soğuk bir gün
bir ümit gibi yaklaştı durağa minibüs
açılan kapısından bir buhar dalgası yükseldi
ve üşüyen günün içine dağıldı buram buram
ayrılık kimi zaman bitimsiz bir özlem sızısı
derin bir bıçak yarası
ilmek ilmek hasret dokur gözlerim uzak yolların gergefine
dağ çiçeğim kayıp
gökte ki yıldızım yitik
gelmedi beklediğim bahar sabahı
bir kodes gözlerin
oradan umutlar toplayıp kalbime atacağım
uçup duran kar taneleri düşerken
bakışlarında sığınacak yer arayacak
zemheri soğuğunda üşüyen
saçlarına üşüşen her kar tanesi
gece söz anlamaz
gün burada beklemeli
zamana neler söyleyeceğim neler şimdi
bana merhaba derken
sokaktaki lambalar ardı sıra sönerken
ben tam pencereyi açarken
şimdi mevsim öfkedir
aylardan en soğuk ihanet
hangi güneş paramparça olur
geceye saklı uğursuz tekmelerden
korkulu bir düş değilse eğer bu
kimse onun gibi değil
onun hatırına sevilir oğul ve kızlarımız
sonsuzluk vaat eden onun haberiydi
evladı göz aydınlığı eyleyen onun müjdesi
evladı anaya sevdiren de
gülün yoluna diken serilir mi
Dikenler içinde diye gülden vazgeçilir mi
bilemezdi bu ince sırrı
hiç bilemeyecekti
alev yüzlü ebu lehebin karısı
hani bahçeleri çizerdin çizik çizik de
hayallerini ekerdin kiraz gölgelerine
orkidelere uzattığında elini
kurdeleler sıyrılıp saçlarından
orkide olurlardı
Duygular mutluluktan ıslanınca hani
Sıcağında kalpler ısınır
Gözyaşları avare gözyaşları derbeder
El ayak çekilmeden ruh sahnesinden
Rüyalara bir nebze özlem sunulur
su sesi yaprak hışırtısı kuş cıvıltısı gibi
bazen de haşarı bir çocuk gibi oynaşır
akşamın koyulaştığı demlerde
memnuniyetini salar dağ başlarına
en baş döndürücü düşler dünyasına
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!