kanı çekilmiş yapraklar ayaklarımın ucunda
gözlerimden damlayan bir garip hüzün
topluyorum kimsenin göremediği yalnız bana bırakılan yarınları
yüreğimi yararcasına üzerime düşüyor temmuz sıcağı
geçmişin hesabını yaparken ve susarken
bir yeri var kalbimin
sığınağı çatısı olan
sadece adresi değişmiyor
bazen uzun yolculuklara çıkıyor
veya yola çıkmaya hazırlanıyor
nereye giderse gitsin
bir akşam sonrası
havadaki koyu kızıllığa bakıp
yaratanın eşsizliğine övgü ,
bir tespih düşürdü diline
hızla geçen vakitlerden
öyle değil midir gerçekten
üstelik sadece yapraklar mı uçar sonbaharda
şehirlerde uçup gider o koca cüsseleriyle
yalçın dağlarda
kokusunu yitirmiş kekik otları gibi kimsesiz
gözleri ay ışığı yolunda
dönmeyenleri bekleyen kadınlar gibi sessiz
o ağıtlar ki, içinde yitik inançlar saklayan bir koca deniz
ve o denizlerden gelen son fotoğraf ki,
kutlu zamanlar düşer geceye
yedi kat gökleri ayaza keser kış geceleri
sevinçlerle aydınlanır göklerin yüzü
ta fecir vaktine değin ,şehrin caddeleri
buz tutmuş kilitleri gıcırdarken
Bu sabah karanfilleri suya koyarken,
bir an olup gözlerim daldı.
Çiçekler elimde.
Ruhumdaki hüzün senden müteşekkil.
Hava fazlasıyla kasvetli.
Velakin sen yoksun.
bir gizli güç tarafından açılır sonsuza dek
ufkumun önünde dururken ardı boş kapılar
daveti meçhul bir yolculuğa çıkarım
uçsuz bucaksız hüzün denizlerine gemisiz
düşler parça parça hicran yarası
utanır insan gözlerinden
aynada kendine bakan adam
tutar yakasından sessizce
sorumluluğunu unutmak istese de
yakalanır acılara



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!