Dertlerimizle dostlarımızı acındırmak, kendimize 'vah zavallı' dedirttirmek gibi kendimi kaptırmamaya çalıştığım çocukça, anlamsız bir duygumuz vardır. Başımıza gelenleri abartır, neredeyse karşımızdakinin de ağlamasını isteriz.
Çevremizdeki diğer insanları ise kendi dertlerini çözmeye çalışırken soğukkanlı gördüğümüzde takdir ederiz, ama aynı soğukkanlılığı bizim dertlerimize karşı gösterdiler mi
kırılırız, kızarız.
Dertlerimizi anlamaları bize yetmez, onların da yakınmalarını isteriz.
Oysa insan sevincini büyüterek, üzüntülerini mümkün olduğunca kısaltarak anlatmalı. (..) Durmadan sızlanan kimse sızlanamaz olur. Kendini canlıyken ölü göstereni ölüyken canlı görebilir herkes.
Öyle insanlar gördüm ki, eş dost kendilerini sağlıklı keyifli görecek diye ödleri kopar, iyileşmiş oldukları düşünülmesin diye gülmezler, kahkahalarını tutar, somurturlardı.
Sağlıklı olmak, kimsede onlara karşı acıma duygusu oluşturmadığı için bu durum nefret ettikleri birşey olurdu.
İşin en tuhaf tarafı, bu gördüğüm kimseler kadın da değildi.
Montaigne
İşin daha da tuhaf tarafı bu kimseler daha çok islam dini alimleri ve islamiyetle yer edinmeye çalışan varoş değerleri taşıyan insanlardı. (ben)
acilara tutunmak! ! insan zaten hep acilara tutunarak yasamiyor mu? baska ne varki tutunacak? biz acilari tutmasak bile onlar öyle tutunmuslarki bize sanki sarmasikbitkileri gibi
acı çekmek özgürlükse özgürüz ikimizde o yuvasız çalıkuşu bense kafeste kanarya o dolaşmış daldan dala savurmuş yüreğini ben bölmüşüm yüreğimi başkaldıran dizelere aramakmış oysa sevmek özlemekmiş oysa sevmek bulup bulup yitirmekmiş düşsel bir oyuncağı yalanmış hepsi yalan yalanmış hepsi yalan sevmek diye birşey varmış sevmek diye birşey yokmuş
acı çektim günlerce,acı çektim susarak şu kısacık konuklukta,deprem kargaşasında yaşadım bir kaç bin yıl,acılara tutunarak acı çekmek özgürlükse,özgürüz ikimizde acılardan arta kalan işte şu bakışlarmış buğu diye gözlerinde gün batı mı bulutlarmış...... heyyy! ! ! gidi heyyyy! ! !
Acılara Tutunmak:bir hasan hüseyin korkmazgil klasiğidir.O'nun,bu zulümler dünyasına, ateşten bir yürekle püskürte püskürte yazdığı şiirsel yergiler destanıdır.
ahmet abi acılara tutuna tutuna yaşadı,sürgün edildi,ve bence öldürüldü....onun acılarına şimdi bizler tutunuyoruz,sürgün ediliyoruz ve öldürülüyoruz...tek tek tutunduğumuz için teker teker gidiyiyoruz,hep beraber acılara ve aynı zamanda da umutlara tutunursak güzellikler olacak..ahmet abi çok uzakta öyle bir yer var dediği yer ülkemiz olcaktır..sevgiler selamlar,özgürüz hepimiz! ! ! .
aramakmış oysa sevmek özlemekmiş oysa sevmek bulup bulup yitirmekmiş düşsel bir oyuncağı yalanmış hepsi yalan sevmek diye birşey vardı sevmek diye birşey yokmuş
Acı Çekmek özgürlükse Özgürüz ikimizde demiş ustad.
Bence acılara tutunmalalı insan,Acılardan kurtulmak daha iyi lurdu.
Dertlerimizle dostlarımızı acındırmak, kendimize 'vah zavallı' dedirttirmek gibi kendimi kaptırmamaya çalıştığım çocukça, anlamsız bir duygumuz vardır. Başımıza gelenleri abartır, neredeyse karşımızdakinin de ağlamasını isteriz.
Çevremizdeki diğer insanları ise kendi dertlerini çözmeye çalışırken soğukkanlı gördüğümüzde takdir ederiz, ama aynı soğukkanlılığı bizim dertlerimize karşı gösterdiler mi
kırılırız, kızarız.
Dertlerimizi anlamaları bize yetmez, onların da yakınmalarını isteriz.
Oysa insan sevincini büyüterek, üzüntülerini mümkün olduğunca kısaltarak anlatmalı. (..) Durmadan sızlanan kimse sızlanamaz olur. Kendini canlıyken ölü göstereni ölüyken canlı görebilir herkes.
Öyle insanlar gördüm ki, eş dost kendilerini sağlıklı keyifli görecek diye ödleri kopar, iyileşmiş oldukları düşünülmesin diye gülmezler, kahkahalarını tutar, somurturlardı.
Sağlıklı olmak, kimsede onlara karşı acıma duygusu oluşturmadığı için bu durum nefret ettikleri birşey olurdu.
İşin en tuhaf tarafı, bu gördüğüm kimseler kadın da değildi.
Montaigne
İşin daha da tuhaf tarafı bu kimseler daha çok islam dini alimleri ve islamiyetle yer edinmeye çalışan varoş değerleri taşıyan insanlardı. (ben)
acilara tutunmak! ! insan zaten hep acilara tutunarak yasamiyor mu? baska ne varki tutunacak? biz acilari tutmasak bile onlar öyle tutunmuslarki bize sanki sarmasikbitkileri gibi
acı çekmek özgürlükse özgürüz ikimizde
o yuvasız çalıkuşu bense kafeste kanarya
o dolaşmış daldan dala savurmuş yüreğini
ben bölmüşüm yüreğimi başkaldıran dizelere
aramakmış oysa sevmek
özlemekmiş oysa sevmek
bulup bulup yitirmekmiş
düşsel bir oyuncağı
yalanmış hepsi yalan
yalanmış hepsi yalan
sevmek diye birşey varmış
sevmek diye birşey yokmuş
acı çektim günlerce,acı çektim susarak
şu kısacık konuklukta,deprem kargaşasında
yaşadım bir kaç bin yıl,acılara tutunarak
acı çekmek özgürlükse,özgürüz ikimizde
acılardan arta kalan işte şu bakışlarmış
buğu diye gözlerinde gün batı mı bulutlarmış......
heyyy! ! ! gidi heyyyy! ! !
Acılara Tutunmak:bir hasan hüseyin korkmazgil klasiğidir.O'nun,bu zulümler dünyasına, ateşten bir yürekle püskürte püskürte yazdığı şiirsel yergiler destanıdır.
ahmet abi acılara tutuna tutuna yaşadı,sürgün edildi,ve bence öldürüldü....onun acılarına şimdi bizler tutunuyoruz,sürgün ediliyoruz ve öldürülüyoruz...tek tek tutunduğumuz için teker teker gidiyiyoruz,hep beraber acılara ve aynı zamanda da umutlara tutunursak güzellikler olacak..ahmet abi çok uzakta öyle bir yer var dediği yer ülkemiz olcaktır..sevgiler selamlar,özgürüz hepimiz! ! ! .
Acılardan arta kalan
İşte bu bakışlarmış
aramakmış oysa sevmek
özlemekmiş oysa sevmek
bulup bulup yitirmekmiş
düşsel bir oyuncağı
yalanmış hepsi yalan
sevmek diye birşey vardı
sevmek diye birşey yokmuş
Hayatın gerçekleri desem sizce yetmezmi bence bu kadar kafi
biber turşusuna balıklama dalmak
kelimelerin kifayetsiz kaldığı..düşüncelerin donduğu..,dilin lal..,aklın seni terkettiği anlar...
acı çekmek özgürlükse BEN ÖZGÜRÜM
acıtır elleri...
yok böyle bir parça, yok böyle bir yorum, ve yok böyle bir tutunmak....
hasan huseyının guzel bı sıırı
haluk levent ın ıgrenc yorumu...