dağların eteğinden bir rayiha yayılıyor göğüs kafesime
keskin ama büyüleyici
ağır ama ruhumu estiren, damağımı çiçeklendiren bir koku
odunsu köklerin tarçın ve karanfile bezenmiş muazzam uyumu
eli de topraktır insanın
almayı da vermeyi de bilir
her şeyden önce içi topraktır insanın
bazen kurur
bazen yeşerir
efendim
küfür kıtalar geziyor şimdi
zülüm gönüllerde kaşaneler kurdu
içilmiş sulardan geriye
anlamları tamamen birbirinden ayrı
bir zaman olmalı
bir yerden bir yere gitmeyi gerçekleştirecek
kalp ve ruh üzerinde
bir zaman olmalı
ya da yola çıkmış kafileler olmalı
ceplerimde insanlar
ellerim cebimde,
kanıyor parmaklarım
gecenin tam ortası
ne anlamı var ki zamanın
alıp başımı bir yerlere giderim
bir serçe gibi kanatlarıma yüreğimi iliştirip.
sessiz sedasız beni bekleyen
ufka kadar uzanan dağlara bakıp hayallere dalarım
ağaçlarda cıvıldayan kuş sesleriyle
o uzun sessizliklerden ,soluksuz uykulardan
öyle bir an ki...
sağanak halinde
vurulmuş
cebelleşen
rutubetli, soğuk zaman
mekanla kesişiyor bazen.
vakit vuslat vakti baharın ilk saati
gecenin içine kaç yağmur damlası düşer bilmem
adı meçhul kendisi meçhul kaç huzme
yitik anılar toprağına
ne varlığını avutabilir söken şafak
ne de yokluğunu yansıyan ışıklar
sen ufkumda
seni seyrederim bir daha bir kez daha
uzanır içime ince bir sızı
ayrılıktan vuslata
vuslattan hasrete sen yürürsün
senle yürürüm azap mevsimlerine
vakitsiz aşk sarhoşuyum teselli ararım karanlık gecelerde
alır götürür bir yerlere beni vizesiz yürek yangınları
tutkularımın bedenleri siyah renkli bir tül ile örtülür
mecrasından çıkmış saatler kaybolur ıssız caddelerde
gözyaşlarına müstahak bu muammanın yeni bir masalı başlar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!