Şiirden sonra,
Ete kemiğe bürünmüş halim bu.
Yağmurun kıyısına çekilmiş sulardan biliyorum
Bir de kendimden.
İyiyim desem yalan olur...
İçimde, yapraklarını döken bir haziran var.
Denize düşmüş bir kaç kelimeden ibaretim.
Yosunlar düşürüp omzunu
kıyıya vuruyor.
Dalgalar bana..
Yağmurdan önceyim,
Artık birileri hayatımda kalsın veya gitsin diye bir çaba göstermiyorum.
Aksine,
Yüreğimin her iki kapısı da sonuna kadar açık.
Hem gelene,
Hem gidene.
Kim ne istiyorsa onu yapsın..
Yazmakta kafi değil,
Kırmızı güller de soluyor sayfa aralarında.
Günler geçiyor, acılar geçmiyor.
Hep bir iz kalıyor şurada, altında iyileşmiyen bir yara.
Herkes kendi hikayesinden tanıyor kendini.
Bense unuttum durduğum yeri.
Sana uğradığımda kalbim kıştı
Gövdem beni terk edip
Lacivert mevsimlerden sıyırıp geçerken
En nihayetinde,
Bir serçenin kalbinden yukarıya doğru büyümüştüm gökyüzüne.
Ya siz
Yerimde olsaydınız,
Sorarmıydınız hiç kendinize
Yağmurlar niye ıslak diye?
Ellerime kolonya diye dökülen cümlerden
şiir yazılmıyor sevgilim.
Demir bir çubukla annem ayaklarıma vuruyor yine.
Kaç ölüm diktiysem gülüşümün üzerine,
Martılar hep kanada kırık döndüler geriye.
Dudağımdaki uçuklar ondan değil
Tutarsız bir teoriyim ben
Acımasız bir yerinde durdum zamanın
Burada
hayatın tek rengi var
fıstık yeşili
Kağıttan gemiler yaptığım zamanlarda
Hızlıca kaçarak uzaklaştım bazı insanlardan
Yalan değil, üç harfli aşklara inandım en çok
Çiçeklerle konuştuğum anlarda
Serçe adını verdiğim anılarım oldu yeşil kaplı sayfalarda
Yağmurun kalbinden başlıyorum seni sevmeye
Öylece duruyor orda o yoksulluk
Evin salonundan başlıyoruz öpüşmeye
koridora kadar sevgiliyiz
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!