Bu.... bu sana gönderdiğim son çiçekler Gönül bahçemdeki tüm çiçeklerin hasatını yaptım. Papatya, menekşe, sardunya, nilüfer, gelincik... Sevdiğin tüm dikensiz çiçeklerden bir demet yaptım
ister... ister göz yaşlarınla kurut çiçeklerimi, hatıralarının arasında sakla istersen yeşer yüreğinin henüz taş bağlamamış bi köşesinde. Ya da...; ya da koklamadan at gitsin...
Bu... bu sana yazdığım son mektup...
Kelimeler tükendi mürekkebim bitmek üzere...ister oku satır satır ve her satırda kendini bul ister hiç açmadan zarfı yırtıp at çöpe.
Sen mahsumiyeti yakmayı seversin...Mektubumuda yakabilirsin. Haa korkama ateş bulmakta zorlanmazsın...her harf bir kibrit çöpüdür...kağıdım benzin kokar. Nasırlaşmış sevgilerin küle dönmesi sadece bir elvedaya bakar. Yak gitsin...
Bu...bu sana yazdığım son şiir Ortadan kırdım attım yazdığım kalemi, Adı yok şiirin, Kafiyesi yok, Çünkü sen yoksun bu şiirde, Sensizlik var.
Her mısranın sonu soru işareti ile bitiyor..ve her soru seni bitiyor... sende bitiyorsun...bulamadığım cevaplar arsında... çöl ortasında avuçlarıma yağan kar tanesi gibisin... eriyip gidiyorsun...serinliğini bırakarak bulutlarıma.
ister oku şiirimi mani tadında, istersen ben okuyayım sana. Ama önce sustur n'olur şu içindeki sürekli gürültü yapan yaramaz çocuğu. Firar mı edecek? bırak gitsin.
Bu seni telefonda son arayışım. Bilirsin aklımda tutabildiğim tek telefon numarası seninkisi, bide 118 unutmam. Sesim kısık çıkarsa...sana duyduğum heyecanımdandır. istersen açma! çalar... çalar susarım. Belki...belki meraklanırda kısa bi mesaj çekerim gecenin bi vaktinde... cep telefonumdan; -mrb -nbr? -cvp göndermesen de olur.
Ay'a en yakın yıldıza el salla pencerenden yeter. Mesajın telefondan önce ulaşır bana. Önce telefon numarandan başlıyacağım seni unutmaya. Kararlıyım... Unutsam da 118 e sormayacağım numaranı. Sende benimkini unut gitsin.
Bu sana son doğum günü hediyesi. Aceleye geldi paket yaptıramadım kusura bakma... çam sakızı çoban armağanı işte... ne olur hediyemi kabul et. Çok seveceğin... elinden hiç düşürmeyeceğin bişey aldım. Ne mi?
Sapı sedef kakmalı, ağaçtan yapılma eski bi el aynası. Baktıkça beni sana hatırlatır. Üstelik yalnızlığını da paylaşırsın. Kıskanç olur aynalar...yıllar sonra güzelliğini yansıtamadığını görürsen, hatırasını hiç düşünmeden kır gitsin! son gelişim Zilinde ayrılık melodisi çalan kapını ilk ve son kez çalışım, Bu hüzün kadrajlı fotoğrafına son bakışım, Son gülüşüm gözlerine Ve bu senin için aldığım son nefesim... ister tut ister bırak.
once kapıları pencereleri kırılan sonra boyası akmaya başlayan daha sonra tuğlaları dokulmeye başlayan binanın artık yıkılma vakti..ha kendiliğinden ha zabıtalarca... bina yıkılacaktır!
biliyorum birgün gelicek bu ayrılık vakti,ölümü bakler gibi bekliyorum,acı veriyor düşünmek istemiyorum ama biliyorum,neolu yüeriğimi sökde al götür ozaman sana ait bişiy bırakma bende,bana zaten dünya ve hayat biticek oan gelince,ama neden neden? olmazmı sanki ayrılık olmadan? ben senin için nasıl herşeyi terkediyosam sende benim için terkedebilirmisin herşeyi? bana koşarmısın yapamassın değilmi? gel biz kötü cağ dedikleri herşey yalan dedikleri bu cağa meydan akuyalım,krem ve aslıyı,leyla ve macnunu yaşayalım beraber,seninle gidelim uzaklara hiç doymayalım birbirimize,gel desem gelirmisin,varmısın varmısın bitanem...........
hayatım boyunca hiç böyle üzüleceğimi, birinin beni böyle acıtacağını düşünmemiştim. şimdi inan bana yüreğimi söküp çıkartmaktan başka bir şey istemiyorum. birinden, delice sevdiğin birinden ayrılmak zorunda olmak ama ayrılırken onu da içinde götürmek, içinde, ondan uzaklastığın her adımda, onun içinde büyüdüğünü, içine sığmadığını duymak, içinde tutmaya çalışmak, boğulmak, bütün bir dünyanın, bütün görüntülerinin, anılarının, çocukluk günlerinin, gelecek düşlerinin, bugünün renklerinin siliniverdiği bir anda, yine de ayrılmak zorunda olmak... bunun ne demek oldugunu biliyor musun? eminim biliyorsundur...
Akşamı getiren sesleri dinle
Dinle de gönlümü alıver gitsin
Saçlarımdan tutup kor gözlerinle
Yaşlı gözlerime dalıver gitsin
N.F.K
Bu.... bu sana gönderdiğim son çiçekler
Gönül bahçemdeki tüm çiçeklerin hasatını yaptım.
Papatya, menekşe, sardunya, nilüfer, gelincik...
Sevdiğin tüm dikensiz çiçeklerden bir demet yaptım
ister... ister göz yaşlarınla kurut çiçeklerimi, hatıralarının arasında sakla
istersen yeşer yüreğinin henüz taş bağlamamış bi köşesinde.
Ya da...; ya da koklamadan at gitsin...
Bu... bu sana yazdığım son mektup...
Kelimeler tükendi mürekkebim bitmek üzere...ister oku satır satır ve her satırda kendini bul
ister hiç açmadan zarfı yırtıp at çöpe.
Sen mahsumiyeti yakmayı seversin...Mektubumuda yakabilirsin.
Haa korkama ateş bulmakta zorlanmazsın...her harf bir kibrit çöpüdür...kağıdım benzin kokar.
Nasırlaşmış sevgilerin küle dönmesi sadece bir elvedaya bakar. Yak gitsin...
Bu...bu sana yazdığım son şiir
Ortadan kırdım attım yazdığım kalemi,
Adı yok şiirin,
Kafiyesi yok,
Çünkü sen yoksun bu şiirde,
Sensizlik var.
Her mısranın sonu soru işareti ile bitiyor..ve her soru seni bitiyor...
sende bitiyorsun...bulamadığım cevaplar arsında...
çöl ortasında avuçlarıma yağan kar tanesi gibisin...
eriyip gidiyorsun...serinliğini bırakarak bulutlarıma.
ister oku şiirimi mani tadında, istersen ben okuyayım sana. Ama önce sustur n'olur şu içindeki sürekli gürültü yapan yaramaz çocuğu. Firar mı edecek? bırak gitsin.
Bu seni telefonda son arayışım. Bilirsin aklımda tutabildiğim tek telefon numarası seninkisi, bide 118 unutmam. Sesim kısık çıkarsa...sana duyduğum heyecanımdandır. istersen açma! çalar... çalar susarım. Belki...belki meraklanırda kısa bi mesaj çekerim gecenin bi vaktinde... cep telefonumdan;
-mrb
-nbr?
-cvp göndermesen de olur.
Ay'a en yakın yıldıza el salla pencerenden yeter. Mesajın telefondan önce ulaşır bana. Önce telefon numarandan başlıyacağım seni unutmaya. Kararlıyım... Unutsam da 118 e sormayacağım numaranı.
Sende benimkini unut gitsin.
Bu sana son doğum günü hediyesi. Aceleye geldi paket yaptıramadım kusura bakma...
çam sakızı çoban armağanı işte... ne olur hediyemi kabul et.
Çok seveceğin... elinden hiç düşürmeyeceğin bişey aldım. Ne mi?
Sapı sedef kakmalı, ağaçtan yapılma eski bi el aynası. Baktıkça beni sana hatırlatır. Üstelik yalnızlığını da paylaşırsın. Kıskanç olur aynalar...yıllar sonra güzelliğini yansıtamadığını görürsen, hatırasını hiç düşünmeden kır gitsin!
son gelişim
Zilinde ayrılık melodisi çalan kapını ilk ve son kez çalışım,
Bu hüzün kadrajlı fotoğrafına son bakışım,
Son gülüşüm gözlerine
Ve bu senin için aldığım son nefesim...
ister tut
ister bırak.
once kapıları pencereleri kırılan sonra boyası akmaya başlayan daha sonra tuğlaları dokulmeye başlayan binanın artık yıkılma vakti..ha kendiliğinden ha zabıtalarca... bina yıkılacaktır!
Ya geçmişte kaldım,
Ya da yarına çıkamadım...
Oysa senle çok zamanlar paylaşırdık
Acıları umutları hiç usanmadan
Yüreğimde saklı kalan anılarla
Gidiyorum bu şehirden sevdiğim hoşçakal
......
ve bazen giden sessizce bir veda bile etmeden giderr...
Vakti geldi ayrılığın ne yapsak boş
Kurtulamaz bu sevda bu amansız rüzgardan
Anla beni geçmişteki günlerimiz
Birer birer hayal oldu
Birer birer yalan
Gözlerindeki yaşı sil canım
Beni burda bırak git
Gereksiz artık anlamı yok sözlerin
Bu aşk gömülmeli
Oysa senle çok zamanlar paylaşırdık
Acıları umutları hiç usanmadan
Yüreğimde saklı kalan anılarla
Gidiyorum bu şehirden sevdiğim hoşçakal
......
-görüşürüz,ararım ben..
-görüşmeyeceğiz!
-görürüm ben seni..
-rüyanda..
biliyorum birgün gelicek bu ayrılık vakti,ölümü bakler gibi bekliyorum,acı veriyor düşünmek istemiyorum ama biliyorum,neolu yüeriğimi sökde al götür ozaman sana ait bişiy bırakma bende,bana zaten dünya ve hayat biticek oan gelince,ama neden neden? olmazmı sanki ayrılık olmadan? ben senin için nasıl herşeyi terkediyosam sende benim için terkedebilirmisin herşeyi? bana koşarmısın yapamassın değilmi? gel biz kötü cağ dedikleri herşey yalan dedikleri bu cağa meydan akuyalım,krem ve aslıyı,leyla ve macnunu yaşayalım beraber,seninle gidelim uzaklara hiç doymayalım birbirimize,gel desem gelirmisin,varmısın varmısın bitanem...........
Şimdi sen gidiyorsun ya herkes sana benzeyecek..
hayatım boyunca hiç böyle üzüleceğimi, birinin beni böyle acıtacağını düşünmemiştim. şimdi inan bana yüreğimi söküp çıkartmaktan başka bir şey istemiyorum. birinden, delice sevdiğin birinden ayrılmak zorunda olmak ama ayrılırken onu da içinde götürmek, içinde, ondan uzaklastığın her adımda, onun içinde büyüdüğünü, içine sığmadığını duymak, içinde tutmaya çalışmak, boğulmak, bütün bir dünyanın, bütün görüntülerinin, anılarının, çocukluk günlerinin, gelecek düşlerinin, bugünün renklerinin siliniverdiği bir anda, yine de ayrılmak zorunda olmak... bunun ne demek oldugunu biliyor musun? eminim biliyorsundur...
Kürşat Başar