şimdi
yeni bir şeylere başlamanın zamanı
uzun süredir kırgın olduğumuz
eski bir dostun
eskimeyen sesine
merhaba demenin
yine ılık rüzgarlar eser
ikindi vakitleri
yağmurlar yağar
güneşin son kızılından
düşen her damla
kim bilir kaç evvel
sabahın ufku
emzirir gözlerde ki hüznü
kaygıyı
sevinci
sarı solgun yaprakları
rüzgarlara bırakır kendini
içimizde garip oluşumlar
zamana alışamadık elisa
terkisinde karanfil tütsüleri
mutluluk vadeden yollar var önümüzde
büyüsü sarıp sarmalar bizi
soğuk bir sonbahar göğü çizdim
her şeyi bildiğimi zannettiğim zamanları
bir zamanlar yırtıp yaktığım resimlerden
zihnimi arıttım aşk sırlarından
kalbimi boşalttım sevgilerden
yeniden doldurdum
hiç kullanılmamış biçimde
içim sımsıcak
içim kıpır kıpır
içim lale tarlası
içim faslı gül…
elisa
dağ yamaçlarıma tatlı ürpertiler bıraktın
içten içe tutuşan
uzak şafakların közüne serpilen gecesin sen
mehtapta tenimi okşayan rüzgar
acılar değiyor körpelere,
dokunuyor, acıtıyor
sitemkar yaban soğuğunun nefesi
coğrafyalar dolaşıyor
doğu batı kuzey güney
sobamızın kül attığı günlerde
buğusuna vurulmuştuk istanbulun
öfkemizin şimşeklere dönüştüğü günlerde
İstanbul sokaklarında üşüyen
çocuklar gibiydik
sen adi bir tetikçisin sadece ey kalleş
alçak ve korkak bir işbirlikçisin…
namertsin…
sen beyni afyonlanmış,
yüreği taşa dönüştürülmüş bir canavarsın...
haşhaşiler gibi...



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!