her yanda sükut
takvim yaprağında çıplak zaman perisi
içine çiy düşmüş
boğuk bir sesle ağlar ta uzakta yapayalnız
pencerem de bezgin bir orkide çiçeklenir
nice çocuklar ,genç kızlar unutulur da
yalnızca kadına şiddet baki kalır hatıramızda
kırdığı her kemikte level atlıyor mübarek
öyle öğrenmiş babadan
bir kız sana helal olsun ağam
elimle tutmalı, gözümle görmeliyim
avucumun içinde olmalı bu kocaman şehir
pencerelerinde kızıl biber asılı ahşap evler
gökyüzü elmas gibi pırıltılı
gözlerim mıhlı her köşede
her an akşam havası
sık çalılıklarla kaplı
çamur zeminli tuhaf bir yerde koşuyorsun
karanlık çökmek üzere
gözlerinin ardındaki boşluğa
onun görüntüsünü doldur
ve kaç …
göklerin uçsuz bucaksız renginden beslenen
çocuk sesleri duyuyorum
seslenebilseydim
bir işitenim olurdu belki
gecenin sihirli eli değince gözlerime
fırtınalar puslu hatıralar savurur
anbe an önümde uçsuz bucaksız bozkırlar
varlık ötesi boyutun haşmetinden korkarım
heyecanın bin bir çeşidine müptela
unutulması gereken ne varsa
çok çabuk geçti yıllar
aslında birlikte büyüdük
bir çok şeyi öğrendik
daha önce hiç görmediğimiz dramları
trajedinin en acıklısını
komedyanın bol alkışlısını
her tarafta birkaç sima
bir yığın resim
güneşin çığlık bastığı
karanlığın çıldırdığı
bir yerdeyim ...
yalnızlığın sessiz, karanlık ve soğuk kozasına kendini hapseden insan
neleri kaybettiğini görse
o kozayı yırtıp, bir an önce oradan çıkmak isterdi herhalde
hala yalnızlığı derin şekilde yaşıyoruz
etrafımıza ördüğümüz kalın duvarlar öyle girift ki
titriyor ellerim,
titriyor ayaklarım,
titriyorum..
çok hastayım …çok
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!