hayatım boyunca
görmediğim yoğunlukta hadise
bir hafta içerisinde
başıma geliyor belki de
hayatın anlamına dair arayış ihtiyacım
hüsrana uğruyor belli ölçüde
ilk harfinden tanırım yalnızlığı
ilk nefesinden fark ederim kim olduğunu
keyifsiz bir ortamda akşam yemeği yeriz önce
sonra gecesi başlar menzilli ötelere doğru
sevişiriz gecenin bir arka sokağında gizlice
savurur peşimiz sıra kader
yanmış yanmaktan köz kesilmiş
fersudeleşmiş en nadide duyguları
şişeler içinde bırakılan mektuplar gibiyiz
ebede hiç durmadan akan bir akarsuya bırakılmış
aklımda birkaç duygunun dayanılmaz hafifliği
birkaç düşünce çatırdamak üzere
birkaç kısrak koşuyor içimden leyla çölüne
alıp götürüyorlar düşlerimi
alıp götürüyorlar hayallerimi
minicik bir sinede yandıkça ağlayan tutkular
kaynayan bir yanardağ fokurtusunu andırırlar
saklıdırlar kalbin en derin dehlizlerinde
pişmanlıkla başlar nedamet vakitleri
harap kentlerden beyhude akarlar hayallere
Oysa…
ne kadar çabuk erirmiş karlar meğer,
şimdi daha iyi anlıyorum,
seni.
yağmur altında
sen, en güzel düşlerini beklerken
yağmur başlar ansızın
göklerin gri örtüsü
kabuslar süzülür geceye
çözsem muammasını sonsuzluk rüyasının
dolansa boynuma ışıktan kollar
sihirli elbiselerle girsen göğün mavi kapılarından
açsa esrarını gök perde perde
kaybolan yüzünü görsem göklerde
hem aşk olur
hem hüzün
aşkı olanın hüznü olur
hüznü olanın aşkı
sevdaya duranların sırrıdır gözyaşı
kendi öfkende tükettin tüm latif duyguları
çürük yapraklarını kaldırıp at
kırık kaldırımların taşlarını yeniden diz
birkaç ağaç dik yamacına
poyrazı dindirsin
ılıman bir iklime benzetsin seni




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!