tövbe darbeleri dokunuyor tüm hatıraya
pişmanlıklarla mühürlüyorum bütün günahları
bir daha açılmamak üzere ebediyen
bu yüzden semavata doğru açık ellerim
ayak uçlarım mıh gibi çakılı arz-ı zemine
uyku pasifliğinde uyutuyorum göğsümdeki kini
mavi çiçeğin açtığı bir sabah vaktiydi
bir ışık yağmurunun içinden akıyordu zaman
altın sarısı bir gök
kırıldı orta yerinden
buğusu vurdu üzüm salkımlarının üzerine
mavi çiçeğin açtığı bir sabah vaktiydi
bir ışık yağmurunun içinden akıyordu zaman
altın sarısı bir gök
kırıldı orta yerinden
buğusu vurdu üzüm salkımlarının üzerine
Her sabah,
son gün doğuşum olup olmadığını bilmeden uyanıyorum.
Her sabah çocuklarıma gülümsemelerini söylüyorum,
askerler kapıyı çalsa bile,
çünkü kahkahalarının da çalınmasını istemiyorum.
içimde bir öfke taşıyorum bana karşı
beni adam etmek ümidini de yitirdim
bir takım zanlar içindeyim
beynim kanıyor
fikir kıvrımları arasından akıyor siyah bir kan damlası
neydi o sarsılış
ne demeye geliyordu
kalbi göklere açıktı
sessizliğin yatağında usulca akan sözleri
bir açılış
insana anlaşıldığını söylemek içindi
alemlerin Rabbinin seslenişi
insana yalnız olmadığını
çaresiz kalmadığını hatırlatmak için
insana, Rabbinin umudu olduğunu bildirmek için
her sabah ilk işlerimden biri
hava bilgisini gösteren aletin ekranına bakmak
orada yazan dereceye uygun bir giysi seçmek
sonsuza kadar hapşıracak değilim ya,
meret bir hastalık yorganı atmış üstüme
tam bir aymaz misafir çekip gideceği yok
bugün günlerden perşembe
konusu bir kurşun bir türkü bir aşk
elimle yıldız tutarcasına uçsuz bucaksız gökler
sonsuzluğun koyuluğunda karanlık bir dehliz kadar iniltili
mühürleniyorum ıssız denizlere açılan o pencereye
seni
her soluduğum nefesle kaç kere
seni arayıp durdum
titrek bir mum ışığı misali
seni taşıdım adresini benim bile bilmediğim bir şehre
her köşesi senin gibi sessiz




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!