yine yalnız bir gece daha ve büyükada
yeşilin kucağında heybetle uyuyor
yıllar öncesi medeniyetin kudretini gösteriyor
olanca azametiyle tecessüm ediyor hayalimde
adanın güzelliği ve bir de kadını
zira hayat
gündelik koşuşturmanın debdebeleriyle
üzerimizde birçok kir bırakır
katmanlaşan kir
her şey sıra dışı
suskun…
titrek güneşin doğuşu
yağmur tanesinin tene serin dokunuşu…
hıncahınç
mendebur saatlerde
gemileri yakmaya hevesli olanlara ithafen
yaktım denizleri
dallara yazmalar bağlamakla,
göğe dilek salmakla olacak iş mi bu hiç?
bir vedanın alaca karanlığı, esmerletir beni
kaf dağına sığmaz ,sellerce sürüklenirim
sürgün şehrin bulvarlarına hasret
ayrılık acılarının istilasındayım
dalga dalga, akın akın…
gece,
pencereyi döven yağmur damlaları
içimdeki narın zihnimde çizdiği resim
gözümün önünden gitmiyor
sözcüklerin vurucu satırları tetikleyip duruyor
bu kısır döngünün kaçıncı evresi
bana gönlünü açan sevgili
ömrümün en güzeli
doğarken sezgilerimden sana olan sevgim
bir masalın düşlerinden azat edilir aşkımız
lal olur umutlarım gönül zindanlarında
sevgi bir hikaye
aşk bir masal
canım canına hasret
ışığı eksik vakitlerde gözlerim üzerinde
gece ayaz keserken
kalpte titrerken can
yokluk nedir
yokluk ne zindandaki yusuf nede zindandan kurtulmaktır
bütün dileklerden, bütün yönelişlerden bütün emellerden
bir çırpıda vazgeçebilmektir yokluk
rahvan yürüyen küheylanın heybet kazanan tılsımıdır
küçük de olsa bir iz var
çözülme, donma vakitlerinden
dönüşüp ummanlara akmak için
bir kendinden geçme faslı bu
geçiyorum şimdi
peşindeyim seslerin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!