle. Aynı şeyin tiyatroda da yaşanmasını isterim. Hatta onun yaşanması için de bazı çalışmalar yapıyoruz. Onlar çok bahsedeceğim durumda değil şu anda proje olarak. sineport
23 Mart 1964'te İstanbul'da doğdu. Galatasaray Lisesi ve Bodrum Lisesi'nde öğrenim gördü. Fransa'da Tours Üniversitesi'nde ekonomi eğitimi aldı. Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı'ndan mezun oldu. Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesinde master yaptı. 1989 - 1994 yılları arasında Devlet Tiyatroları'nın en genç oyun yönetmeni olarak çeşitli oyunlar yönetti. Rejisi kendisine verilen bir oyun, Raik Alnıaçık tarafından kaldırılınca Devlet Tiyatroları'ndan istifa etti.
1991'de radyo programları yapmaya başladı. Kent FM, Radio Contact, Kiss FM ve Radyo D'de çalıştı.
Satel TV'de klip sunarak TV kariyerine başladı, 'Gece Kuşu' ile tanındı, 'Televizyon Çocuğu' ile 'late night show' tarzını devam ettirdi, Utanmaz Adam dizisinden sonra televizyona verdiği arayı 'ZAGA' ile sona erdirdi
'İstanbul Kanatlarımın Altında' ile sinema kariyerine başladı, 'Ağır Roman' ile ödüllü bir oyuncu oldu, 1999 ve 2000'de, 'Romantik', 'Oyunbozan', 'Komiser Şekspir' ve 'Hemşo' filmlerini tamamladı.
inanılmaz bir zeka,yetenek ve yaratıcılıktır kendisi.insan olmanın tüm faziletlerini barındırmanın yanı sıra zekasını kullanma alanlarıyla da kendini kanıtlamıştır.10 yıldır okan bayülgen'in kim olduğunu anlamayan adama zaten ne antoloji ne sözlük kar etmez o ayrı zaten,kendisini ve uçsuz zekasını anlayabilmek de kişinin zeka katsayısıyla doğru orantılıdır...
Zeka kokan bir yanı var...
okan nerede ben kafayımı yedim beyaz var ekranda bugün günlerden ne neredesin okan
neden insanlar bu adamı sever şeytan tüylümü yok tercihler bizi ilgilendirmez de ama sı var işin içinde
hakaret aşağılama ne dersen var adamda ama adam şeytan tüylü herhalde okaaaaaaan sana bayılıyom demez mi çatlıyorum kızlar ne yüzsüz be
topuklu erkek ayakkabısı
Ynsanlary rezil etmeye bayylyr.Eee nede olsa ipler onun elinde
Programa katylmayyn karde?im.Ba?ka program my yok.
medya yı kullanarak medya ile sadece medya ile degil herseyle dalga gecen önemli bir adam..
Peki Gerçek Okan Bayülgen kimdir, nasıldır?
Gerçek Bayülgen diye bir şey yok. Benim bir meslek hayatım var. Bir de evde televizyonun karşısında burnumu karıştırdığım bir zaman var. Gerçeğin hangisi olduğunu bilemiyoruz. Bu şuna benziyor; şimdi benle röportaj yapıyorsun. Sana üç tane vitamin iğnesi yapsam arka arkaya, merak ederiz acaba bunun hangisi gerçek diye. Onun için bunun ikisi de benim aslında.
Okan Bayülgen reklamlarda oynadıktan sonra klası düştü diyenler olmuş. Sizce reklamlar klasınızı etkiledi mi?
Kim o salak be! Aynen cevap veriyorum: kim o salak? Hangi reklamdan sonra klasım düşmüş. Klasımı düşürecek bir reklamda oynamadım. Hep iletişimle ilgili reklamlarda oynuyorum. Bunlardan bir tanesi Turkcell hazır karttı. Keza Superonline da da aynı şey oldu. Zaten bir internet kuruluşu. Onları anlatıyoruz. Terlik reklamında oynasam anlarım da...
Okan Bayülgen'in kendisi için karizmatik, seksi yakışıklı gibi tanımlamaları kabul etmediğini biliyoruz. Peki siz kendinizi tanımlarken hangi sözleri kullanırsınız?
Salak, aptal. Herkes kendine o sözleri kullanır zaten. Mesela kendi kendine uyanıp, ulan ne yakışıklıyım diyen adamın herhalde kafadan bir problemi vardır. Genelde kendi kendimize kullandığımız sözler, ne salakmışım, ne aptalmışım, keşke öyle yapmasaydım. Kendi kendime kullandığım kelimeler salak ve aptaldır. Ara sıra yatakta ne kadar başarılıyım dediğim olmuştur. Karşımdaki insan da söyler. Onlardır, arada sırada gaza getirmek için böyle şeyler yaparsın, kendine. Hiçbir gün aynaya bakıp şöyle dediğim olmadı kendime: 'Hiç mi artık acımıyorsun etraftakilere, heriflere, yazık değil mi, bu kadar kıza falan gibi' salaklıklar yok yani.
Bugünkü Okan Bayülgen olmasaydınız, hangi mesleği yapardınız? Gece bekçisi, taksi şoförü ya da başka bir şey?
Bilmem ki... Düşünmedim. Bunun başka bir sorma şekli de şöyle oluyor: dünyaya bir kere daha gelseydim yine sanatçı olmak isterdim, aptallığı vardır. Ben bunların hiçbirini istemezdim. Çok zengin bir ailenin sürekli seyahat eden, kendini geliştiren hoş bir çocuğu olmak isterdim. Çalışmak falan da istemezdim, deli miyim niye çalışayım.
Kariyenizin sırrı diye bir şey var mı?
Benim bir sırrım yok. Çünkü böyle bir reçetem de yok; 'Bende tuttu al sende de tutsun' filan gibi. Benim hayatımda böyle oldu. Akıllı davrandığımda kazandım, aptal davrandığımda kaybettim, herkeste olduğu gibi.
Tiyatro oyuncusu Okan Bayülgen'den bahseder misiniz?
Konservatuardan sonra hemen Devlet Tiyatrosuna girdim, 4 yıl çalıştım. Ondan sonra devlet tiyatrosuyla ilgili -devlet tiyatrosundan kimseyi kabahatli bulduğum için değil- kendi kendime bir hayat kırıklığı hissettim. Hayat kırıklığım kendimle de ilgili değildi, devlet tiyatrosuyla ilgiliydi. Ve vazgeçtim, cesurca bir davranıştı, ayrıldım. Hatta devletten aldığım maaşı geri ödemek zorunda kaldım. O sıralarda da para kazanmak televizyonda kamera arkasında işler yapmaya başladım. Olaylar beni buraya getirdi. Tekrar tiyatro yapmak isterim ama kenarda köşede entel dantel işler yapmak istemem. Hakikaten yapacaksam, nasıl sinemada sinema seyircisiyle, Türk sinemasının bir barışıklığı oldu, bir barışma olayı oldu, bir takım filmlerle. Aynı şeyin tiyatroda da yaşanmasını isterim. Hatta onun yaşanması için de bazı çalışmalar yapıyoruz. Onlar çok bahsedeceğim durumda değil şu anda proje olarak.
sineport
23 Mart 1964'te İstanbul'da doğdu. Galatasaray Lisesi ve Bodrum Lisesi'nde öğrenim gördü. Fransa'da Tours Üniversitesi'nde ekonomi eğitimi aldı. Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı'ndan mezun oldu. Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesinde master yaptı. 1989 - 1994 yılları arasında Devlet Tiyatroları'nın en genç oyun yönetmeni olarak çeşitli oyunlar yönetti. Rejisi kendisine verilen bir oyun, Raik Alnıaçık tarafından kaldırılınca Devlet Tiyatroları'ndan istifa etti.
1991'de radyo programları yapmaya başladı. Kent FM, Radio Contact, Kiss FM ve Radyo D'de çalıştı.
Satel TV'de klip sunarak TV kariyerine başladı, 'Gece Kuşu' ile tanındı, 'Televizyon Çocuğu' ile 'late night show' tarzını devam ettirdi, Utanmaz Adam dizisinden sonra televizyona verdiği arayı 'ZAGA' ile sona erdirdi
'İstanbul Kanatlarımın Altında' ile sinema kariyerine başladı, 'Ağır Roman' ile ödüllü bir oyuncu oldu, 1999 ve 2000'de, 'Romantik', 'Oyunbozan', 'Komiser Şekspir' ve 'Hemşo' filmlerini tamamladı.
inanılmaz bir zeka,yetenek ve yaratıcılıktır kendisi.insan olmanın tüm faziletlerini barındırmanın yanı sıra zekasını kullanma alanlarıyla da kendini kanıtlamıştır.10 yıldır okan bayülgen'in kim olduğunu anlamayan adama zaten ne antoloji ne sözlük kar etmez o ayrı zaten,kendisini ve uçsuz zekasını anlayabilmek de kişinin zeka katsayısıyla doğru orantılıdır...
zaga
bazen doğru şeyler söylüyor ama bazen de abartıyor, her şeyin en iyisini bir tek ben bilirim havalarına giriyor.Bazen insanları aşağılıyor.
sevimli ve akıllı adam
'Zaga' programını, zannedersem bizim gibi bir halkla dalga geçmek için hazırlayan adam.Haksız da sayılmaz. Zekası korkunçtur.Kültürü de öyle...