gece buz kesmişti,
gündüz üşüyordu,
yüzleri gülümsetecek sarışın bir güneşte yoktu
omuzlarda kar desenli battaniyeler,
ellerde sıcak bir bardak çay
bundan sonrası artık sensizlik
pencerede kör güneş
ve sağır yıldızlar
yüzüstü bırakılmış ruhlar sokağından
devşir yarınlarını çiçeklerden zeynebim
yörüngeni bul artık
durma dön dön dön…
dön ki ezilmeyesin çiğnenmeyesin
ey gökteki hilal
çehrene müptela olan gecenin gizemleri
çağlayıp dursun
yüzümü bir kuş tüyü yumuşaklığında okşasın rüzgar
sonra gözlerimin feri tutuşsun birden
aşkınla yanmaya alışmış bir de bu ten
oysa hayale bile sığmayan cennetler hep çocuktu
çocuk, cennet hazinelerinin nur kırıntılarıydı .
hep çocuktu dağların ,kırların çiçekleri
gecesi gündüzüyle, mevsimleriyle,
renkleriyle bir gelincik tarlası
her gece bir tepede ona ismiyle seslenmek isterdim
resmini çizmek isterdim
leyli demek isterdim
dolunayın aksı suyun parlak yüzüne düşmüş
boylu boyunca uzanmış da su içiyor
bağrımda bir yaranın tınısı
sen mehcur, ben hicrine düşmüşüm
sen olmasan eksik kalır geçmişim
oysa senin yolunda ne kar ne rüzgarlar kalmış
uğultun azalmış, fırtınan zedelenmiş
şehidim…
kuru ekmek ve su
açlıktan büzüldü midem
çıldırmak üzereyim
boşalmak isteyen heyecanlarımın fırtınası
ellerimle beraber omuzlarım ve başım da
ay kağanın yüzü gök
ağzı ateş
gözleri ela
saçları ve kaşları kara
çoğu zaman
bir kırlangıç rüzgarı anımsarım
yüksek duvarlı avluların terli duvarlarında
alnımın hikmetli kader çizgisini aşarak
sükuta uğrayan
uykusuz gecelerde



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!