gökten tozlar yağar öyle çok
peşinden sonbaharın sararmış yaprakları
üstlerinde yağmur damlaları
bir sonbahar mevsimi şarkısı mırıldanırım
ardımda bıraktığım kaldırımlarda
çatırtı sesleriyle uyanırlar uykusundan
mevsimlerimi kaybettim
düştüğü yerden
hangi arzu,
hangi ses
hangi iklim,
neydi…
geceye aydınlık taşıyan
ümit sabahından
içten içe tutuşan
uzak şafakların közünü geceye serpen
günler geçiyor
domatesin kırmızısı, biberin yakışı
karpuzun serin gölgesi, muzun tropik fısıltısı
derme çatma tezgahlarda bir tanıdıklık buluyorum
tadı eksik, çeşidi az
ama yine de sarılıyorum
zaman parçalanarak dağılsın istersin
her bir parçası
umutla beklediğin haberler getirsin
ve vakit orada dursun istersin
bazen tarumar olmuş şehrin
kısa sürede yerini iniltilere bıraktığına şahit olursun
meğer biz sevilmeyi beklemişiz
karanlık vadilerde serin sular aramışız nafile
koyu mavi düşlerde geçirmişiz onca yılı
gökte yükselen koca gök kuşağını
yağmaya hazırlanan renkleri gözlemişiz
bilinmeyen bir yerdeyim
bedenim kadar eski
yaşım kadar yeni
bu alemde
yolcuyum
kal desem
bir belki düşer dudaklarından
bir zamanlar gitmiştin hani
geri kalanlarından bir bölümü de gitmişti
son gidişinle tüm zahiri algılarım
o zaman gitmişti belki de
eski bir verandanın solgun asma yapraklarına takılıyor gözlerin
içli seslenişleri burada bırakmışlar
hepsini bavuluna sığdırıyorsun
köhne patikaları aştığında
kızılı kaybolmuş akşamlardasın
tam burada ağıtlar yakılmış eski bir zamandan
gökte yeterince yıldız var oysa
güneş ve ay pervane oysa
sakın
anlatma
yıldızların önünde eğildiğini



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!